Mesut Girgiç
Forum Bağımlısı
- Kayıt
- 28 Mart 2006
- Mesaj
- 4.518
- Tepki
- 11.736
- Şehir
- Konya
GİRİŞ:
24 saate yakın süre bisiklet selesinde oturarak , hemen hemen yarısı sadece uydudan izlenebilen toprak ve taşlık 300 km. lik parkurda evlerine ulaşmak için yaşam mücadelesi veren ironmanların gerçek hikayesini “İronman Ar-Ge Company Pictures” iftiharla siz değerli izleyicilerine sunar.
“ÖLÜMÜN PEDAL SESLERİ, TUZ GÖLÜ DESTANI.”
BU DESTANIN YAZILMASINDAKİ AMAÇLAR:
Ekibin amaçları: ( hepsi gerçekleştirilmiştir)
1. Konya’dan bisikletle yola çıkıp Cihanbeyli’ den iron-isa yı da alarak Tuz gölüne ulaşmak. Gölün Batı kıyısını en kuzeyinden – en güneyine dek keşfetmek ve gölden sonra macera olsun diye haritada olmayan bir parkur seçip dağ-aşırı bisiklet sürerek Konya’ya geri dönmek.
2. Bir oturumda 300km/gün yol giderek en uzun yolu giden 3 kişilik amatör ekip olmak.
3. Ekibin içinde yer alan 57 yaşındaki iron-dede ile de yine 300 km. de “yaş” rekorunu kırmak.
4. Bir oturumda bisiklet selesinde en uzun süre oturan ekip olmak.(Dedenin evi Konya’nın en güneyinde olduğundan 22,5 saat/gün selede oturma ile rekor iron-dede de, ikinci olarak ise 20,5 saat/gün ile iron-mesut ta)
ORYANTASYON:
Tarih: 11 haz. 2006 Pazar
Total km. : evden-eve 300 km/gün
Total süre:22.5 saat/gün (iron dede)
Rota: Konya- Cihanbeyli-Tuzgölü-Konya
Aşağıdaki uydu fotosunda yeşil çizgi karayolları haritalarında olmayan sadece iron-dede’yle iron-mesut un gece gittiği toprak-taşlık patikadır. Geçilen parkurlar GPS aletine yer-imleri konularak haritalaştırılmıştır. İşte İronmanların rotasının uydu haritası.
http://i62.photobucket.com/albums/h101/ironmantuzgolu/1harita.jpg
SERÜVEN BAŞLIYOR.
RÜZGAR SANKİ “DUR” DİYORDU...
Tüm ekip sabah 05:00 de Konya’nın malum yerinde buluştular ve yola koyuldular. Ortalık henüz alaca karanlıktı.
http://i62.photobucket.com/albums/h101/ironmantuzgolu/a.jpg
Ortalık aydınlandıkça rüzgarın ilerlemeyi zorlaştırıcı gücü daha iyi görünüyordu. Ekibe direk kafadan vuran rüzgar sanki yol kenarındaki bayrak ve flamaları iplerinden kopartmaya çalışıyordu.
http://i62.photobucket.com/albums/h101/ironmantuzgolu/aa.jpg
Ekipteki herkes tekrar tekrar kafasının içinde 300km. nin akşama kadar nasıl biteceğini düşünüyor ve tüm enerjisini rüzgara karşı pedal çevirmeye harcıyordu.
(önde ekibin elebaşısı iron-mesut, ortada iron-ergin, en arkada en masumu iron-dede)
http://i62.photobucket.com/albums/h101/ironmantuzgolu/aaa.jpg
Ekip daha önce hiç bu kadar malzeme yüklü yola çıkmamıştı. Aşağıdaki resimde görüleceği üzere “İronman – 42(Konya)” plakalı fx-7.5 model bisiklet aynı zamanda ekibin acil enerji ihtiyacını karşılayacak bir “first-aid” yani “ilk yardım” çantası taşıyordu. Bu çantanın içinde “kurutulmuş incir” ve yine iyi bir enerji kaynağı olan “yüksek oktan kükürtsüz cezerye” mevcuttu.
