Scudo Sports

Elhamdülillah harika bir gün daha..

Durum
Başlık tartışmaya kapatılmıştır.
@halil ibrahim duran
demin yazımı editledim yanlış anlaşılma olmasın diye kalp kırdımsa özür dilerim

ama allah neden putları kırdırıyor? hani onların dini onlaraydı
 
Scudo
@obezkirpi

Kalbim kırılmadı, sorun yok. :D
@obezkirpi

Kabe 'yi Hz İbrahim inşa ettiği için, Kabe "Beytullah=Allah'ın evi" olduğu için, Kabe aslına döndürüldüğü için...
 
@obezkirpi Yazının özü diyorki: Din çocukluktan itibaren olan mantıksız bir aşılamadır. Öncelikle din, herşeyi bilimle mantıkla ispatlanabilen birşey olsaydı zaten herkes inanırdı. Biz inanlar bilimin gittiği yere kadar ALLAH yoktur, gidemediği yerde vardır demiyoruz. Çevremizdeki bütün güzelliklerin tesadüf yada evrim eseri olmadığına inanıyor, gelen peygamberler sayesinde de bunları kimin yarattığına ve kurallarına inanıyoruz. Birbirini tanımayan, ayrı zamanlarda gelmiş, birbirlerini tasdik eden kitaplar getirmiş, ibadet, zekat ve iyiliği emretmekle beraber, çeşitli mucizelere sahip oldukları, birçok kitaplarla da bahsekonu olmuş bu hadiselerde, yazıdaki gibi düşünürsek, nasıl olur da hepsi birbiriyle anlaşmış gibi aynı şeyleri anlatır...
 
@Osman Almalı hep güzel günler geçirmeni dilerim. İnsanoğlu herşeyi idrak edebilecek bir akla sahip. Bizim en başta yaptığımız hata düsünmemek! Gerisi çorap söküğü gibi geliyor. Düşünmemekten yaşanan savaşlara katliamlara hertürlü kötülüğe kadar. Iyı günler..
 
insanlar haçlıların, cihatçıların, siyonistlerin, ayrıcalıklı ruhban sınıfının elinden kurtulup inançlarını ve düşüncelerini özgür, baskı altında kalmadan, kimseye baskı uygulamadan, emrivaki hareketlerle kendi inancını empoze etmeye çalışmadan yaşamaya başladığı zaman insan gibi yaşayacağız. güç sahipleri din kavramını çıkarlarına alet ederek yüzyıllardır insanların hayatta kalma hakkını, gündelik yaşamını, tercihlerini, özgürlüklerini, geleceklerini baltalıyorlar ve aydınlanmalarını engelliyorlar. geçmişten günümüze ulaştığımızda kutsal olarak adlandırılan birçok sistemin kana doymadığını ve sağduyuyu sadece kendisi için istediğini görüyorum. bir gün gelir ve insan gerçekten özgürleşir diye umuyorum.
 
Şahsen dinlere ve tanrıya inanmam. Bugüne kadar da inanma ihtiyacı duymadım. İnanmadımdan ziyade inanamadım. Bende olmadı bu işler tutmadı bir türlü din tanrı konusu. Neyse önemli olan ve hiç kimsenin umrunda olmayan husus da zaten benim neye inanıp inanmadığım konusu. Bana göre sayfalar dolusu tartışmak insanlarda sanıldığı kadar soru işareti bırakmıyor. Ben diyorum ki bırakın isteyen istediğine inansın veya inanmasın. Dikkat edilecek tek nokta insanların birbirine karşı olan saygısı olsun. Sadece inanç meselelerinde değil hayatın her alanında birbirimize saygı duyalım. Bunu başardığımızda kimin ne düşündüğü neye inandığı kimsenin umrunda olmayacağı gibi daha huzurlu bir ortamda yaşayacağız. İş tartışmaya gelirse sizlerle haftalar aylar boyunca neden inanmadığıma dair ben de tartışabilirim ama sonucu anlamsız olur. Bakınız Çek Cumhuriyeti Prag şehrinin yaklaşık oranlarla ifade etmek gerekirse nüfusunun yarısı ateist diğer yarısı inançlı ve hiç kimse birbirini inancı uğruna kesip doğramıyor ya da kafasına taş atmıyor. Bırakın herkes işine baksın.
 
