Bu aralar foruma cok bakamiyorum, basindan kacirmisim bu mevuzuyu ama benim neyim eksik, ben de sonradan dahil olacagim.
Mesele
@Road_Runner'in kendi tecrubelerinden baslamis ( hayirli olsun bu arada, umarim her sey gonlunuze gore olur ) ardindan gurbetcilere, oradan da Almanya'nin kiskanmasina kadar gitmis. Ben de bu eksende biraz kisisel tecrubelerimden, goruslerimden bahsetmek istiyorum musadenizle.
Geziden sonra Turkiye'den goc edenlerdenim. Istanbul'da dogdum buyudum, sadece askerlik icin ulkenin dogusuna gittim. Anadolu lisesi, devlet universitesinde okudum, yazilimciyim, izole bir cevrede yasadim. Beyaz turk sayilirdim. Is bulup goc ettim ama o zamanlar turk lirasi bu kadar degersiz degildi, kabul ettigim maas Turkiyedeki maasimdan daha azdi. Zaten goc etme motivasyonum para degildi. Surekli sinirli, stresli yasayan bir insan haline gelmistim. Arkadaslarimin teker teker goc etmeye baslamisti. Bekardim, kimsenin sorumlulugu yoktu uzerimde cok da zor olmadi benim icin bu karari vermek.
8 yil once Amsterdam'a yerlestim. Burasi Hollandadan cok farkli, tipki Istanbul'un Turkiye'nin genelinden farkli olmasi gibi. Sehrin nufusunun yarisi yabanci. 4 farkli hayat var. Yerliler, azinliklar ( cogunlugu bizim 70'lerde gelen gurbetciler ve Faslilar ), expatlar ( benim gibi sonradan gocmenler de bu gruba dahil ) ve turistler. Bu gruplarin yasamlari kesisiyor fakat birbirinden tamamen farkli dinamikleri var. Calistigim sektorun ezici cogunlugu benim gibi gocmen/expat oldugu icin bu grup ile kaynasmak ortak dil olan ingilizce uzerinden iletisim kurmak gayet kolay oldu. Sansli oldugum bir diger konu ise, Istanbul'da kalsam arkadas olmak isteyecegim Turkler ile tanistim burada ve arkadasligimiz dostluga donustu. Benim gibi gocmen olan Portekizli esimle tanistim ve evlendim, yalnizlik hissetmedim hic. Burada benim gibi sonradan goc etmis Turk arakdaslarin bagi cok kuvvetli, senede bir kac kez cesitli sebeplerle toplaniyoruz yeni insanlarla tanisiyoruz. Kendisini yalniz hisseden insan sayisi cok az, bunun en buyuk sebebi bahsettigim gibi sehirdeki gocmen/expat nufusunun coklugu ve iletisim icin ingilizcenin yeterli olmasi. Kucuk sehirlerde ve Hollanda disindaki ulkelerde bu cok buyuk sorun bildigim kadariyla.
Yukarida bahsettigim cogunlukla expatlarin olustugu ortamlarda yasayip, merkeze yakin afili mahallelerde yasadiktan sonra evlenince esimle beraber ev aldik ve Turk mahallesine tasindik ve baska bir dunyaya giris yaptim. Evi satin aldigimiz aile icin komsulari veda partisi duzenliyordu, bizi davet ettiler tanismamiz icin. Yeni komsularimizdan birisi daha ilk dakikada esime "Burasi eskiden komple Turktu ama degisiyor artik, endiselenme" diyerek golu atti. Esim benim Turk oldugumu soyleyince de 10 saniye kadar beni suzup "iyi birine benziyor" ( kara kafali degil ) diyerek ikinci golu atti. Gerci bu olaydan sonra irkcilik, ayrimcilik konusunda baska hic birsey yasamadim komsularimla ama yine de insanin icinde kaliyor.
