Yayalarla başım belada

3.kez bir yayaya çarptım daha önceki kazalardan ders aldığımdan insanların olduğu yerlerde yavaş kullanıyorum ama kazadan kaçamıyorum yada üzerime çekiyorum.Son kazamıda Eskişehir Aydın ARAT parkının orada yapmış bulunuyorum orta hızlarda sehir halinde iken parktan yola doğru topun sektiğini görmemle daha frene basamadan çoçuğun üzerime atlaması bir oldu.Kask sayesinde kafamı kaldırıma vurmaktan kurtarsamda çarptığım çoçuğun dudağı patladığından bir hayli üzüldüm.Daha öncede durak harici bir otobüsün kapısından üzerime yolcu atlamıştı onunda kaşını yarmıştım.Fosforlu yelek dikkat çekici olur mu?Daha öncede karşıdan karşıya geçen yaya koşarak bana çarptığı için soruyorum yolda araba yolsa yaya atlıyor yola bir şekilde bisikleti araç olarak kabullenemedik hala mubarek f1 aracı ya frene bastığımız yerde kalıyoruz çünkü!!!

geçmiş olsun, reflektörlü yelek elbette görünürlüğü arttırabilir ama tamamen çözüm olmaz. Çünkü kısıtlı görebilen yaşlılarımız, yola aniden fırlayabilen çocuklarımız, cep telefonu ile konuşurken kendini dünyadan soyutlayan insanlarımız var... Bu nedenle biz maximum dikkati göstermek zorundayız.

Zil uyarı için çok etkili bu durumlarda. Zili duyan yaya olduğu yerde kalıyo genelde. Seslenme ve ya kaçınma manevralarından daha etkili bence. Fakat her durumda bisikletler trafikte azınlık olduğu için pek kimse bize dikkat etmiyo haliyle onların yerine de biz dikkat etmeliyiz, onları da biz kollamalıyız.

@illgnsyyz

ben zile de çok güvenmiyorum çünkü kulağında kulaklıkla dolaşan birçok kişi var ve zili duymuyorlar. Sen zili duydu sanıp yaklaşıyorsun ama birden önüne geçebiliyor. Zil olsa bile dikkat etmek lazım.

Geçmiş olsun hocam. Yayalarla uğraşmak gerçekten zor. Aslında biraz tren kullanmak gibi. Trenlerde de hemzemin geçitte arabalar fırlıyor. Burada dikkatimizi çekebilecek durum demiryolu prosedürleri. ABD'de bir tren hemzemin geçide girmeden hemen önce 2 uzun 1 kısa 1 uzun şeklinde düdük çalar ve lokomotifteki zil çalmaya başlar. Bisikleti kullanırken ben tren kullandığımı düşünürüm ve hemzemin geçide benzetebileceğimiz otobüs kapısı gibi yerlerden önce zil çalarım. Yayalar kördür ama kısmen duyabilirler. Bu mantıkla düşününce kaza olasılığı kısmen düşebilir. Tabi bir tren hemen duramaz. Bir top gördünüz mü çok geç olabilir. Olası yerleri kestirip gözleri iyi kullanarak sürmek gerek. Hız keserek gitmek kısmen işe yarar ama kaza engellemede ciddi bir faydası da olmaz. Şoförlük özellikle Türkiye'de strateji işi. Geçtiğiniz yeri hemen tanımak, en uygun yolları seçmek, zil çalmak işe yarar. Ama yayalar kördür. Görsel uyarıları hiç biri takmaz.
Sonuç olarak gece gitmiyorsanız yeleğe para harcamak yerine yoksa zil takın ve stratejiler geliştirin. İsterdim ki bisiklet için uzmanca hazırlanmış kurslar ve belgeler olsun. Tamam, ehliyet zorunlu olmasın ama bazı ayrıcalıklar olması gerek. Kırımsız uçuşlar, kazasız sürüşler.

