Scudo Sports

Almanya gerçekten de bitmiş mi? Yerinde inceliyoruz

Scudo
Bu aralar foruma cok bakamiyorum, basindan kacirmisim bu mevuzuyu ama benim neyim eksik, ben de sonradan dahil olacagim.

Mesele @Road_Runner'in kendi tecrubelerinden baslamis ( hayirli olsun bu arada, umarim her sey gonlunuze gore olur ) ardindan gurbetcilere, oradan da Almanya'nin kiskanmasina kadar gitmis. Ben de bu eksende biraz kisisel tecrubelerimden, goruslerimden bahsetmek istiyorum musadenizle.

Geziden sonra Turkiye'den goc edenlerdenim. Istanbul'da dogdum buyudum, sadece askerlik icin ulkenin dogusuna gittim. Anadolu lisesi, devlet universitesinde okudum, yazilimciyim, izole bir cevrede yasadim. Beyaz turk sayilirdim. Is bulup goc ettim ama o zamanlar turk lirasi bu kadar degersiz degildi, kabul ettigim maas Turkiyedeki maasimdan daha azdi. Zaten goc etme motivasyonum para degildi. Surekli sinirli, stresli yasayan bir insan haline gelmistim. Arkadaslarimin teker teker goc etmeye baslamisti. Bekardim, kimsenin sorumlulugu yoktu uzerimde cok da zor olmadi benim icin bu karari vermek.

8 yil once Amsterdam'a yerlestim. Burasi Hollandadan cok farkli, tipki Istanbul'un Turkiye'nin genelinden farkli olmasi gibi. Sehrin nufusunun yarisi yabanci. 4 farkli hayat var. Yerliler, azinliklar ( cogunlugu bizim 70'lerde gelen gurbetciler ve Faslilar ), expatlar ( benim gibi sonradan gocmenler de bu gruba dahil ) ve turistler. Bu gruplarin yasamlari kesisiyor fakat birbirinden tamamen farkli dinamikleri var. Calistigim sektorun ezici cogunlugu benim gibi gocmen/expat oldugu icin bu grup ile kaynasmak ortak dil olan ingilizce uzerinden iletisim kurmak gayet kolay oldu. Sansli oldugum bir diger konu ise, Istanbul'da kalsam arkadas olmak isteyecegim Turkler ile tanistim burada ve arkadasligimiz dostluga donustu. Benim gibi gocmen olan Portekizli esimle tanistim ve evlendim, yalnizlik hissetmedim hic. Burada benim gibi sonradan goc etmis Turk arakdaslarin bagi cok kuvvetli, senede bir kac kez cesitli sebeplerle toplaniyoruz yeni insanlarla tanisiyoruz. Kendisini yalniz hisseden insan sayisi cok az, bunun en buyuk sebebi bahsettigim gibi sehirdeki gocmen/expat nufusunun coklugu ve iletisim icin ingilizcenin yeterli olmasi. Kucuk sehirlerde ve Hollanda disindaki ulkelerde bu cok buyuk sorun bildigim kadariyla.

