Scudo Sports

Yeni bir iş kursanız...?

Şunlar nasıl sizce?? Hem bisiklete binme hem iş :harika::)
NOT:Fotoğraflar İtalya'da ki bisiklet müzesinden.
bisiklet berber.jpg kestane bisiklet.jpg

@Ahmetgitar
Arjantin'e gitmeyi ben de çok istiyorum:rolleyes: Latin kızlar candır:asik::asik:
 
  • Beğen
Tepkiler: Salfort ve Groims
Scudo
@Emre Yönlüer ben gittim, Uruguay, Arjantin. Yakında yine gideceğim, dönüşü olur mu bilmem, kız için gidilecek yer değil ama özellikle Buenos Aires kahve kültürü, spor kültürü ve şehir olarak bisiklete çok aşina.
 
Kişisel girişim masallarından ve rant odaklı ilişkiler ağı yönetimine dair liberal tavsiyelerden uzak durun. Neoliberal ekonomiye uyum sağlamak agar.io oynamak gibidir, siz başkalarını yutarak şişersiniz, sonra biri gelip o yuttuklarınızla birlikte sizi de yutar, yok olursunuz. Tek başına kazanmanın, yükselerek başarmanın devri geçip gideli çok oldu. Kolektif üretime odaklanın, bir araya gelip birlikte üreten, pazarlayan ve tüketen insanları arayın. Sürdürülebilir ekonomi, üretim, tüketim gibi kavramlarla ilgilenin. Tünelin ucu oralara çıkıyor. Devlete muhtaç olmadan, kaynaklarını şirketlere peşkeş çekmeden, kâr etmeyi, sermaye biriktirmeyi, zengin olmayı, mülkiyet edinmeyi değil, geçinmeyi, paylaşmayı, dayanışmayı, birlikte üreterek birlikte tüketmeyi seçen ve bunu başaran köy, çiftlik, işletme örnekleri var. "Sürdürülebilir" kelimesini aklınızda hep tutun, Google'da bu kelimeyle arama yaparak yeni dünyalara zihninizi açın.

(link)

(link)
 
Yapmayı düşünülen işlere bakınca geleceğe dair umudum azaldı demeliyim sanırım. Bir insan bence büyük hedefler koymalı kendine, sebat etmeli, disiplinli bir çalışma içinde olmalı. Galericilik, seyyar satıcılık, lokantacılık belki para kazandırır ama "insan" kazandırmaz, insan yetiştirmez, lobi yapamaz, ülke tanıtımı yapmaz, yeni bir ülke inşa etmez, genç dimağlara ufuk açmaz.

İsrail, Belçika, Hollanda, Güney Kore gibi yüzölçüm olarak Türkiye'den küçük ama teknoloji ve insan kalitesi olarak bizden çok önde olan ülkelerin sırrı ne biliyor musunuz? Kaliteli adam, kalifiye adam yetiştirme, kaliteli ve katma değeri çok sermaye-yoğun işlere odaklanma. Kaliteli adamı, kaliteli okullarda yetiştirir, neslinizi bu okullarda yetişen akademisyenlerle yüceltir hem ülkenizi ayağa kaldırır hem de yurt dışında iyi lobi yaparsınız. Kaliteli ve katma değeri yüksek iş yaparsanız, dünyada söz sahibi olur, saygı duyulan ülke olursunuz. Samsung, Hyundai, Lg, Kia gibi markalar ülkemizin 1953 yılında asker gönderip tabiri caizse Kuzey Korenin elinden kurtardığı daha dünkü çocuk ülkenin markaları. Keza Philips Konya kadar yüzölçümü olmayan Hollanda'nın bir markası.

Ya canım ülkem Türkiyem. Ne adam akıllı akademisyenlerimiz var, ne adam akıllı bilim adamlarımız var, ne adam akıllı ağır sanayimiz var. Turizmle ve verimsiz tarımla ve bol bol bina yaparak bu iş nasıl olacak? Nasıl geleceği inşa eden nesil yetişecek? Yerli bir araç üretmeye kalktık onun da prototipi bize ait değil, bize ait olsa da ülkedeki "istemeyüzcü" insanlar tarafından bütün şevkimiz kırılıyor. Sonra 1 Türk dünyaya bedeldir sözüyle avutuyoruz kendimizi.

Japonya bir kaç sene önce dünyanın en büyük felaketlerinden birini yaşadı, deprem ve arkasından gelen tsunami Japonya'yı ne hale getirdi izlediniz, okullarda ve resmi dairelerde yardım dağıtıldı, siz hiç bir tane bile sırada kaynak, saygısızlık, hakaret, kavga gördünüzü mü? Ya Türkiye, Kocaeli depremi akabinde yapılan yardım dağıtım işlemi sırasındaki kavgalar, araya kaynamalar, birbirinin üstüne çıkmalar, enkaz altında kalan kıymetli eşyaların çalınması, hatta enkaz altında kalan bir kadının kolunun kesilip kolundaki altık bileziklerinin çalınması gibi iğrenç hareketler.