http://i62.photobucket.com/albums/h101/ironmantuzgolu/aaaaa.jpg
Ekip Konya şehir hudutlarını terk ederken bir levha sanki ekibe moral vermeye çalışıyordu. Cihanbeyli 100km. yazmak yerine Cihanbeyli 99,9 km. yazan bu levha tüm istatistiki veriler gibi bir aldatmacadan öteye gidemezdi. Ekip elemanları hep bir ağızdan “Bırak bu numaraları Mayk. Artık, söz verilmiş ve ok yaydan kurtulmuş, 100 de olsa, 300 de olsa 3000 kilometre de olsa dönmek de yok, ölmek de yok.” diyorlardı.
http://i62.photobucket.com/albums/h101/ironmantuzgolu/aaaaaa.jpg
VE PATLAK ÖNLEME ŞERİDİ ANSIZIN ÖN LASTİĞİ PATIR PATIR PATLATMAYA BAŞLAR.
O da neydi? Bunca yıldır uzun yol şöförlüğü(bisikletçiliği) yapan iron-mesut’un lastiği patlıyordu. Bu bir utanç vesilesiydi. Hem de 35’inci ve 40’ıncı km. lerde olmak üzere ardı ardına iki kez patlama hadisesi cereyan etmişti ve 300 km. boyunca patlak sorunu neredeyse milyonlarca kez, anasından emdiği sütü burnundan patlak patlak getirecekti. Ancak patlağın sebebi dışarda değil içerdeydi. Kale içten kuşatılmıştı. Yani lastiği diken vb. değil maalesef PATLAK ÖNLEME ŞERİDİ PATLATIYORDU. Hem de lastiği onarılmayacak şekilde sadistçe liğme liğme jiletlemiş gibi yapıyordu. Ayrıca 700x32 ebatındaki dış lastik tamirden sonra yüksek basınçla şişirilemediğinden canta tam oturmuyor ve ön tekere balans vuruntusu yapıyordu. Bu balans kusuru gidonda, darbeli matkap çalışıyormuş gibi hissediliyordu . Bu da yetmemiş olacak ki; ön tekeri söküp takarken ayarı bozulan ön fren pabucu da devre dışı kalınca dağ-tepe her yeri sadece arka freniyle gitmek zorunda kalan iron-mesut hatta bazen ayaklarını yere sürtmek suretiyle ayak frenini icat etmek zorunda bile kalmıştı. Ama olsun du. İron-mesut bu şekilde de bir destan yazabilirdi ve nitekim bir destan yazmaktan da geri kalmamıştı.
http://i62.photobucket.com/albums/h101/ironmantuzgolu/b.jpg
İron-mesut’un el alışkanlığından dolayı vırt zırt gayri ihtiyari çektiği resimlerden biri olan şu levha sonra ekibin hayatını kurtaracaktı. Hikayenin taaaaa en sonunda bu levhaya tekrar geri döneceğiz. Levhayı hafızanıza iyice çakın. Çünkü iron-mesut öyle yaptığı için şu anda hayatta. (Karakaya köyü:17km)
http://i62.photobucket.com/albums/h101/ironmantuzgolu/bb.jpg
Lastik tamiratından sonra gidilen 30-40 km. lik asfalt yol ekibin keyfini biraz yerine getirmiş ve güneş te sıcak yüzünü göstermeye başlamıştı. “Ortalık nihayet ısınıyor muydu neydi” idi? Ki nitekim öyleydi. Yani ısınıyordu.
http://i62.photobucket.com/albums/h101/ironmantuzgolu/bbb.jpg
ISIRILMIŞ DAĞ MANZARASI (veya çürük diş manzarası)
Cihanbey’liye yaklaşmadan önce tırmanılan rampanın yanında iron-mesut’un “çürük diş” veya “ısırılmış dağ manzarası” olarak tabir ettiği manzara görülüyordu.
