Off topik bir ara.
(Biraz reklam arası gibi olduysa özür dilerim)
Arkadaşlar geçenlerde hasbelkader Ülkerin Rodeosunu yedim.
Tahıl barı falan ararken o geliverdi elime markette..
Yer fıstıklı karamelli çukulatalı bar'mış.
Attım cebe.
Sonra elim bir ara cebime gitti. Valla o esnada bisiklete de biniyordum. Hem bisiklet keyif verdi hemde öteyandan rodeo elinden geleni yaptı.
Ne lezzetli afacan bir barmış o yahu... Ne yol bitsin istedim ne de rodeo.
Günde 50 sefer yese doymaz insan. Tehlikeli şeyler bunlar aslında.. İnsan böyle şeylerin yüzünden obez olur. Ama süperötesi bir lezzet.
Enerji jeli yanında yaya kalır.
Gelelim yoğurt konusuna:
Taze tandır ekmeğiyle, taze yeşil soğanla birlikte mis gibi koyun yoğurdu yediniz mi hiç... ??? soğanı da arada bir tuza bandıracan.
Kaşığı adam akıllı bandırdıktan sonra yoğurt çanağına kaşığı ters çeviriyorsun ve yoğurt yere dökülmüyor... Lop hepsi ağıza, havale. Zamk gibi, muhteşem lezzet. Değil soğan, önceden ağzına zehir sürsen; o yoğurt varya.. tüm acıyı sıfırlıyor... insanı resmen yeniliyor. Mideyi resetliyor. Damak tadına format atıyor. Virüs solcan kalmıyor harddiskte.. (Konular mı karıştı bana mı öyle geldi,.. neyse toparlıyorum.
)
Amma ne gıdalı bir şey ... üfff üf... yeme de içine dal... sonra pedal basmaya derman yetmez..
Amaaaa yoğurdun yapıldığı süt pastörüze olmayacak. Klasik usulle olacak.
not:Şehir yaşamında pastörize süt ürünleri en tavsiye edilendir. Aman ha yanlış örnek olmayayım. Ben köy hayatından bahsediyorum. Köyde pastörizenin "p" si ni bulamazsınız. Orada lezzet konuşur. Lezzetin "L" si yani..
Konuyu dağıtmadan(yada yeterince dağıttıktan sonra
) son noktayı koyuyorum. İşte noktam :>>.