@lrfan hocam beslenme konusunda yıllarca kendini kısıtlamış ve son 2-3 sezonda bir aydınlanma yaşamış biri olarak ürettiğiniz içeriğin değerini vurgulamak lazım. Bu konuda o kadar çok hatalı bilgi ve "gelenek" var ki hepsini takip etsek hastanelik oluruz.
Hem bu konuda hem diğer konularda daha ileri seviye içerik sağlamayı düşünüyor musunuz diye sorayım. Eşyanın tabiatı gereği dergi yazıları ve ilk kitap başlangıç seviyesinden başlamak zorunda. Ama yeterli taleple arkası da gelebilir diye düşünüyorum. Yani 100km, 200km tamamlamayı hedefleyen sporculardan sonra ilk 10 yerine kürsü yapmaya uğraşanların karşılaştıkları problemler, hataları, dersleri ilginç bir ikinci kitap olabilir.
Yıllarca bisiklet üstünde az enerji almanın, toparlanma adımını es geçmenin ve aslında "normal" sporcular için olan bilgi-deneyimin benim gibiler için de geçerli olduğunu sanmanın bedelini ödedim. 4-6 saat süren yarışlarda yanıma 5-6 jel alıp beslenme noktalarından "iso" içecek alıyordum. Ama derişimi belli olmayan bu içeceklerde şişe başına belki 20gr bile karbonhidrat yoktu.
Her yarışta ilk 3 hatta 4 saat çok iyi gidip sonra topu atıyordum. 6. giderken 15. bitirmek normaldi. Ben bunu bu seviyede yeni başlamış olmama yoruyordum. Bir noktaya kadar doğruydu da. Yüksek performansta dayanıklılık gelişmesi yıllar alan bir beceri sonuçta. Ama artık 5 yıldan ve onlarca yarıştan sonra hala 4. saatin sonunda gümlemek normal değildi.
Cevap ararken rakiplerim ne yapıyor diye de gözlemledim. Ve karşıma hassas tartı ile hazırlanan içerikler, dakika detayıyla planlanan beslenme planları falan çıktı. Benim tatlı şeylerle aram yok zaten. Mecbur kalmadıkça jel vb kullanmıyorum. Uzun antrenmanlarda sadece su ile gitmek marifet, malum yağ yakmak lazım. Antrenman sert ise az biraz destek gerekiyor. Muz, hurma falan çok daha iyi. Antrenman sonunda duş ve akşam yemeği zaten, bir şey almaya gerek yok.
Vücudum gene iyi dayanmış
Şu an son 3-4 yıldaki denemeler, araştırmalar ve testlerden sonraki optimum yakıt planım:
64-66kg ağırlığım.
saat başına 90-110gr karbonhidrat.
Glukoz-Fruktoz oranı 1:1 veya 1:0,8 civarı. 2:1 oranı zamanında gazlanmış ama ideal olduğuna dair bir kanıt yok. Bildiğim kadarıyla bu iddianın dayandırıldığı tek bir yayınlanmış araştırma var. İddia edilen spor endüstrisinin 1:1 gibi sofra şekerinde de mevcut olan bir oran yerine 2:1 gibi "bilimsel" ve ürün olarak pazarlanabilecek bir oranı desteklediği yönünde. Markette 1$ olan şekeri 10$ fiyatla süper premium doğal yarış içeceği diye satmak başka nasıl mümkün olsun!?
Saat başına 900-1300mg sodium. Ben bunu Sodiumtricitrat ile ekliyorum. Sofra tuzuna göre daha az molekül ve daha az yoğun derişim oluyor. Ama tuz da olur tabii.
Duruma göre kafein. Sabah başlayan bir yarışsa en fazla 600mg olacak şekilde kafein ekliyorum. Yaklaşık 3 bardak kuvvetli kahveye denk geliyor. Kapsül kullanıyorum. Toz haldeki saf kafein son derece tehlikeli olduğundan eve sokmam.
Eforun ardından ilk iş 50-60gr karbonhidrat+30gr protein. Glukoz-Fruktoz 1:1. Daha soğuma yaparken içiyorum bunu.
Bu şekilde yakıt alınca en ufak mide sorunu yaşamadan 4-6 saatlik yarışların sonlarında dahi yüksek performans göstermem mümkün oldu. Artık tek limitim performansın kendisi, enerjisiz kaldığımdan değil kapasitem yetmediğinden yavaşlıyorum.
Etap yarışları ve antrenman bloklarında ardı ardına yüksek performans için bu şekilde beslenmek gerekiyor.
Gelişmeye devam etmek ve bağışıklık sisteminin güçlü kalması için çok önemli. Hasta olmadan, yorgunluktan depresyona ve kronik fiziksel problemlere kurban olmadan ağır bir antrenman ve yarış temposu için bu şart.
Bir sürüş veya yarışın sonunda eğer açlık hissediyorsanız:
Tüm performansınızı ortaya koyamamış
Bedeninize zarar vermiş
Sonraki günkü performansınızı düşürmüş
olma ihtimaliniz yüksektir.
Bu şekilde hareket etmeye başlayınca birçok problemim çözüldü. Yıllarca 60gr max, 2:1 oranı, yağ yakın yağ mottosuyla boşuna acı çekmişim. İşte o yüzden bir "ileri seviye performans" kitabı beklentim var.