İkinci kez merhaba demem gerekiyor sanırım. İlkinin üzerinden neredeyse 8 yıl geçmiş. Mesaj kalabalığı olmaması için aynısından devam edeyim istedim ama konuşacaklarımız var... Uzun olacak bu kez tanışmamız.
Bir zamanlar gururlu ve motosikletli bir bankacı vardı. Hala gururlu ve bankacı. Ama artık motosikleti yok ve yaşamına 3 kişi olarak devam ediyor. 2007'de Xmax-250'mi sattıktan sonra sonra hayatımın geri kalanında bana eşil edecek olan sevgili eşim Remziye ile tanıştım. O da gururlu ve bankacı... Doğum günümüzün bile aynı olduğunu öğrenince yaptım teklifi, getirdim oldu bittiye... 2011 Mayıs'ında hayatımızın rengi, yakışıklı oğlum Erdem katıldı aramıza. Bu yıllar boyunca eldivenlerim (Tilki'nin ruhu) hep beni bekledi, karanlık çekmecenin derinliklerinde. Sonra bir şey oldu. 2014 yılının Haziran ayında, yani yaklaşık 1 yıl önce, İstanbul Forum'dan çıkmış, bu kez açık otoparka bıraktığımız aracımıza doğru yürüyorduk. Açık otopark Decathlon mağazasının otoparkıydı. Küçük bisikletleri gören oğlum, onlara biraz daha yakından bakmak istedi. Mağazanın içine girip, denemesi için 14 inch'lik bir modeli ayarladım. İlk kez öyle bir araçla karşılaşmış olmasına rağmen, 3 tekerlekli kardeşlerini kullanmış olmanın tecrübesiyle, sezgisel bir şekilde bisikletle bütünleştiğini gördüm. İçimde tuhaf bir heyecan duydum. O bisiklet, benim gözümde artık Erdem'in olmuştu. Satın aldık. O yaz benim için çok zor geçti. Motosikletten sonra yeni bir spor dalına iştirak etmiştim: Uzun mesafe koşu.
Caddebostan'dan Bostancı'ya, Bostancı'dan Caddebostan'a Erdem pedallıyor ben koşuyordum. Mermilerden kaçan savaş muhabiri gibiydim. Elimde kamera kah fotoğraflayıp kah video çekiyordum. Oğlumu bisiklete binerken kaydetmek, sonra defalarca izlemek çok hoşuma gidiyordu. Ama bir sorun vardı. Eldivenlerim hala yalnızlık çekiyor, terk edilmiş hissediyorlardı. Yaz bitti. Kış geldi. Yağmurlar yağdı. Soğuk havaların kasveti üzerimize çökmüştü. Ama hiç sevmediğim alışveriş merkezlerinden biri yine de beni mutlu etmeyi başarıyordu. İstanbul forum sayesinde sık sık Decathlon'a uğrar olmuştum. Biskletlerin, hatta aksesuar standlarının arasında gezerken müthiş keyif alıyordum. Ne zaman aynı avm'ye gitsem derinlerden bir ses sanki bana sesleniyordu: Kıymetlimissssss, bise gelllllll!" Alkol ve sigara kullanmıyorum ama en benzer o olduğudan söyleyeceğim. Rakının şişede durmaması gibi eldivenlerim de rahat durmuyordu çekmecede.
2015 Nisan ayının başlarıydı. 14 inch'lik bisikletinin Erdem'e küçük gelmeye başladığını fark ettim. 4 yaşındaydı ve boyu 90 cm'yi aşmıştı. Bisikletini 16 inch'e yükseltmeye karar verdim. Ne tuhaftı. Bisiklet için sürekli haracayacak param olduğunu düşünerek kendimi ateşlemeye çalışıyordum ama her seferinde kısmet Erdem'e oluyordu. O gün Erdem'e bisiklet almadım ama çok üzüldüm. Neden boyuna göre daha küçük bir bisiklete binmek zorunda kalsındı ki... Pişman oldum.
18 Nisan 2015... Eşim kendisi için giyim mağazalarını dolaşırken ben oğlumla yine Decathlon'daydım. Evden çıkarken o gün bir pislik yapacağımı biliyordum. Yataktan kalkarken "Kıymetlimisssss" yine beni çağırıyordu. Birkaç gündür "nasıl olsa fazla harcama yapmayacağım" kandırmacasıyla Rockrider 300'e bakıp duruyordum. Kafaya koymuştum, eşime de alacaktım ve artık Erdem'in arkasından koşturmaktan kurtulacaktım. Eşimi aradım ve Rockrider 300'ün bayan versiyonunu denemesinde ısrar ettim. Olmadı. İlk frenlemesini biraz sert yapınca öne doğru fırlayacak gibi oldu, korktu. Giriş seviyesi bir modeldi. Maşada amortisör olmaynca sert frenlemede tolerans göstermedi. Sonra daha yumuşak bir model gibi görünen VTC500'ü denettirdim. Bayıldı. Heyecanlandığını hissettim. Mutluluk içinde, reyonlar arasında dakikalarca test etti. Çok eğlendi. "dengemi sağlayamıyorum ama başaracağım" diyordu. Eldivenlerin olduğu reyona bile girdi. Oradaki askıları yamulttu. Dakikalar ilerledikçe daha iyi oluyordu. Çocukluk tecrübeleri zihninin derinliklerinden kurtulup gün yüzüne çıkmaya başlıyordu. Evet evet... Oluyordu. Karar verdik almaya. Ama uygun kadro ölçüsü bulamadığımızdan VTC700'de karar kıldık. Eşime M kadro 26 inch, kendime de L kadro 28 inch... Oğlumun bisikletini de 16 inch'e yükselttim. Ben annesine eğitim verirken o çoktan kaynaşmıştı yeni yol arkadaşıyla.
Artık o sesi duymuyorum (Terapide gibi hissettim bir an). Tilki'nin ruhu önce bir Honda CBF500'den Yamaha Xmax250'ye, son olarak da bir B'Twin VTC700'e geçti. Şimdi onda yaşıyor ve huzuru buldu. Ailemle birlikte hemen her hafta sonu Kasımpaşa'daki evimizden Maltepe sahile gidip Tilki'lerimizle harika vakit geçiriyoruz. Ben de bazı sabahlar erkenden kalkıp Kasımpaşa-Bakırköy ve Kasımpaşa-Tarabya turları yapıyorum. Tez zamanda eşimle birlikte bir Harem-Pendik turunu hayal ediyorum.
Bisiklet kültürünün ülkemizde, şehrimizde yaygınlaşması, hak ettiği saygıyı görmesi dileklerimle, hepinize tekrar merhaba. Bacaklarımızın gücü yettiğince...