Scudo Sports

Bisiklet Forum Tüketim Karşıtı Çevreciler Platformu

Scudo
Ekleme yapayım. Çocuk yapmak da kapitalistlerin iştahını kabartır. Üremek en doğal hak ve anne baba olmak sağlıklı çocuk yetiştirmek ne kadar mutluluk vericidir.
Ama sistem mutlu çocuk istemez. Hamilelik süreci başladığı andan itibaren kitaplardan bebek odası takımına, her ortam için kıyafet ve oyuncağa kadar sürekli satın alınacak mutsuz doyumsuz çocuk ile pimpirikli ebeveyn ister.
Çocuk sokağa çıkmamalı, avm de çocuk odalarına kapatılmalı, pahalı kreşlere verilmeli. Sürekli onun için bir şeyler alınmalı. Bugün çocuk kıyafetleri reklamlarında hiç utanmadan çocuklar cinsellikleri ile kullanılmaktadır. Vaktiyle Koton reklamları bu anlamda ben de dahil birçok duyarlı ebeveyn tarafından şikayet edilmiştir.

Evet zenginlere sunulan budur.
Ama fakirler de sistemin ilgi alanı içerisindedir. Onlardan da sistem için ucuz iş gücü kaynağı olacak bol çocuk yapmaları beklenir ki ileride büyüyüp karın tokluğuna bir iş için savaşsınlar, aza talim etsinler.
Ne kadar çok insan, o kadar ucuz iş gücü...
 
Valla kendi adıma konuşmam gerekirse ben artık boşverdim. Zaten sıfırı tükettim, konkordato ilan ettim, o yetmedi kişisel iflas talebinde bulundum. Kudo babadan bir kıtım daha az mülksüz olduğumdan karakterime bile haciz geldi. Bundan sonra finanskapital tarafından efendi, mülayim, itiraz etmeyen adam olarak kullanılacağım. Hatta kulak arkamı serbest kullanım anlaşmasına açtılar. Ticareti serbest hale getirdiler. Kim isterse yanağımdan bir sıkım, mabadımdan bir kıtım, kulağımdan bir tıkım veriyorum. Ohhhh rahatladım yahu. Her tarafım açık ve şeffaf, imf ye donsuz yakalanmış 3. Dünya ülkesi gibiyim. Sizde kendinizi finanskapitalin şefkat dolu kollarına teslim edin rahatlayın.
 
@Tolga Kuş
Bu noktada öncelikle kadınların bilinçlenmesi gerekiyor. Daha doğrusu çok ciddi bir karşı çıkış onlardan gelmeli. Ama maalesef kız çocuklarına bebekliklerinden itibaren dayatılan gelinlik-annelik olgusu onların da zihin dünyasını alt üst ediyor. Yani gelin olunan günü, evliliğe adım atılan o günü o kadar büyütüyorlar ki gözlerinde...Ne bileyim, ben aslında onlara da bir şey diyemiyorum.

Simone de Beauvoir şöyle buyurmuş, "Kadını götürüp mutfağa ya da süslenme odasına kapatıyor, sonra da ufkunun darlığına şaşıyoruz; kanatlarını kesiyoruz, sonra uçamıyor diye yakınıyoruz”

 
@vela2016

Kız çocuğu bebekle oynatılır, oyuncak bebeğe yemek hazırlar, kıyafet giydirir falan
Erkek çocuk ise araba ve silahla oynatılır.

Sonra da şiddeti içselleştirmiş ve yapmaya meyilli, arabasına tapan ucube tipler ortaya çıkar.
Eğitim önemli. Ama nasıl bir eğitim?
 
Çocuk istismarcısı Koton'un yukarıda bahsettiğim reklamı ile ilgili haber bağlantısı, okumanızı öneririm:

(link)
 
  • Beğen
Tepkiler: özgürakt
Düzen kendi kendini doyurma üzerine kurulu.
Misal; kaza sonucu 4 hafta hareket etmemesi gereken bi uzvu, 6 hafta hareket etmemesi gerektiği söyleniyor.
Sonra ne mi oluyor, iyileşme sürecinden sonra da hareket ettirilmediği için fizik tedaviye ihtiyaç duyuluyor...
Yeni rant kapısı yaratılıyor.
 
