Scudo Sports

Elveda İstanbul.. :( Merhaba İzmir..! :)

arkadaşlar selamlar turu bitiremeden yarıda bırakmak zorunda kaldık :( üzülerek söylüyorumki kimse sakın temmuz ayında böyle uzun soluklu tura kalkışmasın dün çok sıcak havada pedal bastık o sıcak anlatılmazdı bursada 37 derece sıcaklık rüzgar sıfır otoyola bi girdik ne benzinlik ne başka birşey ilk benzinlik temden çıktıktan sonraydı oraya vardığımızda soğuk su yoktu sıcacık su veriyorlardı hem susadık hem acıktık neyse girdik biyere yemek yemeye çorba içtik çorba demeye bin şahit lazım ordan çıktık sıcak sularımızı aldık buz aldık birazda yola çıktık ama çıkmaz olaydık rüzgar sağ tarafımızdan bi vuruya kuzeyden güneye esen rüzgar bizi epey zorladı yola savuruyodu karacabey e kadar rüzgarda gittik rampa aşağı pedal basmazsak 13 km/h e kadar düşüyodu hızım bide sağlam rampalarda abanıyoruz rampaları tırmanıyoruz inişi rüzgardan dolayı yine pedal basarak yapıyoruz karacabeyi geçip haralara geldiğimizde gözüm karardı zaten baktım olacak gibi değil durduk bi 5 dakika dinlendik birde kuru üzümlerimizi yedikten sonra tekrar yola çıktık susurluğa 30 km var demişlerdi neyse dedik 1 saat daha basıcaz mustafakemalpaşa ya geliyoruz bi tabela susurluk 29 yazıyor biz 15 km falan kaldı diye basıyoruz pedala ama malesef 29 km kalmış :( yemek için kendimizi susurluğa saklıyoruz ama dayanamıyoruz mustafakemalpaşada kemalpaşa tatlısı yemek için biyere giriyoruz sol pedalı çıkartıyorum dengem bozuluyo sağ tarafıma düşüyorum gülmekten yerimde duramıyorum bende bişey yok sağ dizim yere sürttüğü için ufak bi sıyrık ama sağ pedalım düştüğüm halde çıkmadı bisikletden kurtulamadım :) tatlılarımızı yedikten sonra yola çıktık rüzgar yine felaket sağdan sağdan vuruyo hızımız 15km yine basıyoruz ama gitmiyo o sırada hüseyin dengesini kaybetti yoldan çıkarak düştü biras kötü düştü karnını gidona falan çarptı hemen durup pansuman yaptık ama kötüde oldu her pedal bastığında düşüp gidona çarptığı yer acıyodu. tatlılardan sonra bana bi enerji geldi susurluğa kadar tempomu arttırdım hatta uzunca bi rampa vardı susurluğa çıkan son rampa 20km yle tırmandım o rampayı iniştede yemek hayaliyle yanıp kavuşuyoduk zaten yemeğimizi yedikten sonra zaten bu saatden sonra pedal basmamızın tehlikeli olacağına karar verdik yorgunluk uykusuzluk özellikle sıcak bizi bitirdi her çeşmede benzinlikte 2 tane 1,5 lt su alıyoruz içiyoruz geri kalanını mataralara dolduruyoruz buff ımı her yerde suyun altına sokuyorum kafamı yıkıyorum 5 dakka sonra kuruyo hiçbişey farketmiyodu susurluktan sonra dönüşe geçmeye karar verdik otobüs ayarlamak için sağa sola koşturuyoruz ama otobüsler full boş yer hiç yok ayakta yolcularımız var diyorlar bi mola tesisinde oturuyoruz oranın sefiyle konuşuyoruz ben size ayarlarım 11 30 da bizim otobüslerimiz gelecek diyor sabırsızlıkla bekliyoruz bu arada 20:30 da beklemeye başladık saat 19:00 da susurluktaydık gelen otobüslerin hepsi dolu üşüyorum dışardı içeri gidip bi yattım kalktığımda saat 1 e gelmiş ve tesis kalabalıktı bende 6 kişilik koca masada tek başıma yatıyorum :) kalktık bidaha sefle konuşalım dedik gittik otobüsler yine dolu dedim heryerde gideriz farketmez söförde bize bagajda gidermisiniz diye sordu gideriz dedik artık napalım hiçbişey bulamamıştık bagaja baktılar bisikletler için yer var ama bizim için yer yoktu söför bizim yatağımızda gelin dedi 4 kişi sığarız dedi iyi dedik gidelim ( 0 403 lerin hiltonu :) ) girdik kabine vurduk kafayı bi yattık gemide uyandık topçularda orda indik saat geç olduğu için e 5 e giremeyeceğini söyledi bi vurgun daha gebzede bırak olmaz yasak nerde bırakcan diyorum eskihisarda gözümde yemiyo o rampayı tırmanmayı otobana girmeden bırakırım derken muavini kafaladım gebzede indim tren istasyonuna kadar pedal bastım istasyona indim oda ne trenler çalışmıyo yangından sonra zarar görmüş elektrik hatları ne zamana kadar çalıçacağı belli değil çıktım 30 km yol beni bekliyor bastım pendiğe kadar geldim sahilde dayanamadım artık yorgunluk uykusuzluk açlık sahilde vurdum kafayı yattım bi bankta :) sonra kalktım eve geldim bi duş ve ardından yatak :)
 