Yeniden bir dirilişe, yeniden bir sıçramaya ihtiyacımız var. Bunu yapacak olan da gençlerdir, büyük davalar büyük hedefler ancak sağlığı yerinde inancı yerinde genç yol arkadaşları ile kazanılır. Bunun için donanımlı gençlere ihtiyacımız var, muhtaç olduğumuz kudret ise sağlam akidemizde ve şanlı tarihimizde gizli. Tarihimizi geriye doğru takılma değil de tıpkı bir mancınık gibi geriden ibret alıp geleceğe ilerlemek/fırlamak olarak görürsek mesele kalmayacaktır..
 
ben mantar işine girerdim.Bir de bu mantarın özel türlerini üretirdim.Bi mantar vardı ismini hatırlayamadım bayağı bi ünlüydü.
Mantar olmasının nedeni de güneş,ışık istememesi.Karanlık bir depoda yeterli şartları sağlayın kendisi büyüsünler.
Mantarın da esas zorluğu bunu halka satabilmek.Artık orası da sizin yeteneğinize ve rızkınıza kalmıs.
 
@Auron Sanchez dediğin gibi;

Hali hazırda en karlı iş kokoreçtir. Yarım ekmeği (eğer kaliteden ödün vermezseniz) 10 liradan aşağıya satılmıyor.

1 şiş 3 kiloya gelir bu da 20 yarım ekmeğe kadar yeter.
20 yarım ekmek x10 TL desen 200 TL eder.

10 ekmek 10 TL, 1 şiş kokoreç 35 TL, hadi en kalitelisini aldın de 50 TL
60 TL masraf 200 TL kazanç..

Daha bunun ayranı, şalgamı var..

Zabıtalara dikkat :)
 
Kendime özgü bir stil ile tatlı yapmak ve o tarz ile müşteri çekecek bir tatlı-pastane gibi bir dükkan açmak isterdim..
 
  • Beğen
Tepkiler: Kerem Özbayrak
@Ahmetgitar
Ben de geleyim...:):)
Kızlar için niye öyle dediniz???o_O:(
 
@altinok
Bir insan için hedef, büyük iş girişimleri, ticari başarılar olmamalı bence. Hedefleri tabi ki büyük tutmalı ama, çok çalışıp dev bir fabrika kurana değil, dünya turu atıp yeni kültürler öğrenen adama özeniyorum ben. Bir kitap yazmış olmak mesela... hangi ticari başarı yarışabilir bununla ? Bir enstrüman çalıp sahneden alkış aldınız mı hiç? Vergi rekortmeni olsanız bu hissi yaşayamazsınız. Bir ülkeyi ileri götüren büyük ticari yatırımlar veya iş kolları değildir. Ülkeler müzikleriyle, filmleriyle, edebiyatları ile büyürler. Makine değil insan gibi yaşamanın şartı daha insancıl hedefler peşinde koşmaktır bence.
 
Hocam ben işten artan zamanda hikaye-roman çeviriyorum İng>Tur şeklinde. İş varsa mesajlarınızı beklerim. Saygılarımla.
 
@appendix bir kişi buradaki konuya bakıp belki inanılmaz para kazanabilir belki ama dediğiniz şey bana çok çok zor geliyor.Umarım amacınızda başarılı olursunuz.
Ne derler bilirsiniz mutluluk paylaşmakla çoğalır.Eh mutlu olduğunuz zaman bize de yazar bizleri de mutlu edersiniz inşallah:)
 
İçine ikinci bir şahıs girdiğinde hareket edilmeyecek kadar küçük, sadece makinalar ve bardakların olduğu seyyar (3.dalga) kahve dükkanı. Taşınmaz durumda olacaksa da en fazla 6-7mt2 yeterli. Kahvenin yanına belki ev yapımı kurabiye ya da muffin. (Kendim yapmak şartıyla.)
 
Sevdiğin işi mi yapmak yoksa yaptığın işi mi sevmek?İkinci bir soruda bu olmalı.Herkese göre değişir galiba.Durumuna göre ,hayat algısına göre gibi.Malesef sevebileceğin işi aramak bizim ülkemizde zor görünüyor.İşi sevmeli ,sevdiğin şeyleri başka durumla halletmeli belkide.
 
Bi arkadasim yemekli dugun organize eden mekanlarla anlasmis ve fiyat almisti. Ondan sonra katalog bastirip davetiyecilere, gelinlikcilere dagitti, internette birtakim sitelere reklam da verdi, yemekli dugun basina mekan sahibinden %10 komisyon aliyor, valla kose oldu adam bir sezonda..
Biz hala maaş+prim calismaya devam :(
Ne kira var, ne eleman gideri, ne vergi, ne stopaj, hicbirsey.. Sadece istege bagli odedigi 460 tl sigortasi var o kadar..

Ha bu arada istanbulda yilda 600.000 dugun oluyormus ve bunun yaklasik ucte biri yemekliymis.
 
Geri