@Tolga Kuş
Dinlenme olayında benim de bir anekdotum var. Geçen gün kendi rekorumu kırma denemesi yaptığım için saçma bir şekilde yüksek vites ve düşük kadansla sürüp dizimi ağrıtmıştım. Hatta çömelirken gerçekten ağrıyordu. Fizik tedavici bir arkadaşıma sordum, dinlen dedi. Evet mantıklı olan da buydu tabii ki ama forumda sürekli bahsedilen yüksek kadans her derde deva lafını dinledim ben. Çıkıp ertesi gün yüksek kadansla 50km(25+25 olmak üzere 2 parça) yol yaptım. Ve ister inanın ister inanmayın ağrı falan kalmadı, aynı gün geçti gitti. Dinlenmiş olsam belki de bu kadar kısa sürede ağrıdan kurtulamazdım.

Yanlış anlaşılmasın... Dinlenmek elbette çok önemli. Sürekli sürmek zarar verir eklemlere. Ama sporla pek de alakası olmayan doktorların tavsiyelerini uygulamadan önce iki kere düşünmekte fayda var.
 
Merhaba. Artık bu konulardaki farkindaligimiz artıyor. Bu basligi ve mesajlari atan herkese teşekkürler.

Çevreci olmak aslında çok zor. Kapitalizmin sunduğu cevrecilik oyunundan bahsetmiyorum. Gerek çevrecilik hybrid veya elektrikli pahalı zengin oyuncakları almak değildir. Veya çatınızi komple güneş paneli kaplatmak da değildir. Bunlar zengin oyuncaklari ve kendinizi ayrıcalıklı hissetmenizi saglayacak tüketim ürünleridir. Asıl yapılması gereken klimaya veya asansöre ihtiyaç duymayan bahçesinde besin yetiştirilen atık suları biyolojik olarak aritilan evler. Basit ve ucuz onarımı kendiniz bile yapabileceğiniz ulaşım araçları kullanmaktır.

Ucuz, ulaşılabilir, yerel, basit olacak. Yani tek vitesli bisan bisiklet gibi olacak. Tamamen eskimeden hiçbir parçası degismeyecek.

Bisiklet yıkamak için özel şampuan cikmiş. 6000 liraya katlanir bisiklet çıkmış. Davul gibi şişko gobeklerimizle karbon bisiklet peşinde koşuyoruz. 4 tane 6 tane bisikletimiz var ama hala gozumuz doymadı. Protein tozları, karbonhidrat jelleri kullanıyoruz, bir tane madalya alamiyoruz. Antrenmanin hakkını vermek yerine aynakol un modeline takmış insanlarız. Para verip yarisi reklam ve tuketim propagandasi dergiler aliyoruz. Kapitalizmin aşırı tüketim baskısı bisiklet kullanıcılarını da fena halde etkilemiş görünüyor.
 
7000 tl butcem var
Dag bisikleti almak istiyorum.
Bana guzel bi bisiklet öneriri....
_" Alo iyi gunler . Ben Ceyda , sizi halk kek bankasindan ariyorum Ruhi bey.
Efendim kayitlarimizda 2 aydir kredi taksidinizi ödemediğiniz görunuyor.
3 gune kadar odemezsseniz yasal islem baslatmak zorundayiz rafet bey. Bankamiz her turlu hakkini sakli tutmaktadir. Bilginize"

_ Ah be abla bu ay maasimdan kesinti yaptilar .parayi denkleyemedik. Baska bi bankaya tuketici kredisi icin basvurdum. 7 bin lirasiyla dura ace setli bi yol alip kalaninyla size olan taksidimi ödemeyi dusunuyorum abla beeee"

