Scudo Sports

Baltıklar'dan Karadeniz’e : Talin-Odesa Bisiklet turu

five

Part time turcu
Kayıt
29 Temmuz 2005
Mesaj
1.506
Tepki
4.120
Yaş
54
Şehir
İstanbul-Bostancı
Başlangıç
1995—96
Bisiklet
Diğer
Bisiklet türü
Şehir - Tur
Hayalimdeki bisiklete (Tito) kavuştuktan sonra 2017’de yapacağım uzun tur için planlar yapmaya başladım. Nick’imin altında yazdığı gibi “Bütün sene hayal kurup birkaç hafta pedallayan’ biri olduğum için aklımda uzun süredir Baltıklar’dan Karadeniz’e tur yapmak vardı. İki haftalık yıllık iznimin bayram zamanına denk gelmesi ve üç haftaya çıkabilme şansını değerlendirerek tur planını Türkiye’ye kadar uzattım. Aklımda Estonya Talin’den başlayıp eve kadar bisikletle gelmek vardı. Kuzenimle de Kiev’de buluşacak ve yolun devamında beraber pedallayacaktık. Ama bu planın benim için en önemli yeni ve zorlayıcı unsuru bisikletimi (hem de yeni bisikletimi :) ) uçakla taşımak olacaktı. Bugüne kadar bisikletlerimi özel aracımdan başlayarak, metro, otobüs, feribot, vapur vs. her türlü araçla taşımıştım ama hiç uçakla taşımamıştım. Bu turda ilk olacaktı ve bana bu konuda bir çok şey öğretecekti.
Uçakla bisiklet taşımak için önce bileti almak, bilet aldıktan sonra da (THY için) call center’ı arayarak bisiklet için rezervasyon yaptırmak gerekiyor. Rezervasyon işini hallettikten sonra benim için en önemli konu kutuları taşımak olacaktı. Kutuları diyorum çünkü elimde bisikletim Rusya’dan gelirken içinde olduğu kutu vardı. Bisiklet Sepeti’nden de bir Giant kutusu edinmiştim. Yeni kutuyu kullanmayı planlıyordum. Evde bisiklet kutulama çalışmaları sırasında fark ettim ki bisikletim Giant kutusuna sığmıyordu. Ve yine fark ettim ki, Giant’ın kutusu bisikletin geldiği Electra kutusundan yaklaşık 5 cm. kısaydı. Bu da ön maşanın kutuya girmemesine sebep oluyordu. Ayrıca gelirken kutuda olmayan, burada taktırdığım çamurluk ve bagaj da kutuya sığma konusunda sıkıntı çıkaracak gibi görünüyordu. Ben de çözümü bisikletin parçalarını 2 ayrı kutuya koymakta buldum. Bisikletin gövdesini Electra kutusuna, ön lastik, ön çamurluk, bagaj, sele ve sele borusuyla sair parçaları Giant kutusuna koydum.
0. Gün : İstanbul-Talin :
İş arkadaşım ve birçok turumda bana eşlik eden Fatih’ten beni Atatürk Havaalanı’na bırakmasını rica etmiştim. Bu şekilde 2 bisiklet kutusu ile havaalanına ulaşımım çok rahat oldu. Kendisine teşekkür edip kutuları ve diğer çantaları havaalanı arabalarında birine yükledim. Güvenlik kontrolünden geçip THY kontuarına gittim. Kontuardaki görevliye bisiklet götürdüğümü ve rezervasyonum olduğunu söyledim. Diğer çantaları normal bagaj gibi verdim. Görevli, bisikletler için (aslında tek bisiklet ama iki kutu olunca ister istemez iki bisiklet muamelesi gördü. Ben de zaten baştan kabullenmiştim. :) ) bir form verdi. Formda bisikletler için ödenmesi gereken ücret yazıyordu ve farklı bir yere özenmesi gerekiyordu. İki bisiklet için toplan 250 TL’lik (tek bisiklet için 30€) ücreti ödedim. Dönüp kutuları nereye teslim edeceğimi sordum. Bana tam ortada bulunan tekerlekli büyük bir arabayı gösterdiler. Arabada daha önceden konmuş birkaç büyük hacimli yük vardı. Kutuları bu büyük arabanın yanına indirdim. Öylece ortaya bırakmış gibiydim. Uzaklaşırken dönüp dönüp arkama bakıyordum. Sanki biri alıp gidecekmiş gibi tedirgin tedirgin bir süre izledim. Neyse ki çok geçmeden görevliler kutuları almaya geldiler de ben de rahat ettim. Uçağa gidip pencere kenarına oturduğumda yüklenen bagajları görebildiğimi fark ettim. Normal bagajlar yüklendikten sonra en son aşamada büyük hacimli diğer bagajlar ve sonunda da benim bisiklet kutuları yükleniyordu. Baktım, kutuları atıp tutmuyorlar normal bir şekilde taşıyorlardı. İşte şimdi için rahat etmişti. Talin Havaalanı’nda da böyle taşınırsa sorun kalmayacaktı.
