Jordanred Bisiklet Forması, Bisiklet Taytı ve Bisiklet Giyimine Dair Her Şey

0'dan 1700 Metreye 7 gün 700 Km (Mersin-Boğsak-Aydıncık-Anamur-Abanoz Yaylası-Ermenek-Mut-Silifke)

tamamdır, yolculuk tur moduna sen de turcu ruhuna bürünmüşsün...

bir iki gün gidince insan çok bişey anlamıyor yaptığı turdan anacak 3. günden sonra işin rengi değişiyor, hayat güzelleşiyor.

sabahları saat beş gibi erken bir vakitte yola çıkman çok yerinde bir karar olmuş... aynen devam etmeye çalış...

akşamları o yemek hem iyice acıktığın, hem de onca yolun üstüne hakettiğin için çok daha lezzetli olacak afiyetle ye... afiyet olsun...

akşamları erken uyumaya ve uyumadan önce, öncelikle kendini olmak üzere, bisikleti ve eşyalarını hızlıca bir gözden geçir...

ağrı, sızı tutulma ve uyuşma var mı, bisiklet içinse herhangi bir gevşeme, ses, sürtünme ve gevşeme var mı diye...

turlar için küçük bir tüyo vereyim nacizane;

öğleden önceleri biraz daha kondüsyon odaklı sür ve günlük yolunun yüzde 60-70 ini bu etapda bitir...

öğle sıcağını dinlenmeyle geçirdikten sonra öğleden sonrasını biraz daha keyfi ve duraklayarak, etrafı gezerek geçir...

özetle güneş doğarken çık, tepedeyken dinlen, batarken dur...

yolların açık, rüzgarın arkanda olsun,

foto ve notların çoğaldı, memnunun artarak çoğalmasını istiyoruz.

selamlar...
 
Scudo
Kardesım bıraz gec oldu ama kusura kalma ben Ermeneklıyım.Suan aılemle bırlıkte Manısa da ıkamet etmekteyım.Baba topragım Ermenek (Eskı adı Gokcesekı koyu, sımdıkı adıyla Camlıca).Ama Anamurda ve Abanoz yaylasında da bır cok akrabam var.Telefon numaran olaydı sayet arar guzergahında mısafır ettırırdım.Hemde yol ıle ılgılı nuansları paylasırdım.Kısmet degılmıs.Senı canı gonulden yurekten tebrık edıyorum.Allah emeklerını bosa cıkarmasın.Yolun acık olsun.Yuregıne ve ayaklarına saglık.Manısa' ya yolun duser ıse mutlaka beklerım.Her zaman bir kapım acıktır.Sevgı ve selamla!
 
Tebrikler hocam.Bu kadar tesadüf olur sizin geçtiğiniz yerlerden bir gün sonra biz de geçtik hele Ağaçlı-Yanışlıdan Aydıncık'a kadar olan yokuşta ben de aynı duyguları yaşadım ama Aydıncık'a kadar olan iniş çıktığınız yokuşa değiyor bence.Kazasız belasız...
 
TUR GÜNLÜĞÜ : MERSİN-BOĞSAK-AYDINCIK-ANAMUR-ABANOZ YAYLASI-ERMENEK-MUT-SİLİFKE (BOL RESİMLİ)

Merhabalar,

Öncelikle en son yazdığım tur yazısından sonra uzun süre geçmesine rağmen foruma girip turu tamamlayıcı ve gün gün ayıran bir yazı yazmaya fırsat bulamadım. Aslında planladığım yazı yazma yöntemi; her günün bitiminde yerleştiğim yerde tur yazısını hazırlayıp aktif bir şekilde sizlerle paylaşmaktı... Ama gelin görün ki bu iş hiç kolay değilmiş... Yattığım yeri zor buluyordum, bulduğumda da bırakın uyumayı, direk bayılıyordum :) Tur sırasında yaşadığım ve öğrendiğim deneyimlerin hayatıma büyük kazanç sağladığı düşüncesindeyim. Zorluklar ile mücadele etmeyi öğrenmek, üstüne üstlük bunu yanlız başına yapma çabası; insanı alternatif pratik fikirler bulmaya zorlayarak, sorun çözme kabiliyetini arttırıyormuş...Turda tanıştığım insanlar ve deneyimlediklerim hala gözümün önünden gitmiyor... Sizlerle tur yazısında bu bilgi ve notları da paylaşacağım. Bu turda bana destek veren herkese, öneri ve görüşlerini eksik etmeyen tüm bisiklet severlere teşekkür ediyorum...


1.GÜN : MERSİN-BOĞSAK :

Tura çıkmayı planlama süreci, ailenin kaygılarını giderecek sohbet ve hazırlanma süresinden ötürü, gece planladığımdan daha geç saatte yatabildim. Saat 1:30 gibi yatağa girdim ve saati sabah 6:00'a kurdum. Evet, saat 1:30'da yatağa girdim ama içimde ki heyecandan ötürü yatabilmem epey bir zaman aldı diyebilirim... Uyuyamıyordum, sürekli içim bilinmezliğin verdiği bir heyecanla resmen pır pır ediyordu... Nasıl uyuduğumu hatırlamıyorum, saat 6:00'da alarmın çalışı ile zıplayarak yataktan kalktım. Bütün aile bireyleri (annem ve babam) ayakta kahvaltıyı hazırlamış beni bekliyorlardı. Kahvaltı harika görünüyor bir tek uğurlamak için bando takımı eksikti :)

20150721_160325.jpg

Malzemelerim ve bisikletim ile bir gün önceden tur hazırlıklarım.

20150720_195651.jpg

Bisikletimin sade hali.

20150722_074612.jpg

Sabah saat 07:00'ı gösteriyor ve artık yola çıkma vakti geliyordu...

20150722_074952-01.jpeg

Yaşanılacak deneyimlere ve olumlu olumsuz tüm tecrübelere karşı yelken açıp yola çıkılmıştır. Sol arkada annelerin hep yaptığı gibi; "su gibi git gel" merasimi yaşanmadı değil. Kova ile su döküldükten sonra yola çıkıldı :)

Haber bültenleri bas bas bağırıyordu. Kavurucu afrika sıcakları kapıda, termometreler normal sıcaklığın 8 ila 10 derece üstünü gösterecek diye... Ama kim aldırış eder, heyecanım ve tutkum hepsini bastırıyordu. Öncelikli hedefim; sabah saatlerinde yüksek tempo yapıp gün içerisinde ki uzun kilometreleri bu süre içerisinde eritmek, öğle sıcağında dinlenecek yer bulup 2 saat dinlenmek sonra tekrar akşam saat 6 ila 7'ye kadar bir sürüş planlıyordum.

20150722_080013.jpg

Güneş yanıkları oluşmamış, yüzünde daha gözlüğün izi çıkmamış, terden kıyafeti vücuduna yapışmamış, sonra yokuş inerken bir anda kuruyup donmamış narin kırılgan gencin olacaklardan habersiz ilk fotoğrafı... :)


20150722_090146.jpg

Hiç mola vermeden Mersin'in Erdemli ilçesine vardım... Aman motorlar geldim sanmayın, bisikletim görünmemiş aşağıda yavrucak...

20150722_101221.jpg

Silifke'ye varmak üzereyken yolda pansiyon işleten bu güzel amcadan matarama doldurması için su rica ettim. Hiç kırar mı? Buyur etti, birlikte meyve yedik, serinledim ve ayrıldım... Ortada ki yaşlı teyze amcanın annesi, bisiklet ile ona göre pisiklet ile "teeeeeee oracıklara" gitmem mümkün değilmiş... Ellerinden öptüm ayrıldım.

