Scudo Sports

Hadi Bildiğimiz Osmanlıca Kelimeleri Paylaşalım!

Üniversitede Sanat Tarihi okudum, 4 yıllık müfredatım içerisinde 3 dönemlik Osmanlıca dersi de bulunuyordu ve sana şunu söyleyebilirim ki Osmanlıcayı öğrenmek, günümüz dillerini öğrenmek gibi kolay bir şey değil. Osmanlıca denen şey eşsiz bir derya, içine girdiğin zaman kaybolup gidebileceğin gibi daha pek fazla açılmadan vaz geçebilirsin de. Şu ya da bu şekilde, amaçladığın yola bir kez girmiş bir abin tarafından ufak bir detay olarak değerlendir bunları.

Gelelim bu satırları yazmaktaki asıl sebebime... Aşağıdaki satırları kaleme almışsın, aynen aktarıyorum;
@Ertuğrul

Şimdi, hiç darılmaca gücenmeye yapmadan şu soruya kendi kendine yanıt ver (vereceğin cevap sadece seni ilgilendirir, o yüzden merak etmiyorum); Sen karşındakini kullandığı dil için onu ciddiye almazken, karşındaki sana neden saygı duysun? Ben, senin amacın ile birlikte bu soruyu harmanlayıp kendime sorduğum zaman, "Karşımda 15. ya da 16. yüzyıldan zaman makinesi ile gelmiş bir insan görmüş gibi olur ve karşımdakinin söyleyeceklerinden tek bir kelime bile anlamam." diye yanıt verebiliyorum sadece.

Osmanlıcayı öğrenmek ile Osmanlıcayı iletişim dilinin merkezi haline getirmeye çalışmak arasındaki ayrımın farkında ol. :)
 
Scudo
@Sefa.

Anlaşılan bir yanlış anlama olmuş, ben Osmanlı tarihinden, ecdadımızın yaptıklarından bihaber, kulaktan dolma bilgilerle gezen kişileri kastetmiştim. Mesela denizaltı ll. Abdülhamit döneminde icat edilmiştir. İlk füzeyi yine Osmanlılar yapmıştır, Lagari Osman Çelebi'nin icadıdır. Bunları bilmiyor olabilirsiniz olabilir ama fes takmayı "de-mode" bulan, Osmanlı tarihini günümüze göre eleştiren, ll. Abdülhamit hakkında sağdan soldan duyduğu bilgilerle "Kızıl Sultan" diyen kişilerden bahsetmiştim aslında...
 
  • Beğen
Tepkiler: M.A.Y.
İyi de Ertuğrul; Bir şey, bir olay, bir dönem vs vs... hakkında bilgiye sahip olup/olmamak ile dilin bir bağlantısı yoktur.

Dediğim gibi ben bir şekilde Osmanlıca eğitimi aldım (iyi kötü okuyabiliyorum ama yazamıyorum). Lisans eğitimim gereği, son mesajında bahsettiğin şeylerden de haberdar ve az çok bilgili durumdayım. Peki bunun sebebi benim Osmanlıca biliyor olmam mı yoksa ona yönelik eğitimi almış olmam mı? Sen Osmanlıca öğrensen ve bundan 10 sene sonra karşılaşsak seninle, konuşma biçiminden aldığım ip uçları ile sana Osmanlı sanatı hakkında 2-3 kelam etsem ve yanıt beklesem sen bana doyurucu bir cevap verebilecek misin? :)

Sen, ben, o... Birisi geçmiş ile ilgili bir şeyler biliyorsa (kulaktan dolma değil, belli bir seviyenin üstünde) bu mevzu o kişinin ilgi alanına girdiği içindir. Bugün birisi bana X padişahın sağlık alanında yapmaya çalıştığı yenilikleri anlatmaya kalksa sadece dinlerim. Neden? Tıp benim mesleğim değil, ilgi alanım değil, merak ettiğim bir dal, uğraş alanı değil. Kısacası bana tamamen uzak ve yabancı bir dünya. Peki ben tıpla ilgilenmiyorum ve karşımdakinin anlattıklarına iştirak etmiyorum diye cahil mi oluyorum şimdi? Örneği sana çevirelim mesela; sen Osmanlıcayı öğrensen ve bundan 10 sene sonra seninle karşılaşsak ve muhabbet esnasında sırf Osmanlıca biliyorsun diye benim bahsedeceğim Osmanlı sanatına dair konularda bana eşit seviyede mi olacaksın? Bu durumda ben senin hakkında "Osmanlıca biliyor ama kendi kültürünün sanatından bihaber, kültürsüz çocuk" diye düşünebilir, seni o şekilde yargılayabilirim ve bu benim en doğal hakkım (ben demiyorum, senin cümlelerinden çıkan sonuç bu maalesef). Bir laf vardır, "Para ile imanın kimde olduğu belli olmaz" diye. Aslında bilginin de kimde olduğunu kestirmek mümkün değil, ummadık taşlar baş yarar. :)

İlk mesajımda da belirttiğim gibi; bazı şeylerin ayrımında olman lazım. Bunları birbirleri ile karıştırma.
 