Nitekim herhangi bir sorun çıkmadı. Talin havaalanına indikten sonra kutuları ve diğer çantaları bagaj konveyöründen aldım. Havaalanının taşıma arabalarına yükleyip çıkışa doğru yöneldiğimde görevli kadın polis beni kontrol bölümüne yönlendirdi. İki büyük kutu ve çantalarla çıkan adamı kontrol etmek gerekiyordu sanırım. :) Kutularda ne olduğunu sordular. Bisiklet olduğunu söyledim. Ama iki bisiklet değil aman dikkat. :) İki kutu, bir bisiklet… Kutuları X-Ray cihazına koydum. Kontrol ettiler ve geçtim. Artık bisikletimi birleştirebileceğim uygun bir köşe bulma zamanıydı. Dışarıya çıkmayı hiç düşünmedim bile. Hem yağmurlu hem de soğuktu. O soğukta uzun bir süre bisiklet birleştirmekle uğraşmak istemediğimden kullanılmayan bir stand bulup yanındaki koltuğa konuşlandım. Etrafımı süzüp yavaş yavaş bisiklet parçalarını kutulardan çıkarmaya başladım. Klasik olarak önce ortalığı biraz dağıtıp sonra toplamaya başladım. Uzun ve özenli bir birleştirme çalışmasından sonra bisikletim ayağa kalktı. Çantaları da taktıktan sonra kutuları bırakacak bir yer aradım. Birini, bir mağazadaki görevli kadına sorup kendisinin gösterdiği yere bıraktım. Bir tane daha olduğunu söyleyince pes edip oraya bırakmamı söyledi.
Havaalanından çıktığım ilk anda hem yağmuru hem de soğuğu hissettim. Zaten beklentim de soğuk olacağı yönündeydi. Bu sebeple hem yağmurluk hem yağmur pantolonu almıştım yanıma. Ayrıca ayakkabı kılıfı ve kask kılıfı da edinmiştim. Default haritasında Türkiye’de cadde, sokak vs. göstermeyen Garmin buraları sokak sokak gösteriyordu. Rota çizmiştim ama henüz kullanıma yeni alışıyor olduğum için rotayı doğru takip edemedim. Gitmem gereken yönün tam aksine ilerlemeye başladığımı biraz geç fark ettim. Bu arada yağmur da sonuna gelmiş ve tam karşıma çok güzel bir gökkuşağı çıkarmıştı. Doğru yönü bulunca Talin merkezine doğru etrafımı seyrede seyrede ilerleme başladım. Turun, rezervasyon yaptığım tek oteline doğru gidiyordum. Sonunda yeri buldum. Önce bisikletimi, sonra da kendimi otele yerleştirip Talin’in tarihi merkezini gezmek için dışarı çıktım.
Zaten az nüfuslu ve küçücük olan ülkenin az nüfuslu başkenti arazinin düz olması fırsatını çok iyi kullanmış ve yayılmıştı. Yüksek katlı binalar yok. Gökyüzü alabildiğine senin… Akşam üstü güneş, “Daha buralardayım merak etme.” dercesine parlaktı. Zaten bu kadar kuzeyde olunca günlerin bu kadar uzun olması da kaçınılmazdı. Ben de uzun günden faydalanarak merkezi gezmeye başladım. Kiliseler, binalar, kalenin surlar vb. arasında gezinirken acıkıp Ortaçağ konseptli bir restorana girdim. İçerisi çok loştu. İnsanlar birbirini zorlukla görebiliyordu. Konsepte uygun bir kıyafet giymiş olan garson kız sipariş almak üzere geldi. Aramızda yaklaşık olarak şu komik diyalog gerçekleşti :
- Garson Kız : Ne alırdınız ?
- Ben : Önce mantar çorbası istiyorum. (Mantar çorbasını dışarıdaki duyuru tahtasında görmüştüm. Çorba severim :) ) Ayrıca patates kızartması.
- GK : Şu an Ortaçağdayız. Patates Avrupa’ya Amerika’nı keşfinden sonra geldi. O yüzden patates yok.
- Ben: O zaman şu menüdeki peynirli şeyi alayım.
- GK : Tamam.
- Ben : Bir de Kola Zero rica ediyorum.
- GK : Kola bu çağda henüz icat edilmemişti.
- Ben : O zaman alkolsüz bir şey rica ediyorum. (Root beer diye alkolsüz ama bira tadında bir şey sipariş ettim.)
- Ben : Bir de internet var mı ? (Garson kızın yüzündeki gülümsemeden hemen anladım.)
- GK : Durun ben söyleyeyim. Henüz icat edilmedi değil mi ? :)
O loş ortamda Ortaçağ temalı yemeğimi yedim. Sonra da şehri gezmeye devam ettim. El ayak çekilince gezi ve fotoğraflamaya son verip otele döndüm.

