Murat B.
Forum Trolü
- Kayıt
- 23 Eylül 2013
- Mesaj
- 4.091
- Tepki
- 11.601
- Şehir
- İstanbul
- Bisiklet
- Specialized
Forumda en başlık açılan konulardan bir tanesi lastik seçimi. Hem en hızlı aşınan parçalardan birisi hem de çoğu zaman bisikletin performansını arttırmanın en ucuz ve kolay yolu olması nedeniyle pek çok kullanıcının ilk değiştirdiği parçalardan birisi lastikler oluyor.
Öncelikle, lastik seçerken hangi kriterleri göz önüne almamız gerektiğine bakalım.
Yol tutuşu: Lastiğin temel fonksiyonu yol üzerinde ilerlemenizi sağlamak olduğu için bence en önemli kriterlerden birisi yol tutuşu. Özellikle virajlarda ve inişlerde sorun yaşamak istemiyorsanız, lastik seçiminde bu kriteri ihmal etmemeniz gerek.
Yuvarlanma direnci: Lastik yuvarlak, üzerinde gittiğimiz yol ise düzdür. Tekerlek döndükçe lastiğin yol ile temas eden bölümü esneyerek yolun şeklini alır. Sürekli gerçekleşen bu esneme sırasında lastiklerin viskoelastik yapıları yüzünden bir miktar enerji kaybı olur. Bu enerji kaybından doğan, bizi yavaşlatan güce ise yuvarlanma direnci denir. Yüksek performanslı lastiklerin, diğerlerine göre en önemli farkı bu noktada oluşur.
Hafiflik: Hepimiz bisikletimizin hafif olmasını isteriz, hafif lastikler de ağırlığı azaltmanın en kolay yollarından birisidir. Fakat gerçekçi olmak gerekirse lastik başına 50 gramlık fazladan ağırlığın performansımıza etkisi yok denecek kadar azdır.
Patlak koruma: Bisiklet sürerken en sık rastlanan mekanik sorunlardan birisi lastik patlamasıdır. Bunu azaltabilmek için çoğu lastiğin içinde lastiği patlatabilecek nesnelere karşı bir koruma katmanı olur. Yetersiz koruma bir anda bütün neşenizi kaçırabilir, gerekenden fazlası ise hem ağırlığı hem de yuvarlanma direncini arttırır.
Dayanıklılık: Kullandıkça lastik aşınır; ayrıca yoldaki çakıl taşı, cam kırığı gibi nesneler lastiği patlatmasalar bile sırt bölgesinde küçük kesiklere yol açarlar. Alacağınız lastiklerin birkaç ay sonra çöpe gitmesini istemiyorsanız kullanımınıza uygun dayanıklılıkta lastikler almanız gerekir.
Farklı markalar bu özelliklerin hepsini farklı seviyelerde sunan lastikler üretiyorlar. Ancak temel olarak lastikleri birkaç gruba ayırmak mümkün.
Giriş seviyesi lastikler: Hiç bir yönü fazla üstün değildir ancak hiç bir yönden çok zayıf da değillerdir, uygun fiyatları dolayısıyla giriş seviyesi bisikletler genelde bu tip lastikler ile satılırlar. Fazla kilometre yapmayan, yüksek performans beklentisi olmayan kullanıcılar için en uygun tercih olabilirler.
Antreman/Ulaşım lastikleri: Uzun ömürleri ve yüksek patlak korumaları ile öne çıkarlar. Fiyat olarak giriş seviyesi lastiklerden daha pahalı olsalar da çok kilometre yapan biriyseniz uzun vadede daha hesaplı olurlar.
Çok kilometre yapan ve fazladan patlak koruma için performanstan biraz ödün vermeyi kabul eden biriyseniz veya bisiklete bindiğiniz yollarda lastiğinizi patlatabilecek çok fazla nesne (cam kırığı, diken, vs) bulunuyorsa öncelikli olarak bu lastiklere bakmanızı öneririm.
Performans Lastikleri: Hafiflik, düşük yuvarlanma direnci ve iyi yol tutuşları ile çoğu sportif kullanıcının tercihidir. Ayrıca patlak korumaları da genelde gayet iyi olur. Tek olumsuz yönleri yüksek fiyatlarıdır.
Performans lastiklerinin bir alt türü olarak, çok hafif ve yüksek performanslı lastikler vardır. Yarışlara katılan biri değilseniz "Sadece 160 grammış, süper" diyip almanızı tavsiye etmem, dayanıklılık ve patlak koruma yönünden günlük kullanıma pek uygun değillerdir.
Açık tubularlar: Genelde İtalyan olan firmalar ürettikleri fiyakalı lastiklere bu ismi verirler. Diğer lastiklerden iki farkı vardır: karkasdaki elyaflar çok daha incedir, tipik lastiklerde 60-100 TPI gibi (threads per inç - inç başına iplik) değerler varken bu lastiklerde 300 civarındadır ve kauçuğu sertleştirip daha dayanıklı hale getiren vulkanizasyon işleminden geçmemiştir. Bunun sonucu olarak daha yumuşak yapıda lastikler ortaya çıkar, bu da hem yüksek performans hem de eşsiz konfor sağlar. Ancak hem pahalıdırlar hem de çabuk aşınırlar.