Scudo
Değerli arkadaşlar bence bu turu Eylül ayına ertelemeniz çok daha iyi olacak.

Aşağıdaki haber NTV Meteoroloji Editörü
ntvmsnbc
Güncelleme: 12:06 TSİ 19 Temmuz. 2010 Pazartesi

Ağustosa kadar kavrulacağız
Türkiye'yi günlerdir etkileyen sıcak ve bunaltıcı hava Temmuz ayının sonuna kadar kalacak. İstanbul'da yüksek nem bunaltacak. Dünyada ise ilk 6 ay en sıcak dönem olarak kayıtlara geçti, 2010'da en sıcak yıl rekoru kırılabilir.

İSTANBUL-LONDRA - Türkiye Haziran ayını yağmurlarla geçirdi ancak Temmuz geldiğinde sıcaklık birden yükseldi.

Bu hafta Türkiye genelinde havayı serinletecek önmeli bir yağış yok ama yarın Kırklareli, Tekirdağ, Afyon, Kütahya, Uşak, Ankara, Eskişehir çevrelerinde yaz sağanakları bekleniyor. İstanbul'da da bazı ilçelere yarın kısa süre yağmur yağabilecek ama bu yağmurlar havayı serinletmiyor. İstanbul'da sağanak yağışlardan hemen sonra yeniden güneş açacak ve bunaltıcı hava devam edecek. Türkiye genelinde sıcak hava Temmuz ayı sonuna kadar etkisini sürdürecek.

Dünya ise en sıcak yılını yaşıyor. Ulusal İklim Verileri Merkezi’nin şefi Jay Lawrimore, ilk altı ay dünyanın şimdiye kadar ölçülen en sıcak yılı oldu. Bu yıl ilk ayda görülen sıcaklık 1998'den 0.03 derece daha yüksek.

Dünyanın bir ‘El Nino’ (sıcak hava) periyodundan geçtiği ve havaların bu sebeple ısındığını söyleyen Jay Lawrimore, “Bu yılın geri kalan döneminde bir ‘El Nino’ dönemi yaşadık, şimdilik bu etki durulmuş gibi ancak bu dönemde sadece ekvatorda değil dünyanın çeşitli bölgelerinde de anormal sıcaklık değerleri görüldü" diye konuştu.

Kanada, Afrika, tropik okyanuslar ve Ortadoğu’nun bazı bölgelerinde bu yıl anormal sıcaklıklar kaydedildi.

İSRAİL'DE 90 YILIN EN KURAK DÖNEMİ
Kuzey Tayland son 20 yılın en büyük kuraklığını yaşıyor. İsrail'de ise1920’den bu yana yaşanan en uzun ve en sert kuraklığın tam ortasında. İngiltere ise 1929’dan sonraki en kurak yılını yaşıyor.

BUZ TABAKALARI İNCELİYOR
Arktik denizinin buz tabakası Haziran ayında erimelerin sonucunda şimdiye kadarki en ince haline ulaştı.

EN SICAK YIL 2005'TEYDİ
Her ne kadar uzmanlar yılın geri kalanında biraz daha serin havalar beklese de, 2010'da 2005’teki en sıcak yıl rekorunun kırılabileceği belirtiliyor.

Lawrimore sözlerini şu şekilde noktaladı: “Bu yılki ‘El Nino’ dönemi ‘La Nina’ya (serin hava) dönüşecek gibi göründüğü için, bu yılın en sıcak yıl olmaması da muhtemel.”

