Ahmet Örken'in daha bu ayki (Aralık 2017) Cyclist Türkiye dergisinde bir röportajı var. Orada ICA takımına gitme amaçlarını, kendisine sağlayacağı avantajları, faydaları büyük hevesle anlatıyordu. Hatta 1-2 yıl önce kendisine bir İtalyan kulübünün teklifte bulunduğunu ama hazır hissetmediği için gitmediğini, fakat bunu hep kafasına taktığını, ICA'nın teklifine de bu sebeple çok sevindiğini anlatıyordu.
Karara çok şaşırdım ve üzüldüm.
Ahmet, anladığım kadarıyla "başkaları ne der hapishanesi"ne düşmüş. Çevre baskısı, aile baskısı, toplum baskısı derken bir karar vermek zorunda kalmış.
Malum zihniyet yüzünden geleceği parlak bir sporcumuzun istikbali olumsuz yönde etkilendi. İleride ne olur, bilemeyiz. Belki çok daha iyi takımlardan transfer teklifi alır. Ancak hayatta her şey bir tecrübedir. ICA'da iyi kötü tecrübe edinecekti, kendini geliştirme imkanı bulacaktı. Orada edindiği tecrübeleri Türk milli takımına aktaracak, ülke başarımızın artmasını sağlayacaktı.
Bu ülkede hakim zihniyet buyken, ne spor gelişir, ne de insanlık namına yol alabiliriz.