20150722_103552.jpg

Saat 12'ye doğru geliyordu ve hava bir hayli sıcaklamıştı... Yol çift şeritli olduğu için ve etrafta gölge bulamadığım için, bir çalılık bölgenin gölgesine sığındım ve ailenin hazırlamış olduğu bir kaç yiyeceği hemen miğdeye gönderdim...

20150722_103745.jpg

Gölgelik alan...

20150722_105506.jpg

Oturduğum yerde uzun süre yorgunluktan fark edememiştim ama kafamı kaldırıp dikkatlice bakınca "kızkalesi"nin bana denizden bakış attığını fark ettim... Yani kızkalesi'ne varmıştım. Aşağı doğru hafif eğimde bir iniş vardı...

20150722_110317.jpg

Evet, Mersin'in simgelerinden olan ünlü kızkalesi... İlgili arkadaşlar ile efsanesini de paylaşıyorum belki ilginizi çekebilir...

KIZKALESİ EFSANESİ: Korikos'ta yaşayan Krallardan biri, bir kız çocuğu olsun diye gece gündüz Tanrıya yakarmaktadır. Sonunda dileği yerine gelir ve kız büyüdükçe güzelliği ve yardımseverliği ile herkesin sevgisini kazanır. Günlerden bir gün kente bir falcı gelir. Kral onu saraya çağırtır, kızının geleceğini öğrenmek ister. Falcı prensesin eline bakınca irkilir ama bir şey söylemez. Kral zorlayınca, Kralım Kızınızı bir yılan sokacak, bu yazgıyı hiçbir şey bozamayacak, siz dahi engel olamayacaksınız deyip oradan ayrılır. Kral, kıza birşey söylemez ama düşüncelere dalar. Sonunda kıyıya yakın üçük bir adacık üzerinde, ak taşlardan bir kale yaptırmaya karar vererek kaleyi yaptırır ve kızını buraya kapatır. Olan biteni bilmediğinden kızı üzülmekte, günden güne eriyip gitmektedir. Günün birinde saraydan kaleye gönderilen bir üzüm sepetinin içinden çıkan bir yılan kızı sokar ve öldürür.


20150722_110702.jpg

Kızkalesin'de de biraz fotoğraf çekindikten sonra birinci önceliğim Silifke'ye varmaktı. Babam Silifke'de çalıştığından dolayı, onun çalıştığı yere giderek öğle yemeğini onunla Silifke'de yemeye sözleşmiştik...

20150722_112846.jpg


Yollarda ki büyük araç trafiği beni rahatsız ettiğinden ötürü Kızkalesi-Cennet Cehennem yol ayrımına kadar su yolundan gitmeye karar verdim. Tek sakınca kırılmış soda ve bira şişeleriydi. Aman dikkat...

20150722_114715.jpg

Susanoğlu dedikleri tatilcilerin yoğunlukta tercih ettiği beldeye varmıştım. Gölge arayışı içerisinde olduğumdan ötürü, kaçacak yeri bir üst geçidin altında buldum... Zaten tur yazısı boyunca sürekli şayit olacaksınız; "ya su için ,ya da gölge için" büyük savaşlar verdim :) Verdim de galip çıkabildim mi? Gözümde güneş gözlüğünün damgasıyla geziyorum şimdilerde :)

20150722_121502.jpg

Bu güzel insanları kesinlikle atlayamazdım. Silifke'ye varmaya 5km mesafede bir tamirci ve diyalog aynen şu şekilde:

-Merhaba amca mataralarımda ki su bitti, rica etsem soğuk suyunuz varsa doldurabilir misiniz?
-Hele dur bi yeğenim, önce gel bi otur soframıza çayımızı iç, incirimizden ve sıkmamızdan ye, hele bi soluklan ondan sonra buz gibi bir su dolduracagim...

Evet, şehir ve gündelik yaşantıyla beraber kaybettiğimiz paylaşma duygusunu bana yoğun bir şekilde hissettiren, ekmeğini bölerken hiç ama hiç eli titremeyen bu büyük yürekli insanlara teşekkürler. Sanırım hala ekmeğini ve yüreğini bu kadar isteyerek paylaşabilen bu güzel insanlar sayesinde dönüyor dünya...

20150722_123714.jpg

Demiştim gölgeye kaçış çabalarıyla bitti turum diye, :) Kendim kaçarım da bisikletimi güneşin alnında mı bırakacağım... Tabi ki hayır. Bilginiz olsun, Silifke'ye giderken, Atakent bölgesinden sonra ki düzlüklerde 4 adet bu duraklardan mevcut... Yemek molalarını ya da dinlenmelerinizi buralar da rahatlıkla yapabilirsiniz.
20150722_125818.jpg

Ve Silifke'ye vardım. Silifke'ye varmadan önce ölçtüğüm sıcaklık değerlerini de aşağıda ki fotoğrafta sizlerle paylaşacağım.

20150722_125701.jpg

41.2'yi yüksek sanırmışım, yanılmışım, ah yanılmışım... Devamını ileriye sakladım :)

20150722_130919.jpg

Silifke'nin sembolü " Kınalı Keklik "

20150722_131317.jpg

Silifke'ye gelmişiz, Göksu'da fotoğrafımız olmalı diye düşündüm. Yolda yürüyen teyzeyle önce sohbet ettim sonra fotoğraf çektirdim. Çıkarcılık değil, paylaşım, yardımlaşma :)

20150722_131555.jpg

Bisikletim, Göksu Nehri ve tepede Silifke kalesi...

20150722_165750.jpg

Babamın çalıştığı yerde onunla yemek yedikten sonra vedalaşıp, bu pozu verdik. Plan; Silifke'den Boğsak'a gitmek ve orada kamp kurmak...

20150722_172217.jpg

Yolda bisiklet süren amca beni gördü ve yeğenimmmm gel bakim dedi, gel bakim demesine fırsat vermeden yapıştırdım fotoğrafı :) Kendisi beni Silifke'ye girerken görmüş ve seslenmiş ama ben duymamışım. Şimdi buldu fırsatı ve 5 km kadar birlikte pedalladık. " Bende şu sıralar emekliyim ve boştayım dedi, beraber tur yapalım" dedi. Güzel bir şey insanlara bu tutkuyu aşılayabilmek...

20150722_175605.jpg

Silifke'den ayrıldıkça hayat doğaya daha bir yaklaşıyor, betonlaşma daha bir sonlanıyordu...

20150722_175611.jpg

Güneş ben burdayım diyor sağ üst tarafta. :)

20150722_181210.jpg

Aşağısı " Boğsak ". Burada çift şeritli yoldan eski yola bağlanarak kalacağım yere doğru pedallıyorum...

20150722_195019.jpg

Çadırı kurmadan önce şöyle bir yürüyüş yapıyorum sahilde, kamp alanlarına fiyat soruyorum.

20150722_195008.jpg

Boğsak Sahil...

Kamp alanlarına fiyat soruyorum ama çok uç fiyatlar ile karşılaşıyorum... Sadece çadır kurmak ne kadar diye sorduğumda 50 TL diyor Boğsak Camping... Diyorum ki; ee bu fiyatta yemek ve kahvaltı dahil herhalde, Hayır sadece çadır kurma ücreti diyorlar... Suratına bön bön bakarken sağol diyip dönüp gidiyorum...

20150722_185634-01.jpeg

Çadırımı tanıdığımızın devreye girdiği bir işletmenin otoparkına kuruyorum... Eğer tanıdık olmasaydı; muhtemelen biraz daha ileride boş bir araziye kuracaktım... O parayı verene "keriz" derler !

20150722_185924.jpg

Çadırımın içi ve heybemi yastığa dönüştürüyorum...

20150722_190505.jpg


20150722_200914.jpg

20150722_212746.jpg

Sanırım ortamın verdiği huzur ve keyif ile canım güzel bir levrek ve rakı istiyor... Turun en pahalı yemek bütçesini de ilk güne ayırmış oluyorum böylelikle...:) Diğer günler ekmek arası peynire tabii olacağım.


