Scudo Sports

Üç Bisiklet, Bir Kano: Gemiyi Karadan Yürütmek

Anonim

Silinmiş hesap
Kayıt
27 Nisan 2005
Mesaj
467
Tepki
316
Yeni bir tur yazısı. Başlayalım.

Cuma akşamı:

Tura gideceğiz ama hiçbir hazırlık yapmamışız.

-Sefa, olm biraz hareketlensen?
-Sen kalk, ben de kalkacağım abi.
-Sen kalk da ne lazımsa bir araya toplayalım geceden. Yarın geç kalırız yoksa.
-Yaparız abi, dur işim var.

Cumartesi sabahı:

Böyle tükettik geceyi. Midtown Madness 2 oynadık bol bol. Sabah uyandığımızda yumurta deliğin dışında, yer çekimine meydan okuyordu! (Ferhan Şensoy’dan arak bir espri, orijinali için “40 Ambar” oyununu izleyiniz.)

-Olm Sefa, kalk lan!
-Tamam abi.

Heybeler hazırlanacak, ne alsak ki yanımıza? Polar alalım, hava soğuk olacak. Bir tane yetmez, bir Sefa’ya, bir de bana. Oh mis, gece üşümek yok. Bol bol da kıyafet aldık mı tamamdır! Yiyecekler? Off, daha markete gidilecek. Ne yiyeceğiz ki? Buluruz canım, panik yok. Fotoğraf makinesi kargoda, kaçta burada olur ki? Olmazsa fotoğraf makinesiz çıkarız. Daha bisikletlerin tekerini değiştireceğiz, geniş tekerler janta sürtüyor. Yapacak iş çok. Dün de Sefa’nın ön fren telini kopardık. Allah’tan dün koptu, yoksa bugün yolda kopacaktı. Zaten Sefa’nın elinin ayarı yok, ön freni sıksa, arka frenin teli kopar. Daha yedek malzeme alacağız, iç lastik, yedek fren teli, jant teli… Haydi Şefik amcam, aç şu dükkanı bugün, bizi Harput Motor’a mecbur etme. Haydi amcam, hem bütün kış kapatıp gittin dükkanı, kalakaldık sensiz.

Panik yok, her şey kontrol altında. Galiba.

Her şey tamam, eyvallah da, ya bu kano taşıyıcının bir yeri kırılırsa yol ortasında? Binanın önüne indirip iki tur atmakla olmuyor kalite kontrolü. Bir de yüklüyken görelim kaynak marifetini Yusuf Bey. Hey yavrum hey, olmaz öyle “Ben yaptım, oldu!” demekle.

Ramazan abi arıyor, ha çıktık ha çıkacağız sözde. Adam hazır abi, biz hala malzeme topluyoruz. Neyse ki kargo gelmiş. Şok’tan da alışverişimizi yapıp bölüme geçiyoruz. Lastikleri bir değiştiriyorum ki, kırk yıllık ustayım sanki. Acele işe şeytan karışıyor, jant düz ama lastik yamuk, uğraşsak iş uzayacak. “Kervan yolda düzülür, lastik yolda düzelir” deyip eve çıkıyoruz. Benim bisiklet bölümde (çalıştığım yer, gizli bisiklet garajım). Sefa’nınki de evde, daha gidip vites kolunu, lastiklerini değiştireceğiz. Kanoyu bölüme kadar o bisiklet çekecek, sonrasında benim bisiklete takacağız. Kırılmaz inşallah şu taşıyıcı. B planımız yok.

Ben bu lastik değiştirme işinde ustaymışım da haberim yokmuş. Şefik amcamın yanına çırak olarak girsem mi? 40 dakikada Sefa’nın bisikletini uzun yola hazır hale getiriyoruz. Gıcır bisiklet. Tam yük taşımalık.

Her şey hazır. Sefa da hazır. Hazırız. Evden indirdik her şeyi. Şimdi bölüme gidip her şeyi toplayalım. Geç kalacağız.

http://2.bp.blogspot.com/-K5Z-NCVkWnI/UwzNGcUYqAI/AAAAAAAAANw/Z9QIOFtDDDI/s1600/IMG_0003.JPG

Bacaklar da bacak haa! Yürü koçum! Kampüsün girişinde Ramazan abi arıyor, ufacık bir yalan, 20 km ötsinde bir yer söylüyorum. Yola çıktık abi, ha 1 saat önce, ha 5 dakika önce. Takılmayalım ufak ayrıntılara.

