Ülkemizde bisikletliye bakış açısı...

Ara sıra saçma konuşan insanlar olsa da yaşadığım yerde güzel tepkiler alıyorum

"Aferin gençler devam edin,evlendikten sonra yapamazsınız"

"Bak benim de böyle bisiklet var tekerlekleri değiştircem bi baksanıza"

"Bak onun lastikleri kalın diğerleri ince yarış bisikleti heralde"(Mekan:Büfe önü)

"Gençler yolculuk nereye?"

55 km yolun yarısında bi köyde moladaydık yaşlı bir amca ile biraz sohbet ettik "Siz az gezmişiniz yapın şurdan bi Lüleburgaz"(mesafe 100 kmye yakın oluyor yanlış hatırlamıyorsam)

Yine köylerden birinde teyze:
"Sizi Amerikan sandım böyle giyinmişsiniz"
Falan demişti,güzel şeyler bence bunlar.

Tabi "Tekerlek dönüyouu ehehuhe!" "Tayyt giymiş lan!" diye böğüren insanlar da malesef var.Ama ne yapalım belki eğitimle ilerde böyle sorunlar da aşılır.

Genellikle benzinlikteki abiler amcalar ile bisikletci arasinda gecen dialoglardan biri
+kolay gelsin(öhm)
-sagol abey
+kac basiyosun buna
-95/100 abi
+yoooggaaggg. Patlamasin
-yok yok patlamaz bu oyle.
(Genelde abinin agzinda sigara olur ve agzindan cikarmadan konusabilme yetenegine sahiptir))

@Emir Taha Kenar
"Aferin gençler devam edin,evlendikten sonra yapamazsınız" iyi olmaktan çok, kendi sıkıntısını belirtmiş gibi geldi. ( ;

@Serkan.Sezer

Olabilir tabi.Belki kendi adına üzülürken bizim adımıza da sevinmişti

Vatandaşlarımızın yarıdan fazlası bisiklete binmesini bilmiyor, hiç bu açıdan baktınız mı olaya? üstelik eğitim düzeyi yüksek insanlarımız bile bir şekilde öğrenememiş, çocukken bisiklet almamışlar, şimdi sen bu insana nasıl bisikleti sevdireceksin? Bu işler çocuk yaşta olur. Örneğin okuluna bisikletle gitmek bizde acayip marjinal bir şey olur, hatta öğretmenler kızar, niye getirdin o bisikleti diye.

2. konu yokuşlar, eğimli yerlerde bisiklet kullanmayı teşvik etmek çok zor, konya, kayseri gibi yerlerde bir bisiklet kültürü var, ama orada da toplumun yarısı olan kadınlar bisiklete binmiyor pek görmedim...

Anket yapsınlar, toplumun yarıdan fazlası bisiklete binmeyi bilmiyor, çoğu kimse trafikte ölmekten korkuyor ki haklılar, birçok kimse yokuşları tırmanamıyor ve bırakıyor insanımız sağlıksız ve kondisyonsuz.

Bizim buralarda bisikletliye bakış değil ama bisiklete bakış konusunda ciddi bir problem var. Yakın zamanda yaklaşık 1500 tl ye Cannondale quick 6 model bir bisiklet aldım. Birde kırmızı michelin dynamic taktım 700x23. Tabii burası Çankırı. Kırmızı olsun 5 fazla olsuncuların memleketi Gören herkesin hoşuna gitti ve fiyatını sordular. 1500 tl deyince yüzlerinde bir küçümseme. Hani 'salağa bak o paraya motor veriyorlar' tripleri. Sonra onu buradan bir arkadaşa satıp yine bir Cannondale aldım ama bu seferki caad 8 di. Yine aynı muhabbetler devam etti.
- ''Bisiklete o paralar verilir mi?''
- ''Bu paraya alıyorsun bari diks fren olsaydı ( Disk değil diks, şarj değil şarz )''
- ''Bak ben bunu 250 tl ye aldım çift amörtisör var. Seninkinde hiç yok. ''

