12 Eylül Perşembe sabahı... Normal bisiklet değil belki ama o da bir 2 teker olarak, elektrikli bisiklete bindim. Bir arkadaşımıza kargo göndermek üzere yola çıkıyorum. Mesafe eve 500 metre falan. Hemen kargoyu yapıp bakkala uğrayıp eve kahvaltıya geleceğim... Garaj kapısını açtım ve çıkıyorum yola. Kısa mesafe diye kaskımı (motor kaskı) takmıyorum. Garajdan çıktım, ilk ana yola çıkıp sola dönüp gideceğim. Sola baktım, gelen yok. Sinyali verdim ve yolun ortasına geçtim. Bir ara aynadan baktım ve arkadan bir arabanın hızla geldiğini gördüm. Gazı, belki kurtarabilirim diye, sonuna kadar sıktım.
Aradaki hiçbir şeyi hatırlamıyorum, ilk hatırladığım nokta yoğun bakımda kendime geldiğimdi ve arada bir uyanıp sonra tekrar uyuyordum.
Bu hatırlamadığım kısımda araba gelmiş ve bana çarpmış. Kaza raporuna göre motoru araçtan 10 metre ilerde, beni de motordan 10 metre ilerde bulmuşlar. Araba ise karşı şeridin dibindeki sitenin bahçe korkuluklarına ve oradaki elektrik direğine çarparak durmuş. Bakkalın anlattığına göre Ümit Hastanesinin sahibinin eşi doktor muymuş hemşire miymiş, emin değilim; işte oradan geçerken kazayı görüp gelmiş ve benim kendi kanımda boğulmak üzere olduğumu fark ederek ilk müdahalede bulunmuş. Şu an onun sayesinde hayattayım, sağ olsun.
Sonra acile götürüp kafamda kırık olduğunu ve beyin kanaması geçirdiğimi aileme söylemişler. Durum kritikmiş, belki yaşar belki yaşamaz demişler. Sonra yoğun bakımda kendime geldim. Arada geçen hiç bir konuşma ve olayı, gelip geçen kişileri hatırlamıyorum.
Servise çıkardıklarında yemek yasaktı, kendim kalkamıyordum, sürekli kontrol altındaydım. İşte bugün kazanın üzerinden tam 1 hafta geçmiş durumda ve ben taburcu oldum. Bu arada kazaya neden olanların ailesiyle de tanıştım hastanede...
2 saniyelik yol bile olsa, bir daha kasksız çıkarsam 2 olsun. O gün kaskı taksaydım en kötü ihtimalle sadece sol kürek kemiği, sağ ciğer, sağdan 2 kaburga, 2 diz sıyrığı ve sağ kolda 3-5 çizikle iş tamamdı. Kafatası çatlayınca olay çok farklı boyutlara taşındı.
Bisiklet değildi, biraz da uzun gibiydi... Zahmet edip de okuduysanız ne mutlu bana... Bugün ilk kez internete oturabiliyorum o kazadan sonra...
Aradaki hiçbir şeyi hatırlamıyorum, ilk hatırladığım nokta yoğun bakımda kendime geldiğimdi ve arada bir uyanıp sonra tekrar uyuyordum.
Bu hatırlamadığım kısımda araba gelmiş ve bana çarpmış. Kaza raporuna göre motoru araçtan 10 metre ilerde, beni de motordan 10 metre ilerde bulmuşlar. Araba ise karşı şeridin dibindeki sitenin bahçe korkuluklarına ve oradaki elektrik direğine çarparak durmuş. Bakkalın anlattığına göre Ümit Hastanesinin sahibinin eşi doktor muymuş hemşire miymiş, emin değilim; işte oradan geçerken kazayı görüp gelmiş ve benim kendi kanımda boğulmak üzere olduğumu fark ederek ilk müdahalede bulunmuş. Şu an onun sayesinde hayattayım, sağ olsun.
Sonra acile götürüp kafamda kırık olduğunu ve beyin kanaması geçirdiğimi aileme söylemişler. Durum kritikmiş, belki yaşar belki yaşamaz demişler. Sonra yoğun bakımda kendime geldim. Arada geçen hiç bir konuşma ve olayı, gelip geçen kişileri hatırlamıyorum.
Servise çıkardıklarında yemek yasaktı, kendim kalkamıyordum, sürekli kontrol altındaydım. İşte bugün kazanın üzerinden tam 1 hafta geçmiş durumda ve ben taburcu oldum. Bu arada kazaya neden olanların ailesiyle de tanıştım hastanede...
2 saniyelik yol bile olsa, bir daha kasksız çıkarsam 2 olsun. O gün kaskı taksaydım en kötü ihtimalle sadece sol kürek kemiği, sağ ciğer, sağdan 2 kaburga, 2 diz sıyrığı ve sağ kolda 3-5 çizikle iş tamamdı. Kafatası çatlayınca olay çok farklı boyutlara taşındı.
Bisiklet değildi, biraz da uzun gibiydi... Zahmet edip de okuduysanız ne mutlu bana... Bugün ilk kez internete oturabiliyorum o kazadan sonra...