http://2.bp.blogspot.com/-PihLUqrTNb4/UwzNFlEE8zI/AAAAAAAAANo/WKSm2OUbuaU/s1600/IMG_0006.JPG

Ramazan abi kahve istemişti, sade kahve. Mazot iç daha lezzetli.

http://4.bp.blogspot.com/-xCTPhawVHW0/UwzNG1xNTMI/AAAAAAAAAN4/p5WbYrwPi0g/s1600/IMG_0008.JPG

Markete giriyoruz. Kahvaltı yapmadan yola mı çıkılır? Çıkılır. Bari enerji açığını kapatalım, bisküviler, kekler. Bir yerden sonra o kadar yapay bir tat veriyorlar ki… Market uzakta kaldı, kahve niye almadık lan? Olmaz, bir benzinliğe girelim, vardır orada.

Güneş enerjisiyle pil şarjı. Temiz.

http://3.bp.blogspot.com/-NNYogPUXj8Y/UwzNHDSHvJI/AAAAAAAAAOA/mFIbhu4IPEU/s1600/IMG_0009.JPG

Sefa gitti, çabuk gelse bari. Aydınlıkta harcadığımız her dakikayı karanlıkta sürerek ödeyeceğiz. Kavurma da yiyemeyebiliriz. Ramazan abi bizden erken varıp bekleyecek, ayıp olacak.

Hilalkent’e varmadan bir benzinliğe giriyoruz. Haydi koçum Sefa, o kahveleri almadan gelme!
Sefa kahve peşinde koşarken üç çocuk –yaşları ya 12 ya 13- ellerinde sigaralarla geliyor. Bize “uzaylı” rolü düşüyor onun dünyasında. Dünyası duman altı. Sigarayı 40 yıldır sigara için babam öyle çekmiyor. “Üzülsem mi?” diyorum onun için, buna ihtiyacı yok. Sigara istiyor. Sigara olmaz bizde. Atlarımıza binip uzaklaşıyoruz.

Kömürhan Köprüsü’ne kadar durmak yok. Tamam da, ben arkamdaki kanoyla nasıl ineceğim o yokuşu? Baradine pabuçlar işe yarayacak mı? Göreceğiz.
Yollar karanlık, şükür ki emniyet şeridi geniş. Hava tam karardığında inişe geçiyoruz. Ramazan abi varmış, “Gelirken kavurmanızı yiyin.” Diyor. Sabırlı adam.

Kavurma faslını geçip köprüye vardık. Köprü başında bir karakol var. Köprüde durmak yasak. İki şeritlik bu köprü Elazığ’ı Malatya’ya bağladığı için çok kritik bir noktada. Kamyonlar balatalarından duman çıkararak varıyor köprüye, sıkıysa geç önüne. Boş bir anda basıyoruz pedala, geçiyoruz Malatya’ya. Oh be!

Tabela başında fotoğraf çekmeyi hak ettik.

http://1.bp.blogspot.com/-Nhv6OqQCzEg/UwzNJ6qoQiI/AAAAAAAAAOo/0Gjtsghmyfg/s1600/IMG_0016.JPG

Sıra bende:

http://2.bp.blogspot.com/-Nh4NioLM1rU/UwzNHmvQw2I/AAAAAAAAAOM/BJkyVWdq52U/s1600/IMG_0018.JPG

Ramazan abi karşılıyor bizi. Vardık sonunda.
Kamp yerimiz bir burnun ucunda, koca bir çam ağacının dibi. Çadırları kurup yakacak toplamaya çıkıyoruz. Kucak kucak kuru dal, yakacak sıkıntısı yok. Hava soğuk değil ateş yakacak kadar ama o olmadan da kampın zevki çıkmıyor.

http://2.bp.blogspot.com/-lwpqWzTgrSs/UwzNH0eRxgI/AAAAAAAAAOU/SqNmh9rPPI0/s1600/IMG_0020.JPG

Çadırlara dağılıyoruz.