0. gün : Havaalanı – Talin merkez : (13/08/2017)
Havaalan_-_Talinmerkez.jpg

Not : VDO 2.0 WL’den sonra bu turda yurtdışından aldığım Garmin Edge Explorer 1000’i kullandım. Aşağıdaki veriler Garmin’in verileridir.
Mesafe (Km.) : 9,33 km.
Yolda Geçen Zaman : 00:49 saat
Ortalama Hız : 14,80 km/s
Max. Hız : 26,60 km/s
Yükseklik kazancı : 8 m.
Yükseklik kaybı : 47 m.
Min Yükseklik : -35 m.
Maks Yükseklik : 30 m.
Ort. Sıcaklık : 14,7 derece
Havaalanında ortaya bırakmışım gibi duran bisiklet kutularım.
20170813_113201_546x1024.jpg

Talin Havaalanı’nda Tito ve ben tura hazırız. :)
20170813_192855_1024x767.jpg

20170813_192904_1024x576.jpg

Talin’de yağmur var.
20170813_192917_1024x571.jpg

Gökkuşağını seçebiliyor musunuz ?
20170813_194314_1024x555.jpg

Talin’in tarihi şehir merkezinden kareler
20170813_210543_575x1024.jpg

Ortaçağ kıyafetleriyle bir araya gelen ve ilginç bir görüntü oluşturan grup. Bol bol fotoğraf malzemesi oldular.
20170813_210611_1024x571.jpg

20170813_210654_1024x749.jpg

20170813_211117_1024x570.jpg

20170813_211517_561x1024.jpg

20170813_211603_1024x78.jpg

Biranın bin bir çeşidinin bulunduğu şehirde bira yapımı da sergiye değer unsurlardan biri
20170813_211820_1024x556.jpg

20170813_212158_538x1024.jpg

20170813_212721_573x1024.jpg

20170813_212941_571x1024.jpg

20170813_213002_1024x576.jpg

20170813_213321_576x1024.jpg

20170813_214007_576x1024.jpg

20170813_214019_521x1024.jpg

Bana Yüzüklerin Efendisi filmini hatırlattı.
20170813_214109_1024x730.jpg

20170813_214203_576x1024.jpg

20170813_214219_517x1024.jpg

Surların duvarındaki bir sergide bisiklet konulu bu pankart dikkatimi çekti.
20170813_214320_551x1024.jpg