  • Beğen
Tepkiler: Ömer KARAN
@Mehmetali07

Yazmak isteyipte kelimelere dökemediğim şeyleri yazmışsınız, çok güzel bir yazı çok teşekkür ederim. Kitap önerinizi değerlendireceğim ve alacağım ama ablam zaten Osmanlıca yazıp, okuyabiliyor o unutmadıysa bana öğretir :D ve dayımın elinde içinde paha biçilemez nitelikte bilgiler olan Osmanlıca yazılmış kitaplar var. Amacım bu tarz kitapları okumak ve Derya Bey'in de yazdığı gibi bu kitaplar Osmanlıca kelimeler bilinmeden anlaşılamaz. Amacım o kadar büyük çapta olmayabilir, kendim için bilsem yeter. Dayım yazar ve şunu söylemiştir " Osmanlıca geleceğin dili olacak" ve ben buna inanıyorum.
 
@Sefa.

Dille mecburen bağlantı kuruyorsunuz, ben geçen gün ll. Abdülhamit ile ilgili bir okul ödevi hazırlarken bile birkaç Osmanlıca kelimeyi araştırmak zorunda kaldım, mesela ricat (geri çekilmek) gibi, o yüzden dille detaylı Osmanlı tarihinin dille kesinlikle bağlantısı vardır. Diğer konuları bilmem. Şu bilmek - bilmemek konusuna gelirsek; bilmemek değil öğrenmemek ayıptır. Bilmeyene benim lafım yok, ama bilmediği gibi kulaktan dolma bilgilerle eleştiri yapanlardır benim bahsettiklerim. Tabi ben önce ona bunun yanlış olduğunu vs. söylerim anlatmaya çalışırım dahada anlamazsa ciddiye almam. Umarım anlatabilmişimdir.

@Gökhan Toros

O zaman bizde Oturgaçlı Götürgeç'i kullanalım :)
 
Ertuğrul, ciddi anlamda hataya düşüyorsun.

Bir araştırma için yararlandığın kaynakta geçen ve bilmediğin bir dile ait sözcüğü araştırmak ayrı bir şeydir, senin tabirinle "bir dili öğrenmek ve onu konuşmayan kişiyi ciddiye almamak" ise bambaşka bir şey.

Bunun bilmek, bilmemek ile bir ilgisi yok. Çünkü bahsettiğin dile ait kavramların, anlamların bugün kullandığın dilde zaten karşılıkları mevcut durumda (Ricat = Geri çekilmek örneğinde olduğu gibi). Sen bunu bile bile, ölü bir dili kullanmaya kalkarsan "benim geçmişim bu, kimse karışamaz" tavrına bürünürsen kullandığın o dil ile kimseyle iletişim kuramazsın. Haklısın bilmemek değil öğrenmemek ayıptır ancak unutmamalısın ki çağa ayak uydurmak diye bir şey var. "Dil" zaman denen olgu içerisinde kendi kendine gelişir ve varlığını devam ettirir, birilerinin zorla şekil vermesiyle değil. :)

Ayrıca bilgiyi dile bağlamamak lazım. Mesela benim hobilerimden birisi Mitolojidir. Şimdi ben bu antik dönemdeki hikayeler için Latinceyi, Sümerceyi, Akadçayı ya da Antik Mısırlıların konuştuğu dili bilmek zorunda mıyım? Şahsen bunları bilmiyorum ama bu dillere ait destanlar ve hikayeler konusundaki bilgim su götürmez bir seviyede (elbette akademik seviyede değil ama pek çok kişiden fazlasını bildiğimi de rahatlıkla iddaa edebilirim).
 
@Sefa.

Gerçek anlamda beni yanlış anlıyorsunuz.
Ben Osmanlıcayı bilmeyen kişiyi ciddiye almıyorum diye bir şey demedim. Önceki mesajları dikkatli okursanız Osmanlı hakkında, dili değil devlet olarak Osmanlı hakkında ve onun tarihi hakkında kulanktan dolma bilgilerle eleştiri yapan kişilerden bahsettim ve direk o kişilye ilişiğimi keseceğimi söylemedim, aksine o kişiye hatasını anlatmaya çalışır, birkaç kelam bilgi veriririm anlamazsa hala devam ederse ciddiye almam şeklinde söyledim. Siz "Bir şey, bir olay, bir dönem vs vs... hakkında bilgiye sahip olup/olmamak ile dilin bir bağlantısı yoktur." ddiniz, bende bağlantısı olduğunu açıkladım. Markete girip de "Sabahı senalarınız hayırlı olsun, bana oradan bir okka peynir tartınız, alâsından olsun" diyerek konuşmayacağım elbet, ben öğrenmek ve yeri geldiğinde (bunu defalarca açıkladım) kullanmak ve Osmanlıca kaynaklardan faydalanmak için öğreneceğimi söyledim.