Bu gibi durumlarda umudunuzu yitirmeyin. İnatla neden o paraları verdiğinizi, bisiklette kadro boyu seçiminin neden önemli olduğunu, kask takmanın acemilikle veya ustalıkla değil güvenlikle ilgili olduğunu vs. anlatmaya çalışın. tabii onların olaya bakışı gibi dalga geçerek değil içtenlikle. Sırf bu sayede bisiklete 200 tl den fazla vermeyecek adamlardan birine Cannondale, 2 kişiye de Sedona'nın 1000tl üzeri modellerinden aldırdım. İlk başta bisikleti tek binişte maksimum 1km kullanan adamı aydınlatma ve kask almaya ikna edip gece sürüşüne çıkmaya ikna ettim. Unutmamak lazım ki bu aşıyı tutturduğumuz her kişi bize trafikte bisiklete saygı gösterecek bir nefer kazandırıyor. Trafikte yanınızdan geçerken bir anda bağırıp sizi düşürmeye çalışacak, üzerinize kırıp eğlenecek hanzolar her daim olacak bunu engelleme şansımız yok ama bisiklete karşı nötr olan insanların gücün karanlık tarafına geçmelerini engelleyebiliriz.

Unutmadan söyleyeyim bisiklete başlattığınız her insan sayenizde spor yapıp daha sağlıklı olacak, normalde araba ile gideceği yere bisikletle gidip çevreyi kirletmeyecek ve milli servete de küçükte olsa bir katkınız olacak.

@emrekozhan işe her zaman ki gibi çocuklardan başlamalı aslında.Hayır anlamıyorum firmalar sırf satış amacıyla bile bisiklet alımını arttırmak için bir atılımda bulunmaz?İlla devlet mi bir şeyler yapacak?Şu ana kadar bisiklet reklamı yapan Türkiye'de sadece Corelli'yi gördüm.Devletin teşviği de bisiklet hediye etmekten ibaret.Sen bisiklet verene kadar gidip yolları güvenli hale getirsen,magandalarını elini kollunu sallamasını önlesen,zaten millet sokak güvenilir bir hal alınca bu tür şeylere daha olumlu bakacak(kullanmayı düşünüp vazgeçenlerin çoğu trafikten tırsıyor,haklılar da).

Daha önce de yazdım,internette çk izlenen motorcu sıkıştırma vakalarından birinde yaşanıyor bu olay.Hiç düşünmeden doğru düzgün mesafe koymadan yardırıyor yanından.Adam isyan edince de "Bisiklet yolu ne güne duruyor oradan git.".Verilen trafik eğitiminin yetersizliğini falan boş verin de,adından da oranın işlevini tahmin edemiyor musun?

Benimde bu konuda özellikle marketlere lafım var. Istanbul, antlaya gibi büyük şehirlerde sürekli bakıyorum full çelik kadro hayvan gibi ağır, 2-3 süspansiyonlu dağ lastikli bisikletleri satıyorlar. Markette bisikleti beğenen çocukta city bike/mtb farkını bilmiyor, alıyor bisikleti başlıyor sürmeye. Sokakta 10 tur atıyor, zaten ağır bisikleti birde o lastiklerle sürdüğünden çocuk zaten pert oluyor, birde apartmanda uygun yere 18 kiloluk bisikleti çıkarıp koyma derdi olunca 3 kez binilip kenara atılıyor.

Bisiklet sporunu da aldığı bisiklet gibi gören çocuk üstüne gitmiyor, yenisini istediğinde de aileden önce elindekini kullan cevabını alınca da yine 3 gün binilip kenara atılıyor ve ülkede bisiklet sporu gelişmiyor.

Halbuki marketlerde 200 tl civarina city bikelar satılsa bugün çk farklı oluduk.

@bariss.t

Meseleyi bisiklet ağırlığına bağlamayın. Benim çocukluk bisikletimi kaldırmam bile mümkün değildi, zevkle bindim, güzel taklalar attım, şu an çıkamayacağım kadar dik yokuşları çıktım, liseye başlayınca vakitsizlikten bırakmak zorunda kaldım. Ha birde, bisiklet hurdadan çevirmeydi, kendim tamir ederdim. Mesele insanlar rahata alışıyor, bisiklete binip pedal sallamaktansa, en çevrecisi bile moped alıp geziyor. Ben bu aracı unutalı çok olmuştu, Türkiye'yi gezmek için önce karavan aradım, sonra minibüs, sonra uzun kasa araba, sonra elektrikli araba, sonra az yakan çok kaçan araba, sonra hatırladım; bisiklet denilen birşey vardı, ve yanında çadırı ile işimi görürdü. İnsanların hatırlaması gerekiyor, bisikletin sadece çocuk oyuncağı değil, bir ulaşım aracı olduğunu bilmesi gerekiyor.
* Şiddetli yokuşların olduğu bir semtteyim, bahane değil, ilk seferinde çıkamadıysam ikincisinde çıkabiliyorum zor yokuşları. Önemli olan pes etmeyip ikinciyi denemek.