…ve aynı şekilde motosikletler…
20170813_214410_1024x573.jpg

20170813_214637_536x1024.jpg

Talin’in tarihi meydanı
20170813_215430_1024x573.jpg

Ortaçağ temalı restoran
20170813_225208_1024x557.jpg

20170813_225334_1024x559.jpg

20170813_223058_1024x501.jpg

Gece vakti Talin sokakları
20170813_230549_545x1024.jpg

20170813_230827_1024x576.jpg


1. Gün : Talin-Parnu (14/07/2017)
Talin-_Parnu.jpg

Bir önceki günün aksine hava günlük güneşlikti. Talin şehir merkezinden çıkmadan önce Helsinki’ye kalkan gemilerin olduğu limanı görmek için kuzeye doğru sürdüm. Limanı görüp tekrar yoluma Garmin’in gösterdiği rotadan devam ettim. Bir kavşakta, karşıdan gelen troleybüs dikkatimi çekti. Aslında troleybüs değil sürücüsü... 25-30 yaşlarında, (beklendiği üzere) sarı saçlı, oldukça bakımlı ve güneş gözlüklü bir hanımefendi vatmanlık yapıyordu. Kendi kendime “Bir de bizimkilere bak…” dedim. Pedala basmaya devam ettim. :)
Talin’in merkezinden önce güneybatıya sonra güneye doğru devam eden dümdüz yolda ilk günü geçirdim. Yol çift şeritli, bölünmüş olmayan ve emniyet şeridi dar olan bir yoldu. Trafiği de hiç fena değildi. Özellikle tır trafiği çok yoğundu. Çok dikkatli ilerliyordum. Etrafı yemyeşildi. Ya orman ya yemyeşil çimenler… Fazla ekilip dikilen bir yer görmedim. Bol bol yeşillik…
İlk günün hedefi Parnu’ydu. Talin’den çıkıp Parnu’ya geldiğinizde Baltık kıyısından yola çıkıp tekrar Baltık kıyısına geliyordunuz. Ertesi günkü etap çok daha uzundu ve harita üzerinde rotayı ve etapları belirlerken bir sonraki günü kısaltmak adına Parnu’dan daha ileriye gitmeyi ve küçük yerlerde bulabileceğim otellerde kalabileceğimi düşünmüştüm. Hatta otellerin yerlerini de belirlemiştim. Fakat bu etapta, ilk günden kendimi fazlaca zorlamamak için Parnu’da kalmaya karar verdim. Telefonumdaki CityMaps2Go uygulamasına daha önceden kaydettiğim otellerden birine gitmeden önce şehrin merkezine ve deniz kıyısına gitmeye karar verdim. Parnu küçük, düz ve yemyeşil bir şehirdi. Nüfusun azlığı ve dümdüz, az katlı yerleşim ferah bir yaşam alanı sunuyordu insanlara. Ve tabi bisiklet yolları… Şehrin ana yollarına paralel uzanan bisiklet yolları çok güzel ve kullanışlı görünüyordu. Yaşlısı genci bisikletiyle bu yollarda keyifle pedal çeviriyordu.
Parnu’da belirlediğim otel kenar bir semtte yer alıyordu. Kapısına gittiğimde kapalı olduğunu gördüm. İçeri baktığımda resepsiyonda kimse yoktu. Kapıda da şifre girilecek bir numerik pad vardı. Kafamı sola çevirdiğimde de, bizim İstanbulkart doldururken kullandığımıza benzer bir otomat. Fark ettim ki bu otomattan ödeme yapıyor ve otelde kalabiliyordunuz. Otomatın dilini İngilizce’ye çevirdim. Kalacak kişi sayısı, kaç gece kalınacağı ve pasaport bilgilerimi girdim. Ama ne yazık ki Türkiye yoktu ülke seçeneklerinde. En altta bulunan Amerika’yı (USA) (en altta diye herhalde) seçip girişimi tamamladım. Ödemeyi de kartla yaptıktan sonra alet bana bir slip bastı. Üzerinde bir şifre vardı. Dış kapıyı ve oda kapısını bu şifre ile açabilecektim. Bisikleti girişte merdivenin altında, başka bisikletlerin yanına kilitledim. Çantaları odaya çıkarıp duş alıp yemek yemek için dışarı çıktım. Dünkü Ortaçağ konseptine nazire yaparcasına diğer Baltık ülkelerinde de çokça göreceğim Hesburger adında bir fastfood’cuya gidip yakın çağda keşfedilen :) burger, patates ve kola üçlüsüne abandım. Dönüp erkenden yattım ki bir sonraki, turun en uzun etabına bir nebze olsun hazır olabileyim. :)
1. Gün : Talin-Parnu
Mesafe (Km.) : 134,37 km.
Yolda Geçen Zaman : 08:17 saat
Ortalama Hız : 19,30 km/s
Max. Hız : 34,00 km/s
Yükseklik kazancı : 195 m.
Yükseklik kaybı : 206 m.
Min Yükseklik : -37 m.
Maks Yükseklik : 42 m.
Ort. Sıcaklık : 20,2 derece
Talin’de sabah hava açık. Zemin bisiklet turuna elverişli. :)
20170814_105456_1024x768.jpg