Öncelikle, lastik seçerken hangi kriterleri göz önüne almamız gerektiğine bakalım.
Yol tutuşu: Lastiğin temel fonksiyonu yol üzerinde ilerlemenizi sağlamak olduğu için bence en önemli kriterlerden birisi yol tutuşu. Özellikle virajlarda ve inişlerde sorun yaşamak istemiyorsanız, lastik seçiminde bu kriteri ihmal etmemeniz gerek.
Yuvarlanma direnci: Lastik yuvarlak, üzerinde gittiğimiz yol ise düzdür. Tekerlek döndükçe lastiğin yol ile temas eden bölümü esneyerek yolun şeklini alır. Sürekli gerçekleşen bu esneme sırasında lastiklerin viskoelastik yapıları yüzünden bir miktar enerji kaybı olur. Bu enerji kaybından doğan, bizi yavaşlatan güce ise yuvarlanma direnci denir. Yüksek performanslı lastiklerin, diğerlerine göre en önemli farkı bu noktada oluşur.
Hafiflik: Hepimiz bisikletimizin hafif olmasını isteriz, hafif lastikler de ağırlığı azaltmanın en kolay yollarından birisidir. Fakat gerçekçi olmak gerekirse lastik başına 50 gramlık fazladan ağırlığın performansımıza etkisi yok denecek kadar azdır.
Patlak koruma: Bisiklet sürerken en sık rastlanan mekanik sorunlardan birisi lastik patlamasıdır. Bunu azaltabilmek için çoğu lastiğin içinde lastiği patlatabilecek nesnelere karşı bir koruma katmanı olur. Yetersiz koruma bir anda bütün neşenizi kaçırabilir, gerekenden fazlası ise hem ağırlığı hem de yuvarlanma direncini arttırır.
Dayanıklılık: Kullandıkça lastik aşınır; ayrıca yoldaki çakıl taşı, cam kırığı gibi nesneler lastiği patlatmasalar bile sırt bölgesinde küçük kesiklere yol açarlar. Alacağınız lastiklerin birkaç ay sonra çöpe gitmesini istemiyorsanız kullanımınıza uygun dayanıklılıkta lastikler almanız gerekir.
Farklı markalar bu özelliklerin hepsini farklı seviyelerde sunan lastikler üretiyorlar. Ancak temel olarak lastikleri birkaç gruba ayırmak mümkün.
Giriş seviyesi lastikler: Hiç bir yönü fazla üstün değildir ancak hiç bir yönden çok zayıf da değillerdir, uygun fiyatları dolayısıyla giriş seviyesi bisikletler genelde bu tip lastikler ile satılırlar. Fazla kilometre yapmayan, yüksek performans beklentisi olmayan kullanıcılar için en uygun tercih olabilirler.
Antreman/Ulaşım lastikleri: Uzun ömürleri ve yüksek patlak korumaları ile öne çıkarlar. Fiyat olarak giriş seviyesi lastiklerden daha pahalı olsalar da çok kilometre yapan biriyseniz uzun vadede daha hesaplı olurlar.
Çok kilometre yapan ve fazladan patlak koruma için performanstan biraz ödün vermeyi kabul eden biriyseniz veya bisiklete bindiğiniz yollarda lastiğinizi patlatabilecek çok fazla nesne (cam kırığı, diken, vs) bulunuyorsa öncelikli olarak bu lastiklere bakmanızı öneririm.
Performans Lastikleri: Hafiflik, düşük yuvarlanma direnci ve iyi yol tutuşları ile çoğu sportif kullanıcının tercihidir. Ayrıca patlak korumaları da genelde gayet iyi olur. Tek olumsuz yönleri yüksek fiyatlarıdır.
Performans lastiklerinin bir alt türü olarak, çok hafif ve yüksek performanslı lastikler vardır. Yarışlara katılan biri değilseniz "Sadece 160 grammış, süper" diyip almanızı tavsiye etmem, dayanıklılık ve patlak koruma yönünden günlük kullanıma pek uygun değillerdir.
Açık tubularlar: Genelde İtalyan olan firmalar ürettikleri fiyakalı lastiklere bu ismi verirler. Diğer lastiklerden iki farkı vardır: karkasdaki elyaflar çok daha incedir, tipik lastiklerde 60-100 TPI gibi (threads per inç - inç başına iplik) değerler varken bu lastiklerde 300 civarındadır ve kauçuğu sertleştirip daha dayanıklı hale getiren vulkanizasyon işleminden geçmemiştir. Bunun sonucu olarak daha yumuşak yapıda lastikler ortaya çıkar, bu da hem yüksek performans hem de eşsiz konfor sağlar. Ancak hem pahalıdırlar hem de çabuk aşınırlar.