@bariss.t
Bu olay bitek bizim ülkemizde böyle değil dünyanın hemen hemen heryerinde market bisikletleri ucuz ve kalitesizdir. Bunun nedeni markete bisiklet almaya değilde alışverişe gidip bisikleti görüp '' Aaaa ne güzel bisikletmiş ne iri duruyor çift amortisör bide bunu istiyorum. '' diyenleri etkilemektir.

Eger ki tam takir giyinip surerseniz
Pro sporcu,turist vb zannedilip saygi gorursunuz
Diger turlu fakir .d .

Genelde pek düşünmemeye çalıştığım bir bakış açısı var, yoksa hevesim kırılıyor. Geçenlerde orta yaşlı bir kadın bana "Kızlar bisiklet sürmez." dedi mesela...

Geçen kulüp turumuzda bir abimiz giyilebilir dövme giydiği için şehir içinden geçerken arkamızdan "Bak ateist bunlar." dediler. Bugün de bir park etrafında bisiklet yolunda turlarken bisiklet yoluna arabadaki çocuğu ve eşiyle girmeye çalışan bir adama "Burası bisiklet yolu, buraya girerseniz sıkıntı olabilir." dedim. Adam bana "Sen işine bak lan!" diye cevap verdi. İnsanlık etmek de suç. O yüzden insanlar ne derse desin aldırmamak gerek.

"okadar paramı verilir bisiklete git motosiklet al bari bişeye bindiğini anlarsin"
yolda görünce siritiyolar bide "ulan ne bos adam gezip gezip duruyor bisikletle sadece" dercesine. özellikle gece vardiyasindayken sabah cikinca oluyor duraklarda bekleyenler bikere konusurken duymuştum biz işe gitmeye üşeniyoz bunlar gene sabah sabah bisikletle gezmeye çıkmış amma aylak adamlar diyodu

@Hevesli


Hocam zaten sizin gibi hevesli olanlar yılmadan devam edip biniyor, neyin ne olduğunu biliyor.

Bisikletçilere bakış açısındaki sorunun temel kaynağı bence bisikletli sayısının az olması. Bisikletli sayısının az olmasının sebebi de doğru bisiklete ulaşmanın zor olması ve bilinçsiz kullanım. Bu yüzden bisikletli sayısı araba kadar artmıyor ve tam teşekkül gidenlere de uzaylı gözüyle bakılıyor.

Burada istediklerimizin en başında gelen bisiklet yollarının yapılması için halktan gelen bir istek olması lazım. Ülkemizdeki birçok devrimin diğer ülkelerin tersine yukarıdan aşağıya gerçekleştiğini düşünürsek, bisiklette de rant olmadığından devlet eliyle teşvik gelmeyecek. Aşağıdan yukarıya yani halktan gelen bir istek olması lazım ki yine halkın bakışı değişsin somut adımlar atılsın bisiklet spor/ ulaşım aracı olarak görülsün.

İlk bisikleti Cannondale, Lapierre, Btwin, orbea, trek olan çok kişi olduğunu sanmıyorum. Birçoğumuzun ilk bisikleti marketten alınma bisikletlerdi. Mesela kendimden örnek vereyim;

17-18 kilo ağırlığında çelik kadrolu 24" amortisörsüz bir dağ bisikletiydi. Yağlaması yapılmamış, dağ lastiklerine yeterince hava basılmamış ( bisiklet için yeter mantığı, arabaya 32 basıyoruz bisiklete okadar basılırmı?) bir bisikletle kaç km yol yapılabilir?

Rampanın R si olmayan bir yerde asfaltta yapabildiğim en uzak mesafe 4 km oldu. Dönüşte birde bisikleti taşıması var birde.

Bu böyle olmaz diyerek araştırmaya başladım, önce zinciri yağladım, lastikleri 24x1.75 dişsiz yol lastiği ile değiştirdim, maximum değeri olan 36 psi havayı bastım;

Sonuç ne oldu? Aynı bisiklet aynı ben 4. Binişimde 25 km yol yaptım. 4 km nerde 25 km nerede?

Bu dağ bisikletleri de en azından şehire uyumlu lastiklere satılsa eminim ki birçok bisikletçi bunları yaşamadan keyifle bisikletine biner ve trafikte daha çok bisikletli görürüz. Daha çok bisikletli olursa da insanların bakışı değişir, yaşadığımız sorunların bir çoğunu yaşamayız.

