Ozan k.
Forum Bağımlısı
- Kayıt
- 13 Haziran 2014
- Mesaj
- 2.016
- Tepki
- 2.635
- Şehir
- İstanbul
- Bisiklet
- KTM
Ben amatör spor denilen yani futbol dışında hentbol, voleybol, masatenisi ve basketbolu lisanslı yapmış, başka bir kaç amatör sporu da icrs etmiş, federasyon başkanlarını tanımış, takım yöneticilerini bilen birisiyim.
Herhangi bir amatör sporda o ülkenin dünyadaki konumunu popülerliğin yanısıra devletin o branşa bakış açısı, organizasyonu, uzun vadeli yapılanması belirler.
Devlet istese amatör sporlarda çok başarılı olunabilir. E neden olunmuyor? Para mı yok? Var.
Yetenek mi yok hayır var...
Ama bu tür organizasyonlar tehlikelidir, sizin hemşeriniz elemede geçilir, sevmediğiniz adamı takıma almak zorunda kalırsınız, sevmediğiniz siyasi görüşten- etnisiteden biri daha başarılıdır size hoca olur. Bunlar bizim ülkenin yeni sorunları seğil. Eskiden beri gelen sıkıntılar bunlar.
Bu işte başarılı olmak isteyen ülkeler zaten beden eğitim öğretmenlerini buna göre eğitir, sabit olmayan gezici yetenek avcıları çalıştırır. Bilimsel yöntemlerle bu avcılar okılları gezerek tüm öğrencilerin neye yeyeneği var, hangi sporu yapması gerekir tespit eder. Bu sporlara yönlendirir.
Siz diyorsunuz ki Hakkari'de çocuk tenise yetenekli olsa ne yazar. Ama işte zaten çok yeteneklileri erkenden bursla alır ve spesifik olarak oluşturulmuş okullara verirler. Ailesi de burs sayesinde rahat eder ve çocuğunu engellemez.
Rusya'da, Brezilya'da, Çin'de , kübada vs vs daha bir sürü memlekette belli spor dalına özel okullar vardır.
İlkokul, lise vs mesela çocuk masatenisi oynuyor, bursla alırlar çocuğu, derler ki 18 yaşına kadar eğitim masrafları artı yemesi içmesi bizden. Eğer pro olamazsa da biz onu eğitimci hoca vs olarak istihdam edeceğiz. Böylece aile rahat eder.
Düşünün bir okul var öğrencilerin tamamı bisikletçi veya tenisçi. Her gün ders görüyorlar ama antrenman da yapıyorlar. Hem de ülkenin en yetenekli rakipleri ile birlikte. Gelişmezler mi?
İşte çin, Rusya, küba vs böyle çalışıyor.
Shut up legs desem hatırlar mısınız ?
Bir gün doğu almanyada ilkokula iki eğitimci gidiyor salona çocukları topluyor, kalp bandı takıyor ve hepsine trainerda sürdürüyor. Ve yetenekli olanlara ( düşük kalp ritmi, yüksek watt vs) sana yarış bisikleti hediye etsek ister misin diyorlar. Tabi hayır diyen çocuk çıkmıyor. Sonra devlet alıp yetiştiriyor. Jens voigt ve bir dolu adam efsane bisikletçi oluyor.
Hani biri dedi ya bakanlık bisiklet hediye ediyor ama çocuklar satıyor diye. Sanki devlet bilmiyor mu yani? İstes kralını yapar. Ben burada federasyon yetkililerine başkanına anlatıyorum kendisi de biliyor ama önceliği o değil.
Şimdi bizde ehliyeti olmayan F1 pilotu, masa tenisi oynamayan olimpiyat şampiyonu falan sokakta yürüyor haberimiz yok.
Var mı bizim böyle bir politikamız? Allah korusun olmaz. Ya öteki taraftan biri daha iyiyse?
Eskiden Türkiye'nin bir federasyonu x spor kulübünün oyuncularını yenen y sporcusunu milli takıma almazdı. Kampa sokmazdı. Yıllarca ayıp vs dedik. Y kulübü ve sporcusu haksızlık dedi, biz gelsek böyle yapamayız vs dedi. Geçen sene Y külübünün adamı seçimi kazandı şimdi de X sporcularını almıyorlar
Bizim milli takım hiç en güçlü haliyle maça çıkamadı. Diğerinin siyasi görüşü, renhi, tipi, memleketi, burcu bile farklı olsun yeter. Bunlar zaten bahane. Olay rantı paylaşmak istememekte. Beraber kazanalım yerine küçük olsun benim olsunculukta.
Her başa gelen diğerini ezer, yaygara kopunca bu birlik ve beraberliğe en çok ihtiyaç duyulan bu günlerde diye konuşmaya başlar.
Mahalle muhtarlığından spor kulübüne, apartman yöneticiliğinden siyasete kadar hep böyledir.