Yeşil… Yeşil…
20170814_111903_1024x573.jpg

20170814_130651_1024x454.jpg

20170814_130723_1024x768.jpg

20170814_141714_530x1024.jpg

Bisiklet yolları
20170814_182454_576x1024.jpg

20170814_182502_576x1024.jpg

20170814_182507_1024x576.jpg

20170814_182516_1024x768.jpg

20170814_184413_1024x576.jpg

20170814_184430_1024x576.jpg

Baltık Denizi’yle tekrar buluştuk
20170814_185955_1024x576.jpg

20170814_190028_1024x576.jpg

20170814_190039_1024x768.jpg

Muhteşem bir çocuk oyun alanı
20170814_191229_1024x576.jpg

Parnu’daki otele giderken…
20170814_210934_1024x576.jpg

20170814_211213_576x1024.jpg


2. Gün : Parnu – Riga (15/08/2017)
Parnu-_Riga.jpg

Bugün turun planlanmış en uzun etabına çıkacaktım. Bir gün önce Parnu’da kalma kararı verip yola devam etmeyince bugünkü etabı kısaltma fırsatını da kaçırmış oldum. Sabah güzel bir havada yoldaydım. Bugün yolum Baltık kıyısına paralel bir şekilde devam ediyordu. Rotayı oluştururken ana yoldan içeri girip denize en yakın olan yola geçmeyi planlamıştım. Orman içinden geçen çok güzel bir yoldu. Garmin’in beni zaman zaman ana yoldan çıkarıp sonra tekrar döndürmesiyle @deathsidestory’yi andığım zamanlar oldu. Ama hakkını da vermem lazım. Özellikle harika evler ve yerleşimleri de bu sayede görebilmiş oldum.
Yoldaki trafik levhalarından biri daha önce görmediğim türdendi. Üzerinde “Eurovelo 10 Baltic Sea Cycle Route” yazıyordu. İlk defa bir Eurovelo rotasında pedal basıyordum. Benim için heyecan verici bir andı. Zaman zaman karşı istikametten, yani Letonya tarafında gelen turcularla selamlaşıyorduk. Ama hiçbiriyle durup sohbet etmedik. İki kişilik birkaç grup haricinde tek başına turlayan kadın bisikletçiler de vardı. Levhasından doğal park olduğunu anladığım bir yere gelince durdum. Deniz kıyısında, kuş gözlem kulesi de olan kumul bir alandı. Tahta yoldan deniz kıyısına kadar yürüyüp denizi ve etrafı seyrettim. Sonra yola geri döndüm.
Rota planlama sırasında, Google Maps’in Stretview özelliği ile zaman zaman rotayı kontrol ederken dikkatimi çeken noktalardan biri de Estonya-Letonya sınırıydı. Özellikle bu ara yoldaki geçiş, evlerin arasında, bir tarafta Estonya, diğer tarafta da Letonya levhalarının olduğu, kameralarla izlenen bir noktaydı. Yola yeşillikler içinde devam ettim. Sulak alanlar, göller ne nehirlerle bezeli dümdüz yol çok keyifliydi. Akşam vakti saat geç olduğu halde hâlâ hava kararmamışken girdim Riga’ya. Önceden işaretlediğim otele ulaşmam epeyce zamanımı aldı. Otelde standart oda kalmamıştı. Suit oda için çok para istenince başka bir otel bulmak üzere merkeze geri döndüm. Baktığım otellerde yer yoktu. Sadece bir otelde yer bulabildim ama onun parası da bir öncekinden de fazlaydı. Daha ikinci günden bütçeyi aşma riskiyle karşılaşsam da zorunlu olarak odayı tutum. Yakındaki McDonalds’ta karnımı doyurup otele geri döndüm. O kadar yolun üzerine saat de geç olunca gezmeye mecalim kalmamıştı.
Mesafe (Km.) : 184,27 km.
Yolda Geçen Zaman : 10:30 saat
Ortalama Hız : 17,50 km/s
Max. Hız : 38,30 km/s
Yükseklik kazancı : 189m.
Yükseklik kaybı : 200 m.
Min Yükseklik : 3 m.
Maks Yükseklik : 41 m.
Ort. Sıcaklık : 18,8 derece
Riga’ya giden ana yol yemyeşil
20170815_091903_1024x576.jpg