Bakkal, manav, donerci, terzi, tamirci vs. esnafin %50'si Turk, %30 Fasli geri kalani Dutch. Ne zaman Turk esnafa gitsem Istanbul Turkcesi konustugum icin yolunacak kaz muamelesi gordum. Gozumun icine baka baka yalan soyleyip beni aptal yerine koyarken gozlerini bile kirpmadilar, genelde birbirlerine yaptiklari gibi alttan alip arkadan laf etmektense direkt konusup cakalliklarini yuzlerine vurdugum icin cok ciddi kavgalar ettik. Buyuk ihtimalle hala arkamdan atip tutuyorlardir beni gordukce.
Turk komsularimizla cok samimiyetimiz olmasa da aramiz iyi. Onlarla kesinlikle Turkiye siyaseti konusmuyorum. Ara sira Turkiye'nin ne kadar supersonik oldugundan, Hollanda'nin battigindan falan bahsediyorlar. Tabi diyerek geciyorum. Turkiye'yi ozlediklerinden bahsediyorlar ama onlar Turkiyede hic yasamadiklari icin ozledikleri sey Turkiyedeki yasam degil, Turkiyede gecirdikleri guzel zamanlar, hak veriyorum tabi ki buna. Yeni nesilden Turkiyede okumamis, calismamis, vergi vermemis, devlet dairesine isi dusmemis kesim var Turkiye guzellemesi yapan, onlar ovgulere baslayinca ben de "Ya benim kuzen var, her sene geliyor beni ziyarete 1 ay kaliyor, o da tam tersini soyluyor" diyorum "buraya turist olarak gelen adam Hollanda'yi ne bilsin" diyorlar bana. "Reyiz sen Turkiye'ye Hollanda pasapostu ile turist olarak gitmiyor musun?" diyorum, "Ayni sey degil" diyorlar ama neyin ayni olmadigini aciklayabilen gormedim bu gune kadar.
2. nesilden itibaren Turk gocmenlerin ezici cogunlugu isinde gucunde, caliskan insanlar. Genelde birbirleri ile beraber vakit geciriyorlar bence bu cok dogal. Dutch okullarinda ABD'de oldugu gibi fraternity/sorority benzeri olsumlar var. Bir gocmenin boyle gruplarin icerisine girmesi neredeyse imkansiz diyorlar, Hollandada okumadigim icin tecrube edemedim hic. Diger yandan samimi oldugum eski gocmen Turk arkadaslarimdan hep duydugum sey ise "Evin ici 1970'ler Kayseri ( buyuk cogunluk Kayserisili burada ), disi 2020'ler Amsterdam, anlayamazsin". Hak veriyorum onlara, anlamam mumkun degil. Sadece dinliyorum, empati kurmaya calisiyorum. Ozetle sunu diyebilirim ki, gelmeden once eski gocmenlere karsi olan onyargilarimin cogu yikildi. Kalici olarak gelmemis hic birisi, gelirken kimse destek vermemis devletten, sahipsiz birakilmislar ayakta hatta hayatta kalmak icin ciddi mucadele gosterip kenetlenmisler. Onlarin tecrubeleri benim gibi sonradan gidenlerden cok cok farkli.
Is guc meselesine gelirsek, benim tecrubem nitelikli gocmen olarak gelener icin gecerli. Turkiye'de haftada 60 saat calismak normaldi benim icin. Burada 40 saatin uzerinden krali ( evet Hollanda Krali Willem-Alexander ) gelse rizaniz olmadan calistiramaz sizi. Gunluk 8 saatlik calisma suresinde ise verimli olmaniz bekleniyor. Turkiyedeki gibi uzun ogle yemegi molalari yok, yat sahibi direktor dahi evden getirdigi peynirli sandvici yer 15 dk icinde, kahvesini icer toplam yarim saat molasini verir devam eder. Bu benim icin ilk basta garip gelse de zor olmadi alismak. Turkiye'de mesaiye kalmayana part-time calisiyor gozuyle bakilan bir ortamda gun icerinde herkes verimsiz calisiyordu, bosa kurek cekiyordu. Maaslar ise toplum genelinde dengeli. Asgari ucret yetiskinler icin net 1500'den biraz fazla. Belediye otobusu soforu net 2300 civari alir, muhasebe/finans isi yapan esim 2900 civari aliyor mesela. Muhendisler icin calistigi sektore gore degisiyor, yazilimda ise kim kime ne kadar tutturursa. Sign-in bonus, hisse, yil sonu primi vs. gibi bir suru yan hak olabiliyor vergi cok yuksek oldugu icin. Son donemlerde dolar/euro dengesinin bozulmasi ile beraber ozellikle ABD kokenli yatirim almis start-up'lar Hollanda'ya Hindistan muamelesi yapmaya basladi. Bir bankanin kidemli yazilimcisina verdigi paranin direkt 2 katini verebiliyorla gozlerini kirpmadan ama surdurulebilir sistem mi emin degilim, zaman gosterecek. ABD ile Avrupa'nin calisma felsefesi birbirinden cok farkli diger yandan.