O yüzden bizim turun sitesi niye kötü, organizasyon niye yetersiz, sporcularımız neden başarısız diye sormayın hepiniz biliyorsunuz. Başkasının hakkı yenirken susarsanız daha çooook hakkınız yenecek demektir.
Herhangi bir amatör sporda o ülkenin dünyadaki konumunu popülerliğin yanısıra devletin o branşa bakış açısı, organizasyonu, uzun vadeli yapılanması belirler.
Devlet istese amatör sporlarda çok başarılı olunabilir. E neden olunmuyor? Para mı yok? Var.
Yetenek mi yok hayır var...
Ama bu tür organizasyonlar tehlikelidir, sizin hemşeriniz elemede geçilir, sevmediğiniz adamı takıma almak zorunda kalırsınız, sevmediğiniz siyasi görüşten- etnisiteden biri daha başarılıdır size hoca olur. Bunlar bizim ülkenin yeni sorunları seğil. Eskiden beri gelen sıkıntılar bunlar.
Bu işte başarılı olmak isteyen ülkeler zaten beden eğitim öğretmenlerini buna göre eğitir, sabit olmayan gezici yetenek avcıları çalıştırır. Bilimsel yöntemlerle bu avcılar okılları gezerek tüm öğrencilerin neye yeyeneği var, hangi sporu yapması gerekir tespit eder. Bu sporlara yönlendirir.
Siz diyorsunuz ki Hakkari'de çocuk tenise yetenekli olsa ne yazar. Ama işte zaten çok yeteneklileri erkenden bursla alır ve spesifik olarak oluşturulmuş okullara verirler. Ailesi de burs sayesinde rahat eder ve çocuğunu engellemez.
Rusya'da, Brezilya'da, Çin'de , kübada vs vs daha bir sürü memlekette belli spor dalına özel okullar vardır.
İlkokul, lise vs mesela çocuk masatenisi oynuyor, bursla alırlar çocuğu, derler ki 18 yaşına kadar eğitim masrafları artı yemesi içmesi bizden. Eğer pro olamazsa da biz onu eğitimci hoca vs olarak istihdam edeceğiz. Böylece aile rahat eder.
Düşünün bir okul var öğrencilerin tamamı bisikletçi veya tenisçi. Her gün ders görüyorlar ama antrenman da yapıyorlar. Hem de ülkenin en yetenekli rakipleri ile birlikte. Gelişmezler mi?
İşte çin, Rusya, küba vs böyle çalışıyor.
Shut up legs desem hatırlar mısınız ?
Bir gün doğu almanyada ilkokula iki eğitimci gidiyor salona çocukları topluyor, kalp bandı takıyor ve hepsine trainerda sürdürüyor. Ve yetenekli olanlara ( düşük kalp ritmi, yüksek watt vs) sana yarış bisikleti hediye etsek ister misin diyorlar. Tabi hayır diyen çocuk çıkmıyor. Sonra devlet alıp yetiştiriyor. Jens voigt ve bir dolu adam efsane bisikletçi oluyor.
Hani biri dedi ya bakanlık bisiklet hediye ediyor ama çocuklar satıyor diye. Sanki devlet bilmiyor mu yani? İstes kralını yapar. Ben burada federasyon yetkililerine başkanına anlatıyorum kendisi de biliyor ama önceliği o değil.
Şimdi bizde ehliyeti olmayan F1 pilotu, masa tenisi oynamayan olimpiyat şampiyonu falan sokakta yürüyor haberimiz yok.
Var mı bizim böyle bir politikamız? Allah korusun olmaz. Ya öteki taraftan biri daha iyiyse?
Eskiden Türkiye'nin bir federasyonu x spor kulübünün oyuncularını yenen y sporcusunu milli takıma almazdı. Kampa sokmazdı. Yıllarca ayıp vs dedik. Y kulübü ve sporcusu haksızlık dedi, biz gelsek böyle yapamayız vs dedi. Geçen sene Y külübünün adamı seçimi kazandı şimdi de X sporcularını almıyorlar
Bizim milli takım hiç en güçlü haliyle maça çıkamadı. Diğerinin siyasi görüşü, renhi, tipi, memleketi, burcu bile farklı olsun yeter. Bunlar zaten bahane. Olay rantı paylaşmak istememekte. Beraber kazanalım yerine küçük olsun benim olsunculukta.
Her başa gelen diğerini ezer, yaygara kopunca bu birlik ve beraberliğe en çok ihtiyaç duyulan bu günlerde diye konuşmaya başlar.
Mahalle muhtarlığından spor kulübüne, apartman yöneticiliğinden siyasete kadar hep böyledir.
O yüzden bizim turun sitesi niye kötü, organizasyon niye yetersiz, sporcularımız neden başarısız diye sormayın hepiniz biliyorsunuz. Başkasının hakkı yenirken susarsanız daha çooook hakkınız yenecek demektir.


















