Scudo Sports

Yol yaparken hızlı gitmek ve en az miktarda yorulmak nasıl olur?

@HarryBlade

Yuksek kadanslı yazıyı okumalısın önce
 
Scudo
Bisikletçilerin 3 seçeneği vardır;

1) Sprintçi (Atakçı) olmak
2) Normal binici olmak
3) Maratoncu (Uzuncu) olmak

Sprintçi
Mesafesi kısadır.
Hıza dayalıdır.Yüksek hızlar ve ataklar yapılır.
Yüksek nabız görülür.
Yüksek pedal devri kullanılır.
Enerji kaynakları hızla tükenir.Bu yüzden kaybedilen derhal yerine konmalıdır.

Normal
Normal mesafelerde binilir.
Pedal devri normaldir.
Nabız aralığı normal seviyelerdedir.

Maratoncu (Uzuncu)
Uzun mesafelerde binilir.
Pedal devri baştan yüksek, ardından normal ve sonrasında mümkün olduğunca düşürülür.
Nabız düşüktür.
Enerji kaynaklarını mümkün oldukça geç tüketmeye çalışır.
Büyük kas grupları çalışır.
Dayanıklılığa bağlı olduğu için Sprintteki gibi tükenen enerjinin derhal yerine konması şarttır.
Terleme düzeyini minimumda tutması tavsiye edilir.

Binmek istediğiniz mesafeyi bilmediğim için yorumum genel olacak;

Hangi mesafede binerseniz binin, daha az yorulmak için önce antrenmanlı olmanız şarttır.Bunu şöyle örnekleyelim;
1300cc bir araba var. (kondüsyonsuz binici) + Araca 750kg yük yüklensin + Rampa tırmansın.
Bir de 2500cc bir araba var. (kondüsyonlu binici) + Araca yine 750kg yük yüklensin + Rampa tırmansın.

Bu araçlardan 1300cc olan daha fazla yakıt tüketir, daha fazla zorlanır hatta su kaynatabilir.

Antrenman yaptıkça ciğerleriniz, kaslarınız gelişir. VO2 maks'ınız (Kandaki oksijen miktarınız) daha iyi oranlara çekilir.

Kondüsyonlusunuz artık diyelim.Şimdi sıra pedal devrini düşürüp vitesi yükseltmektir.Çünkü pedal devri düştükçe nabız düşer, enerji tüketimi düşer.
Fakat büyük viteste kullanmak da bacaklara yük demektir.Bu durumda bacakların zarar görmemesi için yine kondüsyonlu olmanız şarttır.

Bu bağlamda iki tavsiye de birbiriyle bağlantılıdır.

Bunun dışında lastik havanız yüksek olursa, l
astikleriniz dişsiz ve ince olursa
Rüzgarın arkadan estiği yönde gidilirse
Grupla binilirse ve deryer tekniği kullanılırsa
Yorulma oranı düşer.
 
Yokuşlar için çok erken doluğu kanısındayım.Bizler bile sezonu kapayınca kışın düz yol gideriz.En az 3000-4000km.den sonra yani sezonun ortalarında yokuş antrenmanlarına başlarız.Vücudun iyide adapte olması gerekir.Yoksa sakatlıklar yaşama ihtimaliniz yüksektir.
Fakat çok ağır bir tempoda yumuşak bir dişlide çıkılabilir ama bunun bile riskleri olabilir.Dikkatli olmak gerekir.
 
  • Beğen
Tepkiler: gokhancan
@Murat Çiftci

Yokuş cıkmak sabır ve irade işidir bu arada eksik bırakıılan ve işin en büyük kısmınıda yazalım tam olsun.

İradesi sağlam, vazgeçmeyen insanlar yokuşlarda son derece başarılı olur.
 
Uygun kas grupları, uygun antrenmanlarla geliştirilmediyse (bu kas gruplarının hangileri olduklarını, nasıl antrenman yapılacağını bu işi bilenler anlatıyorlar) iradenin bir manası kalmıyor.

Bisiklete binin, binin, binin. Öncelikle normal insanlar gibi. Düz yolda, abartmadan, kasları yırtarcasına zorlamadan, 50-60 kilometre. 60 kilometre gidip de eve döndüğünüzde bisiklete doymamaya başlayınca 80 kilometre, ondan sonra 100, sonra nasıl arttırmak isterseniz.

Bu işin çok egzotik teknikleri, müthiş sırları yok, düzgün pedal çevrilecek, bisiklet üzerinde uygun konum alınacak, rüzgar ne taraftan esiyorsa arka dönülüp gazlanılacak. :)
 
Evet kas grupları çok önemli.İki kas grubu vardır.Bunlar doğuştan gelen özelliklerimizdir.Beyaz kas lifi fazla olanlar sürat sporlarında başarıya ulaşmaları daha kolaydır.Örneğin sprinterlerde beyaz kas lifi fazladır.Eğer bu özelliğiniz yoksa sprinter olmanıza imkan yoktur.Çünkü ne kadar çalışırsanız çalışın ancak %2'ye-%5'e kadar gelişme sağlarsınız.Bu yüzden şöyle bir söz vardır;
"Sprinter olunmaz,doğulur" diye. :)
Birde kırmızı kas lifi vardır.Buda dayanıklı kas grubudur.Yavaş kasılır.Yokuşcularda,uzun mesafecilerde kırmızı lif fazladır.
 