İSTANBUL 40 DERECEYİ GÖRMÜŞTÜ
Türkiye'de de bu yıl temmuz ayı ortalamanın üzerinde sıcaklıkta geçiyor. Türkiye'de sıcaklık rekorları daha çok 2000 yılında kırıldı. Sıcaklık o yıl İstanbul'da 39,7, Ankara'da 40, İzmir'de 42 dereceye çıktı.
 
bizim amacımız farklıydı bu turu onun için erteleyemezdik o yüzden gününde yaptık ama yarıda bırakmak zorunda kaldık.

toplam katedilen mesafe 209 km (gecenin sonundaki koşusturmaları yazmıyorum susurluğa kadar olan mesafe)
pedal basma süresi 5 saat 41 dakika
ortalama hız 21 km
maksimum hız : 71 km (çayırovada heralde e 5 ten inerkendi yada bursaya inerken olan rampaydı tam hatırlamıyorum.
 
filim gibi esen köy şelalecilerine koymaz biz ne zorluklar gördük kartepeler
ama bir gerçek var ki 400 km gerçekten zor bir etap ve sıcaklık insanın tüm performansını alıp götürüyor bu pazar kanlıca yaptım acıbademden rampalara çaldım kendimi bisiklet rampa yukarı uçuyor 10 kilo 500 gram şu bir gerçekki bisiklet ne kadar hafif olursa rampalarda o kadar az yoruluyor insan yokuş aşağı deli gibi iniyor bisiklet rubena yol lastikleri bu bisikleti bir acaip yaptı artık benim için offroadlar malesef bitti artı stabilize de
su düşen erikli poyraz belgrad şile garipçe turları beni bekliyor
artık çok sevdiğim aydosa gidemiyeceğim polinezede ama polineze asfalttan gidip döneceğim
bu arada sizin bu tura talip olmanız bile büyük olay ve cesaret gerektirir
dostlar sizleri kutlarım
 
Evet arkdaşlar Cuma'dan bu yana forumu takip edememiştim.. :(

Cuma günü G-5 zirvemizi yaptık.. Turlarda birlikte pedalladığım bir çok kişi oradaydı.. Hemen hemen herkesle vedalaştım.. Vedalaşamadığım dostlar da hakkını helal etsin..

Cuma gece saat bir buçuğa kadar caddebostan sahilinde bizi destekleyen dostlarla beraberdik.. Ortam çok güzeldi.. İstanbul'u hiç terketmek istemediğim anlardan birini daha yaşadım orada..

G-5 İzmir Zirvemizde, Cumartesi gece yarısından sonra (Pazar günü) saat 03:00 sularında zorlu 400 km.lik İzmir yolunu Tuzla'dan hareketle Eskihisar'dan Topçular ve oradan da Yalova'ya intikal ederek pedallama kararı aldık..

Zirve günü Engin abi avrupa yakasında olduğundan ve ertesi gün işe gideceğinden erken gitmişti.. Bizde geç saate kaldığımız için Sedat abi bize açtı ve ağırladı..

Cumartesi sabahı Çağrı ve Samet bakım için Delta Bisiketin yolunu tuttu.. Samet kardeşim oradan işe gitti.. Çağrı da evine..

Sedat abiyle ben de Cumartesi günü bu zorlu yol için GNC'ye uğradık ve Creatin ve Energel (takviye için) aldık.. Sonrasında sedat abiyi de evine uğurlayıp bende evime son hazırlıklarımı yapmaya gittim..

Daha evdeki eşyalarımı kolileyip kargoya teslim edilecek hale getirmem gerekiyordu.. Sadece 70 litrelik outdoor sırt çantamın ben İzmir'e varmadan orada olması gerektiği için Harem'deki metro kargoya teslim etmek üzere saat 20:00 sularında Harem'e gittim.. Bu esnada Engin abi hala iş yerinde çalışmakta Samet kardeşim o gün uğraması iki düğünden birindeydi..

Herşeyimi tamamlayıp bisikletimi hazırladıktan ve mahalle esnafıyla da vedalaştıktan sonra Çağrı kardeşimin evinde buluşmak üzere Tuzla'ya gittim.. Vardığımda saat gece 23:00 sularıydı..

Çağrı ve Sedat abi oradaydılar Samet kardeşim de gelmiş fakat dış lastikleri unuttuğu için geri dönüp Pendik yolunu tutmuş.. Engin abi hala iş yerinde..!

Engin abi Tuzla'ya geldiğinde saat 02:30 sularıydı..

