@kerem.erdogan
Konuya hafiften hort atmış olayım. Çünki sağlık en önemli konu..
Siz değerli forum arkadaşlarım benden daha uzun ve daha profesyonel olarak sporla, özelinde bisiklet sporuyla uğraşıyorsunuz.
Uzun ve yoğun tecrübeleriniz var.
Kendime dair bilgi ve tecrübelerimi izin verirseniz paylaşayım.
Öncelikle sevgili
@kerem.erdogan çok doğru söylüyorsunuz.. Hatta hiç karbonhidrat olmaması gerekir zira karbonhidratın izotonik ile alakası yok..Sporcu içeceklerinde varolan karbonhidrat değeri, içeceğin içine şeker niyetine eklenen glikoz türevinden kaynaklı..
Bildiğiniz üzre karbonhidrat en kısa tabiriyle en çok tahıllarda bulunan, genellikle kaynama veya mayalanma gibi kimyasal tepkimelerle bozunmuş glikoz yapılı şekerdir.
Ülkemiz, Dünya Glikoz üretiminde ABD'den sonra 2nci sıradadır (Sıralama değişmiş olabilir 2005-2006 bilgilerime göre konuşuyorum)
Ve çok büyük ağırlıkla mısır koçanından glikoz elde ettiğimiz için oldukça ucuz maliyetlerle üretim yapılmakta ve işlenmiş gıda ürünlerinin tatlandırmasında vazgeçilmez şekilde kullanılmaktadır. Ancak tamamiyle sağlıksızdır.
Son dönemde sıkça duyduğunuz NBŞ (Nişasta bazlı şeker) de aslında glikoz yapılı şekerdir. Üretiminde Mısır, Pirinç, Patates gibi yüksek nişasta barındıran yiyecekler kullanıldığı ve yiyecekten elde edilen nişastanın suni kimyasal maddelerle etkileşime sokularak toz/pudra/küp şeker elde edilmesi nedeniyle böyle anılmaktadır. Suni kimyasal maddeler karıştığı için en sağlıksız saf/direkt tüketilen şeker ünvanını haklı olarak elinde bulundurur.
NBŞ tüketiminden kaçınmak isteyenler için mini not : Şeker tadı tam alamıyorsanız ancak attığınız şeker doyurucu geliyorsa, şekerli tadı yapay tatlandırıcıda olduğu gibi sonradan alabiliyorsanız, -bazı mideler çok sağlamdır etkilemez ama %70-75 oranda etkiler- midenizde hafifte olsa bir coşma, yanma hissediyorsanız çok şüphelenin; yumuşak ve vanilyayı andırır aromada bir tat (kokuyu kimyasalla hallediyorlar, neredeyse hiç alamıyorsunuz) veriyorsa emin olun ki elinizde tuutuğunuz NBŞ'dir.
Naçizane tavsiyemdir. Aktivitenizde şeker, dolayısıyla enerji ihtiyacınız için fruktoz (meyve şekeri) tercih edin.. Fazla fruktoz alımında vücudunuz fruktozu glikoz gibi karbonhidrata çevirip depolamaz. Yani yağ olarak size dönmez. Vücut kullandığını kullanır, fazlasını iyi çalışan böbrekler 1-2 saat içinde idrar ile atmış olur.
Fruktoz alımında önereceğim meyve Üzümdür. Tam bir fruktoz deposu. Özellikle bizim Antep Üzümü dediğimiz, daha çok pekmez yapımında kullanılan, sıkıldığında suyu aşırı tatlı olmayan, iri siyah taneli ve bol çekirdekli olanı..
Bulamazsanız Beyaz Şarap ve şampanya yapımında kullanılan çekirdeksiz, küçük taneli, Yöreye göre Tarsus üzümü, Afyon Üzümü veya Sultani denen üzüm de aynı derecede iş görür.
C vitamini için de söyleyebileceğim şudur : Doğal C vitamininin ömrü Oksijen ile temasından sonra yarım saat kadardır. Kısa'sı portakalı sıkıp suyunu ertesi gün içmek size C vitamini kazandırmaz.
Ki bilinenin aksine en yüksek C vitamini Portakal'da değil Kızılcık (Karadeniz de şu an hatırlayamadığım farklı bir adı var..Yöresel ismi değişebiliyor..Nar Kırmızısı, Çağlaya çok benzer boyut ve şekilde ekşi elmaya yakın tatta bir meyve) 'tadır.. Sonra hatırladığım kadarıyla Çilek ve Kivi geliyor.
Bu konularda fikir paylaşacak, birbirimizi besleyecek çok nokta var..
Çok uzun oldu. Burada virgül koyayım; yine fikirleşiriz dilenirse..