Yakın geleceğimizde Türkiye'de bir Suriyeli "örgüt" ile karşı karşıya olacağız. Halihazırda sığınmacılar terörist
faaliyetler için oldukça elverişli bir "avlanma" sahasıdır, ancak bu iş bunun ötesine geçecek ve yanlış yönetim yüzünden iyice
marjinalleşip yeraltına itilen, bambaşka bir ülkede tutunma savaşı verirken, mezkur sebepler nedeniyle o ülke yerlilerinin
kendilerince haklı nefret ve düşmanlığı ile karşılaşan Suriyeliler örgütlenerek büyük bir suç şebekesi oluşturacaklar. Sosyal
dokuları buna elverişli, devletimizin bir terör örgütünü kendi eliyle devlete "sızdırıp", onun savcısı kesilip, uyarı yapanları "buna
kargalar bile güler" diyerek alaya aldığı gözönünde bulununca, Suriyelilerin kuracağı müstakbel örgütün ne kadar korkunç bir
güce ulaşacağını kestirmek mümkün.
Hayal edin: İşe geç kaldığı için alelacele evden çıkan, metroya yürürken üç Suriyeli "ihvan"ın bir genç kızı sıkıştırdığını gören Aykut, dişini sıkar. Ancak yumruklarını sıkamaz, zira iktidardaki İhvan ve Ümmet Partisi'nin bu Suriyelilerin örgütüyle sıkı ilişkisi vardır, polisin yarısı ya Suriyeli, ya onlarla irtibatlı-iltisaklıdır. Kız güpegündüz metroya giden altgeçitte tecavüze uğrarken, Aykut da diğer birçok insan gibi bu örgütlü kötülükten korktuğu için içinden kahrederek, adımlarını hızlandırarak yürür gider. Fakat pek uzağa gidemeyecektir, zira bir başka ilde namuslu bir Jandarma komutanı bu örgüte operasyon düzenlediği için, "ihvan" bir intikam
saldırısında bulunmuştur. Havaya uçan metroda Aykut'un aklı, hala yardıma yeltenmediği için vicdanına azap gibi çöken genç kızdadır.