Bir süre takip edemedim başlığı :)

Bir arkadaş evrim'in kanıtını sormuş. Öncelikle şöyle bir düzeltme yapayım. Evrim'e inanılmaz; evrim teorisinin türeyiş ve canlıların çeşitliliğiyle ilgili yaptığı bilimsel izahat aklınıza yatarsa kabul edersiniz, yatmazsa etmezsiniz. Bugün canlıların ve türlerin ortaya çıkışıyla ilgili en makul açıklamayı evrim teorisi getirdiği için, bilimsel çevrelerde makbul olarak kabul ediliyor. Daha makul ve mantıklı bir açıklama getirilirse, dinsel anlatı ve öğretinin aksine dogma olmadığı için, bu teori de geçerliliğini ve güncelliğini yitirebilir. Bilimin en güzel yanı budur zaten; kendi kendini kontrol eden ve yenileyen bir mekanizmadır bilim :)

Kanıta gelince. Arkadaşlar, günümüzde evrim'in kanıtları laboratuar ortamında, kontrollü deneylerle bile elde edilebiliyor. Nesil süresi çok kısa olan (bir hafta kadar) bakteriler, laboratuar ortamında evrim geçiriyorlar. Grip virüsünün her yıl farklı türlerde ortaya çıkışı, evrim'in bir parçası olan mutasyonun en güzel kanıtıdır. Ayrıca genetik biliminin de yardımıyla, canlıların gen haritaları inceleniyor ve tüm türler arasında akrabalıklar ortaya çıkarılıyor; bu da evrim'in "ortak bir atadan türeyiş" savının kanıtıdır.

Evrim'in somut, makul ve mantıklı kanıtları mevcut.
 
  • Beğen
Tepkiler: eren cerciz
@oktay3833 orada yazıyor zaten mezhepler :)

Din bilime karşı değildir

Ki zaten kuranda göğün 7 tabakali olduğuna kadar bilimsel bilgilendirmeler var. Bu sadece bir örnek

Dağların ve kitalarin oluşumu v.s daha bir çok bilgi mevcut.
 
İnsanoğlu kendini neden bu kadar zorlar ve dar çerçevelere hapseder anlamıyorum. Bence evrim köküne kadar var ve onun sahibi de Allah'tır. Bu kadar basit bir durum bu. Mesela ben burada türlerin çeşitliliği adı altındaki bir ( Charles Darwin'in uzmanlık alanıdır ) evrimden bahsetmiyorum. Benim okuduğum kadarıyla evrimin İslamiyetle çelişir bir tarafı yoktu. Lütfen aşağıya alacağım alıntıyı sonuna kadar okuyun. Birde lütfen hiç aklımız yetmiyorsa şunu düşünelim, Hz.İbrahim Aleyhisselam'ın Sümerler döneminde yaşadığı tahmin edilmekte ve Sümerlerin ortaya çıkış tarihi Milattan önce 8000 yıllarına dayanmaktadır. Bundan önceki peygamberlerin hayatlarını 1000 yıl bile alsanız insanlık tarihi toplamda 30.000 yılı geçmez. Peki bu kadar zaman zarfında Allah neden dünyayı var etsin ki ? Hiç düşündük mü ? İstese bir çırpıda hallediverirdi. Oysa ki dünyanın yaşı milyonlarla ifade edilmekte. Biraz düşünelim lütfen konuda. Bazı arkadaşlar kendi kendine zaman içinde oluşan birşeyi nasıl böyle anlatabiliyorsun veya inanabiliyorsun derse onlara şu cevabı verebilirim, "bu evrenin tesadüfen oluşma ihtimali 10 üzeri 123 te 1. Ve bu sayı birbirini destekleyen 7 ayrı formülün bir araya gelmesiyle oluşuyor. Yani birinde küçücük bir kayma meydana gelse bırakın hayatı, gezegenler, yıldızlar, güneşler ve uzayda boşlukta salınan hiçbir madde olmayacak. Dünyanın yaşının bu kadar fazla olmasının sebebini ancak Allah bilir ve biz insanlar bu denklemi sağlayabilmek için teoriler üretiriz ve üretmeye devam edeceğiz. Bunun adı bilim olacak. O yüzden bilimin dinle çelişmesi diye bir olgu söz konusu değildir. Yani bu kusursuz düzeni zaman çizgisinde edindiğimiz tecrübelerle biraz daha fazla idrak etmeye biz bilim diyoruz." Neden böyle bir anlayış din ile çelişsin ki ? Her neyse konu uzar gider ...