Yukarida bahsettigim cogunlukla expatlarin olustugu ortamlarda yasayip, merkeze yakin afili mahallelerde yasadiktan sonra evlenince esimle beraber ev aldik ve Turk mahallesine tasindik ve baska bir dunyaya giris yaptim. Evi satin aldigimiz aile icin komsulari veda partisi duzenliyordu, bizi davet ettiler tanismamiz icin. Yeni komsularimizdan birisi daha ilk dakikada esime "Burasi eskiden komple Turktu ama degisiyor artik, endiselenme" diyerek golu atti. Esim benim Turk oldugumu soyleyince de 10 saniye kadar beni suzup "iyi birine benziyor" ( kara kafali degil ) diyerek ikinci golu atti. Gerci bu olaydan sonra irkcilik, ayrimcilik konusunda baska hic birsey yasamadim komsularimla ama yine de insanin icinde kaliyor.
Bakkal, manav, donerci, terzi, tamirci vs. esnafin %50'si Turk, %30 Fasli geri kalani Dutch. Ne zaman Turk esnafa gitsem Istanbul Turkcesi konustugum icin yolunacak kaz muamelesi gordum. Gozumun icine baka baka yalan soyleyip beni aptal yerine koyarken gozlerini bile kirpmadilar, genelde birbirlerine yaptiklari gibi alttan alip arkadan laf etmektense direkt konusup cakalliklarini yuzlerine vurdugum icin cok ciddi kavgalar ettik. Buyuk ihtimalle hala arkamdan atip tutuyorlardir beni gordukce.
Turk komsularimizla cok samimiyetimiz olmasa da aramiz iyi. Onlarla kesinlikle Turkiye siyaseti konusmuyorum. Ara sira Turkiye'nin ne kadar supersonik oldugundan, Hollanda'nin battigindan falan bahsediyorlar. Tabi diyerek geciyorum. Turkiye'yi ozlediklerinden bahsediyorlar ama onlar Turkiyede hic yasamadiklari icin ozledikleri sey Turkiyedeki yasam degil, Turkiyede gecirdikleri guzel zamanlar, hak veriyorum tabi ki buna. Yeni nesilden Turkiyede okumamis, calismamis, vergi vermemis, devlet dairesine isi dusmemis kesim var Turkiye guzellemesi yapan, onlar ovgulere baslayinca ben de "Ya benim kuzen var, her sene geliyor beni ziyarete 1 ay kaliyor, o da tam tersini soyluyor" diyorum "buraya turist olarak gelen adam Hollanda'yi ne bilsin" diyorlar bana. "Reyiz sen Turkiye'ye Hollanda pasapostu ile turist olarak gitmiyor musun?" diyorum, "Ayni sey degil" diyorlar ama neyin ayni olmadigini aciklayabilen gormedim bu gune kadar.
2. nesilden itibaren Turk gocmenlerin ezici cogunlugu isinde gucunde, caliskan insanlar. Genelde birbirleri ile beraber vakit geciriyorlar bence bu cok dogal. Dutch okullarinda ABD'de oldugu gibi fraternity/sorority benzeri olsumlar var. Bir gocmenin boyle gruplarin icerisine girmesi neredeyse imkansiz diyorlar, Hollandada okumadigim icin tecrube edemedim hic. Diger yandan samimi oldugum eski gocmen Turk arkadaslarimdan hep duydugum sey ise "Evin ici 1970'ler Kayseri ( buyuk cogunluk Kayserisili burada ), disi 2020'ler Amsterdam, anlayamazsin". Hak veriyorum onlara, anlamam mumkun degil. Sadece dinliyorum, empati kurmaya calisiyorum. Ozetle sunu diyebilirim ki, gelmeden once eski gocmenlere karsi olan onyargilarimin cogu yikildi. Kalici olarak gelmemis hic birisi, gelirken kimse destek vermemis devletten, sahipsiz birakilmislar ayakta hatta hayatta kalmak icin ciddi mucadele gosterip kenetlenmisler. Onlarin tecrubeleri benim gibi sonradan gidenlerden cok cok farkli.

Is guc meselesine gelirsek, benim tecrubem nitelikli gocmen olarak gelener icin gecerli. Turkiye'de haftada 60 saat calismak normaldi benim icin. Burada 40 saatin uzerinden krali ( evet Hollanda Krali Willem-Alexander ) gelse rizaniz olmadan calistiramaz sizi. Gunluk 8 saatlik calisma suresinde ise verimli olmaniz bekleniyor. Turkiyedeki gibi uzun ogle yemegi molalari yok, yat sahibi direktor dahi evden getirdigi peynirli sandvici yer 15 dk icinde, kahvesini icer toplam yarim saat molasini verir devam eder. Bu benim icin ilk basta garip gelse de zor olmadi alismak. Turkiye'de mesaiye kalmayana part-time calisiyor gozuyle bakilan bir ortamda gun icerinde herkes verimsiz calisiyordu, bosa kurek cekiyordu. Maaslar ise toplum genelinde dengeli. Asgari ucret yetiskinler icin net 1500'den biraz fazla. Belediye otobusu soforu net 2300 civari alir, muhasebe/finans isi yapan esim 2900 civari aliyor mesela. Muhendisler icin calistigi sektore gore degisiyor, yazilimda ise kim kime ne kadar tutturursa. Sign-in bonus, hisse, yil sonu primi vs. gibi bir suru yan hak olabiliyor vergi cok yuksek oldugu icin. Son donemlerde dolar/euro dengesinin bozulmasi ile beraber ozellikle ABD kokenli yatirim almis start-up'lar Hollanda'ya Hindistan muamelesi yapmaya basladi. Bir bankanin kidemli yazilimcisina verdigi paranin direkt 2 katini verebiliyorla gozlerini kirpmadan ama surdurulebilir sistem mi emin degilim, zaman gosterecek. ABD ile Avrupa'nin calisma felsefesi birbirinden cok farkli diger yandan.
Is yerinde simdiye kadar, mobbing ve ayricimcilikla karsilasmadim ama benim basima gelmemesi olmadigi anlamina da gelmiyor. Ozellikle satis, is gelistirme gibi bolumlerde belirli pozisyonlar ve uzeri ezici cogunlukla Dutch. Eger yabanci sermayeli bir sirket ise muhendislik, uretim gibi departmanlarda bu gecerli degil ama yuzyuze yapilan islerde ortak kulturden insanlarin olmasi gerektigi kabul ediliyor. Ayrimcilik olarak degerlendirilebilir bu.
Yillarca Istanbul trafigi cektikten sonra ise gitmek icin sehrin bir ucundan digerine bisikletle 20 dk'da gidebilmek ise paha bicilemez. (link)