Evet dostlar Cumartesi sabahından itibaren 20 saattir uykusuzduk İzmir yolunu tutmadan önce.. Yani pek dinlenemedik..

Bu halde saat 3'te Tuzla hareket ettik ve Eskihisara doğru yol almaya başladık..

Elveda İSTANBUL..!

Giderken o gün çıkan yangına yakından şahit olduk.. İnsan yangın yerinde karınca gibi görünüyorlardı..

Yalova'ya vardığımızda saat tam 05:00'ti.. Orhangazi yokuşunu tırmanırken Çağrının ayna kolun yamulması çok kötü bir talihsizlikti.. Hiç birimiz bu duruma inanmak istemedik çünkü daha yolun başındaydık.. Yolda sabit duran otobüslerden kamyonlardan işimize yaracayacak alet edevat ulmaya çalıştık olmadı.. Benzinlikçilere gittik olmadı.. En son Orhangazi ye kadar iniş rampa olduğu için pedal çevirmeden ve düz yollarda da Engin abinin Çağrıyı ittirmesi sayesinde Orhangaziye vardık.. Orada açık bisikletçi, torna-tesviyeci bulmaya çalıştık ama günün pazar olması ve sabahın yedisi olması nedeniyle pek şansımız olmadı..

Bu yüzden Çağrı'yı ciddi bir şekilde istemeye istemeye İzmir'e uğurladık..
 
  • Beğen
Tepkiler: Kemal Caner
Evet.. Şimdi yukarıda pm'i üşenmeden okuduysanız teşekkür edip turun geri kalan kısmını tüm ayrıntılarıyla anlatmaya devam edeyim:

Çağrı kardeşimi bıraktıktan sonra Gemliğe kadar çok iyi bir tempoyla kısa bir sürede geldik.. En düşük süratimiz 35'di.. Yalnız arkadaşlar Orhangaziyi geçtikten sonra Dürdane Rampası var.. Orhangazi o rampanın yanında hiç birşey.. Kamyonlar bile 10 km ile zar zor çıkıyor.. Ardından Gemlik'e vardık, bikaç fotoğraf çekiminden sonra rampasını tırmandık..

Sonra otobana girdik.. Girdik ama git git bitmiyor.. Ne bir çeşme ne bir benzin istasyonu hiç bişey yok.. Mecbur otobanı bitirecektik ve bitirdikte.. MİNTEKS diye saçma dinlenme yeri yapmışlar yemek namına bişey yok.. Bol bol buz varmış Allahtan onları da sırtlandıktan sonra koyulduk tekrar yola..

İşte turun en acı yanı burdan sonra başladı bizim için.. Karacabey'e kadar otobüsle yada arabayla giderke insan pek farkına varamıyor o irili ufaklı rampaların zorluğunu..

Ben Karacabey'e kadar kaç rampa tırmandık artık saymayı bıraktım hatırlamıyorum kaç rampa çıktığımızı ama 15'ten fazla olduğu kesin arkadaşlar..

Hayır rampayı çıkmak önemli değil bir şekilde çıkılır yine ancak rüzgarın sağdan kuvvetli bir biçimde esmesi bizi bu yollarda çok kötü etkiledi.. Rampayı tırmanırken rüzgar, pedal basarken zorlanıyoruz.. İnerken yine rüzgar bir de inmek için rüzgar basıyoruz.. Yok böyle bişey arkadaş..! Çıkılan rampanın mükafatı inişidir dedik ama inerken de pedal basmak doğa ananın bizimle dalga geçtiğini hissettirdiği için demoralize olduk.. Öyle çok fazla bir eğim yok aslında çok rahat çıkılabilecek rampalar aslında ama kötü etkileyen yönü çıkarken ve inerken bizi yola sürükleyen kuvvetli rüzgar ve rampaların ardı ardına gelmesi.. Benzetme yapacak olursak deve hörgücü gibi arkadaş.. Çıkıyorsun, iniyorsun "Hah bu defa bitti" diyorsun bir tane daha..! "Olsun" deyip onu da çıkıyorsun bir tane daha.. Sonra bir tane daha..! Böyle böyle 15-20 rampayla o rüzgarda boğuştuk..

Neyse bir şekilde buralarıda bitirdik.. Karacabey'i de geçip TJK Harasına gelmeden başka bir hara da mola verdik.. Orada kuru üzüm-kayısı-su molası verdik.. Oradaki görevlilerden susurluğa 30 km yolumuz olduğunu öğrendik..

