Scudo Sports

Dolar 8 Plus

Doların dış güçler yüzünden arttığını sanan forum üyeleri olmaması en azından sevindirici
 
  • Beğen
Tepkiler: kerem E
Scudo
@Serkan Mıstınoğlu

Bu hep çapulcuların işi.
 
@Serkan Mıstınoğlu
Londra'nın oyunları bunlar. Grafik gerçeği yansıtmıyor.
 
@mertgulkokan
aaa olur mu hiç onlardan da var. Ara ara konuları yokluyorlar.

Aliexpressten alacaklarım vardı 11.11 etkinliği dönemindeydi galiba bir kaç sorun çıktı 2-3 gün sonra alayım dedim ve doları bir daha 3.67'de görememenin üzüntüsü içinde her geçen gün yükselişini takip ediyorum. Ben hep 50 liralık alıyorum diyenler için küsurat olup akılları karışmasın diye dolar 5 lira oldu yoksa sıkıntı olmazdı.
 
Bizler burada olayın alışveriş yönüne bakıyoruz ama dolar kurundaki artışın çok daha tehlikeli bir yönü daha var. O da, döviz geliri olmayan ama buna rağmen yurtdışından yüklü miktarda dövizle borçlanan özel sektör şirketleri.

Eski ekonomi bakanı Mehmet Şimşek, görev süresinin sonuna yaklaştığı günlerde özel sektörü bu tehlikeye karşı uyarmış ve döviz geliri olmayan şirketlerin yurdışından borçlanmalarına kısıtlama getirildiğini açıklamıştı. Tabii bu tedbiri almak için neden bu kadar geç kaldıklarına dair bir açıklama getirmeye gerek görmemişti.

Türkiye'de özel sektörün önümüzdeki 1 yıl içinde ödemesi gereken, kısa vadeli döviz cinsinden borcu 180 milyar USD civarında. Basit bir matematik hesabıyla şu gerçek karşımıza çıkıyor. 1 USD = 4.50 TL olduğu dönemde özel sektörün toplam dış borcu 810 milyar TL iken, bugün itibariyle bu borç yükü 936 milyar TL'ye çıktı. Yani yaklaşık 6 ayda borç yükü tam 126 milyar TL arttı.

Borçlu şirketlerin döviz geliri olmadığı için, artan bu borç yükünü karşılayabilmek için gelirlerini arttırmak zorunda kalacaklar. Ki piyasanın içinde bulunduğu bu durgunluk ortamında, şirketlerin bu yükü karşılayabilecek derecede gelirlerini arttırmaları imkansız.

Bu gerçek de bizi kaçınılmaz sona götürecek: Borçlu şirketlerin iflas etmesi, iflas eden şirketlerden alacaklı olan firmaların sıkıntıya düşmesi, bunu takip eden kitlesel işten çıkarmalar, işsiz kalan insanların ev kiralarını, kredi kartı borçlarını ödeyemeyecek duruma gelmesi ve ekonominin uzun süreli resesyona girmesi.

Demokrasinin doğru düzgün işlediği ülkelerde, ekonominin böyle bir noktaya gelmesinden sonra insanlar bu işte sorumluluğu olanları siyasi olarak cezalandırır ve iktidardan indirir. Lakin Türkiye'de böyle bir şey olmasını ihtimal dışı görüyorum; önümüze ne konulursa onu yiyoruz maalesef.
 
Kasada dolar bitince böyle olur. : D
Ha beyle:
venezuela-inflation-cpi.png

Yüzde 46bin
 
  • Beğen
Tepkiler: Rocketman
@KitapSever

Bunun cevabı mevcut ama forum seviyesini bozmamak için, biraz değiştirerek söyleyeyim: "Hem de horrrlaya horrrlaya uyuyorlar".

@Mehmet Altuğ

Mesajınızın tamamına katılıyorum. Son cümlenizi ise şunun için alıntıladım: Mevcut sistem, tam olarak bu dediğinizin olmaması, olamaması için dizayn edildi ve getirildi. Vatandaş hala "hantal bürokrasi" denen köseleyi kemirmeye devam etsin. Bilen biliyor. Ha, ülkemizin güzel sosunu buldular; "dış mihraklar" sosu. Köselenin tadı epey lezzetlenmiş anlaşılan, milyonlar hapur hupur yemeye devam ettiğine göre.

(İşin komik tarafı, 2010'dan önce bu dış mihraklar lafını ağzından düşürmeyenler, mevcut hükümeti devirmeye çalışan eski dönem güçleri idi. O tarihlerde mevcut hükümet ve onu destekleyen siyasal İslamcılar, böyle dış mihrak diyenleri yerin dibine sokarlardı. İnsan, kınadığını yaşamadan ölmezmiş derler, o aklıma geliyor bunu hatırladıkça).
 
@KitapSever

Teorik açıdan haklısın. Ancak sorumluluk, "yetki", "ödül" ve "ceza" ile birlikte bir dörtlü ayak oluşturduğu takdirde işlevseldir. Bu olmadığı takdirde ortaya çıkacak sonucu atalarımız "davul birinin boynunda, tokmak başkasının elinde" diye ifade etmişler.

Sistemlerin işleyebilmesi için insan unsuru şu şekilde çalıştırılır:

1) Kişinin belirli bir sorumluluğu olacak.
2) Kişiye, sorumluluklarını yerine getirmesi için münasip olan yetkiler verilecek (mesela yeni sistemdeki milletvekillerinin soru önergesi yetkisi yok)
3) Kişi, başarılı çalışmaları için ödüllendirilecek (aksi takdirde en önemli insan güdüsü olan motivasyon tatmin edilemez - M.V. örneğinde ödül, yeniden seçilmektir. Bu ise yeni sistemde anlamsız çünkü vekil listelerini parti başkanı ve MKYK'sı makro düzeydeki siyasî hesaplara göre hazırlıyor)
4) Kişi, başarısızlığı karşısında bir ceza ile karşılaşacak (ki böylece, hak etmediği/seviyesinin üstünde kalan makamlara gelmeye yeltenmesin, kendisine verilen yetkileri kötüye kullanmasın).

Olgun demokrasilerde siyasetçiler, (vatana ihanet ve zimmetine para geçirmek gibi yasalarda net biçimde tanımlanmış suçlar hariç) yaptıkları siyasî tercihlerden ötürü yargılanmazlar. Bu, siyaset biliminde kabul görmüş ve gerekli sayılan bir özelliktir. Fakat yine de başarısızlığın net bir cezası vardır: Bir sonraki seçimlerde yeniden seçilememek.

Ortadoğu siyasetinde pratik bir yöntem bulunmuş: Tüm siyasî icraatları toplumsal kimliklere endeksliyorsun. Böylece iş, senin bir yönetici olarak başarılı olup olmamandan çıkıyor. Kimliğini temsil noktasına geliyor. Eh, kimlik denen şey başarısızlık üzerine değiştirilmediği için de ne yaparsan yap başta kalıyorsun.
 
  • Beğen
Tepkiler: el_Aksa_1903
Geri