En buyuk gider kalemi ise dogal olarak barinma. Devletin sosyal evleri mevcut fakat talep cok, sira inanilmaz. 10-15 yil bekleyenler var. Bununla beraber ev sahibi olmak ise kolaydi, artik artan faizler ve ev kiralari yuzunden son bir kac yildir eskisi kadar kolay degil. Evin degerinin tamami ( fiyat onaylanirsa ) kredi olarak veriliyor. 30 yil boyunca kredi almak mumkun. Evi almadan verdigimiz kira odedigimiz mortgage'dan daha yuksekti, artan enflasyon ve bizim sabit kalan faiz oranli odememizle gelirimizin sadece %20 civarini mortage odemesine ayirabiliyoruz. Market masraflari gecen yilki %18 enflasyonla beraber hissedilir sekilde yukseldi. En fazla artis hissettigimiz konu ise disarida yeme icme. Eskiden 2 kisi orta halli bir restoranda baslangic, ana yemek, birer kadar icki ile beraber 50 civari hesap odeyerek cikabiliyorduk ama su an 70-80'den asagisi zor. Bunlar disinda enerji maliyetleri de cok yukseldi fakat bu ay devlet 2 ay icin 380€ subvansiyon sagladi herkese.
Eger hane geliri belirli bir seviyenin altinda ise devletin sosyal evlerine basvurabiliyorsunuz. Her mahallede bu evlerden var, amac iyi okullarin zengin mahallelerde toplanip egitim esitsizligi yaratmasini engellemek. Ozel sektore/sahsa ait olan bir eve 1700 kira veriliyorken yan binada sosyal evlerde yasayan bir aile 700 civari kira veriyor olabilir. Bunun beraber okul oncesi kres ucretleri de ayni mantikla ilerliyor. Geliriniz azsa, devletten cok daha fazla kres ucreti yardimi aliyorsunuz. Pandeminin basinda calisitim sirket Hollanda ofisini kapatti, yeni is bulana kadar sadece 1 ay issizlik maasi olarak son calisitigim maasin %70'ini aldim, bunun disinda sosyal destekler konusunda tecrubem yok.

Yurtdisina gocen herkesin hikayesi digerinden farkli. Benim aklima gelenler yukaridaki gibi.

Son olarak soyleyecegim sey, benim birakip gittigim Istanbul ile simdiki Istanbul cok farkli. Son 1 yilda kisisel sebepler yuzunden 3 kez Istanbul'a gelip her seferinde 1 aydan uzun sure kaldim. Eskiden gelirken heyecanlanirdim, simdi ise donmek icin gun sayar hale geldim. Istanbulda yasamak zorunda olanlara rabbim sabir versin.
 
Türkiye'de yaşayan insanlar balık tutmayı sevmezler; her zaman balığı kendilerine verene giderler.
Gözlemlediğim kadarı ile de Avrupalılar balık tutmasını seven toplumlardır.

Mesela kuzenim Toronto'da yaşıyor. Göçmenler hariç Kanadalıları tembel diye tanımlar.
Her şeyi devletten bekliyorlarmış, kimse iş arayıp çalışmayı düşünmüyormuş. Bu yüzden Kanadalıları biraz bize benzetiyorum.
Sosyal yardımlarla geçinmeyi planlayan, her şeyi devletten bekleyen, ilk fırsatta kapağı devlete atıp hayatını yan gelip yatarak geçirmek isteyenler vs.

Bence Almanya hala bu yüzden bitmiyor.
 