GÜNÜN SONU: (Mersin-Boğsak arası...)

Toplam Km: 110
Sürüş Saati: 8 saat 45 dakika
Maksimum Hız: 45 Km
Ort. Hız: 22 Km
 
Hayırlı uğurlu olsun.Bu tarz konular bize de ışık olmaya devam ediyor.Umarım ekim ayında belirlediğimiz rotayı bizde gerçekleştirebiliriz :)
 
  • Beğen
Tepkiler: cagdascaneroglu
2. GÜN: BOĞSAK-AYDINCIK

Sanırım ilk günün vermiş olduğu yorgunluk ile hafif kas ağrısıyla güne sabah saat 5:30'da uyanarak başladım. Kısmen rahat bir uyku geçirmiştim ama sıcaklık ve nem çok yüksek olduğu için çadırın içerisinde yatmak biraz zorlaşmıştı. Bu nedenden ötürü çadırın ikinci katını kaldırarak daha ferah bir hava akışı sağlamıştım. Bununla da yetinmeyip abartarak kapıyı yarısına kadar fermuarla örtmeden yatmıştım... Sabah alarm çalmadan içeride kıpırdayan birşey olduğunu fark ettim ve zıplayarak uyandım... Uyku sersemliğiyle tam olarak algılayamasam da " kedidir kedi... ! " diyerek geçiştirdim ve güne merhaba dedim... :) Kesinlikle açtım ve kahvaltı yapmam gerekliydi... Bide ilk defa kamp ocağı kullanacak olmanın arzusuyla yanıp tutuşurken, marketten gittim yumurta ve ekmek alıp geldim...

20150723_065902.jpg

20150723_070514.jpg

Hiç merak etmeyin, etraftaki çöpleri sanki orada daha önce hiç kimse kamp kurmamış gibi topladım ve temizledim. Bisiklet kültüründen önce doğaya saygıyı öğrenmek zorundayız.

20150723_063920.jpg

Boğsak'tan güne merhaba...

Evet, kahvaltı aşaması bitiyor, şimdi sıra toplanıp, hazırlanıp tura devam etmekte. Bugünün hedefi Aydıncık'a varmak olacak... Toplanma süresi beklediğimden bir hayli uzun sürüyor(muş)... Ya da ben ilk gün çok dağınık davranmışım... 1 saati buldu ve ancak saat 7:00'da yola çıkabildim...

20150723_083506.jpg

Boğsak'a üstten veda... Etrafta gördüğüm insanlara sordum, eski yoldan gidiş var mı diye? Ama ne yazık ki eski yol artık kapatılmış... Bunu sormamın nedeni de tehlikeli olarak gördüğüm tünellerden geçmemekti.

20150723_083628.jpg

Boğsak Tüneline uzaktan bir bakış.

20150723_085403.jpg

Hava sıcak, terliyim... Ama bir kaygı var... Tünel'de tüm ışıklarımı taktım ve yola devam dedim. Az sonra " before and after olacak " :) Bu Boğsak Tünelinden öncesi. Yüzümde kaygı ve belirsizlik.

20150723_090107.jpg

Evet, bu da Boğsak Tünelinin sonrası...

20150723_091310.jpg

Yollarda ki güzel manzaralar...

20150723_103712.jpg

Buğday eken bir üretici...

20150723_103829.jpg

Evet, yolculuk keyifli ama bir o kadar da sıcak bir şekilde devam ediyordu. Daha karşıma beni zorlayacak tek bir tane rampa gelmemişti... Bende bunlar ne ki diyerek yoluma devam ediyordum.

20150723_101643.jpg

Aşağısı Yeşil Ovacık... Eski yol bu beldenin içerisinden geçerdi ama artık üstünden gidiyoruz. Sol tarafta gördüğünüz dağın arka tarafı ise gemi turlarının varış noktası olan Tisan Koyu... Peki iğrenç bir silüet dikkatinizi çekti mi? Evet sahilde ki kule görünümlü yer bir beton fabrikasının kulesi... Neden denizin dibinde?

20150723_105938.jpg

Petrol istasyonunda gölgeye kaçış... Anladım ki yeni yapılan yolların etrafında ağaç olmadığı için gölgeye hiç bir kaçış alanı yok.

20150723_113633.jpg

Petrol istasyonunda iyi ki dinlenmişim diyorum ve yol tek şeride dönüyor. Yani yeni yol, eski yolla birleşiyor... Eğim ve tırmanış var ama yoldan aldığım keyif çok üst noktalara ulaşıyor.

20150723_113657.jpg

Yorulmak mı? O da ney?

20150723_114521.jpg

Böyle yollarda manzarayı fotoğraflamaktan yol alınamıyor... Bu fotoğrafın sol üst tarafında iki tane tünel inşaatı var. Yol çift devam edecek ileriki zamanlarda... Peki bu manzara? İyi birşeyler kazanırken, iyi birşeyleri kaybetmek üzüyor insanı ama yapılacak birşey yok... 1 yıl sonra göremeyeceksiniz burada ki manzarayı.

20150723_114547.jpg

Aynı manzaranın panaromik hali ve tüneller...

20150723_115911.jpg

Ve sonunda benim uzun süre ailemle tatile geldiğim o harika belde " BÜYÜKECELİ"... Burası aynı zaman da Türkiye'nin ilk nükleer santrali Akkuyu'nun yapılacağı bölge ! Büyükeceli sahiline inip, fotoğraf çekip size göstermek isterdim ama yoluma devam ettim. Arşive atmalıyım aslında bu görüntüleri çünkü bir kaç yılı var bununda... Peki asıl önemli soru şu; " Burada ki ince ayarı fark eden arkadaşlarımız var mı? :) " Evet, büyük bir ecel bizi bekliyor olabilir...

20150723_115934.jpg

İnce ayar ile ince fotoğraflar...

20150723_124121.jpg

Büyükecel(i)'den sonra rampalar hafif hafif başlamakta...

20150723_124751.jpg

Evet, yanmış bir tepe... Küçük sanmayın dağın arka tarafı da tamamen yok olmuş... Kesinlikle otel yapılmayacak demişler daha dün duydum...(Bkz: Bodrum) Buradan geçen arkadaşlar buranın akibetini forumdan bildirirlerse sevinirim.

20150723_130709.jpg

Rampalarda ki kaçış gölgem... Hedef ağaçlı tesisleri ve orada yemek molası vermek.

20150723_132350.jpg

Yüzde 10 eğimler ile ağaçlı yolu...

20150723_134836.jpg

Ağaçlı tesislerine vardım ve bisikleti kilitler kilitlemez aşağıda ki yemeğe gömüldüm...

20150723_134715.jpg

Bilginiz olsun; bu gibi dinlenme tesislerinde yiyeceğiniz yemekler biraz pahalıya patlıyor. Önerim, buraya gelmeden yemek probleminizi çözmeniz ve burada bir çay molası vermeniz olur.

20150723_150805.jpg

Ağaçlı tesislerinden sonra pskolojinizi zorlayacak yüzde 10 eğimli 15 km'lik rampalar başlıyor. Ta ki tepeden Aydıncık'a inişe geçene kadar.

20150723_170618.jpg

Güneş ve hafif eğim... Aydıncık'a varmaya 10 km kala...