Ekleme: Müzik dinleyen biri zili duymadı diye sizin onu yok sayma hakkınız yok. Bunu sizin düşünmeniz lazım. Bisikletin uyarı sistemi zildir. Farlar yayaları neredeyse etkilemez. Zilden başka alternatifiniz yok.

otobüsden yada minibusden inenler inan çok tehlikeli 2 kere ön arka frene sonuna kadar basıp takla attım

Şehir içinde kullanırken araçlarla aynı hıza çıkıp(trafik hızı mümkünse) öndeki aracın sağ arka lastik hizasında ani frenlemede kendimi kurtaracak kadar mesafede gidiyorum .Önümde araç yoksa şeridin ortalarına doğru ve kaldırımdakilerin ne yaapacağını tahmin etmeye çalışarak(stres atayım derken zihnimi yorarak) hızla şehirden uzaklaşıyorum.Yaşadığım şehir küçük olduğu için şanslıyım.Bir de takım forması,tayt,kask olursa daha iyi oluyor.Herkes seni yarışçı zannedip dikkatlerini çekiyorsun(altımdaki pede gülüyorlar yaşasın farkedildim)

Geçmiş olsun.Siz dikkat etsenizde sizin dikkat etmenizle de olmuyor. Bu şehirde hiçkimse iki tekerl kullananları saymıyor..

Öncelikle geçmiş olsun fakat bir detay dikkatimi çekti, otobüs, minibüs gibi toplu taşıma araçlarından inenlere çarpmayı nasıl başarıyorsunuz? Bunun gerçekleşmesi için aracın sağından geçmeniz gerek, bisikletin birinci kuralı asla sağdan geçmedir.Lütfen unutmayın.

Araçların arasından ve sollamayı da sağdan yapmazsanız(adı üzerinde sollama sol taraftan yapılır) yayalarla çok sıkıntınız olmaz.Şeritleri kullanın diyeceğim ama yine de sağa yapışık giden ve açılan kapıları götürenler olucak.Ben yazmadım,siz de okumadınız.Otomobil gibi kullanın şu bisikleti artık.O zaman yayalar ve araçlar görecek sizi.

Araba sürerken de, tren sürerken de (ilahi Salih Kü, nereden aklına geldi tren ) dikkat eden biz olmalıyız. Başkasının daha fazla dikkatli olmasını sağlayamayız ama kendimiz daha dikkatli olabiliriz. İster otomobil, ister bisiklet, ister trenle D) olsun, yayaların olduğu yolda hızlı gitmemeye çalışırım.

Biraz pratik yapar ve gözlerini 4 açarsan bu sorundan kurtulabilirsin.

Bir otobüsün yanından geçerken durak harici bile olsa kapılar açıksa dikkat et. Otobüs den nasıl çıktığını düşün ? Hiç yavaşça inen var mı ? Yok, herkes otobüsden atlayarak iner ve 1-2 adım atar. Bu durumda herhangi bir otobüsün yanından geçerken her an birinin atlayabileceğini düşün. Özellikle sıcak havalarda otobüsler ön kapı açık gidiyor. Ve en ufak bir trafikte inen insanlar olabiliyor. Bu nedenle ön kapıya gelmeden 2-3 defa zile basarsan şöför seni aynadan görür ve inen yolcu varsa uyarır.

Minibüsler için de aynı durum geçerli. Ek olarak, aniden öne geçip hızlıca duran minibüs çok oluyor. Bu nedenle eğer bir minibüsün peşinden gidiyorsanız onun aniden durabileceği her an aklınızda olsun ve devamlı sağa-sola kayacak alanlardan haberiniz olsun. Mesela bir minibüsü takip ederken sol şeriti devamlı takip etmelisin. Minibüs aniden durursa, hiç arkana bakmana gerek kalmadan aniden sola kırabilirsin.

