Zamanında 26 jantlı dağ bisikletim ile dik değil ama uzuuuunca ve meğilli bir sokaktan yukarı doğru çıkarken, o sırada da turdan geldiğim için yorgun olduğumdan, vitesi en sona alıp yavaş yavaş gidiyordum. Hızlanmak istediğimde de pek hızlanamıyor, yine en son vitese alıp yavaş yavaş çıkmak zorunda kalıyordum.
Sonra fitness'a geçtim. O sırada artık kondisyonla mı alakalı, yoksa dişli oranlarının farklılığından mı (bunun daha etken olduğunu düşünüyorum) neyse, baktım ki 10km/h ile çıktığım sokağı 18-20 ile çıkıyordum.
Burada yanılgı şu olabilir; yokuş çok dik olmadığı sürece en son vitese gitmek gereksiz ama bacakların yükünü hafifletmek adına insan ister istemez son viteslere doğru gidiyor. Aslında şunu yapmak lazım, araba gibi, pedala devamlı güç vermek yerine, sabit güç vererek daha uzun süre o şekilde gitmeye çalışmak. Yani arabada nasıl gaza bir yerde ayağınızın ucuyla basar, hem az yakar, hem de hızınızı korursunuz, ne hızlanır ne yavaşlarsınız, bisiklette de o optimum noktayı bulmak lazım. Tabi dediğim gibi, dişli oranları da bu işte baya etken sanıyorum.
Son viteslere gittikçe bu sefer bacaklar hafifliyor evet ama harcadığınız enerjiyle gittiğiniz yolun oranı da açılmaya başlıyor. Hafif ama çok pedal çevirip, az mesafe gitmeye başlıyorsunuz. Bu da çok yoruyor bi süre sonra. Bu aşamalarda biraz da deneme yanılma yoluyla 3-4 vites değiştirilebiliyor, o imkanımız oluyor yani. Kondisyon da varsa biraz, bakıyorsunuz ki aslında son viteste gitmek yerine biraz daha üst viteslerde gidebiliyormuşuz...
Diğer türlü çok rahat viteslere gidersek bu sefer bisiklet de bizden devamlı olarak güç uygulayarak hızı korumamızı istiyor. Halbuki hızımızı alabilirsek, yani az bişey "kaptırabilirsek" daha az enerjiyle hem de biraz daha hızlı çıkabiliyoruz.
Tabi yokuşlar dikleştikçe bu bahsettiğimi uygulamak baya zorlaşıyor, mecbur en düşük viteslere gidip yavaşlamak zorunda kalıyoruz. 1.vites kamyonla tırmanır gibi