cumartesi malesef bisiklet dağıtımına katılamadım. ancak dün yarıştayken gruptan bazı arkadaşlar anlatıyordu, bisikletini gözyaşları içinde seven bir kız çocuğu görmüşler sahilde.
burada her yıl apır sapır katılım ücretini eleştirip, bisiklet dağıtma işi ile gran fondoyu ayırmalarını isteyen maddiyatçı tayfaya gelsin. boş mezar bulsa içine girecek insanlar için bir çocuğu mutlu etmekten vazgeçmeyen velotürk ekibine, her yıl olduğu gibi bu yıl da teşekkür etmek istiyorum.
organizasyon her şeyiyle mükemmeldi. hatta vücut kasım ayının ilk hafta sonuna çeşme'de girmeye o kadar alışmış ki, başka bir yerde ilk geceler kesinlikle deliksiz uyuyamayan ben, iki gece de evimdeymiş gibi uyudum.

etkinlik devam ettiğince de katılmaya devam edeceğim.
gelelim yarışa.
geçen yıla göre 2000 km az binmiş olmama rağmen uzun rotayı 30.3 km/h ortalama, 3:18 (organizasyon 1 dakika fazla yazmış gerçi) ile, kendim bile öngöremediğim bir sürede bitirdim. çok hazır hissetmiyordum (evlilik etkisi

), kilom da 85.5, normal halimden 4 kg fazlam var..

kilo kategorisi yaparlarsa kürsüye oynarım seneye.

önceki iki yarışı 3:55-4:00 arasında bitirmiştim. bu yıl ilk defa şanssızlık yaşamadan bitirdim.
bu yıl şanssızlık yaşamadım. her yıl yarış boyunca 2.5 litre su tüketiyorum, bu sebeple bir istasyonda durmam gerekiyor. alaçatı'dan itibaren güzel bir grup kurmuştuk, 2. istasyonda suyum bittiği için mecburen durup su doldurdum, grubu kaybettim. en azından sert yokuşa kadar daha az rüzgar yiyip gidebilirdim. tek başıma çalışmak yokuşta tükenmeme neden oldu yine. insanlar su almadan nasıl gidiyor anlayamıyorum. sırtıma yarım litre de su almıştım, yine de yetmedi. ilk istasyondan sonraki inişle birlikte en büyük sorunlarım bunlar, diğer sıkıntıları daha fazla antrenmanla kapatabilirim ama şu su alma ihtiyacı ve iniş korkum yüzünden bayağı vakit kaybediyorum. inişte gruptan kopunca da yalnız kalıyor insan.
neyse, haftada bir çıkmaya göre bu yıllık kendimi başarılı sayıyorum. seneye 10 kg verirsem daha iyi bir sonuç hedefleyebilirim.