Yola çıktık Karacabeyi bitirdik, 15 km kadar gittik Kemalpaşaya geldik ve Sususluğa 29 km tabelasını gördük.. Bunu görünce de moraller yine çöktü haliyle.. Abi düşündüğün ile yaptığın arasında anlamsız bir farklılık olunca insan böyle oluyor.. Neyse Kemalpaşa'da bir tatlı yiyelim dedik tesise girdiğimizde Samet kardeşim konsantrasyon kaybı ve demoralize olma nedeniyle olduğunu düşünüyorum durduğunda spd sini çıkaramayıp düştü.. Çok ciddi biişeyi yokmuş Allahtan.. Tatlıları yedik gözler hafif açılır gibi oldu ve yola koyulduk..

9-10 km kadar gittik ve Susurluğa son 20 km kaldığında diye hatırlıyorum asfalt yoldan çıkıp stabilize yola girdim.. Çıkayım derken düşük banket ve çakıllı yol olduğu için tekerin kayması nedeniyle yere kapaklandım.. Diz kapağımı yere, leğen kemiğimi de gidona çarptım.. Bu da konsantrasyon kaybından kaynaklanıyor.. Nasıl konsatre olalım abi güneş doğup-batana imanımızı gevretti.. Varlığını hep hissettirdi sağolsun..! Neyse bir şekilde ilk müdahaleyi yapıp o hırsla Susurluğa attık kendimizi.. Yemek siparişlemizi verdik.. O sırada herkesin düşündüğü tek bir şey vardı: UYKU..!

Dağılmış vaziyetteydik.. Giderken değil ama yemek molası için durduğumuzda farkettim diz kapağım şişmiş ve zar zor hareket ettirebiliyordum.. Sağ tendonum da gerilmiş ve kopma noktasına gelmişti..

Hepimiz tüm yaşadığımız bu sıkıntı ve zorluklara karşı göğüs germek istedik aslında ancak sıcak hava ve uykusuz bir şekilde yola çıkmamız nedeniyle daha fazla devam etmeme kararı aldık.. Susurlukta Konaklayıp sabah tekrar yola çıkmış olsaydık belki turu bitirebilirdik ama Engin abi, Samet ve Sedat abinin işe gitme durumları olduğundan devam etmemiz onlar adına ertesi gün çok zorlayıcı olurdu.. Bu yüzden Susurlukta bu turu bitirme kararı aldık.. Sedat abi, Engin abi ve Samet İstanbul yönüne bende İzmir yönüne otobüs bulmaya çalıştık.. Ne İstanbul'a, ne İzmir'e boş araç yok.. Sedat abi, Engin abi ve Samet yakınlardaki bir dinlenme tesisinde boş otobüs beklemek üzere Bende Balıkesir'e geçip oradan İzmir'e otobüs bulma ümidiyle vedalaşıp-helalleştik ve orada ayrıldık.. Ben saat 23:30 gibi Balıkesir'den otobüse bindiğim esnada Sedat abiyle yaptığım telefon görüşmesinde hala beklediklerini öğrenmiştim..

Saat 03:30 gibi İzmir'e vardık.. Ege Üniversitesinde inip tek pedal basarak Bornova'ya ulaştım..

Evet arkadaşlar "Bu turdan ne çıkardın?" diye soracak olursanız yukarıda gayet net bir şekilde belirttiğim gibi bu aylarda veya mevsim normallerinin üstündeki sıcak havalarda uzun mesafeli turlara kesinlikle çıkmayın.. Çıkarsanız da kendinizi çok fazla yormayın.. Çünkü ertesi gün devam edecek takatiniz kalmayabilir..

Belki biz iyi bir şekilde dinlenerek yola çıksaydık bu turu rahatlıkla tamamlayabilirdik bir günde yada iki günde.. Bir gün içerisinde (hangi ayda çıktığını tam olarak bilmiyorum ama eğer bu aylarsa helal olsun) 450 km.yi Susurlukta sadece 2 saat mola vererek (18 saatti sanırım) bu sürede tamamlayan arkadaşı da buradan ayrıca tebrik ederim..!

Sonuç olarak her ne kadar istediğim şekilde olmasada artık İzmir'deyim..

Merhaba İZMİR..!!! :eek:
 
Sevgili Nostoc,

A'dan Z'ye Çok güzel detaylı bir şekilde herşeyi anlatmışsın, ağzına sağlık. Senin kaza yapmanın ve Çağrı kardeşimin geri dönmesi harici, bütün olumsuzluklara rağmen birlikte olmak güzeldi.

