Ohooooo
Hepsini yazsam roman olur
Benim bisikletten düştüğüm çok, ama şimdi sizlerle paylaşacağım kazayı tek geçerim.
Sene 1999, tarih 16 ağustosu 17 ağustosa bağlayan ( evet o mel-un) gece.
Kuzenimin sünnet düğününden eve dönüyoruz yaya olarak yaklaşık 15 kişi.
İlçenin sokak aydınlatmaları sağlıklı çalışmıyor, ışığın biri yanıyorsa arada 2-3 tanesi çalışmıyor.
Yassıca tepe isminde uzunca bir yokuş var mahallemizin girişinde (400 metre boyunca %20 civarında eğimli)
Bu yolun sağı ve solu mezarlık olduğu için saygıdan sessiz guruptaki herkes.
Gece mesaiye kalmış olan sıhhi tesisatçı arkadaş bisikletiyle yokuşun tepesinden salar eski klasik Bisan markalı bisikletini, (arka selesindeki takım çantası+kendisi 90 kg civarı+ çelik kadrolu çift demirli bisiklet, hiçbir ses ve ışık tertibatı olmadan)
O bisikletleri bilen bilir. Fren tertibatı düz yolda bile durdurmaz. Adam o hızla ilk bana çarpmak sureti ile bütün gurubu bowling labutları gibi devirdi.
Yaklaşık 15 dakika ölü gibi yatmışım, kendime geldiğimde sol kol, sol bacak ve sağ ayağımı diz kapağının altından itibaren hissetmiyordum.
Ayağa kalkabilmem bir saatten fazla sürdü.
Çok şükür tek bir kırık bile yoktu, ama sol kalçamdaki morluğun vücuttan atılması 7 aya yakın sürdü.
Pişkin herif bir de utanmadan "bu karanlıkta yürünür mü, ben çarpmamış olsam araba çarpardı size" dedi ya,
Ayağa kalkabilsem yapışacaktım yakasına namussuzun...