Bunun dışında trafikte duran araçların arasında giderken, eğer en sağda değilseniz kapı pek nadir açılır. Ancak yol trafik iken karşıya geçmeye çalışan yayalar olabilir. Bu nedenle devamlı araçların üzerinden ileri sağ-sol tarafı kontrol etmelisin.

Ek olarak, çocuklar varsa, özellikler 12-13 yaş altı, ne olursa olsun yavaş gitmelisin. Onların ne yapacağı asla belli olmuyor, mümkünse pek yakınlarından da geçme, çarparsan yetişkin bir kişiden daha fazla hasar alırlar.

Ve hızı sürerken mantık yürütmek çok önemli. Mesela tek şerit bir yolda, minibüsün peşindesin, yol geniş sol taraftan geçmek istiyorsun. Soldan hızlan, ancak minibüsü devamlı kontrol et. Eğer yavaşlarsa anla ki önden bir yaya geçmeye çalışıyor ve minibüs de yol vermiş(!) olabilir.

Bir de tek bir şeridi kapatmaktan asla çekinme. En sağ da yada aralarda riskli bir şekilde gitmektense, eğer sol şerit kilitli değilse, sağ şeridi ortalayıp gidebilirsin. Bir-iki korna çalan olabilir ama trafiği aşırı yavaşlatmadığın sürece önemseme.

İyi sürüşler

Geçmiş olsun öncelikle. Ben daha bir yaya çarpmadım çünkü kaldırımlara çok dikkat ediyorum ve zilim olmasına rağmen kolaya kaçmamak için zili kullanmıyorum. Yaya beni geçte olsa görüyor ve gördüğünde de duruyor biraz bende hemen bir kaçış noktası bulup geçiyorum. Görmezse biraz hızımı azaltıp bir kaçış noktası buluyorum. Ama daha kaçış noktası bulamadığım pek olmadı. Olsa da planım hazır panik fren. Forumda konuları mevcut. Zaten yayalara çarpma tehlikesi geçirdiğim durumlar nedense hep otobüs duraklarında oluyor Otobüslerden millet yola bakamıyor haliyle

Geçmiş olsun. Ben de tam 1 saat önce Florya - Yeşilyurt sahil yolunda bir kaza yaptım. Hala canım çok sıkkın. 3-4 yaşında bir çocuğu malesef bisikletin altına aldım. Orta hızda slalom yapa yapa yayaların arasından gidiyordum. Sola (yeşilyurt istikametine doğru) yaklaştığım bir sırada, bir mısır arabasının yanından bir çocuk atladı önüme. Fren bastım ama kaçacak en ufak bir imkan yoktu. Mısırcının çocuğuymuş. O panikle o da bana saldırmaya çalıştı tabi. Neyse ki sakinleştirdik te (ben de biraz öfkelendim çocuk dururken bana odaklanmasına ama tabi panik anı herşey normal, empati kuruyorum şu anda ve heralde ben de aynısını yapardım diyorum) çocuğu hastaneye götürmek üzere harekete geçebildik. Birşey yoktu ama risk sonuçta.En yakın hastane olan International'a götürdük. Filmleri çekildi. Allah'a şükür hiçbirşey çıkmadı. Üzüntüm bu travmayı hayatı boyunca taşıyacaktır. O yaşlarda oynamak! amacı ile bana saldıran bir buldog yüzünden yıllarca köpeklerden korkmuş bugün bile sevmeyen, mümkün mertebe uzak duran biriyim. Çocuklukta yaşanan şeyler asla unutulmuyor.
Aldığım ders şu oldu : O yolda çok erken veya çok geç saat olmadıkça Cumartesi ve Pazar günleri pedallamak benim için bitmiştir. Yayalar malesef çok dağınık ve o yolda bisikletlilerin de olabileceğini umursamayan aileler çok fazla.

