Mesut DOĞRU
Forum Demirbaşı
- Kayıt
- 23 Ağustos 2015
- Mesaj
- 480
- Tepki
- 940
- Yaş
- 53
- Şehir
- istanbul
- İsim
- Mesut DOĞRU
- Bisiklet
- Bianchi
Sn @nonsteril çok uzun yıllar din eğitimi aldım. Bu alanda kaleme aldığım naçizane bir kitabım var. 2. si yolda. Ancak siyaset ve siyasetin etki alanındaki günceler o kadar yoğun ki; vakit ayırıp tamamlayamıyorum.
Din soyut (numenal) temele dayana bir olgu (fenomen). Bunda hemfikiriz. Ancak sosyo/psikolojik olarak bir gerçek var ki; bir kavram ne kadar marjinalleştirilir ise o derece kapalı ve radikal toplumlar ortaya çıkıyor.
Ve maalesef bu süreçte kavram dogmalaşıyor, kalıplaşıyor, bu dogmalaşma ve radikalleşme ile tek noktada kalıp gelişemiyor. Bu anti-gelişim, kavramın kabul gördüğü toplumları da etkisi altına alıyor.
Aynı şekilde bir kavram, dogma ve kalıplardan bağımsız olarak belirli sınırlar içerisinde esnetilebiliyor ise o derece gelişiyor, kavram geliştikçe müdavimlerini de geliştiriyor.
Her zaman söylüyorum; mizah insanlığın bulduğu en büyük icat. Çünkü mizah ile bir çok konu ele alınabilir.
Yaşadığımız yöreye özgü; Ben, spesifik olarak bölgemize özgü insan üstü irade Allah'a çoğu konuşmamda "Sn Allah" yahut "Sevgili Allah" olarak hitap etmeyi seviyorum.
Tabi radikal düşünceye sahip dindarlar hemen tepki veriyor. "Ne demek sayın Allah?" Ben "Sayın Allah" yahut "sayın Muhammed bey" hitabı ile kavramları içselleştiriyorum. Bu şekilde insanların kavramlara karşı edindikleri yanlış tabuları sarsıyorum. Bir çok insan ilk duyduklarında "tövbe estağfirullah" dedikten sonra gerekçelerimi dinledikten sonra destek veriyorlar.
Şu noktaya gelmek istiyorum; İstihza (alay), tahkir (hakaret), tekfir (öteleme) olmadığı müddetçe dinin argümanları sevimli mizahi dil ile anlatılabilir. Bu konuda fıkralar, hikayeler, analojiler yazılabilir,hatta yazılmalıdır.
Bu şekilde din ve dine ait kavramlar insanlara sevdirilebilir.
Esen kalın.
Din soyut (numenal) temele dayana bir olgu (fenomen). Bunda hemfikiriz. Ancak sosyo/psikolojik olarak bir gerçek var ki; bir kavram ne kadar marjinalleştirilir ise o derece kapalı ve radikal toplumlar ortaya çıkıyor.
Ve maalesef bu süreçte kavram dogmalaşıyor, kalıplaşıyor, bu dogmalaşma ve radikalleşme ile tek noktada kalıp gelişemiyor. Bu anti-gelişim, kavramın kabul gördüğü toplumları da etkisi altına alıyor.
Aynı şekilde bir kavram, dogma ve kalıplardan bağımsız olarak belirli sınırlar içerisinde esnetilebiliyor ise o derece gelişiyor, kavram geliştikçe müdavimlerini de geliştiriyor.
Her zaman söylüyorum; mizah insanlığın bulduğu en büyük icat. Çünkü mizah ile bir çok konu ele alınabilir.
Yaşadığımız yöreye özgü; Ben, spesifik olarak bölgemize özgü insan üstü irade Allah'a çoğu konuşmamda "Sn Allah" yahut "Sevgili Allah" olarak hitap etmeyi seviyorum.
Tabi radikal düşünceye sahip dindarlar hemen tepki veriyor. "Ne demek sayın Allah?" Ben "Sayın Allah" yahut "sayın Muhammed bey" hitabı ile kavramları içselleştiriyorum. Bu şekilde insanların kavramlara karşı edindikleri yanlış tabuları sarsıyorum. Bir çok insan ilk duyduklarında "tövbe estağfirullah" dedikten sonra gerekçelerimi dinledikten sonra destek veriyorlar.
Şu noktaya gelmek istiyorum; İstihza (alay), tahkir (hakaret), tekfir (öteleme) olmadığı müddetçe dinin argümanları sevimli mizahi dil ile anlatılabilir. Bu konuda fıkralar, hikayeler, analojiler yazılabilir,hatta yazılmalıdır.
Bu şekilde din ve dine ait kavramlar insanlara sevdirilebilir.
Esen kalın.


