@biyani
Selamlar, sonunda açtığınız konuyu buldum. Buradaki mesajları okudum, arkadaşların size yaptıkları bisiklet önerileri gayet güzel, akıllıca ve mantıklı olmuş. Bunları cidden değerlendirin. Yalnız arazide teknik binmeyecegim demişsiniz. Bisiklete sıfırdan başlıyor olsanız bile, yıllar içerisinde bisikletinizi tanıdıkça ve kendinizi geliştirdikçe inanın araziye de girersiniz bence. Bu bakımdan biraz ileriye dönük düşünmekte fayda var. Böyle olmayacak olsa bile, bir gün araziye çıkmanız gerekebilir, içinizden artık araziye çıkmak geçmeye başlayabilir, hatta zamanla arazi parkurlarında binmek, gelişen tekniğinizle birlikte size çok daha cazip görünmeye başlayabilir. Bu açıdan bakılırsa Hybrid değil, tam bir MTB almanızı öneririm. Herşey bir yana, arazide uzun süreli ve ciddi kullanımlar yapmayacaksanız, bence amortisörsüz bir model seçerek ağırlıktan kazanmanız daha mantıklı. Arazide kullanılmayacaksa bu amortisör olayını çok büyütmeye gerek yok, sonuçta sahip olduğumuz en iyi amortisörler kollarımız ve bacaklarımızdır.
Ölçü olarak önceki mesajlardan birinde linkte verilen A ve B ölçülerini baz alabilirsiniz. Bahsettiğiniz kullanım stili için 20'' bir kadro sizin için doğru olan boy ölçüsüdür. Ancak kol bacak uzunluğunun vücuda oranları kişiden kişiye değişecegi için körü körüne bu ölçüde kadro almak yerine, mutlaka gidip yerinde denemeye ve size gerçekten uyduğu hissini yakalamaya çalışın. Ancak şunu da hatırlatmama izin verin ki, büyük kadrolar, uzun ve temiz yollarda daha iyi güç aktarımı ve daha rahat bir sürüş sağlarlar. Küçük (18''-19'') bir kadro ise arazi sürüşlerinde, boyutlarının küçüklüğünden dolayı bisikletinize daha iyi hakim olmanızı ve daha rahat kontrol etmenizi sağlar.
Marka seçimi konusunda arkadaşlar gerçekten iyi tavsiyelerde bulunmuşlar. Ancak bizim grupta Sedona, Amoeba ve Kron bisikletler olduğundan, yani kendi ellerimle görüp, baktığım için şunu söyleyebilirim ki Kron'lar bence kesinlikle daha iyi. Genel kalite olarak Amoeba Hussar iyi olsa da bence ağırlıktan kaybediyorlar biraz. Kron, bu bisikletler içinde en hafif olanı. Size önerim bütçenizi biraz daha zorlayıp, almışken hiç degilse Kron XC 1000 almanız. Zira bir bisiklette benim için en ön plana çıkan şeylerden biri ağırlıktır. Ağırlık ne kadar az ise yokuşları da o kadar kolay çıkacağınızı unutmayın. (Ben çok çektim bisikletimin ağır olmasından, o yüzden bu kadar üzerinde durdum. Gruptakilerin bisikletleri 11-13 kg arası, benimki 16-17 kg! Bitirdi beni
) H.Çağrı isimli moderatör arkadaşımızın başka bir konuda dediği gibi, bisiklete 100-150 YTL ekstradan vermek, daha sonra "benim bisikletim niye bu kadar ağır!" diye başını 100-150 kere taşa vurmaktan iyidir.
Bir örnek vermek gerekirse, 10 km yokuş çıktığınızı düşünün. Kabaca her metrede 1 pedal çevireceginizi düşünürsek, 10 km yokuşta 10.000 pedal çevirirsiniz. Bu durumda bisikletinizin 0.5 kg hafif olması bile kabaca ve basit bir hesapla her pedalda 0.5 kg az yük taşımanızı ve 10 km'de, 0,5x10000= 5000 kg, yani 5 tonluk bir enerji tasarrufu anlamına gelir. 10 km'de 5 ton, bir bisikletçi için önemli bir enerji tasarrufudur. Yol uzadıkça bu tasarruf daha da artacaktır. Bu da uzun yollarda ağırlığın ne denli önem kazandığını göstermektedir.
Her şeyin üstüne Kron'lardaki ömür boyu kadro garantisi göz ardı edilemeyecek bir durum. Bu garanti, firmanın kendi kadrolarına ne kadar güvendiklerinin bir göstergesi. Ayrıca Kron'lardaki ses probleminin sizi düşündürdüğünü söylemişsiniz. Bu durum bisikletin İLK MONTAJINI yapan ustaların elinde olan bir durum, büyük ölçüde. Ender Alıcıoğlu'nun forumdaki bir konuda anlattığı üzere, bu tip sesler genellikle ustaların ilk montajda aynakolu bir diş atlatarak milimetrik eğri takmaları gibi durumlar yüzünden ortaya çıkmakta. Ya da sele borusunun gevşemesi, çizilmesi de bu tür sorunlara yol açabilmekte. Çeşitli nedenleri var yani. Ama ne olursa olsun bu ses problemlerinin hepsinin de bir çözümü var, merak etmeyin. Dediğim gibi, önemli olan ilk montaj.
Sorularınız olursa yine cevaplarım, görüşmek üzere...