@emre64
hocam bende arkadaşa söyledim sipariş verdi giyilebilir dövme, yanında birde kurukafa maskesi. aboww neler derler merak ediyorum.. kedi kesen de oluruz önemli değil.. aklımıza geldikçe güleriz

@ayberkatakan95


Onu diyenin arabasını sormak lazım. O kadar parayı passata değil de gitsin Mercedes S-klasse'ye ferrari'ye versin. En azından birşeye bindiğini anlar.

Aslinda köylere kasabalara gidin, bisiklet kullanan bircok amcalar, dedeler goreceksiniz.
Bu amcalar bisikletlerini kahveye, camiye, pazara, bahceye gitmek icin kullaniyorlar ve pek de mutevaziler.
Bizim cocuklugumuzda (1980'li yillar) turkiye bir bisiklet ulkesi gibiydi.
Hatta ben oturdugumuz ilcede bisiklete binen ablalar teyzeler bile gorurdum. Kimse kimseyi yadirgamazdi. Herkes isinde gucundeydi.
Ne olduysa ulkedeki motorlu arac sayisinin artmasiyla oldu. Krediler yoluyla bunlarin satin alinmasinin kolayligi sebebiyle insanlar kolay olani ve kendine prestij saglayani secip arac sahibi oldu. Arac sayisi artinca da yollar guvensiz hale geldi. Bu da kullanicilarda korkuya yol acti.

Teknolojideki gelisim ve kaliteli ekipmana ulasma-satinalma kolayligi, bisikletiyle karayoluna cikma cesaretine sahip bisikletciyi daha kaliteli ekipman kullanmaya yoneltti. Bu durum da arac kullanicisi ile bisikletci arasindaki makasin acilmasina yol acti.
Sonucta herkes birbirine öcü gibi bakmaya basladi. Kasklar, gözlükler, formalar, ince tekerlekli (muhtemelen dolmadir onlar) yol bisikletleri insanlara cok ulasilmaz, tiki, pahali, ilginc, enteresan, bir o kadar da gereksiz gelmeye basladi. Ve boylece bisiklet kullanmayan kesim ile kullanan kesim arasindaki makas da acildi.

Kask forma gozluk oldu mu zengin piçi, bunlar olmadi mi gariban oluyorsun. Ortasi yok. Bizim sekilci sonradan gorme toplumumuzun ayari yok maslesef.
Iste bunlar hep fetö yuzunden.

Yaklaşık 15 gün önce aldım bisikleti.
Üç olumlu tepkiyle karşılaştım. İlki uzun bir yokuş çıkarken karşıdan arabayla gelen abinin helal olsun hareketiydi. İkincisi; bir evin yanından geçerken bahçeye masa, sandalye atmış keyif yapan teyzenin "Güle güle git yavrum" demesiydi. Sonuncusu, dinlenirken eski ama bakımlı ve güzel bisikletiyle yavaş yavaş giden amcanın selam vermesiydi.
Olumsuz şeyler de oluyor tabii ki. Bisiklet yolundan giden adama "Pardon, geçebilir miyim?" diyorum rica ederek, asabi ses tonuyla akla yatkın olmayan, zeka seviyesini anında belli eden barzo bir cevap alıyorum. Kavga mı etsem yoluma mı gitsem diye düşünürken, "Şimdi bununla kavga ettin bir tane daha çıkacak sonra bir diğeri, hepsiyle uğraşacak mısın?" deyip pedallıyorum.
Arabalardan yana hiç sıkıntım olmadı. (Çanakkale ve Edirne için söylüyorum) Geniş yolların verdiği avantajın yanında bisikletiçilere ayrıca dikkat ediyorlar.

Tam ortaya bu işin tek çıkar yolunu bırakıp kaçıyorum dostlar.

Bir şekilde kadınların bu işe kanalize edilmesi lazım. Sokakta bisikletli kadın görünürlüğü... Ama Caddebostan'da Pazar sabahı keyif gezisi yapan tipler olarak değil. İşe bisikletle giden kadınlar. Ama sinik, sönük çıtkırıldım tipler de olmayacak. Cem Yılmaz'ın dediği Doğu Alman bayan gülle atıcılar gibi yürek olacak. Sıkıştırmaya kalkan ayıları ipe dizecek. Bir daha yapabiliyorlar mı acaba.

Çıkış yolu budur.