Bizde sadece eksik olan eğitim, liyakat, adalet bunlar tamam olursa bizi kimse tutamaz, Almanlar tutamaz , yıldızlar bile tutamaz....😀
 
Bizde sadece eksik olan eğitim, liyakat, adalet bunlar tamam olursa bizi kimse tutamaz, Almanlar tutamaz , yıldızlar bile tutamaz....😀
Kisitli gozlemlerime dayanarak buna katilmiyorum. Almanya ( Bati Avrupa diyelim ) ile Turkiye arasinda en buyuk farkin sebebi (link) ve Turk toplumunun kolektivist yapisina zit olan bireysel toplum yapisi. Bu ikisi egitim, liyakat ve adalet ile degistirilebilecek seyler degil.
Bu dedikleriniz saglandiginda ise Turkiyenin cok daha iyi bir yer olacagi ise tartisilmaz gercek.
 
Son düzenleme:
Kisitli gozlemlerime dayanarak buna katilmiyorum. Almanya ( Bati Avrupa diyelim ) ile Turkiye arasinda en buyuk farkin sebebi (link) ve Turk toplumunun kolektivist yapisina zit olan bireysel toplum yapisi. Bu ikisi egitim, liyakat ve adalet ile degistirilebilecek seyler degil.
Bu dedikleriniz saglandiginda ise Turkiyenin cok daha iyi bir yer olacagi ise tartisilmaz gercek.
Protestan çalışma ahlakı değil, Kalvinist çalışma ahlakı. Ayrıca bizde de aynısı var, iş insanın aynasıdır.
 
Protestan çalışma ahlakı değil, Kalvinist çalışma ahlakı. Ayrıca bizde de aynısı var, iş insanın aynasıdır.
Weber'i değil de öncesi Calvin'i referans alsak da olur tabi ama bizde aynısı olduğuna katılmıyorum. Onlar çalışmayı cennete giden yol olarak görüp sermaye birikimi ile kapitalizmin temellerini attı. Bizde ise sermaye biriktirmek zaten mümkün değildi Osmanlıda. Diğer yandan islamiyette gore "Göklerin ve yerin mülkü Allah'ındır; dönüş de ancak O'nadır"
 
  • Beğen
Tepkiler: Ahmet TOPAL
Weber'i değil de öncesi Calvin'i referans alsak da olur tabi ama bizde aynısı olduğuna katılmıyorum. Onlar çalışmayı cennete giden yol olarak görüp sermaye birikimi ile kapitalizmin temellerini attı. Bizde ise sermaye biriktirmek zaten mümkün değildi Osmanlıda. Diğer yandan islamiyette gore "Göklerin ve yerin mülkü Allah'ındır; dönüş de ancak O'nadır"
Hayır değildir, siz tamamen insanın niyetini aradan çıkarıyorsunuz. Bizim mal mülk hesabımız yok, maddiyat hesabı hristiyanlıkta var. Aynı ayetten müslüman ve hristiyan, musevi farklı anlamlara ulaşabilir. Mal mülk Allah'ın, bizim olan ise Allah'ın yolu. Bizi hristiyanlardan ayıran şey niyet, yani Allah'ın nuru. Niye besmele çekiyoruz? Niyet ettiğimiz için, besmelenin manası niyetin temiz olması. Yani iş ehline verilir, Allah da kendisini iyi kullarıyla tecelli ettirir. Siz iyi birşey yapacak olduğunuz zaman Allah'ın nuru tecelli ediyor sizde. Herşey Allah'tan ama akıl niyet etmeden kullanılamıyor. Siz melek değilsiniz, her yaptığınız Allah'ın tecellisi değil yani, sadece Allah'ın nuru kafamızı çalıştırırken Allah'ı hissedebiliyoruz. Herşey Allah'tan ama biz sadece faniyiz. Allah bizi yaratsa da biz herşey değiliz. Bizim Allah'ın dünyayı yaratmasıyla aklımız haricinde bir irtibatımız, hesabımız yok yani. Bu kadar büyüklenmeyelim, şeytan Allah'la kandırandır. Bizim peygamberimiz de küçük, kibrimiz de küçük, aklımız ise büyük olmalı. Bizim vahiylerimiz Cebrail'den geliyor, rahmet meleği, yani tecelli olacakları anlama kapasitemiz olduğu müddetçe peygamberimizin izinde oluyoruz. Hristiyanlar bizim kadar manevi bakmıyorlar, her ne kadar onların peygamberi de Cebrail Melek'ten yaratıldı deseler bile, tecelliyi mucizelerde arıyorlar, biz ise Allah'ın yol göstericiliğinde. Herşey yani kafada bitiyor. Onlar geçmişle, biz gelecekle ilgiliyiz ama insan olduğumuz için algımız sınırlı.
 