20170815_091914_1024x768.jpg

Denize daha yakın olan ara yol ise daha da yeşil
20170815_093240_1024x576.jpg

Eurovelo levhası benim için sürpriz oldu
20170815_104552_576x1024.jpg

20170815_104602_1024x768.jpg

20170815_105915_1024x576.jpg

20170815_105934_1024x576.jpg

20170815_105944_1024x576.jpg

Küçük bir kasabadaki müzik okulu
20170815_110841_1024x576.jpg

Yol kenarındaki tabiat parkı ve Baltık denizi manzarası
20170815_115240_1024x576.jpg

20170815_115309_1024x576.jpg

Estonya-Letonya sınırı evlerin arasında
20170815_125406_1024x768.jpg

20170815_125614_1024x576.jpg

20170815_130141_1024x576.jpg

20170815_143356_1024x768.jpg

20170815_151653_1024x768.jpg

Vidzeme kıyılarının haritası
20170815_190550_576x1024.jpg

Haritanın arkasındaki bilgi panelinde bisikletçilerle ilgili bilgiler de var.
20170815_190607_1024x576.jpg

20170815_192712_1024x576.jpg

20170815_195231_1024x768.jpg

Riga’ya doğru akşam üstü
20170815_200013_1024x576.jpg

20170815_203427_1024x576.jpg

20170815_203446_1024x576.jpg

Sonuda Riga’ya vardım. Turun en uzun etabıydı. Tur tarihimde de mesafe olarak ilk üçe girecek bir etaptı. Ve dümdüzdü. :)
20170815_205337_1024x768.jpg
 
Scudo
Kazasız belasız güzel bir tur olsun inşallah.
@five
 
  • Beğen
Tepkiler: five
@atasoy çok teşekkür ederim. Turda bir sıkıntı olmadan sağ salim eve döndüm.
 
  • Beğen
Tepkiler: Atasoy
@five böyle güzel bir tur için ayırdığınız toplam bütçe nedir? Uçak bileti hariç. Yeşil doğa her zaman beni çekmiştir. Cesaret edip belki bende bu turu yaparım birgun...
 
  • Beğen
Tepkiler: five
Çok hoş göreseller, rüya gibi. Buralarda gezdikten sonra ilk gün yatarken insan "gerçekmiydi" diye düşünür sanıırm.
ben olsaydım oraya kadar gitmişken güzek şarapları ve biraları kaçırmaz bir tadına bakardım.
Devamını sağlıkla diliyorum
 
süper süper süper vallahi, zaten titoya hayranım, bu güzel rota da cabası. Kazasız sağlıkla gezip dönmeniz dileğiyle.
 
  • Beğen
Tepkiler: five
Muthissiniz,devamini merakla bekliyorum.

HTC One_M8 cihazımdan Tapatalk kullanılarak gönderildi
 
  • Beğen
Tepkiler: five
siz ve sizin kapasitenizdeki forumdaki diger arkadaslar bizlere ilham veriyorsunuz. ins. bizler de birgun sizin gittiginiz yollari yapariz.
 