Bu rampaları çıkarken yaşadığım hisleri sizinle daha önceki bir yazımda paylaşmıştım... Burada konuyu bütünlemesi açısından tekrar paylaşıyorum...(aşağıda)

Turda Pskolojik Eşik:

Bu yolculuğum esnasında sanırım bugün yaşadığım ve hissettiğim duyguların tarifi olamaz... Boğsak'tan Ağaçlı Tesisine kadar olan rampalara Yeşil Ovacıkta bir arkadaşın uyarısı sonucu kendimi psikolojik olarak hazırlamıştım. Küçük molalar vererek tamamladım. Ama Ağaçlı'dan Aydıncık'a kadar rampa olmadığını söyleyen bu arkadaşı o rampaları çıkarken tebessüm ederek andım. Ağaçlı'dan sonra ki rampaların eğim oranı yuzde 10 ile 15 arasında değişiyordu ve işin en önemli kısmı bu duruma kendimi pskolojik olarak hazırlamamıştım. Yemeği ona göre yemiştim, varış süresini iniş yapacağım hıza göre belirlemiştim. Bu durumda kaplumbağa hızıyla tırmanırken farkında olmadan beynimde ve duygularımda farklı hissiyatlara kapıldım. Beynim, neden burda olduğumu, neden bu eziyeti çekiyor olduğumu sorguluyordu. Yokuş 3 km görünüyor, ileride yokuşun bittiğini düşünürken bir yenisi ve bir yenisi başlıyordu. Motivasyonun her bir dönüşte daha bir düşüyordu. Zaten kendini hazır hissetmediğin bu durumda, moral seviyesi her bir dönüşte resmen eksi değerleri görüyordu. Bu duyguları yaşarken acaba bırakmalı mıyım hissiyatını iliklerine kadar hissediyorsun... Daha sonra çok ilginç bir şekilde kendimi yoldan geçenlere el sallarken buldum... Ben onlara el sallayınca onlarda korna çalıp el sallayarak resmen destek veriyorlardı. Bunu istem dışı yapıyordum. Hatta bir süre neden bunu yaptığıma anlam veremedim!! Gölge bulduğum bir yerde herşey yerli yerine oturmuştu. Bedenim fiziksel olarak yorulmamış ama beynim tamamen yenik düşmek üzereydi... Ve beyin kendini motive etmek ve yoğun yanlızlık hissiyatını yaşamamak için sana bilinçsiz bir şekilde bu hareketi yaptırıyordu. Ve işe yaradı... Yolda durup halat atalım Aydıncık'a kadar seni çekelim diyenler bile oldu. Ben daha yokuşta bisikleti elime alıp ittirmeyi bile kendime saygısızlık olarak görürken onlar güzel iyi niyetleriyle bunları teklif ediyorlardı. Evet, 20 km'lik uzun bir rampadan sonra 10 km'lik muhteşem bir iniş oldu Aydıncık'a. Sanırım hayattaki emeklerinin karşılığı gibi birşeydi. Ama her karşılığın bir bedeli olması gibiydi. Helal para derler ya o hesap sanırım. Birşey anladım bugünden, bu işin yüzde 10'u fiziksel güç ise yüzde 90'ı psikolojik eşiğe yenik düşmemekti. Bırakma veya devam etme kararını veren oydu... Hayatta seçim yapmanı sağlayanın ve sonuçlarına katlananın o olduğu gibi. Teşekkürler...

20150723_160633.jpg

Ben, bu durum da kendimle bir savaş verirken termometrenin gösterdiği sıcaklık 43,9 dereceyi gösteriyordu...

20150723_162902.jpg

Yukarı da yazdığım düşünceleri hissederken yine konteynırda bulduğum bir gölgelik alana kaçış... Demiştim tur boyunca kaçış öyküleri okuyacaksınız diye... :)

20150723_185859-01.jpeg

Evet, uyku tulumum, matım ve tekne... Aydıncık limanda yer ararken tanıştığım balıkçı İsmet Abi'nin bana hazırladığı yer... Teknesini verdi ve hayatımda yaşadığım en güzel deneyimdi. Gece teknede kalmak kendiniz ile yaşanan bir romantizm gibi birşey :) Yıldızlar, telefondan gelen hafif bir şarkı, suyun sesi ve günü bitirmiş olmanın verdiği gurur duygusu... Yaşamak bu mu? Yaşadığınızı hissetmek... Bence evet... Para ile satın alınamayacak bir duygu...

20150723_185547.jpg

Malzemelerim teknede...

GÜNÜN SONU:

Toplam Km: 71 Km
Mak. Hız: 55.6 Km
Ortalama Hız: 14 Km
Sürüş Saati: 4 saat 45 Dk

 

Dosyalar

  • 20150723_115220.jpg
    20150723_115220.jpg
    77 KB · Okunma: 26
  • 20150723_160240.jpg
    20150723_160240.jpg
    147,5 KB · Okunma: 31
Uzun bir süredir keyifli ve akıcı bir tur yazısı takıp etmemiştim.Heyecanla bekliyorum,Anamur ve Ermenek etaplarını ;)
 
  • Beğen
Tepkiler: cagdascaneroglu
3. GÜN : AYDINCIK - ANAMUR

Size mükemmel bir uyanış hikayesi anlatayım o zaman. Balıkçıların saat 4:30'da denizden ağ toplamaya çıkmasıyla uyandım. Kafamı kaldırdım insanlar neşeli ve çalışıyor. Ama bir saat daha uyuyayım derken saat 5:30'u buldu. Su sesi ve teknenin hafif sallanması... Hava hafif serin... Uyandım elimi yüzümü yıkayayım demeye kalmadan tekneden denize atlamaya karar verdim. Bundan güzel uyandırma partisimi olur :)

20150724_050712.jpg

Denize bu havada atlamak insanın vücudun da bir şok etkisi yaratıyor.

20150724_052229.jpg

Bisikletimi de diktim önüne, birisi denizlerlerde ki birisi karada ki özgürlük diyelim... Teknede asılı bulunan çamaşırlar bana ait, dün akşam yıkadığım kıyafetler kurumadı bir türlü, kurutma macerası ileride ki resimde... :)

20150724_052252.jpg

Denizde yüzüp çıktıktan sonra...

20150724_062059-01.jpeg

Aydıncık limandan çıkarken, kıyafetlerimi kurutmanın yolunu bisiklete asmakta buldum. Manzarayı anlatmama gerek yok sanırım... :)

20150724_062026.jpg

Aydıncık'ta fotoğraf çekmekten bir türlü çıkış yapamıyorum...


20150724_061708.jpg

Balıkçı İsmet Abi'yi tekrar yakaladım ve teşekkür ettikten sonra bir de fotoğraf çekmesini rica ettim.

20150724_072542.jpg

Yol boyunca beni zorlamayan ama en yüksek eğimi gördüğüm yol buydu... Aydıncık'tan Anamur'a devam eden turumda, Aydıncık - Bozyazı beldesi arası sürekli inişli çıkışlı bölgelerle dolu... Bozyazıdan sonra Anamur'a kadar rahat bir yol var...

20150724_072610.jpg

Mutsuz gibiyim ama sabah saatlerinde bu eğimleri tırmandığım için şanslıymışım... Siz siz olun sabahları erkenden yola çıkın... Günün en verimli ve
tempolu zamanı sabah 6 ila 11 arası olacak çünkü.

20150724_080630.jpg

Tırmanışlardan sonra 500 metrelik inişler ilaç gibi oldu... İnişlerde sürekli ağzınıza bir şarkı dolanıyor ve bağıra bağıra aynı şarkıyı söyleyip duruyorsunuz, en azından ben öyleydim :) 500 metrelik inişlere sevinen ben, ileride 12 km'lik yüzde 8 lik inişleri sizler ile paylaşacağım... Meraklandıralım biraz... :)

20150724_082423.jpg

Bozyazı'ya varmadan su dolduracağınız bir bölge. Mutlaka mataraları burada tamamen doldurun...