http://i62.photobucket.com/albums/h101/ironmantuzgolu/bbbb.jpg
İronmesut başka yabancı ülkeler gezip görmese ve bilmese asla ama asla konuşmazdı. İnsanlar bu dağları böyle tam ortasından hart diye ısırmak zorundalar mıydı? Bazı ülkeler doğanın orijinal dokusuna zarar verdiğinden dolayı bu tür taş ocaklarını yoldan görünmeyen cephelere kurmakta yada işleri bitince dağı eski orijinal haline yakın görünüşe döndürmeye ve ağaçlandırmaya gayret etmekteydiler. İron-mesut bilir de konuşurdu. Ve bu tabiatın doğal dokusunu koruma işini çok kafa takıyordu. Buyrun şu manzaraya siz de takmayın da göreyimdi.
http://i62.photobucket.com/albums/h101/ironmantuzgolu/bbbbb.jpg
Ve dağı kemiren tırtıl (bir tür tır veya kamyon) ekibin yanından bas bas korna çalarak geçiyordu. Tır’ın tekerlerinin sayısını görünce iron-mesutun aklına dağları kemiren kamyonlara da patlak önleme şeridi takmak geldi. Şöförün bir kabahati olmadığından iron-mesut tırın şoförüne kendi patlak önleme şeritlerinden hediye etmekten son anda vazgeçiyordu. İronman Arge Company Pictures ekibi bu seferlik dağın yarısını alıp götüren tıra izin veriyor ve bir daha olmasın der gibi yan gözle tır’a bakıyordu.
http://i62.photobucket.com/albums/h101/ironmantuzgolu/bbbbbb.jpg
Taş ocağının dibindeki şunca buğday başağına ve göz alabildiğine uzanan tarlalara yazık değil miydi? Taş ocağının tozu aynı zamanda ülke tarımına da zarar veriyordu. Buna yürek nasıl dayansın dı? İron-mesut patlaklarına mı yansın dı yoksa ısırılmış dağın haline mi acısın dı? Veya tarlalara mı dayansın dı?
http://i62.photobucket.com/albums/h101/ironmantuzgolu/bbbbbbb.jpg
Aşağıda Devamı Vardır...
24 saate yakın süre bisiklet selesinde oturarak , hemen hemen yarısı sadece uydudan izlenebilen toprak ve taşlık 300 km. lik parkurda evlerine ulaşmak için yaşam mücadelesi veren ironmanların gerçek hikayesini “İronman Ar-Ge Company Pictures” iftiharla siz değerli izleyicilerine sunar.
“ÖLÜMÜN PEDAL SESLERİ, TUZ GÖLÜ DESTANI.”
BU DESTANIN YAZILMASINDAKİ AMAÇLAR:
Ekibin amaçları: ( hepsi gerçekleştirilmiştir)
1. Konya’dan bisikletle yola çıkıp Cihanbeyli’ den iron-isa yı da alarak Tuz gölüne ulaşmak. Gölün Batı kıyısını en kuzeyinden – en güneyine dek keşfetmek ve gölden sonra macera olsun diye haritada olmayan bir parkur seçip dağ-aşırı bisiklet sürerek Konya’ya geri dönmek.
2. Bir oturumda 300km/gün yol giderek en uzun yolu giden 3 kişilik amatör ekip olmak.
3. Ekibin içinde yer alan 57 yaşındaki iron-dede ile de yine 300 km. de “yaş” rekorunu kırmak.
4. Bir oturumda bisiklet selesinde en uzun süre oturan ekip olmak.(Dedenin evi Konya’nın en güneyinde olduğundan 22,5 saat/gün selede oturma ile rekor iron-dede de, ikinci olarak ise 20,5 saat/gün ile iron-mesut ta)
ORYANTASYON:
Tarih: 11 haz. 2006 Pazar
Total km. : evden-eve 300 km/gün
Total süre:22.5 saat/gün (iron dede)
Rota: Konya- Cihanbeyli-Tuzgölü-Konya
Aşağıdaki uydu fotosunda yeşil çizgi karayolları haritalarında olmayan sadece iron-dede’yle iron-mesut un gece gittiği toprak-taşlık patikadır. Geçilen parkurlar GPS aletine yer-imleri konularak haritalaştırılmıştır. İşte İronmanların rotasının uydu haritası.
http://i62.photobucket.com/albums/h101/ironmantuzgolu/1harita.jpg
SERÜVEN BAŞLIYOR.