Herşey Allah'tan ama biz sadece faniyiz.

Bakacağınız yeri bilirseniz Türkiye'de de önemli kariyer fırsatları var aslında.

images (1).jpeg

Yalnız rica etsek gelecek sefer epistomolojik kopuşunuzu kendi kendinize yaşasanız, biz de Almanya özelinde gurbetçilerimizin gözünden oradaki yaşam ile alakalı bir başlıkta sizin din kültürü dersinize maruz kalmasak, olabilir mi acaba?
 
Herşey Allah'tan ama biz sadece faniyiz.
Bu laf yukarıdaki arkadaşa bizim isevi olmadığımızı hatırlatmak için, büyüklük değil tevazunun bizi yücelttiğini anlatıyor.
Bakacağınız yeri bilirseniz Türkiye'de de önemli kariyer fırsatları var aslında.

296203 dosyayı görüntüle

Yalnız rica etsek gelecek sefer epistomolojik kopuşunuzu kendi kendinize yaşasanız, biz de Almanya özelinde gurbetçilerimizin gözünden oradaki yaşam ile alakalı bir başlıkta sizin din kültürü dersinize maruz kalmasak, olabilir mi acaba?
Bu çarpık bakışların zemini yok diyorum ben de.
Bu arap arkadaşlar ile almanların bakışı aynı diyorum, herşeyi maddiyat temelli düşünen arap ile almanın farkı yok, maneviyatları sıfır derken böyle bir alıntı yapıyorsunuz, cuk oturuyor.
Kalvinistler burada farklı, onlar da ibadet için çalışıyor, manevi değerler için; maddiyat hevesi taşımıyorlar.
Almanya'ya giden arkadaş değerler çatışması yaşıyorsa, bunun 3 yüzyıllık açıklaması var. Nasıl amerika ilk kurulduğu dönemdeki amerika değilse, almanya da öyle değil. Tutup almanya daha ahlaklı derseniz, bizden farkı yok derim çünkü temelleri aynı. Temelde ikisi de ahlaklıydı, şimdi hangi alman din için çalışıyor derseniz ise gülerler. Bu gibi dini hareketler acaip sermaye biriktirir ve fevkalade dışa kapalıdır. Şimdiki almanyada bu var mı?
 
Son düzenleme yönetici tarafından yapıldı:
Bu laf yukarıdaki arkadaşa bizim isevi olmadığımızı hatırlatmak için, büyüklük değil tevazunun bizi yücelttiğini anlatıyor.

Bu çarpık bakışların zemini yok diyorum ben de.
Bu arap arkadaşlar ile almanların bakışı aynı diyorum, herşeyi maddiyat temelli düşünen arap ile almanın farkı yok, maneviyatları sıfır derken böyle bir alıntı yapıyorsunuz, cuk oturuyor.
Kalvinistler burada farklı, onlar da ibadet için çalışıyor, manevi değerler için; maddiyat hevesi taşımıyorlar.
Almanya'ya giden arkadaş değerler çatışması yaşıyorsa, bunun 3 yüzyıllık açıklaması var. Nasıl amerika ilk kurulduğu dönemdeki amerika değilse, almanya da öyle değil. Tutup almanya daha ahlaklı derseniz, bizden farkı yok derim çünkü temelleri aynı. Temelde ikisi de ahlaklıydı, şimdi hangi alman din için çalışıyor derseniz ise gülerler. Bu gibi dini hareketler acaip sermaye biriktirir ve fevkalade dışa kapalıdır. Şimdiki almanyada bu var mı?
Son kez merhaba.
Ben daha ahlaklı değil, ahlak anlayışları farklı demek istemiştim siz konuyu nerelere götürdünüz.
Alman din için çalışmıyor. Atalarının din için çalışmasıyla şekillenen çalışma kültürleri bizden tamamen farklı. Bu kültürün de eğitim, liyakat vs ile elde edilmesi mümkün değil. Bunu ilk başta söylemeye çalışmıştım anlatamamışım.
Farklılıkları ise daha iyi ya da kötü olarak da nitelendirmedim.
 
8 yil once Amsterdam'a yerlestim.

