"Kutsal kitaplarda tüm bilimsel verilerin kaynağı mevcut" argümanı, içi boş bir argüman. Bu argümanı ileri sürenlerin, en az 1 tane, kutsal kitaplardaki bilgilerden yola çıkılarak yapılan bir bilimsel buluş veya keşif göstermeleri gerekir. Günümüzde yapılan şey, bilimsel gerçeklerden yola çıkarak kutsal kitaplardaki metinleri bunlara uyduracak, bu sonuçları çıkaracak şekilde yorumlamaya çalışmak. Bu hatalı bir akıl yürütme metodudur.
Tanrı kelamı olduğu ileri sürülen kitaplardaki bilgiler, ortaya çıktıkları dönemin verilerini ihtiva eder. Burada şöyle bir hata sıklıkla tekrarlanıyor. O dönemlerde yaşayan insanların bilgi ve birikimi görmezden geliniyor; "o cahiliye döneminde bu bilgilerin elde edilmesi ve insan eliyle kitaba girmesi mümkün değildir; bu yüzden bu kitap tanrı kelamıdır" şeklinde çıkarımlar yapılıyor. Oysa çok basit bir örnek vereyim; Dünya'nın ve çıplak gözle gözlenebilen gezegenlerin Güneş çevresinde belli yörüngelerle döndüğü tezini savunan "heliocentric" tez, kutsal kitapların bahsi bile geçmiyorken biliniyor ve tartışılıyordu. Çok eski dönemlerden beri insanlar gökyüzünü, gökcisimlerinin hareketlerini gözlüyor, bunları adlandrıyor ve kayda geçiriyor, bu dönemsel hareketlere dayanarak hesaplamalar yapıyordu. Yine aynı şekilde, tüm maddelerin atomoslardan (atomlardan) oluştuğunu ileri süren model, Democritus tarafından MÖ 440'ta ortaya atılmıştı. Yani siz ve birçok kişinin iddia ettiği, bu gerekçelere dayandırarak kitaplardaki metinlerin tanrı kelamı olduğunu, başka kaynaktan elde edilmesinin mümkün olmadığını ileri sürdükleri bilgiler, halihazırda mevcuttu ve biliniyordu. Ortadoğu gibi, tüm ticaretin ve medeniyetin beşiği olan topraklarda, bu bilgilerin elden ele, kulaktan kulağa dolaşmaması ve bölgenin bir kısmında bilinirken, diğer kısımların bunlardan bihaber olması mümkün değildi

Bir şekilde bu bilgiler, insan eliyle kutsal olduğu iddia edilen kitaplara da girmiştir.