Bilgi dille kesinlikle bağlantılıdır, bu mitoloji için geçerli olmayabilir belki ama (mesela) dağ bisikleti için geçerlidir, türkçe kaynaklar çok çok sınırlı bu konuda ama yabancı kaynaklar bu bilgilerle dolu, karda sürüş teknikleri, denge teknikleri vs. vs. birçok şey detayıyla vardır. Ben dili bilmek zorunda olduğunuzu söylemedim, dille bağlantısı olduğunu belirttim o kadar.

@Gökhan Toros

Osmanlıca manasında söylemiştim, zaten o kelimenin tam olarak Osmanlıca da geçtiğini söyleyemem. Eskiden duyduğum bir kelimeydi...
 
Tamam, olaya bisiklet üzerinden iki aşamalı bir şekilde örnek vereyim de "bilgi ile dil arasında bir bağlantı kuramazsın" derken neyi kasıt etiğimi daha iyi anla.

Aşama 1: Karda sürüş teknikleri üzerine hiçbir bilgin yok, açıyorsun Google'ı araştırıyorsun ve Türkçe olarak bir bilgi bulamıyorsun. Arama kriterlerini bu kez bildiğin bir yabancı dil ile değiştiriyorsun ve çıkan sonuçları inceleyerek karda sürüş hakkında sana yeterli olacak olan bilgileri ediniyorsun. Bu noktada bilgi ile dil arasında bağlantı var mı? Elbette var, inkar edilemez bir gerçek.

Aşama 2: Sonra "Bu konuda benim bilgi eksiğim varsa bu dili bilmeyenlerin de eksiği olabilir" diye düşünüyorsun kendi kendine ve araştırmalarının sonucunu bir blog sayfasında ya da basılı kitap halinde yayımlayarak edindiğin bilgileri diğer bisiklet tutkunları ile paylaşıyorsun. Bundan 30 sene sonra genç bir bisiklet tutkunu geliyor ve bir yerlerden senin kitabını temin ederek, karda sürüş hakkında yararlı şeyler öğreniyor. Burada, 30 yıl sonra senin kitabını okuyacak kişi için "bilgi ile dil arasında bağlantı vardır ve bilgi için o bilginin ana dilini öğrenmek zorundadır" diyebilir miyiz? Hayır. Çünkü onun okuyup anlayabileceği bir dilde zaten bu bilgiler önüne sürülmüş, aynı şeyler için neden kalkıp X dilini öğrensin?

Gördüğün gibi, bilgi ile dil arasında doğrudan bir ilişki yok. Senin öğrenmeye çalıştığın Osmanlıca için geçerli olan da bu. Vakti zamanında bu alanda emek veren isimler sayesinde Osmanlıcada kullanılan kelimeler, günümüz diline aktarılmış. Sen şu an araştırmaların için Osmanlıca bilmeye mahkum değilsin, sadece Osmanlıca bilmek senin için bir zaruret değil tercih edilebilir bir şey o kadar.
 
Konu bu :Hadi Bildiğimiz Osmanlıca Kelimeleri Paylaşalım

toplam 7 sayfada bununla ilgili yazı 5-6.Gerisi birçoğu boş tartışma.

Arkadaş latince.ye ilgi duyuyorum dese bu tartışmalar olur muydu?

Osmanlı kelimesi neden bu kadar rahatsızlık veriyor?
 
@AKİF Y.

Çünkü Osmanlıca diye bir dil yok. Türkçe var. Yukarıda detaylıca açıklandığı gibi.


İkinci sorun ise;
Türkçe'ye İngilizce ya da Fransızca kelime girmesinden çok rahatsız olan kişiler, daha önce Türkçe'ye Arapça, Farsça ya da Rusça'dan giren kelimelerden çok memnun. Hemen sahiplenmişler.
 
@AKİF Y.

osmanlıca diye nitelendirilen kelimeler için arapça ve farsça sözlüğe bakmanızı öneriyorum, ordaki anlamları da aynı
 
  • Beğen
Tepkiler: Mert C.
Ben şahsen dile giren kelimelerden rahatsız değilim. Aynı kelime dilimizde mevcut iken ithal etme merakına karşıyım. Zaten dile mecburen girmesi gereken kelimeler girecek; bunu kimse engelleyemez.

Benim en çok rahatsız olduğum şey dil bilgisi veya cümle yapılarının ırzına geçecek şekilde kullanılmasıdır.