@Murat Çiftci

1985'lerden kalma Bilim Teknik dergisinin 12 sayı tek cilt halinde olan derlemelerinden bir yazıyı yıllar önce okumuştum.

Başlık "Süper Şutörler" ile ilgiliydi.
Bahsettiği o zamanlar 120 km ile futbol topuna vuranlar üzerinde yapılan bir araştırmadan bahsediyordu.
Aklımda kalan en önemli 2 şey
  1. Bu doğuştan yetenekli şutörlerde beyaz liflerin fazlalığı
  2. Diğeri ise topa vurmaları anında topun çekilmesi halinde kaval kemiklerinin paramparça olabileceğiydi
 
  • Beğen
Tepkiler: cakmakmehmet
@gokhancan

Saygılar
Ayrıca namazda abdest sayesinde vücuttaki elektriği atma faktörü olduğunu hatırlatayım.
Özellikle el ve ayak parmak uçlarında biriken elektriği atmak için en uygun yöntemler

  • Abdest
  • Çıplak ayakla toprakta gezinmek
  • Ve duş almak
İlk 2 seçenek vakit avantajıyla öne çıkıyor.
 
  • Beğen
Tepkiler: cakmakmehmet
Yolculuk inşallah Çarşamba günü saat 4.30 - 5 gibi başlıyacak..
80-90 Kilometre kadar yolum olucak , fotoğraf çekicem her yerde..
Pazartesi günü 6.30 da 2.5 km koşup eve gidip gelme olayını denicem..
Yokuşlarda zorlayacam kendimi..

Powerade al diyorlar , nasıl olur?
 
@encralis

Burada bir tuaflık var. Biz burada spor hakkında beslenme hakkında konuşurken konu nerden geldi bu namaz konusuna çözemedim.

Sizin bahsettiğiniz insanın bedenini güçlendirecek antremanlardan harici bişey bir borç ödemek, boyun borcu. Ayrıca şeytan nereden cıktı dostum.

Yaw şu insanoğlu yapıyor yapıyor sonrada şeytanın uzerinede atmasını biliyor.

Her neyse. Meditasyon önerisi sanırım biraz tuafınıza gitti namaz konusunu ortaya cıkardınız.

Namaz bir ibadettir spor için yapılamaz.

Meditasyon ise insanın beyninde biriken gereksiz dusunceleri gene kendi düşünce gücü ile beyninden ayırmasıdır.

lutfen ikisini birbirine karıştırmadan, ibadet ve spor gibi iki konuyu birbirine karıştırmayalım. Yoksa işin içinden cıkılamaz.

saygılar.
 
  • Beğen
Tepkiler: HarryBlade
Yarın 7 kilometre bir yokuş çıkmayı denicem :)
Aşşağı dağ yolundan inicem :D
 
Yokuşu çıktımda , yola yarın gidemicem..Cuma günü gitmeyi düşünüyorum..Çarşamba günü için başka işim çıktı..:S
 
Yani bu kadar ciddi cevapların benim nedense dalga geçtiğini düşündüğüm birine verilmesi gerçekten forumun inanılmaz bir bilgi kaynağı olduğunu herkesin ciddiye alındığını gösteriyor, aslında şaşırdım :)

Harrybalde biraz bisiklete bin kardeşim sende:)
 
Dalga geçmiyorum..O yolu gitmek istiyordum ama aile sorunu var ..
Ama yokuşlarda fotoğraf çekebilirim..:)
 
Evet konu baya uzamış, soru sormak hakkın tabi ama sen bisikleti kullandıkça geliştiğinin farkına varacaksın ;)
Fethiye, Ölüdeniz yolu bolca yokuşlu, güzel rampalar var, ama önce bi süre düz yolda bin (örn:Fethiye), daha sonra yokuşlara geç..
Bin diyorsak da çok abartma, kendini çok fazla yorup bisikletten uzaklaşma..
Hele o Muğla sıcağında güneş tepedeyken hiç binme:D
 
@fatihgüven

Bunun sebebi bağaşıklık sistemi. Vücut sıcağada alışacak. Bunun en büyük örneği göbi çölünde düzenlenen ultra maraton koşularıdır. 50 derece sıcakta yarışmalar duzenleniyor.

Sıcakta bisiklet kullanıcaksanız. Ultraviyole ısınlarına karşı önlem almanız(güneş kremi, güneş gözlüğü, kask vs), 1 saat aralıklarla su içmeniz ve birşeyler yemeniz(tıkabasa deil)

3 saat aralıklarla yemek yemeniz gerekmektedir.

Kesinlikle dozajları birden arttırmayın. 3-4 gunde bir zaman arttırımına gitmenizi öneririm.

insan bünyesi her tür ortam ve şarta uyum sağlar yeterki siz gerekli antremanlarla vücudunuzu hazırlayın.

Su ve Kan şekeri dengenizi sağlayın. UV ısınlarından korunmayı öğrenin gerisi kolay. zararını değil faydasınıda görürsünüz.

Çünkü Kemik yapınız güçlenir ve D vitamini güneş ışığı olmadan etkileşime geçmiyor.

saygılar.
 
Bisiklet tekniği konusunda nacizane birşeyler ingilizceden çevirip bu konuya yazmıştım. Konuyu açan arkadaş inşallah uyguluyorsunuzdur.
 
@fatihgüven

Ben oralara çıkıyorum genellikle..6. çıkışımı yaptım..Bir gün sonra hiç halim kalmıyor ama..
Bugün çok sıcaktı..Evden dışarı bisikletle çıkmadım..
 
Geri