Yazdıklarının altına imzamı atarım. Yetişkin hayatımda senden biraz daha fazla Avrupada kaldım. Biraz da çocuk olarak da Avrupada kaldım. Gözlemlerim genelde olumlu oldu.

Bence olayın dine evrilmesi çok üzücü. Dönüp dolaşıp hep maneviyata geliyorsak burada bir sıkıntı var. Ki son yıllarda bizde ve Araplarda hep herşeyin en büyüğünü ve en gösterişlisini yapma yarışı var, bu hiç de maneviyat değil tamamen maddiyat.

Amerikalıların bir lafı var "evil has work for idle hands", yani "Şeytan boş ellere birşeyler yaptırır", Türkçede de "Allah boş duranı sevmez" diyoruz. Gece yattığında "Bugün Allah için ne yaptığını düşün" diyoruz, "gününü boşa geçirme" olarak algılıyorum ben bunu. Toplumuzda insanları çalışmaya yöneltme isteği var ama sonuç yok...

Kendimden örnek vereyim... Benim şu an bu forumda olmamam lazım... İşe geri dönüyorum.
 
@Mete Can Karahasan Temelde dediğiniz şey aynı. Seninle aynı düşünene, ne yapıp edip senin tersini savunuyormuş gibi cevap yazmayı becermişsin bir şekilde. Tebrikler. İbretlik bir performans.
 
  • Hahaha
Tepkiler: necmeddin
bir, iki, üçler, yaşasın türkler
dört, beş, altı, polonya battı
yedi, sekiz, dokuz, alman domuz
on, on bir, on iki, italya tilki
on üç, on dört, on beş, amerika kalleş
on altı, on yedi, on sekiz, hapı yuttu portekiz
 
Hayır değildir, siz tamamen insanın niyetini aradan çıkarıyorsunuz. Bizim mal mülk hesabımız yok, maddiyat hesabı hristiyanlıkta var. Aynı ayetten müslüman ve hristiyan, musevi farklı anlamlara ulaşabilir. Mal mülk Allah'ın, bizim olan ise Allah'ın yolu. Bizi hristiyanlardan ayıran şey niyet, yani Allah'ın nuru. Niye besmele çekiyoruz? Niyet ettiğimiz için, besmelenin manası niyetin temiz olması. Yani iş ehline verilir, Allah da kendisini iyi kullarıyla tecelli ettirir. Siz iyi birşey yapacak olduğunuz zaman Allah'ın nuru tecelli ediyor sizde. Herşey Allah'tan ama akıl niyet etmeden kullanılamıyor. Siz melek değilsiniz, her yaptığınız Allah'ın tecellisi değil yani, sadece Allah'ın nuru kafamızı çalıştırırken Allah'ı hissedebiliyoruz. Herşey Allah'tan ama biz sadece faniyiz. Allah bizi yaratsa da biz herşey değiliz. Bizim Allah'ın dünyayı yaratmasıyla aklımız haricinde bir irtibatımız, hesabımız yok yani. Bu kadar büyüklenmeyelim, şeytan Allah'la kandırandır. Bizim peygamberimiz de küçük, kibrimiz de küçük, aklımız ise büyük olmalı. Bizim vahiylerimiz Cebrail'den geliyor, rahmet meleği, yani tecelli olacakları anlama kapasitemiz olduğu müddetçe peygamberimizin izinde oluyoruz. Hristiyanlar bizim kadar manevi bakmıyorlar, her ne kadar onların peygamberi de Cebrail Melek'ten yaratıldı deseler bile, tecelliyi mucizelerde arıyorlar, biz ise Allah'ın yol göstericiliğinde. Herşey yani kafada bitiyor. Onlar geçmişle, biz gelecekle ilgiliyiz ama insan olduğumuz için algımız sınırlı.
Yazdıklarınızı pek anlamasam da Hristiyanlarla olan inanış farklılıklarınızdan bahsetmişsiniz galiba. Besmele çekmenizle konuyu bağdaştıramadım pek. Hristiyanlar da kendilerine göre dua ediyorlar, kiliseye gidiyorlar. Her milletin kendine göre bir ibadet yaşantısı vardır.
 
