Birgün gazetesi bugün basılı sayısında ana sayfadan bu haberi verdi. Ayrıca iç sayfada da haberin devamı oldukça geniş bir şekilde işlenmiş. Kendilerine teşekkür ediyorum.
(link)
Hocam gazeteci arkadaşların hassasiyeti için ben de çok teşekkür ederim ama, sokaktaki cahil sürüsünün malesef ki umurunda bile değiliz. İstanbul'da bisiklet kullanmaktan bunalmış durumdayım artık. Daha bir kaç gün önce sahil yolunda ilerlerken yaşadığım bir olayı step step yazmak istiyorum.
1) Kartal yönünde yolun sağ tarafında kenar çizgisi üzerinde ve içerisinde ilerliyorum.
2) Aracın biri bana sıfır şekilde yanımdan geçiyor.
3) Trafik ışığında yavaşlarken iyice sağa yanaşıyor.
4) Arabasını çizeceğim endişesiyle sağ koltuktan bir kol çıkıyor ve sağ işaret parmağını da uzatarak yolumu kesiyor.
5) Yavaşlıyorum, ayağımı kilitli pedaldan çıkarıyorum, ya sabır çekip kaldırımdan ilerliyorum.
Şimdi ben bisikletten inip bu iki kişiyle kavgaya tutuşsam ne olurdu?
a) Beni orada hunharca döverler belki de öldürürlerdi.
b) Ben o nabız ve adrenalinle birini döver belki hayati bir zarar verirdim.
Sonuç her şekilde benim açımdan kötü.
Mesele bisiklet kazalarının cezasız kalıp kalmamasından ziyade bisiklet kazalarının oluşmasına yo açan hukuki ve sosyolojik zeminin ortadan kalkması.
Bizim ülkede bu sosyolojik yapıyla ikisi de zor.
Sonuç: Dağ bisikleti veya gravel alıp kalan son yeşil alanlara vurmak.