Senin tavsiyen üzerine gittiğimiz Susurluk'taki çorbacıda, sayende hayatımda ilk defa paça çorbası içtim ve çok güzeldi iyi ki tavsiyeni dinlemişim, teşekkürler.
 
  • Beğen
Tepkiler: Nostoc Domenica
Ama en önemlisi arkadaşlar "Eğer bir insanı tanımak istersen onunla uzun yola çıkacaksın ya da başın sıkıştığında arayacaksın" derler ya hani..

Ben bu uzun yol maceramızda kendime 4 değerli dost edindim..

Yada şöyle desek daha doğru olur; bu turun sonunda zaten daha önceden tanıdığım 4 değerli dostumla olan bağım daha da güçlenmiş oldu..
 
  • Beğen
Tepkiler: engin engin
tebrikler nostoc seni özleyeceğiz evet rüzgar rüzgar rüzgar sıcak sıcak bitmeyen rampalar ve 400 km yi bir güne sığdırmak evet oldukça zor bir adrenalin
esen köy şelalesinde dönüşte bizi yakalayan o garip rüzgar
tam esen köy çıkışında rampada bize destek oldu arkadan esti ve inanılmaz bir şekilde ileri bizi attı ama sonra sağdan soldan fena dövdü ve hatta kontrolü kaybettirdi bize havalar bir garip bütün ağustos ayı cehennem gibi yanacak
nostoc bizim için gümüldüre git artık sağın solun çok güzel bisiklet yolları ile dolu
 
@Engin YILDIZ

Çorbayı sevmene çok sevindim abi..

Zaten Susurlukta gittiğimiz yerdeki yemekler kötü olsaydı ve beğenmeseydiniz ben orada direk atlardım herhalde bir otobüsün önüne.. :eek:
 
@Kudret Kurtcebe

Kudret abi bu arada senin için arada bir de Bolu Dağı yaptık.. :)

Orhangazi yokuşunu çıkarken "Bolu Dağı" tabelası gördük.. :D
 
@Nostoc Domenica

Kudret abi için, Sedat abi O tabelanın Fotoğrafını çekti, sanırım akşama ekler foruma.
 
@Engin YILDIZ


Sizin dönüş baya sıkıntılı olmuş abi..

Biraz önce konuştuk abi Sametle dinleniyordu..
 
@Nostoc Domenica

Dostum,

Biraz beklerken üşüdük tabi uykusuzlukta cabası..

Mercedes 403 Otobüsün normalde ikinci kaptanın yatması gereken yatak yerinde, üç bisikletçinin ne işi var.???

Ama kaptan artık halimizde ne gördüyse ? :p üçünüzde yatağa sığarsınız yata yata gidersiniz diye söyleyince, ben kaptanın gecenin O saatinde 02:00'de kafa bulduğunu sandım :D Ama çok ciddiymiş :eek: Ne güzel yata yata geldik.

Bu arada Otobüsün yatağı gerçekten çok büyükmüş, çok rahat uyuduk, ama en çok Samet uyudu.
 
  • Beğen
Tepkiler: Nostoc Domenica
@Engin YILDIZ

oranın paça çorbası meşhur zaten çok güzel içmeden geçmiceksin!
Turu tamamlayamadığınıza üzüldüm ama anladım ki çok ciddi bir işe kalkışmışsınız herşeyi en ince ayrıntısına kadar hesaplasanda olumsuzluklar peşini bırakmayınca bırakmıyor işte!
O nokta da en iyisi sen bırakıcaksın. Belki başınıza daha kötü birşey gelecekti ama verdiğiniz doğru kararla sağ salim herkes evinde
Görüşürüz.
 
  • Beğen
Tepkiler: Nostoc Domenica
@Ali ATAY

Bilseydim O çorbacıyı bildiğini, bir çorbada senin için içerdim.
 
resimleri şimdi atıcam abi uyuyodum kalkamıyorum yataktan kalkmakta istemiyorum :) bu nasıl bi yorgunluktur yaw :) bu arada keşke bi kamera olsaydıda sedat abiye bagaj da gideceğimizi söylediğimdeki yüz ifadesini görseydiniz :) fotolar geliyor hemen :)
 
  • Beğen
Tepkiler: Nostoc Domenica
@samet_özdemir

Bekliyorum Samet,

Doğru söylüyorsun Sedat abinin yüzündeki O ifade gözümün önüne geldikçe hala gülüyorum. :)
 
Geri