RÜZGAR SANKİ “DUR” DİYORDU...
Tüm ekip sabah 05:00 de Konya’nın malum yerinde buluştular ve yola koyuldular. Ortalık henüz alaca karanlıktı.
http://i62.photobucket.com/albums/h101/ironmantuzgolu/a.jpg
Ortalık aydınlandıkça rüzgarın ilerlemeyi zorlaştırıcı gücü daha iyi görünüyordu. Ekibe direk kafadan vuran rüzgar sanki yol kenarındaki bayrak ve flamaları iplerinden kopartmaya çalışıyordu.
http://i62.photobucket.com/albums/h101/ironmantuzgolu/aa.jpg
Ekipteki herkes tekrar tekrar kafasının içinde 300km. nin akşama kadar nasıl biteceğini düşünüyor ve tüm enerjisini rüzgara karşı pedal çevirmeye harcıyordu.
(önde ekibin elebaşısı iron-mesut, ortada iron-ergin, en arkada en masumu iron-dede)
http://i62.photobucket.com/albums/h101/ironmantuzgolu/aaa.jpg
Ekip daha önce hiç bu kadar malzeme yüklü yola çıkmamıştı. Aşağıdaki resimde görüleceği üzere “İronman – 42(Konya)” plakalı fx-7.5 model bisiklet aynı zamanda ekibin acil enerji ihtiyacını karşılayacak bir “first-aid” yani “ilk yardım” çantası taşıyordu. Bu çantanın içinde “kurutulmuş incir” ve yine iyi bir enerji kaynağı olan “yüksek oktan kükürtsüz cezerye” mevcuttu.
http://i62.photobucket.com/albums/h101/ironmantuzgolu/aaaaa.jpg
Ekip Konya şehir hudutlarını terk ederken bir levha sanki ekibe moral vermeye çalışıyordu. Cihanbeyli 100km. yazmak yerine Cihanbeyli 99,9 km. yazan bu levha tüm istatistiki veriler gibi bir aldatmacadan öteye gidemezdi. Ekip elemanları hep bir ağızdan “Bırak bu numaraları Mayk. Artık, söz verilmiş ve ok yaydan kurtulmuş, 100 de olsa, 300 de olsa 3000 kilometre de olsa dönmek de yok, ölmek de yok.” diyorlardı.
http://i62.photobucket.com/albums/h101/ironmantuzgolu/aaaaaa.jpg
VE PATLAK ÖNLEME ŞERİDİ ANSIZIN ÖN LASTİĞİ PATIR PATIR PATLATMAYA BAŞLAR.
O da neydi? Bunca yıldır uzun yol şöförlüğü(bisikletçiliği) yapan iron-mesut’un lastiği patlıyordu. Bu bir utanç vesilesiydi. Hem de 35’inci ve 40’ıncı km. lerde olmak üzere ardı ardına iki kez patlama hadisesi cereyan etmişti ve 300 km. boyunca patlak sorunu neredeyse milyonlarca kez, anasından emdiği sütü burnundan patlak patlak getirecekti. Ancak patlağın sebebi dışarda değil içerdeydi. Kale içten kuşatılmıştı. Yani lastiği diken vb. değil maalesef PATLAK ÖNLEME ŞERİDİ PATLATIYORDU. Hem de lastiği onarılmayacak şekilde sadistçe liğme liğme jiletlemiş gibi yapıyordu. Ayrıca 700x32 ebatındaki dış lastik tamirden sonra yüksek basınçla şişirilemediğinden canta tam oturmuyor ve ön tekere balans vuruntusu yapıyordu. Bu balans kusuru gidonda, darbeli matkap çalışıyormuş gibi hissediliyordu . Bu da yetmemiş olacak ki; ön tekeri söküp takarken ayarı bozulan ön fren pabucu da devre dışı kalınca dağ-tepe her yeri sadece arka freniyle gitmek zorunda kalan iron-mesut hatta bazen ayaklarını yere sürtmek suretiyle ayak frenini icat etmek zorunda bile kalmıştı. Ama olsun du. İron-mesut bu şekilde de bir destan yazabilirdi ve nitekim bir destan yazmaktan da geri kalmamıştı.