20150724_083822-01.jpeg

Bozyazı'ya inmek için son tırmanış devam ederken manzaralar görülmeye değer... Günün en iyi fotoğrafları sabah saatleri ile öğlen saatleri arasında çekiliyor. Sonrasında hem sizin yorgunluğunuz, hem de havanın büyüsünü kaybetmesinden ötürü fotoğraf çekme isteğiniz yavaş yavaş azalıyor.

20150724_083835-01.jpeg

Sabah saatlerinde sürekli gülümsemek istiyorum fotoğraflarda :)


20150724_094736.jpg

Turun klasiklerinden birtanesi... Tepeden aşağı indiğimde Bozyazı - Anamur arasında Fransa'dan Bakü'ye pedallayan güzel insanlarla tanıştım... Bisikletleri Cube ve baya bir havalı... Ama bizimkini kıskandırmamak için pek bir ilgilenmedim bisikletleriyle :)

20150724_115358.jpg

Anamur düzlüğüne girdim ve Mamure Kalesi...

20150724_142900.jpg

Anamur'a geldikten sonra ilk işim güzel bir yemek yemek oldu. Bu turda en fazla para harcadığım maliyet sanırım yemek oldu... Bence sizinde öyle olmalı, yemekten asla kısmadan en iyisini yemeyi tercih edin...

20150725_055145.jpg

Yarın sabah yorucu bir yolculuk ile 0'dan 1700 metreye Abanoz Yaylasına tırmanacağım için Anamur'da bir pansiyonda kalmayı tercih ettim... İyi bir dinlenme ve ılık bir duş... Yolda olduğunuz sürece, tüm güzelliklere rağmen hayalini kurduğunuz en önemli şeyler...

ŞENAY HOTEL'DE KALACAK ARKADAŞLARA BİLGİLENDİRME:

Otel iskele caddesinin dibinde, çok merkezi bir yerde bulunuyor. Sahibiyle 55 TL fiyatından konaklama + kahvaltı olarak anlaştık, kahvaltı dahil olduğunu söyledi bana... Bende sabah saat 6'da yola çıkacağımı, akşamdan kahvaltımı hazırlayıp dolaba bırakması konusunda rica ettim... Ricadan ziyade akşam yatana kadar dilimde tüğ bitti ki unutmasın diye... İnanın böyle zor bir güne başlarken kahvaltının hazır olmasını bekleyip, hiç birşey bulamamak, üstüne çok pişkin bir cevap ile "bana kimse bişey söylemedi, üstelik ekmek yok" denmesi... Çözüm üretmemek ve sana ekmek arası bir peyniri bile hazırlatamayan işletme sahipleri görmek... Üstelik bunu bilinçli yapmak... İnsanın motivasyonunu çok aşağılara çekiyor... Bana kalırsa gitmeyin ! Sonradan dağlara tırmandıkça sinirle otelden ayrıldığımda cebimde unuttuğum bir şey olduğunu fark ettim... Baktım birde ne göreyim, otelin oda anahtarı... Ahhh unutmuşum bende vermeyi :) Tırmandığım tepelerden fırlattım belki otelin önüne düşer, aramak zorunda kalmaz işletme sahibi diye :D

GÜNÜN SONU:

TOPLAM KM: 65 KM
MAK. HIZ: 55.1
ORTALAMA HIZ: 16 KM
SÜRÜŞ SAATİ : 4 SAAT 25 DK


@erendiz çetiner

Teşekkür ederim yorumunuz için, umarım keyifle okumaya devam edersiniz... Bir aksilik olmaz ise tümünü bugün bitirmeyi planlıyorum.
 
@SBF

Teşekkür ederim, turda internet buldukça sizin yazdığınız öneri ve tavsiyeleri okudum. Yazdıklarınızla turda verdiğiniz pskolojik destek için ayrıca teşekkürler.

@slhcn

Teşekkürler, umarım sizin yolculuğunuzda aynı keyifte geçecektir...
 
estağfurullah ne demek... rica ederim...

bisikletli bir yaşamı ve kültürü yaşayarak, emek vererek, ter dökerek, güneş altında yanarak vs. göstermeye çalışıyorsanız bizlerin oturduğumuz yerden klavyenin birkaç tuşuna basmamızın kıymeti harbiyesi yoktur...

selamlar...
 
4. GÜN : ANAMUR - ABANOZ YAYLASI (0'DAN 1700 METREYE DOĞRU...)

Turumun en önemli günü başlıyordu... Dağ etabında ki endişelerimden ötürü gece düşünce ve kaygılarla birlikte uyuyabilmiştim. Aslında bu bölüme kendimi çok önceden pskolojik olarak hazırlamıştım ama Anamur'a geldiğimden beri insanlardan bu rota hakkında bilgi topluyordum. Topladığım bilgiler rotayı iyi planlamam konusunda işe yarıyordu ama bir o kadar da beni demoralize ediyordu. Sorduğum insanların hepsi aynen şu şekilde bir tepki veriyorlardı. " Aklından zorun ne senin? " " Motorla mı çıkacaksın? " " Orada motor bile çekmiyor, arabaların birinci viteste gittiği rampalar var, imkansız bisikletle çıkman..." diyorlardı. Bunları duymaya alışmıştım, içimden " oraları geç amca yolu anlat bana " diyordum :) Kararlıydım, istekliydim ve başarmanın vereceği mutluluğu tatmak istiyordum. Yapmam gereken tek şey, umudu tepeye saklamaktı. 50 km boyunca rampa hiç bitmeyecekti ve buna pskolojik olarak hazır olmanın en iyi yolu; rampaların tepeye kadar asla bitmeyeceği gerçeğini tamamen kabul etmekti. Wikipediadan edindiğim bilgiye göre 580 tane dönüşlü rampalar mevcuttu. Evet bu düşünceler eşliğinde, birde kahvaltı yapamadan ( Şenay Hotel vakası ) yola koyuldum. Otelden çıktığım da saat 6:30'u gösteriyordu. Öncelikle bundan sonra turumun sonuna kadar deniz göremeyecek olmanın verdiği duyguyla Anamur sahile doğru pedalladım ve orada bir gün doğumu pozu yakaladım...

20150725_055647.jpg

Sabah erken kalkmak ve gün doğumunu izlemenin verdiği enerji ve içsel mutluluğu turdan sonradan uygulamam gerektiğini düşündüm...

20150725_055710.jpg

Kaygılı ve aç gözler :rolleyes:

20150725_062538.jpg

Anamur İskele Caddesinden dağ tarafına doğru direk yukarı çıktığınız zaman karşınıza Ermenek yazılı bu tabela çıkıyor. Bu tabela sizi yaylalara ve oradan da Karaman'ın Ermenek ilçesine ulaştırıyor. Rotayı bulduk, yelkenler fora... :)

20150725_062751.jpg

Daha yeni Ermenek yol ayrımına dönmüştüm ki hemen güneş tehtitkar bakışlarını atıyor. Buralar Anamur'a en yakın köyler. Çok pardon artık mahalleler ! Bir gecede ansızın geçen bir yasa ile 14bin köy mahalle statüsüne geçirilmişti,unutmuşum. Bunun tarım politikalarına olan zararlarını ayrıca paylaşabilirim isteyen arkadaşlara...

20150725_063631.jpg

Tırmanacağım dağların karşı dağlar olduğunu düşünen ben yanılmışım... O vadinin arasından yol uzuyor ve ben diyeyim Ağrı, sen de Everest o misal dağlar çıkıyor karşıma :) (abartırım, başkasının yumruğunu yemeyen kendi yumruğunu balyoz zannedermiş ya o hesap :) )

20150725_065304.jpg

Demiştim yol kat edemiyorum, çünkü fotoğraf çekimi için en keyif aldığım zaman sabah saatleri.

20150725_071150.jpg

Çikita muz mu onlar ney??! Bir ara bize iyi pazarlanmaya çalışan, yerli muz üreticisini yok etmek amaçlanan çikita... Hayır hayır halis mulis yerli Anamur muzu seraları...

