ben 14-15 yaşlarımda kanı kaynayan bir veletken, bir anda aynı senin bu dediğin olaya kafayı takmıştım ve shimano v-frenli bisikletimle tırmanıvermiştim bir tepeye. inişte yolun belli bir kısmı dümdüz ve dik bir yokuştu, üstüne bir de rüzgar arkamdan esiyordu. zaten oraya gelene kadar hızlanabildiğim kadar hızlanmıştım, asıl istediğim yere vardıktan birkaç saniye sonra pedal çevirilecek hızı da aşmıştım. iyice öne yattım ve hatta popomu havaya kaldırdım, korkunç bir lastik sesi geliyordu kulağıma. derken bir anda tekrar doğruldum, km sayacında 77 km/h rakamını gördüm ve ağırlığımı mümkün olduğu kadar geriye verip; bisiklet yavaşladıkça fren kollarını daha fazla sıkacak şekilde olabilecek en kuvvetli freni yaptım.
düşündüğümden daha kısa sürede durmuştum, ayrıca arkama baktığımda belli belirsiz bir lastik izi görüyordum. hemen sonrasında jantın sıcaklığını kontrol ettim, öyle abartılacak kadar değildi. lastik biraz daha sıcaktı, ama yaz günü o simsiyah asfaltta normaldi. bir tek fren pabuçları sıcaktı ama yine de elimi yakacak kadar değildi.
2-3 sene sonra önde disk freni olan bir arkadaşımla aynı denemeyi yaptık, çocuk fren diskinin sıcaklığını kontrol ederken parmağını yaktı

orası sonradan şişip su topladı falan, ciddi ciddi yandı yani. o acıyla bir de balatalara bakmaya cesareti kalmamıştı tabi, onu hiç bir zaman öğrenemedik...
sanırım bunca anlattığım şeyden istediğin cevabı almışsındır artık
zaten şimdi paralel linkli jant frenleri ve gayet gelişmiş disk frenler var; ne fren mesafesi ne de ısınma eskisi kadar büyük sorunlar değil. yeter ki sen nasıl fren yapacağını bil