@five Hadi bakalım, umarım bu sefer arayı çok açmadan devam edebilirsiniz tur yazısına :) Yine muhteşem bir rota olmuş :harika:
 
@Anonim çok haklısınız. Daha geçen sene bitme'di.. Ama söz ikisi de bitecek.

@yusufgs3625 çok teşekkür edetim. Daha iyilerini sizler yaparsınız inşallah. Normalde 'Ben yapabiliyorsam herkes yapar'derim. İlk defa bu turda bunu söylemedim. Hem uzun etaplar hem de değişken hava şartları çok kolay bir tur imkanı sunmuyıordu.
 
İyi yolculuklar dilerim, yazınızı okuyunca duygulandı tatilim aklıma geldi.:( Keşke ben de bisikletle gitseymişim.
 
  • Beğen
Tepkiler: five
Yollar efsane güzellikte, fotoğraflar şahane, tebrik ediyorum. Umarım çok daha iyilerini yaparsınız.
 
  • Beğen
Tepkiler: historiyst
@mariokaldato

Ne yapalım @mariokaldato :) u aralar bir kaç hafta daha sonra belki bir kaç ay olur. Kısmet...




@yusufgs3625 Çok teşekkür ederim. Elimizden geldiğince...
İnşallah daha güzellerini sizler gerçekleştirirsiniz.

@Ferhat Karaca

@Ferhat Karaca Euro zone biraz daha masraflı oldu tabi Belarus ve Ukrayna'ya göre. Günlük 50 €'luk bir limit belirlemiştim kendime. Geceliği 30€-40 €'luk oteller bulup fastfood'a gömüldüm. :) Riga'da patladım otellerde yer bulamadım diye ama ortalamayı Belarus ve Ukrayna'da düşürdüm. Otel ücretleri 15€ (karşılığı)seviyelere indi. Yiyecek de daha de ucuzdu. Toplamda günlük 50€ civarını tutturdum diyebilirim.

3. Gün : Riga-Panavezys (16/08/2017)
Riga-_Panavezys.jpg

Normalde Riga’dan Kaunas’a pedal basacakken rotamı Vilnius’a çevirmiştim. Kiev’de buluşacağım kuzenim Gökalp’le bir tam gün beraber gezmek üzerine bir plan yapmış ve Kaunas yerine Vilnius’a devam ederek bir gün kazanmayı planlamıştım.
Ama aslında bu etapta yolum değişmeyecekti. Letonya’dan çıkıp Litvanya’ya girecek ve Panavezys’e varacaktım. Bugünkü etap da 160 km. gibi hatırı sayılır bir mesafedeydi. Dünden sonra uyanmam zor oluştu. Sabah şehri dolaşmaya fırsat bulamadan yola attım kendimi. Düz ve yeşil oluşunun artık haber değeri taşımadığı bir etaptı. Arada ekilmiş araziler de görmeye başlamıştım. Hatta tam hasat zamanına da denk geldiğim tarlalar vardı.
Yolun dikkatimi çeken kısmı ana yol kesiminin asfalt olması ama tali yolların stabilize olarak bırakılmış olmasıydı. Bir kavşağa geldiğinizde dört yöne uzanan asfalt yol, tali yola girdiğinizde 5-10 metre sonra bitiyordu. Bu sebeple daha önceden ara yollardan giderim deyip Garmin’e çizdirdiğim rota için her seferinde “Şuradan dön.”, “Geri git.” “Buradan çık.” vb. uyarılarına ve biplemelerine kulak asmayıp yoluma devam ettim. Düzlüklerde rüzgarın sıkıntı yaratacağını düşünüyordum ama bu bölümde bir sıkıntı yaşamadım. Yola geç çıkınca doğal olarak akşam saatlerine daha doğrusu gece saatlerine kaldım. Reflektörlü yeleğimle yola devam ediyordum. Panavezys’e az kalmıştı. Mutlaka şehir merkezinde kalmam gerekmediği için yol üzerinde kalacak bir yer var mı diye CityMap2Go’yu kontrol ettim. Bana yoldan 3-4 km. içerideki Aero Museum’u işaret etti. Orada bir motel varmış. Gerçi ana yoldan ışıkları görüyordum ama kalacak yer konusunda bana pek güven vermediğini itiraf etmeliyim. Yola devam edip direkt yolun üzerinde olan bir moteli (Pas Katina) hedefledim. Motele vardığım bir kadının tam da kapıyı kapamak üzere olduğunu gördüm. Ona boş oda olup olmadığını sordum ama yine İngilizcem pek bir anlam ifade etmiyordu. Yine de cevabından yer olduğunu anladım. :) Bisiklete de bir yer gerektiğini belirttim. Arkada bir yer olduğunu söyledi. Bir tomar anahtar getirip arkadaki kapalı mekanı açmaya çalıştı ama denediği hiçbir anahtar uymuyordu. Ben de bisiklet farıyla ortamı aydınlatıp ona yardımcı olmaya çalışıyordum. Epeyce bir zaman sonra bir adam gelip kendisine yardımcı oldu da kapı açıldı. Bisikleti otoparkın arkasındaki kilitli ama üstü açık olan alana kilitledim. Odama döndüm, eşyaları koydum ve hemen restorana inip bir şeyler yemek istediğimi söyledim. Ben beklerken ortama kızılı erkekli bir grup geldi. Hallerinden pek de ayık olmadıkları belli oluyordu. Yüksek sesle konuşuyorlar, bağrışıyorlar ve bana odayı veren kadından içki satın almak istiyorlardı. Dertleri içkileri alıp gitmekti sanıyorum ama hem mutfak hem de içkilerin olduğu bölümün demir parmaklıklı ve kilitli bir bölüm olması bu bağırış ve hareketlenmelerden daha fazlasının da yaşanmış olabileceği hakkında fikir veriyordu. Saat gece yarısını geçmişti ve ben daha açlığımı giderememiştim. Neysek ki gençler gitti. Ortalık sakinleşti. Ben de bir şeyler yiyip kendime geldim. Oda çıkıp duş alıp yattım.