20150725_072459.jpg

Tırmanırken doğal güzelliklerde artıyor... Oruxmaps'ten ölçtüğüm rakım buralarda 250 metreleri gösteriyordu. Bunu yapmamın nedeni ne kadar rampa kaldığını kestirebilmek... 250'yi gördüm ve görüp kapatmam bir oldu. Kalanı düşünmek istemedim... Açtım ve hala kahvaltı yapmamıştım. Kahvaltı yapılacak yer arıyordum...

20150725_073900.jpg

Tarihi güzel bir köprü.

20150725_091335.jpg


Pınarlar Köyü'nde kendime dinlenme planlamıştım. Çok güzel közde çayı var buranın... Bu iki çift işletiyor. Sağolsunlar, aç olduğumuda söyleyince bazlamanın arasına peynir koyup verdiler...

Şimdi sizlerle çıktığım yolların yükseklik olarak azdan çoğa sıralanmış olarak fotoğraflarını paylaşacağım... Bu şekilde bu rotayı daha iyi anlayabileceksiniz.

20150725_102903.jpg

Rakım: 450 metre

20150725_125124.jpg

Rakım: 990 metre (Sağ üstteki denize yakın parlayan bölge seralar ile kaplı Anamur merkez... Yani geldiğim iskele caddesinin de bulunduğu yer) Bu manzarayı görünce insan bir değişik hissediyor... Yolda çekilen sıkıntıları bir anda unutuyor ve nelere göğüs gerip başardığını birde tepeden bakarak anlamlandırmaya çalışıyor...

20150725_125139.jpg

Rakım: 1100 metre

20150725_125951.jpg

Rakım : 1400 metre. Bu manzara da ağacın gölgesinde yarım saat dinleniyorum. Miğdede ki bazlama da bitti artık su ile idare ediyorum. :) Hafif bir müzik ve yaşanılan huzur ve başarı duygusu...

Buraya tırmandıktan sonra tırmanış tepedeki 1680 metre rakımda ki " su olmaz geçidine " kadar devam edecek. Sonra Abanoz Yaylasına 1450 metreye keyifli bir iniş olacak ve gece Abanoz Yaylasında kalınacak...

Acıkmaya başladım ve atıştırmalıklar artık iştahımı bastıramaz oldu. Abanoz'a daha 30 km yol olduğunu biliyorum... Önümde en yakın Kaş Yaylası var ve umut ediyorum ki bu yaylada yenebilecek birşeyler bulabilirim... ( Kaş Yaylası Rakım: 1550 metre )

20150725_132641.jpg

Kaş Yaylasına giriyorum ve öncelikli hedefim köyün kahvesini bulmak olacak... Yani bu fotoğrafı çekerken planladıklarım bunlardı...

Şimdi geldik, turum boyunca beni en derinden etkileyen yaşanmışlık öyküsüne... Aşağıda paylaşacağım bu uzun yazıyı güzel ve koca yürek insanlara ithaf ediyorum... Onlarla çekindiğim tek resmide bu yazının sonunda sizlerle paylaşacağım...

BU KADARINA DA "HES!" :

TUR NOTLARI... ÇARESİZLEŞTİRMEK !
Bütün maddi imkansızlıklara rağmen paylaşmaktan korkmayan, gönlü çok zengin, yüreği mükemmel insanlarla tanıştım bu yolculukta... Yolda yemek yiyecek yer bulamadığımda amcanın bir tanesi "gel koçum" diyerek beni evine davet etti. Evde ne sıva var, nede pencerelerde cam... Bir yer sofrası ve içlerinde ki buruklukla "mazur gör imkanlar böyle" diyen bir ses... Ne mazuru, elinden öperim senin dedim... Ben; ekmek arası peynir varsa yeter zahmet etmeyin boşa demeye kalmadan, dolapta ne varsa önüme sundular... Etli kavurmadan, incir, karpuz ve balına kadar... Belli ki dolapta ki herşeyi önüme sunmuşlar!! Hep birlikte oturduk yedik, yerken duygulandık, duygulandıkça paylaştık... Bu evde ki büyük insanlar aylık 300 tl'lik özürlü maaşıyla yaşıyorlar. Yaşamak için çaba sarf ediyorlar... Keyife harcanacak ne vakit var nede o keyif için harcanacak para. Hepsinin isimleri aklımda ama isim ve yer belirtmeyeceğim... Paylaşmak kazanılan parayla doğru orantılı olarak artan bir olgu değil(miş)...
Şimdi eskiden bu büyük yürekli güzel insanlar bu topraklarda ne iş yaparlar(dı)! Hemen size anlatayım!
Herkes bas bas bağırırdı... HES(Hidroelektrik Santrali) defol diye... Düşünürdüm; neden ki doğal bir yoldan, suyun gücüyle üretilen bir enerji kaynağına neden karşı çıkılıyor derdim ! Evet, bir de burdan bakın... Bu köyün rakımı 1600 metre... Hemen 300 metre rakımda Alaköprü barajı mevcut. Bu güzel insanların barajın hemen aşağısında yarım dönümden biraz büyük dedesinden kalan tarlaları varmış zamanında... Tarlalarda mis kokulu çilekler ekilirmiş, ekilen çilekler de aracılara satılırmış. Ve bu insanlar bu şekilde aylık 2 bin lira gelir kazanarak hayatlarını azami şekilde sürdürürlermiş... O zamanlar su bolmuş ve nehir boyunca Anamur'a kadar tüm küçük üretici o sudan yararlanır, ailesel ve bölgesel kalkınmaya katkı sağlarlarmış.
Peki sonra ne olmuş...
Devlet ! Tarım ve çevre politikalarından bi haber ! Kalkınmanın inşaat sektörü dışında olmadığına inanan bu devlet ! Her yıl işsizlik oranlarını açıklayan ama insanları nasıl aç bırakmaya zorladıklarını anlatmayan bu devlet ! Bu bölgeye "ala köprü" barajını kurar. Kurduğu bu barajın işletmesini de özel bir şirkete devreder. İşleten bu şirket, şehir şebekesinin 3 katı fiyata suyu bu insanlara satar... Teşfik mi? Nerde teşfik ! Kapitalist mantık... Küçüksen öl, büyüksen yaşa ve daha da zenginleş... Ve bu insanlar su maliyetlerinin altında ezilerek bellerini doğrultamadan tarlalarını satmaya zorlanır.
Sonra ne olur,
Bununla da yetinmeyenler, utanmadan bu gecekondu, derme çatma gibi dedikleri evlere eksper ile 25 bin tl fiyat biçerler ve evlerinizi satmak zorundasınız alın size sakız parası der ve boşalttırırlar... Kendi topraklarından; babalarının ve dedelerinin doğup büyüdüğü topraklardan kovulurlar !
Tarım politikasını oturtamamış hiç bir devlet yoktur ki sanayileşebilsin... Üretmeden almak, üreticiyi daha da öldürmek. Ama öldürdükçe güzel rakamları büyütmek...
Teşekkürler tüm maddi imkansızlıklara rağmen ekmeğini bölerken eli titremeyen güzel insanlar...

20150725_140543.jpg

Ve o koca yürekli güzel aile...

Kaş Yaylasından binbir düşünce ile ayrıldıktan sonra ilk hedefim molayı en aza indirerek Torosların zirvesi 1680 metre rakımda ki " Su Olmaz " geçidine ulaşmak...

20150725_155046.jpg

Artık zirveye doğru geldikçe doğa hakkaten güzelliğiyle büyülemeye başlıyor. Etraftaki bitki örtüsü sık çam ağacı yerine ladin ve katran ağaçlarına bırakıyor kendini...

20150725_155422.jpg

Zirveye giden destansı yol...