Hmmm ok cnm k.i.b seninle batmak harikaydi
 
Ortaokul ve Lise döneminde bisiklet ile çok içli-dışlı olup aşağı yukarı 20 yıl kadar da bisikletle ilgilenenemiş bir kardeşinizim. Aracımı sattıktan ve araya meşum bir darde girişimi olmasından sonra 20 gün kadar araç alamadım. O sürede evdeki Gazelle aklıma geldi onu kullandım sonra foruma üye oldum ve bisikletle tekrar hatırlamam bu süreç içinde oldu. Bu işten anlayan bir arkadaş vesilesi ile de daha pratik turlar için uygun bir bisiklet aldım. Şu an Konya'daki genç arkadaşlarla haftada 2 gün bisiklet turlarına çıkıyorum. Bu süreç içinde de bu forumu sürekli takipteyim, bir şey dikkatimi çekti bu forumda ve katıldığım tur grubundaki arkadaşlarda; herkes özellikle gençler sürekli bir arayış içinde. Hepsi şu bisikleti satıyım şunu alayım, şehir bisikletimi satayım yol alayım, yol bisikletimi cyclocross yapayım, alalı 6 bile olmamış 0 faturalı aldığı bisikletimi şu markaya çevireyim şeklinde. Acayip bir rekabet var bu sektörde. Herkes en iyisine binmek için canhıraş bir yarış içinde, kredi kartına 12 ay taksitle alınıp taksitler bitmeden başka bir türe yönelik atlama çabaları.
Bisiklet aynı zamanda kapitalizme, aşırı tüketime/israfa ve sağlıklı bir hayata adım atmanın adıysa eğer bu kadar kasmamak gerektiğini düşünüyorum, özellikle genç arkadaşlar. Zamana karşı bir yarışta değiliz, saliselerle yarışmıyoruz. Elinizdekinin kıymetini bilin lütfen, elbette en iyisine binmek gerek ama uygun şartlar, uygun bir maddi güç olduktan sonra.
Yeniden bir bisiklet alacağınız zaman şu soruyu sorun lütfen kendinize. Bu yeni bisiklet benim için gerekli mi? Eğer gerekli ise bu sefer şu soruyu sorun? Öncelikli mi? Eğer aldığınız cevap hem GEREKLİ hem ÖNCELİKLİ ise o zaman tamam, ama öncelikli değilse hatta hem gerekli hem öncelikli değilse bu fikri yeniden gözden geçirin. ;)
 
@altinok daha 2 ay öncesine kadar dediğiniz gibi bir süreçteydim. Bisiketi daha yeni almışım 6 ay olmuş kendi kendime gelecek sene hemen bi yol alayım diye söyleniyorum. Ardından baktım ne gerek var bir senede bekle bakalım daha sonra ihtiyac hissedersen alırsın. Şu an yeni başlamış biri olarak kışında sürmek istiyorum ve belli eksiklerim var onlara bile yavas yavas araya araya almaya çalışıyorum
 
Aranızda Ekonomi Politik bilmeyen var mı?
 
  • Beğen
Tepkiler: mariokaldato
@altinok supersin dostum. % 100 dogru tespit . Gencleri birak ben 41 yasindayim hala bile acaba sunu mu alayim bunu mu satayim kafasindayim. Ama genclerle bizim aramizda soyle bi fark var. Onlar yokluk gormedi, onlar komsu cocugunun yaninizdan salina salina pnokyosuyla , polosuyla bisaniyla gecerken bogazinin dugumlenmesini yasamadi. Onlar var i bilen bi nesil. Bizim gbi yoklugun uc noktalarini yasamis insanlarin bu islerde biraz heves etmesini birazda olsa anlayisla karsilamalilar fikrimce13012728_1590328817947938_4950151882967018008_n.jpg
 
Biz neden doyumsusuz, neden elimizdekiyle iktifa etmiyoruz, sürekli arayış içindeyiz, sürekli en iyi araba, en iyi kadın/erkek, en iyi bisiklet, en iyi ev, en iyi ofis peşindeyiz sorusunu sorduğum zaman kendimce bir cevap veremedim.