Erzurumlu İbrahim Hakkı, Marifetname adlı eserinden:

Öyle bir din ki insanı bütün yaratılmışların üstünde görüyor ve onu o minvalde sahipleniyor. Çok şükür Allah'a ki başkalarının bilmek ve görmek istediği kadar cahilliğe gark olmadık. Evrim teorisi ile ilgili çalışmış olan İbni Miskeveyh'in bir eseri bulunmakta. Şimdi adına bakmaya üşendim isteyen arkadaşlar olursa konu hakkında bilgi temin edebilirim. Küçük bir ekleme yapmak istiyorum, zaman olgusu insanın kavrayabildiği bir olgudur ve Yüce Allah zamandan ve mekandan münezzehtir. Yani onun için zaman ve mekan yoktur. Aristo maddeyi anlatırken bu iki bağımlılıktan çok güzel söz eder. Bu konuda bilgi sahibi olmak için bir göz gezidirilmelidir.
 
Geçen gün gördüm bir dini forumda da MTB mi Yol mu diye tartışıyorlardı.
 
iman büyük bir nimet herkese nasip olmayan.. Lütfen beni yanlış anlamayın; bilimsel argümanlarla, somut kanıtlarla da burada yazılar yazılsa halen "hayır kardeşim, bilim herşeyi açıklamış" diye birilerinin çıkacağını, gözlerini kapayıp görmedim-duymadım-bilmiyorum şeklinde bir davranış sergileyeceğini biliyorum. Zaten yıllardır sosyal medya gibi alanlarda bazı gayretli kişiler (Allah onlardan razı olsun) "Allah'ın varlığını, melek-şeytan ve cinlerin var olduğunu ve İslam'ın Hak din olduğunu" bilimsel ve somut argümanlarla ispatlıyor. Lise dönemimin başlarından beri hayatı, ölümü, haşri, varlığı sorgulayan bir kardeşiniz olarak aradığım bütün cevapları, Kur'an'da buldum ve elhamdülillah hayatım gözle görülür bir derecede düzene girdi, artık ne için yaşadığımı biliyorum. Eğer gerçekten böylesi büyük sorulara cevap arıyorsanız bunu felsefede bulamazsınız, çünki felsefe; cevaba değil soruya odaklanır ve her bulduğu cevaba yeni bir soru yöneltir. Felsefe dipsiz bir karanlık kuyudur. Kafamızı Rusya taraflarına çevirelim; yani materyalizme. Aynı şekilde yine dipsiz ve mantıksız bir kuyu, herşeyin maddeden ibaret olduğunu soyut kavramları tamamen yok sayan bir düşünce... Lafı uzatmadan bir kaç videoyu paylaşmak istiyorum, umarım faydalı olur.
 
  • Beğen
Tepkiler: M.A.Y.
İnsan açıklayamadigi seyi Tanrıya baglamistir mesela bundan 2000 yil önce güneşe tapiyorlardi şimdi Allaha .
Bilim ilerledikce gercekler açığa çıkar ama bu düzende tesadüf olamaz.

Ben bazen 2 3 saniye rüya görüyorum rüyada gördüğüm 1 hafta sonra 1 ay sonra gerceklesiyor.Hatta bunun bir ismi vardi ya dejavu yada devajuydu.

Buda bizim kaderimizin zaten yazildigini gösteriyor.

Din konusuna gelecek olursak din bir inançtir.

Adi ustunde inanc .Kaniti yoktur

Ha bana bazi kuralları sacma geliyor .

Mesela yukarida bir ustat yazmis köpek beslemek haram-gunahtir diye.
Ben köpek besledim inanin bana köpekten gördüğüm sevgi sadakati ailem hariç kimseden görmedim.
Veya bayanlarin basini kapatmasi .
Önemli olan zihniyet değilmidir.
Misirda hollandali bayan muhabir haber yaparken 50 kişi kadina saldirip tecavuz ediyor.

Basi acik diyemi tecavuze ugradi bu kadin eger oyleyse neden yurtdisinda böyle adice bir olay olmuyor
 
Harika bir zamanda sekseninci bedenimde radyonun içindeki feriştahları dinlerken soba ile hasbihal ettim.Sobaya sual tevcih ettim."Ey soba!Bir bisiklet ,sürücüsü olmadan kendi kendine hareket edebilir mi?" Soba "Edemez." dedi. "Peki,Cube markasının tasarımcısı Alman mühendislerinin durumu ne olacak?" dedim.Soba "Onlar pelaton oluşturup tamuya gidecekler." dedi.Bu hikmetli,rasyonel ve bilimsel cevapları almanın huzuru ile Nikola Tesla'yı hunharca kınayarak Edison'un icadı olan ampulü kapatarak huzurlu bir uykuya daldım.
 