İş sarpa sararsa turist ayağına yat

Bisikletinize toplam ağırlığı 1 Kg civarı olan bir araba korna sistemi takabilirsiniz. Ben kendi bisikletime taktım ve inanın o kadar işime yarayacağını hiç tahmin etmezdim. Sağda küçük vız vız kampana duruyor, solda ise bu bas çek sistemli düğme araba kornası için monteli. 12V en küçüğünden bir akü alıyorsunuz ve çift halde satılan dadat araba kornasının bir tanesine monte ediyorsunuz kablolar ile. Kornayı da açık ağzı aşağı bakacak şekilde(içine su girmesin diye) kadrodaki suluk kafesi için ayrılmış deliklere monte ediyorsunuz. Düğmeyi de dilediğiniz yöntemle gidona monte edebilirsiniz. Kazasız pedallar...

@Onder.Eren

Ben de bazen o yolu kullanıyorum. Biraz da iş bilinç işi. Mesela Bakırköy'de ki bisiklet yolunu kullanıyordum geçen sene çocuklar devamlı sağa sola koşuşturuyor bir tanesi de tam altıma giriyordu. Aile'ye baktım sonra hiçbir şey yokmuş gibi davrandılar. Yolun bisiklet yolu olduğunu bile bilmiyorlar. Florya-Yeşilyurt sahil yolu da keza öyle her telden çalanla dolu. Geçmiş olsun.

@Kerem Kekeç

Teşekkür ederim. Hafta sonları da en azından 10 kmlik bir tur yapmakta ısrar ediyordum disiplinli olmak gayreti ile. Fakat bu olayı kendime milad kabul ediyorum. Sürekli yaya gözeterek sürekli endişe ile bisiklete binmenin zaten bir tadı yok, artık kabul edeceğim bu gerçeği.
Arabaların kullandığı sahil yolundan gideceğim artık ki o zaman Bakırköy'e kadar da uzatabiliyorum kesintisiz.

Geçen gün yolda giderken minibüsün biri hareket ediyordu frenledim. Arkamda sol taraflardan da araba sesini duyuyordum .
Minibüsün solundan geçerken o durdu, ben de yavaş yavaş devam ediyordum.
Kadının teki aniden önüme çıktı, sağda zaten minibüs var(solda da tam yönünü bilmediğim araba). Kaçacak yer olmadığı için frenlere asıldım, arka biraz kaydı.
En sonunda arka kalkık şekilde kadının burnunun dibinde durdum.
Ağzımın dibinde gelmiş ödümü kopardın dedi.
Ben de yola atlamasaydın deyip devam ettim.

Bisiklet = Çocuk oyuncağı Bisikletli = Çocuk algısı hala ve güçlü bir şekilde devam ediyor Türkiye' de. Bisiklete bir "ulaşım aracı" olarak bakılmıyor. Üvey evlat olunca da halkın bisikletliye bakışı malesef negatif. Böyle olmasaydı yönetimler de öncelikle "bisiklet yolu" konusunda üstlerine düşeni yaparlardı. Petrol bizden çıkıyormuş gibi asıldıkça asılıyoruz arabalara. Son 1 ayda arabamla yaptığım kilometreden fazlasını bisikletimle yapmışım. Maddi kazancını kenara bırakıyorum sağlığıma ve huzuruma katkısı inanılmaz. Tamam herkesin bisiklet kullanmasını beklemek saflık olur ama %10 seviyesine bile getirilebilse trafikteki bisikletli oranı, büyük kazanımları olacak. Algı da böyle böyle değişecek. Anadolu yakasında sahil yolundaki algı ile Avrupa Yakasındaki bile farklı. Böylece "kabul görmüş bir araç" olduğu anda bisiklet, insanların dikkati de artacak. Bizler de yollarda üvey evlat muamelesi görmeyeceğiz, daha rahat olacağız bisikletimizi kullanırken. O günler gelene kadar malesef çok çok dikkatli olmamız lazım. Saat 24:00 oldu ben hala atabilmiş değilim yaşadığım kazanın üzerimdeki etkisini.