Peki artık başkasının elindekiyle hiç ilgilenmeyen birileri var mı diye baktım etrafıma; 2 tür insan çıktı karşıma. Bir tanesi Yunus gibi;
Cennet cennet dedikleri
Birkaç köşkle birkaç huri
İsteyene Ver anları
Bana seni gerek seni, diyen insanlar, ki günümüzde pek az olsalar da varlar,

Diğeri ise; maddi olarak zirveye çıkıp paradan puldan bıkmış, aman artık biraz da sade bir hayat yaşayım diyip kendini dağın başında cep telefonsuz, bilgisayarsız bir hayata atmış doğa (Toprak) insanı.

Bu sefer sen hangisine yakınsın diye sordum kendime, cevap ikisine de değil.

Sonra aklıma Hz. Adem'in cennette o kadar güzellik içinde ve bir eli balda bir eli yağda iken kendisine yasak edilen elmayı yemesi geldi aklıma da biraz olsun rahatladım..
 
tüketim konusunda yazılanların bir çoğuna katılıyorum, deliler gibi tükettiğimizin, gereksiz bir çok şeyi harcadığımızın hepimiz az çok farkındayız. bu konuda savaş vermek de son derece vicdani. insan dediğimiz varlık konforu seviyor, organizma daha az eforla daha çok sonuç elde etmeye evrilmiş galiba ve imkanları sonuna kadar sömürmek insan doğasına pek de aykırı değil. amaaaa bunu kabul ediyorsak insanın bütün bilincini ve vicdanını çöpe atıp, salt leş parçalama mücadelesi veren sırtlanlarla aynı kefeye koyuyoruz. sırtlanlar arasında cinayet olmaz, meşruiyet diye bir şey de olmaz, ahlak diye bir şey de olmaz, dolayısıyla "kötü" diye, "yanlış" diye bir şey de olmaz. evet tüketmemek daha çok vicdanla, adaletle, empati ile ilgili. ne kadar kaçmaya, ne kadar reddetmeye çalışırsak çalışalım, ahlaki bir hayvanız, varoluşuna anlam arayan bir varlığız, empati yapabilen, dünyanın öbür ucunda olan bir olaydan duygusal olarak etkilenebilen, hiçbir zaman görmediğin ve görmeyeceğin yerlerde yaşayan hiçbir zaman tanımadığın ve tanımayacağın insanların yaşadıkları acıları hissedebilen ve onların acılarından dolayı acı çekebilen bir varlığız. vicdan da tam olarak burada başlıyor. işte tüketmek konusunda vicdana dayanmamın sebebi de tam olarak bundan. ve evet bir yerlerde bir yanlış olduğunu görmek işe başlamak için yeterli de.
arabaya binmeyip bisikleti öne çıkarmak, mümkün olduğu kadar tüketmemeye gayret etmek bu vicdansızlığa çomak sokmak demek, görüp arttıranlara saygı sonsuz ama en azından arabayı hayatımızdan mümkün olduğunca çıkarmak bile bizim gibi belirli bütçeli bir sınıf için oldukça önemli ve küçümsenemeyecek bir adım. böylesi önemli bir konuyu başlatan ahmet kardeşime ve bu konuya ilgi duyan tüm dostlara da saygılar.
 
@Engin er. sevgili dostum. Başlığa hoş geldin. Seni yakından tanıyan biri olarak bana ve başlığa çok büyük katkılar yapacağına eminim.

Son dönemde sigarayı da bıraktığını biliyorum ve bundan dolayı çok mutluyum.

İnsan sağlığı bir yana çevre ve bütçe için de büyük tehdit sigara denen illet.

Yaşadığın şehir her ne kadar yokuşlarla dolu olsa da sonbahar ve kış mevsiminde bisiklete binmeye çok elverişli. Bindikçe ciğerlerin kendisini çok daha hızlı yenileyecek. Sigarayı yenmenin bence en iyi yolu bisiklet.

Ayrıca senin nezdinde söylemeliyim ki başlığa yeni katılan birçok yeni arkadaşımız var. Bu başlıktaki herkese ayrı bir güç ve şevk veriyor.

Hiç de azınlık olmadığımızı anlıyoruz.
 
Geri