Is yerinde simdiye kadar, mobbing ve ayricimcilikla karsilasmadim ama benim basima gelmemesi olmadigi anlamina da gelmiyor. Ozellikle satis, is gelistirme gibi bolumlerde belirli pozisyonlar ve uzeri ezici cogunlukla Dutch. Eger yabanci sermayeli bir sirket ise muhendislik, uretim gibi departmanlarda bu gecerli degil ama yuzyuze yapilan islerde ortak kulturden insanlarin olmasi gerektigi kabul ediliyor. Ayrimcilik olarak degerlendirilebilir bu.
Yillarca Istanbul trafigi cektikten sonra ise gitmek icin sehrin bir ucundan digerine bisikletle 20 dk'da gidebilmek ise paha bicilemez. (link)
En buyuk gider kalemi ise dogal olarak barinma. Devletin sosyal evleri mevcut fakat talep cok, sira inanilmaz. 10-15 yil bekleyenler var. Bununla beraber ev sahibi olmak ise kolaydi, artik artan faizler ve ev kiralari yuzunden son bir kac yildir eskisi kadar kolay degil. Evin degerinin tamami ( fiyat onaylanirsa ) kredi olarak veriliyor. 30 yil boyunca kredi almak mumkun. Evi almadan verdigimiz kira odedigimiz mortgage'dan daha yuksekti, artan enflasyon ve bizim sabit kalan faiz oranli odememizle gelirimizin sadece %20 civarini mortage odemesine ayirabiliyoruz. Market masraflari gecen yilki %18 enflasyonla beraber hissedilir sekilde yukseldi. En fazla artis hissettigimiz konu ise disarida yeme icme. Eskiden 2 kisi orta halli bir restoranda baslangic, ana yemek, birer kadar icki ile beraber 50 civari hesap odeyerek cikabiliyorduk ama su an 70-80'den asagisi zor. Bunlar disinda enerji maliyetleri de cok yukseldi fakat bu ay devlet 2 ay icin 380€ subvansiyon sagladi herkese.
Eger hane geliri belirli bir seviyenin altinda ise devletin sosyal evlerine basvurabiliyorsunuz. Her mahallede bu evlerden var, amac iyi okullarin zengin mahallelerde toplanip egitim esitsizligi yaratmasini engellemek. Ozel sektore/sahsa ait olan bir eve 1700 kira veriliyorken yan binada sosyal evlerde yasayan bir aile 700 civari kira veriyor olabilir. Bunun beraber okul oncesi kres ucretleri de ayni mantikla ilerliyor. Geliriniz azsa, devletten cok daha fazla kres ucreti yardimi aliyorsunuz. Pandeminin basinda calisitim sirket Hollanda ofisini kapatti, yeni is bulana kadar sadece 1 ay issizlik maasi olarak son calisitigim maasin %70'ini aldim, bunun disinda sosyal destekler konusunda tecrubem yok.
Yurtdisina gocen herkesin hikayesi digerinden farkli. Benim aklima gelenler yukaridaki gibi.
Son olarak soyleyecegim sey, benim birakip gittigim Istanbul ile simdiki Istanbul cok farkli. Son 1 yilda kisisel sebepler yuzunden 3 kez Istanbul'a gelip her seferinde 1 aydan uzun sure kaldim. Eskiden gelirken heyecanlanirdim, simdi ise donmek icin gun sayar hale geldim. Istanbulda yasamak zorunda olanlara rabbim sabir versin.