  • Beğen
Tepkiler: MakRo ve M.İhsan
Amerikalıların bir lafı var "evil has work for idle hands", yani "Şeytan boş ellere birşeyler yaptırır
Amerika'da bizdekinden farklı bir kültür var. Mikail Melek'in vahiylerine inanışının olduğu toplumlarda iyi kötü ayrımı parayladır, yani nihai hedef budur. Herkes iyiye yeltenir ama onlarda az çalıştığınızda kötüsünüzdür; çünkü kolaya yeltenmişsinizdir. Onların maneviyat algısı, çabayı içeriyor.
Bizde ise tamamen tersi, çok çalışmak hırstır, arınmayı zorlaştırır. Biz hırs yaparak birşeylere ulaşmayı kirlenmek sayıyoruz, biz de çalışıyoruz ama bunu yapış biçimimiz tamamen farklı. Bizde niyetimizi Allah biliyor, çalıştığımızı göstermiyoruz ama bizim de henüz bilinmeyenleri bulmak gibi bir mücadelemiz var. Cebrail Melek'in Allah'ın rahmetini, yani maddi olmayan gelecekte tecelli olacaklara dair mesajlarını bize iletmesiyle bunu açıklayabiliriz. Gelecek görünür olmadığı için, aklımızı geliştirerek Allah'ın yolunda ilerlememiz, şu zamanda maddi olmayan ama gelecekte olacak olayları öngörebilmemiz manasına geliyor. Sonuçta iki inanış da Allah'ın rahmeti için çalışıyor ama birisi görünür şeyler için çalışıyor, biz ise tecelli olacak şeyler için aklımızla ama çok hırsa kapılmadan çalışıyoruz çünkü bugün geçecek, biz de Allah gibi ebedi olmadığımız için biz de ölüp gideceğiz ama bu demek değil ki, iki insan aynı ölecek. Birisi eser verecek, zamanda izi kalacak, diğeri ise hiçbir şey başarmadan kendi varoluşunu harcayacak. Sonuçta herşey Allah'ın rahmetini görebilmek için. Biz de zamana yenilmeyen işler yapabilirsek biraz Allah'tan rahmet görmüş olacağız.
Atatürk'ün bir sözü var, bir Türk dünyaya bedeldir diye, aslında müslümanlıkta da böyle sözler var, "Gerçek müslümanlardan 20 tanesi 200 dinsizi yener," gibi. Herşey eğitimli insanın çabasının eğitimsizden sonuç üstünlüğünü anlatmakla ilgisi var.
Yazdıklarınızı pek anlamasam da Hristiyanlarla olan inanış farklılıklarınızdan bahsetmişsiniz galiba. Besmele çekmenizle konuyu bağdaştıramadım pek. Hristiyanlar da kendilerine göre dua ediyorlar, kiliseye gidiyorlar. Her milletin kendine göre bir ibadet yaşantısı vardır.
Tabii tabii, ilginize teşekkürler. Mesela bizim peygamberimizin musevilerle münasebetleri oluyor, neden bizim inanışımızı siz de paylaşmıyorsunuz diye soruyor. Onlar da biz Mikail Melek'ten vahiylere inanıyoruz diyorlar haklı olarak, sorgulamak bize düşmez ama şöyle birşey dikkatimi çekti: Mikail Melek, Allah'ın ilk meleği, cennetin bekçisi olarak tasvir ediliyor. Allah'ın mülkünü koruyor. Doğal olarak onlar da maddiyata odaklı bakıyorlar; çünkü yaratılanlar Allah'ın mülkü ve serveti. Bizse Cebrail Melek'ten mesaj alıyoruz, Cebrail Melek bize gelecekte olacak Allah'ın rahmetini taşıyor, biz Allah'a kulak verdiysek bunu duyabiliyoruz, faniliğimiz bir anlığına Allah'ın ebediliğinden güç buluyor, ânda kaybolmuyoruz.
Bu yatırım saçmalıklarından ondan bahsediyorum, Calvinistler para biriktirdikleri için Amerika'yı kurmuşlar. Nasıl bir güç insanın eline geçiyor eğer bugün elindekini harcamayıp geleceğe biriktirirse onu anlatmaya çalışıyorum. Calvinistler bu nedenle iz bırakabilmiş çok ilginç bir toplum sentezi oluyorlar.
 