20150725_155653.jpg

Sabah saatlerinde fotoğraf çekinilir düşüncesini buralarda bir kenara bırakıyorsunuz...

20150725_162526-01.jpeg

Ve Torosların Zirvesi " SU OLMAZ GEÇİDİ "...

20150725_163216-01.jpeg

Üstümdeki rüzgarlık ve yağmurluğa dikkat çekerim... Terliyim ve gerçekten soğuk ve titreten bir rüzgar esiyor... Aylardan temmuz :) Zirvede 1 saatlik bir keyif molasından sonra Abanoz Yaylasına 200 metreye yakın bir iniş yapacağımı bilmek bana şuana kadar çıkılan 55 km'lik rampayı tamamen unutturuyor...

20150725_163945.jpg

Bir suolmaz hatırası daha.

20150725_171840.jpg

İnişlerde ağzıma dolanan şarkılar devam ediyor ve bağıra bağıra şarkı söylüyorum. :)

20150725_172710.jpg

1450 Metre yükseklikteki Anamur'un en popüler yaylası Abanoz'a varıyorum...

20150725_185501.jpg

Gerçekten doğal ve etiyle ünlü bir yayla... Doğal meralar sayesinde küçük baş hayvanlar otlaklarda yetişiyor ve inanılmaz lezzetli etleri oluyor... Aynı zamanda yukarıda ki resimde gördüğünüz ovalık alan kar suyundan kışın göle dönüşüyor... Evlerin alt katlarının neden yükseltilerek boş bırakıldığını düşünürken, yaptığım araştırma sonucu kışın alt katların tamamen su ile dolduğu bu nedenden ötürü evlerin bu şekilde tasarlandığını öğreniyorum... Doğal Venedik mi arıyorsun? Al sana Abanoz Yaylası... :) Yazın yaylanın nüfusu 8 bin kişi olmasına rağmen, kışın bu sayı soğuk ve sudan ötürü 50 ila 80 kişiye düşüyormuş...

Kışın göletin ne şekilde olduğunu merak edenlere internetten bulduğum fotoğrafı aşağıda paylaşıyorum.

abanozsu4 (4).jpg

Evet kışın oluşabilecek manzarası.

20150725_202627.jpg

Yaylada tanıdık bulmanın verdiği sevinçle geceyi onların evinde geçirmeye karar veriyorum... Yemekler, sohbet ve muhabbet çok güzel gidiyor. Yarın ki yaptığım plan ile ilgili çok güzel bilgiler veriyorlar aynı zamanda. Gün bu şekilde son buluyor...

GÜN SONU:

TOPLAM KM: 65 KM
MAK. HIZ: 50 KM
ORTALAMA HIZ: 10.9 KM
TOPLAM SÜRE: 6 SAAT 10 DAKİKA
 
@Raşit S

Teşekkür ederim, turun en keyif aldığım bölümleri yayla kısımları oldu.
 
Tur çok güzel olmuş.Ama bence birşey yanlış birşey eksik olmuş.Birincisi ağaçlıda yemek yemek bir kere yedim anamurda 1hafta istifra ettim tatilim zehir oldu.Onun yerine yol üzerinde tatlı şirin sıkmacı/lar var onlar bence çok daha iyi.İkincisi ise anamur'a gidip ören'de denize girmemek türkiyenin sinop burnuylan beraber en uç burnu ören burnu ve efsane ötesi denizi var.
 
meşhur han duvarları şiirini hatırlattı tur, enfes olmuş.
 
  • Beğen
Tepkiler: cagdascaneroglu
İşte budur yaa...

"50 km boyunca rampa hiç bitmeyecekti ve buna psikolojik olarak hazır olmanın en iyi yolu; rampaların tepeye kadar asla bitmeyeceği gerçeğini tamamen kabul etmekti. Wikipediadan edindiğim bilgiye göre 580 tane dönüşlü rampalar mevcuttu."

iş kafada bitmiş gerisi de kendiliğinden gelmiş....

helal olsun...

bu arada ileride yapacağım rotalar arasına yazıldı bu rota...
 
  • Beğen
Tepkiler: cagdascaneroglu


28711 dosyayı görüntüle

Evet, uyku tulumum, matım ve tekne... Aydıncık limanda yer ararken tanıştığım balıkçı İsmet Abi'nin bana hazırladığı yer... Teknesini verdi ve hayatımda yaşadığım en güzel deneyimdi. Gece teknede kalmak kendiniz ile yaşanan bir romantizm gibi birşey :) Yıldızlar, telefondan gelen hafif bir şarkı, suyun sesi ve günü bitirmiş olmanın verdiği gurur duygusu... Yaşamak bu mu? Yaşadığınızı hissetmek... Bence evet... Para ile satın alınamayacak bir duygu...




Yazıyı okurken kendim yatmış gibi heyecanlandım teknede yatmak baya keyifli olsa gerek :) diğer günleri takipteyiz.
 
  • Beğen
Tepkiler: cagdascaneroglu
5. GÜN : ABANOZ YAYLASI - ERMENEK

Sabah Abanoz Yaylasının temiz ve bol oksijenli havasından olsa gerek çok dinç uyandım. Sahilde hissettiğim nem ve boğucu hava burada yoktu. Çam kokusunu ciğerlerinizin en uç köşelerine kadar hissediyor olmanıza rağmen fırının önünden geçerken ki küçüklüğümü anımsatan o ekmek kokusunu asla unutamam ! Harikaydı ve eminim çok lezzetliydi... :) Bugünün planı Abanoz Yaylasından - Karaman'ın Ermenek ilçesine gitmek. Ama öncelikle 20 km ileride ki Akpınar Köyü'nde yaşayan aile dostlarımızın evinde kahvaltı yapmaya sözleştik. Sabah saat 6:00'da güne başladım ve çıkışım saat 6:30'u buldu.

20150726_065258.jpg

Abanoz Yaylasından " GÜNE MERHABA !

Ovanın orta yerinde görünen tır ve kamyon akşam yapılması planlanan konser hazırlıkları için sahne kuruyor. Yılın bu dönemlerinde Anamur'da Geleneksel Muz Festivali yapılıyor... Bu gecede yerel sanatçılar konser için Abanoz Yaylasında olacakmış.

20150726_063952.jpg

Abanoz Yaylası ve ovalık bölge.


20150726_065815.jpg

Akpınar Köyü'ne giderken beğendiğim manzara ve taş bir ev...

20150726_070519.jpg

Yolda ilerlerken ağaçların kesildiği bu bölgeyi gördüm. Acaba ne yapılıyor demeye kalmadı, buranın 1 km ilerisinde iki tane kamyon ve onların istiflendiği yerler bulunuyor. Ne için kesildiği ya da kesilme standartlarına ne kadar uyulduğu konusunda her hangi bir fikrim olmadığı için yorum yapmıyorum. Ama ladin ve çok kaliteli katran ağaçlarının kesildiğini gördüm.

20150726_071611.jpg

Çalışan işçilerden biri... O da şirketin bir çalışanı, kesilen ağaçların ne için kullanıldığı konusunda bir fikri yok.

20150726_071333.jpg

Saat sabah 7:00'ı gösteriyordu ve hava sıcaklığı 10 dereceydi... Karşıdan esen hafif rüzgarın etkisiyle içinizi ürperten bir soğuk var. Özellikle rampa inişlerinde gerçekten soğuk duş etkisi yaratıyordu.

20150726_072100.jpg

Bilginiz olsun, böyle bir giyim şekli seçtiğinizde insanlarla olan ikili ilişkilerin düştüğünü gözlemledim. İnsanlar bir şekilde çekince yaşıyorlardı...

Screenshot_2015-07-28-11-56-17-01.jpeg

Minibüsçü amcayla selamlaşma...

