Lisan meselesindeki sadeleştirme çabalarının bir ihanet olduğunu düşünüyorum.
Bir milleti millet yapan en mühim hususlardan birisi de lisandır.
Ortak değerdir. Öyle üzerinde hoop diye ameliyat yapılamaz. Atalarımızın bize mirasıdır. Dil canlı bir mefhumdur. Üzerinde her benim diye ameliyat yapamaz.
Millete mal olmuştur. Milliyetçi bir insan değilim ama ismi Agop Dilaçar olan bir zat, zaten benim dilimin üzerinde operasyon yapmamalıydı.
Halihazırda dilinizde olan bir kelime yada kelimeler bir konuyu farklı açılardan ifade etme imkanı tanıyorsa,
sizin bunun üzerine bu kelimeyi iptal edemezsiniz. Mesela mebus yerine saylav, vekil yerine bakan, vekalet yerine bakanlık, idrak yerine algı uydurulmuş,
geçmişten alınmış, transfer edilmiş.
Çok verilen bir örnektir. Bir İngiliz 500 senelik William Shakespeare'in sonelerini okuyup anlayabilirken,
Biz ne durumdayız? 50 yıl önceki kelimeleri, 100 yıl önceki alfabeyi bilmiyoruz.
İhtiyaçlar karşısında başka dilden kelime alınabilir.
Bir örnek vereyim. Bakın ne kadar güzel. Kanguru kelimesi.
İngilizler Avustralya'ya gittiklerinde kanguruyu ilk kez gördüklerinde aborijinlere bu hayvanın adı ne diye sormuşlar.
E Aborjinler de İngilizce bilmiyor. Aborjince bilmiyorum yani bilmiyorum yani Kanguru, kanguru demişler. Yani ne diyorsunuz? Anlamıyoruz manasında.
Hayvanın adı kanguru kalmış.
Üslup zenginliği, kelime hazineniz ile çok ilgili. Önce Ahmet, sonra Mehmet, bilahare Hüseyin geldi gibi.
Mesela burada ard arda aynı kelimeyi (sonra kelimesini) kullanmak dilde tenafür meydana getirir, istenmeyen bir durumdur.
Bir kelimenin ne kadar eş anlamlısı olsa o kadar iyidir. İngilizce'de synonim kelime çoktur.