Yoksa yukarıda da açıklandığı gibi osmanlıca denilen şey Türkçe'mizin arap harfleri ile (iki harf [p,ç] eklenerek) yazılmasıdır. Ayrıca belirtemeden geçemeyeceğim, günümüz latin alfabesinde karşılığı olmayan harflerden dolayı arapça kelimeler tam olarak karşılık bulamıyor. Arap alfabesinde birden fazla S ve H harfi mevcut. Bir harf de anlamı cidden değiştirir.

Belki de kardeşimizin öğrenmek istediği bunun gibi bir şeydir.

Bu kadar uzatmaya ve kardeşimizin üstüne gitmeye gerek yok. Öz Türkçe'ye eklenen hangi köken olursa olsun ithal kelimeler aynı derecede ve hükümdedir ve bunun önüne de geçmek mümkün değildir.
 
dünya globalleşiyor. bana göre bir kaç on yıl sonra diller bile azalacak. belli başlı diller kalacak dünya da. hatta çok da uzak olmayan daha ileriki bir zaman da bütün dünya aynı dili konuşuyor olacak. millet/ırk kavramı bile kaybolacaktır.

insanlar tutmak istediklerini tutuyor akıllarında. siz ekstra bir çaba sarfetseniz bile bunun önünde durmanız imkansız.
misal müslüman bir toplum olmamıza rağmen hala şamanlıktan kalan geleneklere devam ediyoruz. ölülerin 7 sinde 40 ında mevlüt okutuyor, mavi boncuk takıyor, tahtaya vuruyoruz, çabut bağlıyoruz. ölülere mezar taşı yapıyoruz vs vs.

yani o kelimeleri toplum isteseydi hala kullanıyor olurduk. boşa kürek çekmenize gerek yok.
 
  • Beğen
Tepkiler: Tolga Günsezer
konuyu toparlayıcı olmaya çalışıyorum. ertuğrul'un aslında eleştirdiği nokta; yaşı itibariyle içinde bulunduğu ortamın kimlik bulanımı sonucunda türkçe adı altında kullandıkları yabancı kelimeler; "okey canım, bye bye tatlım, biraz relaks olm tmammı" bu kelimelerin çoğu "millet" bilinciyle zamanla kayboluyor. konuşurken ve yazarken daha iyi iletişim kurmak adına birçok milleti barındırdımızdan dolayı evrensel bi çok kelimeyi kullanmak zorunda kalıyoruz. işin gözükmeyen ve acı tarafı da kendi alfabemizi kullanmıyo olmamız, anadoludan çin'e kadarki coğrafyada türkçeyle birlikte her milletle konuşup anlaşabiliriz. asırlardır doğu-batı kültürü arası bir köprü olduğumuzdan dolayı bu karmaşa. bunun sonunca alfabemizi kaybetmişiz. araplarla ilişkiler sonucunda arap alfabesini benimsemiş kullanmışız, avrupa ilişkileri sonucunda latin alfabesini kullanmışız. eğer gerçekten ecdad aranılacaksa bu farkındalık sadece öz türkçeyle mümkün, herkese saygı ve selam
 
Vay arkadaş ne Osmanlıcaymış... Gireyim konuya bir gözatayım, hobi için yazılan kelimeleri öğreneyim diye konuyu inceledim ama konu güzel içerik boş... Ne kadar çok seviyoruz boş beleş işlerde muhalefet olmayı.
 
  • Beğen
Tepkiler: The Ertuğrul
@Mehmet Levent

Açık kaynak dediğiniz şeyi kalkıp bir millete mal ederseniz, bu camiada dışlanırsınız. Kusura bakmayın ama, bu tip fikirlerin zaten bu camiada yeri yoktur. Pardus'u bu kafayla destekleyecekseniz, rafta kalması en güzeli. Şu anda Ubuntu'dan gönderiyorum bu mesajı, bana Pardus'u anlatma zahmetine girmeyin, Linux tecrübelerim esnasında çok kez kullandım. :)
 
@Ertuğrul

ertuğrul kardeşim buna cevap veremeden edemicem
ilk füze, ilk denizaltı, ilk uçak, ilk helikopter, ilk uzay gemisi, ilk ışınlanma vs. bunları ilk osmanlı yaptı gibi şehir efsanelerine bence sende prim verme, insanları bu efsaneleri bilmemekle / inanmamakla da suçlama, osmanlı gücünü baskıcı rejimden alıyordu, bu şekilde güçlüydü, sanayi devrimiyle birlikte gücünü kaybetti, üzgünüm ama sanayi devrimi osmanlı'da olmadı

elbette osmanlı'da yapılamayan rönesans ve reform hareketlerini de ekliyorum

son olarak;
hayranı olduğun arapça kelimelerin asıl sahiplerinin, ecdadın sırtından nasıl vurduğunu tarih yazıyor
 
Geri