20150726_075846.jpg

Abanoz Yaylası ile Akpınar Köyü arasında ki 20 km'lik yol hayatımda kat ettiğim en keyifli bisiklet parkuru olmuştu... Torosların zirvesinde, eğim olmadan dümdüz ovalık alanda pedallıyordum...

20150726_075907.jpg

Düzlük bölgelerde, üstelikte hava serin ve nem yok ise pek gölge aramıyorsunuz. Bulduğu yere çökmek diye buna derler. :)

20150726_104202.jpg

Aile dostlarımız ile Akpınar Köyünde kahvaltı yaptıktan sonra bir veda fotoğrafı çekiniyoruz... ve hadi bana eyvallah diyip kalkıyorum :)

20150726_112757.jpg

Evet, yaşadığım bir ilk... Bir ilden başka bir ile üstelik torosları aşarak geçiş yapıyorum... Mersin il sınırı bitiyor, Karaman il sınırı başlıyor...

20150726_114852.jpg

Karşı ki dağlar Ermenek, Karaman il sınırı tabelasını gördüğünüz andan itibaren çok keyifli inişler mevcut. 1400 metreden 800 metreye Ermenek Gölüne doğru inişe geçiyorsunuz. Tabi ki 800'den tekrar Ermenek'e 1400 metreye tırmanacağını bilmeyen zavallı gencin dramı... İleride :) Burada ki doğal güzellikler ve ağaçlık bölgeler, Abanoz Yolunda ki güzellikler kadar etkilemiyor beni... Daha bodur, maki grubu hakim...

20150726_134656.jpg

Ardından öğle yemeği için Kazancı beldesinden aşağıya doğru yokuştan indikten sonra Ermenek merkeze 40 km mesafede "Zeyve" de yemek yemeye karar veriyorum. Yaşadığım talihsizlikler yüzünden bu bölgede fotoğraf çekemedim ama çok kalabalık bir bölge... Her taraf kavak ağaçlarıyla örtülü ve etrafından sular akan, insanların et yediği lokantaların bulunduğu bir bölge... Bana mı öyle geldi yoksa doğada tek başıma geçirdiğim 5. günün ardından yabanileştim mi bilemiyorum :) , bu denli ticaret kokan bir yerde yemek yemek hoşuma gitmiyor. Tabi ki ilk oturduğum lokantada 60 tl ye doyacağımı söyleyen bir çalışanla karşılaşınca hışımla masadan kalkıyor ve yememeye karar veriyorum... Ama atalarımız ne demiş; " öfkeyle kalkan zararla oturur " diye... Ani bir şekilde kalktığım için gidon çantamı masada unutuyorum ve tekrar koştura koştura geri dönüyorum... Bakıyorum masada çantadan yeller esiyor. Hemen gidiyorum bir çalışana soruyorum, onlarda sağolsunlar alıp kenara koymuşlar... Birde gidon çantasında en önemli, ulaşılabilir eşyalarım mevcut. Telefondan, cüzdana kadar... Bu bana bir işaret oluyor ve şef garsona soruyorum ben burada ne kadara doyarım diye... Ardından 15 TL'ye yukarıda gördüğünüz yemeği önüme sunuyorlar... :)

20150726_163924-01.jpeg

Ermenek Gölüne geldim ve orada gördüğüm kişiden fotoğraf çekmesini rica ettim... Havanın bozduğunun farkında mısınız? Hava bir anda kötüleşmeye başladı ve turda ki yağmur gerçeğini hatırladım...

Bu gölete gelmeden aşağıda Ermenek HES'in üzerinden geçiyorsunuz. Aynı zamanda 600 metrelik bir tünelde mevcut bu yolda... Hes'in orda tam da fotoğraf çekecektim ki özel güvenlik kesinlikle fotoğraf çekmenin yasak olduğu konusunda beni uyardı... Neden peki dedim? Stratejik açıdan önemli bölgeler burası o yüzden dedi... Pek inandırıcı gelmedi bana :)


20150726_174241.jpg

Birisi yağmur mu dedi? Bence kesinlikle yağmur değildi, gök delindi resmen... Ermenek barajdan sonra 20 km'lik Ermenek merkeze kadar sürecek olan yüzde 15 eğimli rampalar vardı karşımda... Üstüne üstlük 2 saat aralıksız yağmur yağdı, bu 2 saatin yarım saate yakını doluyla karışıktı... Telefon çekmiyor, araba geçmiyor ve her taraf orman olduğu için yağmurun geçmesini bekleyeceğim hiç bir yer bulunmuyordu. Devam kararı alıyorum ve yağmurda pedallıyorum, üstelik yüzde 15 eğimlerde... Bisikletin değil ama benim şartellerim atıyor ! Geçen arabalar bana bu delide kim gözüyle bakarken birde üstüne yetinmeyip bana çamur ve su sıçratarak hızlarını yavaşlatmıyorlar. 20 Km'lik hayatımın mücadelesini veriyorum. Kesinlikle bisikletten inmiyorum... Tur boyunca hiç bir zaman bisikleti elimle itmedim bile, her rampayı sürerek çıktım bunuda öyle yapıyorum. Yağmurluk yeterli kalitede olmadığını 1 saat sonra içime soğuk bir şeyin değmesiyle anlıyorum... Bir hop sesi ve ıslak bir vücuda merhaba... Pes etmek yok, yola devam...

20150726_181447-01.jpeg

Tepeye geliyorum ve 2 saatin sonunda güneş bulutların arasınadan yüzünü gösteriyor... Ama ben ıslağım ve içim ürpermeye devam ediyor. Tepeden ermenek gölü manzarası.


Evet, turumun bundan sonraki vaktinde kalacak yer bulmak için çok çaba sarfettiğim için fotoğraf çekmeye fırsatım olmuyor. Öncelikle kamp kurmayı planlıyordum ama ıslandığım için ılık bir duş ve kıyafetlerimi kurutabileceğim bir odaya ihtiyacım olacağını düşünüyorum. Ermenek merkeze girdiğimde petrol istasyonunda çalışanlardan kalacak yer konusunda bilgi alıyorum... Ermenek'te az sayıda otel var ve az olduğu için çok kötü yerlere çok yüksek fiyatlar talep edebiliyorlar... Aklıma yeni bir fikir geliyor... Jandarma merkezine gidip, komutanla bu konu hakkında görüşüyorum ve onun bana yol göstermesini rica ediyorum... Sağolsun, Yakup Komutan hemen arkadaşını arıyor ve 30 tl'ye bana bir pansiyon ayarlıyor... Odaya gidip ılık bir duştan sonra en yakın lokantada yemeğimi yiyorum ve tekrar odaya çıkıp uykuya dalıyorum...

GÜN SONU:

TOPLAM YOL: 89 KM
MAK. HIZ: 60.01 KM
ORTALAMA HIZ: 13 KM
TOPLAM SÜRÜŞ: 7 SAAT 3 DK
 
Allah senden bin kere razı olsun kardeşim.Alıp götürdün beni memleketime.Sanki kendim pedallarmışcasına bindim ,gezdim bisikletle.Ermenek'ten Mut'a doğru giderken(Ermenekten yaklaşık 18-20 km sonra) Yerköprü denen bir yerden geçiyorsun(Şuan iki tarafıda birbirine bağlayacak bir kopru çalışması yapılıyor olsa gerek) yERKÖPRÜDEN YAKLAŞIK 2-3 km sonra benim köyüm yol üzerindedir.Eski adı Gökçeseki,şimdiki adıyla ÇAMLICA.Yol üzerindeki bakkal Ali amcamdır.Belki durup mola vermiş olabilirsin.Çünki sonrasında uzunca bir km birşeyler alabileceğin bir yer yok ;)

Yüreğine sağlık...
 
  • Beğen
Tepkiler: cagdascaneroglu
Geri