Mesafe (Km.) : 160,21 km.
Yolda Geçen Zaman : 09:39 saat
Ortalama Hız : 16,60 km/s
Max. Hız : 32,10 km/s
Yükseklik kazancı : 222 m.
Yükseklik kaybı : 191 m.
Min Yükseklik : 24 m.
Maks Yükseklik : 128 m.
Ort. Sıcaklık : 22,7 derece

Sabah saatlerinde Riga
20170816_110344_1024x576.jpg

20170816_110731_1024x576.jpg

20170816_110756_1024x576.jpg

Tali yola girince asfalt bitiyor. :)
20170816_120920_1024x768.jpg

20170816_131659_1024x576.jpg

Hasat zamanı
20170816_145156_1024x576.jpg

20170816_164816_1024x576.jpg

20170816_171225_1024x576.jpg

20170816_175815_576x1024.jpg

Akşam saatlerinde “Geviş time” :)
20170816_203105_1024x576.jpg

“We are working” derken sanırım “Açığız” demek istiyorlar. :)
20170816_203437_1024x576.jpg

20170816_204401_1024x768.jpg

“Arkanda ayı var” derseniz inanırım. :) Litvanya da bir benzinlikte. İç mekanda…
Arkamda_ay_var.jpg

Aynı benzinlikteki pota bize “Litvanya’nın neden bir basketbol ekolü olduğunu” açıklıyordu.
20170816_212509_576x1024.jpg

20170816_212525_1024x576.jpg

Gece vakti hâlâ Panavezys’e biraz mesafe var.
20170816_222136_1024x768.jpg
 
Ellerinize sağlık çok güzel bir konu olmuş, devamını bekliyoruz...
 
Ellerinize ayagınıza saglık Sizi tebrik ediyorum ve ayakta alkışlıyorum uzun tur sonraları nasıl bir dinlenme ve güc buluyorsunuz 160 2 gün üstü helal hoş olsun
 
  • Beğen
Tepkiler: five
Konuyu takibe aldım ve merakla devamını bekliyorum. Böyle turları yapamadığımız için böyle ağzımız sulanarak uzaktan bakıyoruz...
 
Geri