http://i62.photobucket.com/albums/h101/ironmantuzgolu/b.jpg
İron-mesut’un el alışkanlığından dolayı vırt zırt gayri ihtiyari çektiği resimlerden biri olan şu levha sonra ekibin hayatını kurtaracaktı. Hikayenin taaaaa en sonunda bu levhaya tekrar geri döneceğiz. Levhayı hafızanıza iyice çakın. Çünkü iron-mesut öyle yaptığı için şu anda hayatta. (Karakaya köyü:17km)
http://i62.photobucket.com/albums/h101/ironmantuzgolu/bb.jpg
Lastik tamiratından sonra gidilen 30-40 km. lik asfalt yol ekibin keyfini biraz yerine getirmiş ve güneş te sıcak yüzünü göstermeye başlamıştı. “Ortalık nihayet ısınıyor muydu neydi” idi? Ki nitekim öyleydi. Yani ısınıyordu.
http://i62.photobucket.com/albums/h101/ironmantuzgolu/bbb.jpg
ISIRILMIŞ DAĞ MANZARASI (veya çürük diş manzarası)
Cihanbey’liye yaklaşmadan önce tırmanılan rampanın yanında iron-mesut’un “çürük diş” veya “ısırılmış dağ manzarası” olarak tabir ettiği manzara görülüyordu.
http://i62.photobucket.com/albums/h101/ironmantuzgolu/bbbb.jpg
İronmesut başka yabancı ülkeler gezip görmese ve bilmese asla ama asla konuşmazdı. İnsanlar bu dağları böyle tam ortasından hart diye ısırmak zorundalar mıydı? Bazı ülkeler doğanın orijinal dokusuna zarar verdiğinden dolayı bu tür taş ocaklarını yoldan görünmeyen cephelere kurmakta yada işleri bitince dağı eski orijinal haline yakın görünüşe döndürmeye ve ağaçlandırmaya gayret etmekteydiler. İron-mesut bilir de konuşurdu. Ve bu tabiatın doğal dokusunu koruma işini çok kafa takıyordu. Buyrun şu manzaraya siz de takmayın da göreyimdi.
http://i62.photobucket.com/albums/h101/ironmantuzgolu/bbbbb.jpg
Ve dağı kemiren tırtıl (bir tür tır veya kamyon) ekibin yanından bas bas korna çalarak geçiyordu. Tır’ın tekerlerinin sayısını görünce iron-mesutun aklına dağları kemiren kamyonlara da patlak önleme şeridi takmak geldi. Şöförün bir kabahati olmadığından iron-mesut tırın şoförüne kendi patlak önleme şeritlerinden hediye etmekten son anda vazgeçiyordu. İronman Arge Company Pictures ekibi bu seferlik dağın yarısını alıp götüren tıra izin veriyor ve bir daha olmasın der gibi yan gözle tır’a bakıyordu.
http://i62.photobucket.com/albums/h101/ironmantuzgolu/bbbbbb.jpg
Taş ocağının dibindeki şunca buğday başağına ve göz alabildiğine uzanan tarlalara yazık değil miydi? Taş ocağının tozu aynı zamanda ülke tarımına da zarar veriyordu. Buna yürek nasıl dayansın dı? İron-mesut patlaklarına mı yansın dı yoksa ısırılmış dağın haline mi acısın dı? Veya tarlalara mı dayansın dı?
http://i62.photobucket.com/albums/h101/ironmantuzgolu/bbbbbbb.jpg
Aşağıda Devamı Vardır...