Hayır değildir, siz tamamen insanın niyetini aradan çıkarıyorsunuz. Bizim mal mülk hesabımız yok, maddiyat hesabı hristiyanlıkta var. Aynı ayetten müslüman ve hristiyan, musevi farklı anlamlara ulaşabilir. Mal mülk Allah'ın, bizim olan ise Allah'ın yolu. Bizi hristiyanlardan ayıran şey niyet, yani Allah'ın nuru. Niye besmele çekiyoruz? Niyet ettiğimiz için, besmelenin manası niyetin temiz olması. Yani iş ehline verilir, Allah da kendisini iyi kullarıyla tecelli ettirir. Siz iyi birşey yapacak olduğunuz zaman Allah'ın nuru tecelli ediyor sizde. Herşey Allah'tan ama akıl niyet etmeden kullanılamıyor. Siz melek değilsiniz, her yaptığınız Allah'ın tecellisi değil yani, sadece Allah'ın nuru kafamızı çalıştırırken Allah'ı hissedebiliyoruz. Herşey Allah'tan ama biz sadece faniyiz. Allah bizi yaratsa da biz herşey değiliz. Bizim Allah'ın dünyayı yaratmasıyla aklımız haricinde bir irtibatımız, hesabımız yok yani. Bu kadar büyüklenmeyelim, şeytan Allah'la kandırandır. Bizim peygamberimiz de küçük, kibrimiz de küçük, aklımız ise büyük olmalı. Bizim vahiylerimiz Cebrail'den geliyor, rahmet meleği, yani tecelli olacakları anlama kapasitemiz olduğu müddetçe peygamberimizin izinde oluyoruz. Hristiyanlar bizim kadar manevi bakmıyorlar, her ne kadar onların peygamberi de Cebrail Melek'ten yaratıldı deseler bile, tecelliyi mucizelerde arıyorlar, biz ise Allah'ın yol göstericiliğinde. Herşey yani kafada bitiyor. Onlar geçmişle, biz gelecekle ilgiliyiz ama insan olduğumuz için algımız sınırlı.
Hocam çok karmaşık ve mantıksız yazmışsın ki yazının içeriğini 2 kere dikkatli şekilde okumama rağmen anlayamadım. Beslemeyle niyet ne alaka? Allah'ın nuru niye kafamızı çalıştırsın? Bizi hristiyanlardan ayıran şeyin niyet olduğunu belirtmişsin(sadece niyet mi?). Sorularıma cevap aramıyorum, her şeyin az çok farkındayım. Sadece belki biraz daha dikkatli yazmanıza teşvik olur diye söylüyorum. Bir şey anlatmaya çalışırken lütfen düzgün bir dil kullanın zira başta da belirttiğiniz gibi herkes farklı anlamları çıkarabilir.

@Road_Runner Öncelikle hayırlı olsun umarım sizin için başarılarla dolu geçer serüveniniz. Sizin geçmişteki yazılarınızı faydalı buluyordum. Bisiklet hakkında bu kadar bilgilisiniz, eminim başka konularda da öyledir. Bu yüzden ülkemiz adına bir kayıp gitmeniz. İlk mesajları heyecanla okuyordum fakat sonradan konu yanlış yönlere kaydı. Şanssızlık maalesef.
 
Hocam çok karmaşık ve mantıksız yazmışsın ki yazının içeriğini 2 kere dikkatli şekilde okumama rağmen anlayamadım. Beslemeyle niyet ne alaka? Allah'ın nuru niye kafamızı çalıştırsın? Bizi hristiyanlardan ayıran şeyin niyet olduğunu belirtmişsin(sadece niyet mi?). Sorularıma cevap aramıyorum, her şeyin az çok farkındayım. Sadece belki biraz daha dikkatli yazmanıza teşvik olur diye söylüyorum. Bir şey anlatmaya çalışırken lütfen düzgün bir dil kullanın zira başta da belirttiğiniz gibi herkes farklı anlamları çıkarabilir.
Cevap istemiyorsanız eleştirmek için yazıyorsunuz sanırım, farklardan bahsetmeden kıyaslama yapmak mümkün olsa yapardık. Biz özümüzün iyi olduğuna inanıyoruz, çünkü Allah'ın nurundan yaratıldığımızı düşünüyoruz. Bu bizi sıradanlıktan ayırıyor, ancak sıradan olmamak için iyi şeyler yapmakla kendimizi ölçüyoruz. Bunun için de niyet esası var. Besmele çekmek, birşeyi sıradan, rastgele şekilde yapmamayı gerektiriyor. Yahudilerde de bu var, Tanrı'yı sadece özel zamanlarda anıyorlar. Biz de özel bir çaba sarfederken işimize beslemeyle başlıyoruz. Başkaları özel olduklarını düşünüyor, biz ise akıllı çabamızın bizi özelleştirdiğine inanıyoruz.
 
Geri