@oktay3833 şimdi kalkip bana birisi yobaz der. Ama boynumun borcu olarak gördüğüm için diyorum

Allah tesetturu yani başörtüsunu emretmistir

Biz aciz insanlar olarak önemli olan zihniyettir gerey uok böyle bir şeye diyemeyiz.

Zaten böyle bir şey dedikten sonra dinden çıkmış olursun.

Herhangi bir Allahin emrini inkar edemezsin. Ve yahut sacma diyemezsin. Dersen zaten müslüman olmuş olmazsin. Tekrar dine girmen gerekli şu durumda.

Hani dinde bazi şeyleri sacma buluyorum lüksü yok. Yanlış anlama beni
 
@E.E Kuranda tesettür ve kapanmak diye bir şey yokdur uydurmayınız lütfen.okumadığınız nasılda belli!
 
@E.E Yok hocam ne yanlisi. Ben şöyle düşünüyorum eger sorgulayarak dogru yolu bulursam daha inancli olurum
 
hiçbir düzen kendiliğinden olmaz:

@Taylan75
Taylan bey, böyle bir hüküm getirdiğinize göre Kur'an 'ın tamamını okudunuz zannediyorum.

Oysa ki Nur suresi 31. ayet bununla ilgili bir düzenleme getiriyor:
"Mü'min kadınlara da söyle: gözlerini sakınsınlar, ırzlarını muhafaza etsinler, ziynetlerini açmasınlar, zâhir olanı başka ve baş örtülerini yakalarının üzerine vursunlar, ziynetlerini açmasınlar, ancak kendi kocalarına yâhud kendi babalarına kocalarının babalarına yâhud kendi oğullarına, yâhud kendi biraderlerine, yâhud kendi biraderlerinin oğullarına, yâhud hemşirelerinin oğullarına yâhud kendi kadınlarına yâhud kendi ellerindeki memlûklerine, yâhud ihtiyacı olmıyan erkeklerden uyuntulara, yahud henüz kadınların avretlerine muttali' olmıyan çocuklara, müstesna, gizledikleri ziynetleri bilin diye ayaklarını da vurmasınlar, hepiniz Allaha tevbe edin ey mü'minler ki felâh bulabilesiniz"

Ayette geçen "humur" kelimesi "hımar" kelimesinin çoğuludur ki anlamı başı kapatan örtüdür. "cuyub" kelimesi ise göğüs bölgesidir; ki ayetin o kısmını toplarsak: "....başlarına kapattıkları örtüyü göğüsleri üzerine salsınlar....."

ayrıca azhab suresi 59. ayette de:
"Ey Nebî (Peygamber)! Zevcelerine, kızlarına ve mü’minlerin kadınlarına (mü’min kadınlara) söyle, cilbablarına sarınsınlar (örtünsünler). Bu, onların (cariye olmadıklarının, hür ve iffetli kadın olduklarının) bilinmesi ve onlara eziyet edilmemesi için daha uygundur. Ve Allah, Gafûr’dur (mağfiret eden), Rahîm’dir (Rahîm esmasıyla tecelli eden)." der.

buyurun deney bile yapmışlar, aynı bayan normal günlük kıyafet ve tesettür ile yürüyor. kime daha çok yanaşıp sataşıyorlar:

Ben imam hatipliyim ve halen tefsir vb okumaya devam ediyorum. Bir şeye yok demeden önce araştırınız.

detaylı açıklama için lütfen bakın:

 
@halil ibrahim duran
Kadını, kendi zihniyetine göre yaşatmak isteyen zihniyetin çarpıttığı ayetlerin başında bu ayet gelir. Bu ayetteki “hımar” kelimesi geniş manalı bir kelime olup “örtü” manasına gelir. Eski Arap yazılarına bakılırsa “hımar”ın yere konulan, masaya örtülen veya herhangi bir örtüyü tarif edebileceğini görürüz. “Hımar”, başı örterse başörtüsü olur, masaya konursa masa örtüsü olur. Eğer “hımar” kelimesi ile başın örtülmesi istenseydi “hımar ürres” gibi bir vurgulama ile başörtüsü denebilirdi. Böylece “res” kelimesi ile baş bölgesi vurgulanır ve “hımar” ile beraber başörtüsü net bir şekilde anlaşılırdı. Nitekim abdest alınmasıyla ilgili ayette başın sıvazlanması söylenirken, baş kelimesi Arapça karşılığı “res” ile vurgulanır.
Üstelik ayette kapatılacak yerin “yaka açığı” olduğu geçer. Yani “hımar”ın başı kapatması değil, “yaka dekoltesi”ni örtmesi istenir. (“Yaka açığı” manasına gelen “cuub” kelimesi hem bu ayette kapanılacak bölgeyi belirtmek için, hem de Hz. Musa’nın yaka açığına elini soktuğunu belirten ayetlerde geçer.) “Hımar” kelimesi sırf başörtüsü manasına gelseydi bile bu ayetten başı örtmek değil, yine “yaka dekoltesi”ni kapatmak anlaşılacaktı. Üstelik başörtüsünü Kuran’a maletmek isteyen zihniyet, açık bir saptırma yaparak; “felyedribne” fiilini “salsınlar” diye tercüme etmektedir. Böylece ayet, “başörtüsünü yaka açıklarına salsınlar” şeklinde okunacaktır. Oysa hiçbir şekilde “darabe” kökünden türeyen “felyedribne” fiili “salsınlar” manasına gelmez. Bu fiille, örtünün “yaka açığına konulması” yani “yaka açığının kapatılması” anlatılır. Kuran’da “salsınlar, indirsinler” manasında “felyüdnine” kelimesi kullanılır. Allah böyle bir ifade kullanmak isteseydi “felyedribne” fiili yerine “felyüdnine” fiilini kullanmaz mıydı? Bu örnek bize, gelenekçi zihniyetin, kendi fikirlerini doğru çıkartmak uğruna gereğinde Kuran’daki kelimelerin manasını kaydırmaktan çekinmediğini göstermektedir.
Ayette diğer dikkat etmemiz gereken nokta “süsler” kelimesi ile neyin kastedildiğidir. Bizim kanaatimize göre “süsler” kelimesi ile özellikle “göğüsler” kastedilmektedir. Çünkü ayetteki tüm noktalarla, mantıklı bir şekilde, göğüs bölgesinin uyum sağladığı kanaatindeyiz. Birincisi, ayette “yaka açıklarının kapatılması” geçiyor, yaka açıklarından ise göğüsler gözükür. İkincisi, ayette gizlenen süslerin belli edilmesi için “ayakların yere vurulmaması” geçiyor. Ayaklar yere vurulduğunda vücutta belli olacak yer özellikle göğüslerdir (sütyenin o dönemde icat edilmediğini düşünürsek, bu daha da iyi anlaşılır). Üçüncüsü, ayetten kendiliğinden görünenler hariç süslerin kapanması söylenmektedir. Ne kadar kapatılmaya çalışılırsa çalışılsın özellikle iri göğüsler, çeşitli fiziksel hareketlerde, hatta rüzgarın esmesiyle elbise yapışınca bile kendini belli edebilir. Ayetten bunun doğal olduğu anlaşılır. Dördüncüsü, ayette süslerin kimlerin yanında açılabileceği söylenir. Kuran’daki diğer ayetlerden kadınların bir kısmının iki yıl gibi uzun bir süre çocuklarını emzirdiğini görüyoruz. Kadının, babası gibi yakınlarının yanında, çocuğu acıktığında ve ağladığında onu emzirmesi gerekebilir. Ayetteki bu açıklamanın özellikle bu konuda kadınlara büyük kolaylık sağlayacağı kanaatindeyiz. Ayetteki bahsedilen ifadelere, göğüs gibi uyan başka bir bölge bulunmadığı için süslerle özellikle göğüslerin kastedildiği sonucuna varabiliriz.
“Süsler” kelimesinden takı gibi maddelerin anlaşılamayacağı ayetin bütünsel olarak ele alınmasıyla açığa çıkar. Çünkü ayette, kadınların süslerini kendi kadınları yanında açabileceği geçiyor. Takı gibi maddeler tahrik unsurundan daha çok hava atma unsuru olabilir. Eğer bu hava atma olayı engellenilmeye çalışılsaydı, buna ilk olarak, karşı cins erkekler yerine, aynı cinsten olan kadınlar dahil edilirdi. Ayrıca ayakları yere vurunca hangi takı eşyası belli olur? Kendiliğinden gözüken takı ne olabilir? Araf suresi 31’de ziynet eşyalarının mescid yanında giyilebileceğinin söylenmesi; takıların, cami yanı gibi en kalabalık yerlerde de teşhir edilebildiğini, yani saklanmasına gerek olmadığını gösterir. Görüldüğü gibi mantıksal bir elemeyle gidildiğinde; ayetin, özellikle göğüs bölgesinin kapanmasını vurguladığı anlaşılır.

Çok şükür neyin en olduğunu biliyoruz umarım sizde anlarsınız.
 
Durum
Başlık tartışmaya kapatılmıştır.
Geri