Pazar sabahı:

http://2.bp.blogspot.com/-v66Z-rstkZg/UwzNMPXDqOI/AAAAAAAAAPk/n1FLxjVJIt8/s1600/IMG_0051.JPG

O kadar güzel bir sabah ki, insanın canını sıkacak hiçbir şey yok. Arasan bulamazsın bir dert bile. Ses yok. Yerleşik hayata geçerek hata mı ettik? Çadır bize yeterdi be…

http://1.bp.blogspot.com/-W10uCHoGyg0/UwzNIUyNnLI/AAAAAAAAAOc/uYUTRA0fEr0/s1600/IMG_0040.JPG

Kahvaltı güzeldi. Fotoğrafı yok, o zevki tam olarak yansıtan bir fotoğraf çekilemiyor.

http://3.bp.blogspot.com/-AgYhXKO-n_o/UwzNO_P8ykI/AAAAAAAAAQI/FH9PHSfGRdM/s1600/IMG_0083.JPG

http://4.bp.blogspot.com/-3GV6xJ3Y8Uk/UwzNMoeFSaI/AAAAAAAAAPc/seP6wC5Xsiw/s1600/IMG_0064.JPG

Ramazan abimin bisikleti:

http://4.bp.blogspot.com/-bCVrcDFoLck/UwzNJpTqTPI/AAAAAAAAAOw/LPXtVgrV99U/s1600/IMG_0041.JPG

Sefa'nın bisikleti:

http://3.bp.blogspot.com/-UI4cMYkF9k4/UwzNK5VQnXI/AAAAAAAAAO8/zjTedXW-0tA/s1600/IMG_0043.JPG

Benim bisikletim:

http://3.bp.blogspot.com/-V3Vg8wA-74U/UwzNJ7oxafI/AAAAAAAAAOs/QjrAL7W5tHE/s1600/IMG_0042.JPG

Kano, ilk kez suya indirilecek:

http://2.bp.blogspot.com/-Hl85GxsaO0M/UwzNLGJU9xI/AAAAAAAAAPM/eBCiBEy1SV8/s1600/IMG_0044.JPG

Ne yapalım? Kanoyu suya indirelim. Sefa, abim, tut ucundan!

Sefa için kürek vakti:

http://2.bp.blogspot.com/-BwdqoVwMJkg/UwzNOwzJDlI/AAAAAAAAAQQ/I3Zye_Ys7iE/s1600/IMG_0093.JPG

Ramazan abi için kürek vakti:

http://2.bp.blogspot.com/-qeaypeqDzyo/UwzNQfkItBI/AAAAAAAAAQc/q8o_KLs5ptU/s1600/IMG_0114.JPG

Benim için kürek vakti:

http://4.bp.blogspot.com/-FPQ-Bnt5Mf4/UwzQUymmhTI/AAAAAAAAARc/oUUpYWFE-q8/s1600/IMG_0075.jpg

Hamak, ateş, kürek, ağaç, göl, bisiklet…

http://3.bp.blogspot.com/-45B3e6G_Z4E/UwzNQIT3QnI/AAAAAAAAAQs/jVWJP-vs3fE/s1600/IMG_0105.JPG

http://2.bp.blogspot.com/-gNesL8-HIjA/UwzNPF_LAYI/AAAAAAAAAQM/DhhMJReJNaA/s1600/IMG_0098.JPG

http://1.bp.blogspot.com/-vOh9jih_MXU/UwzNLT-oMHI/AAAAAAAAAPE/gPvq15OjKyM/s1600/IMG_0049.JPG

http://1.bp.blogspot.com/-7aWDTjMOizc/UwzNQt_77mI/AAAAAAAAAQk/ZeN92kzljnk/s1600/IMG_0122.JPG

Su son derece durgun, çok iyi yüzemememe rağmen karşı kıyıya geçmeliyim. Bu turu daha anlamlı hale getirmeliyim. Evet, yapmalıyım bunu.

http://4.bp.blogspot.com/-7z8ManqVVAk/UwzNNb9s22I/AAAAAAAAAPs/w3rmjwVMh9c/s1600/IMG_0073.JPG

Açılıyorum, yakın gibi duruyordu halbuki. Fotoğraf makinem? Geri dönsem, olmaz, artık çok geç. Gördüklerim orada kalacak. Karşıda bir adayı gözüme kestiriyorum. Hep özenirdim Ege’de, Akdeniz’de kürek çekenlere. Adalar, mağaralar… Burada da var. Az da olsa mutlu ediyor. Bir adayı kimseyi öldürmeden, şehri yağmalamadan fethetmek… Etrafında bir tur atsam da yeter aslında.

O da ne?

Merdiven basamakları mı var? Evet evet, merdiven bunlar. Adaya çıkmak farz oldu şimdi!

Merakımı yenemeyip yanaşıyorum adaya. Benim adam.

Basamakları tırmanıyorum. Kim bilir en son kimler çıktı bu basamaklardan. Çıktıkça yeni sürprizler. Aşağı doğru inen, içine basamaklar oyulmuş bir mağara. Merakım artıyor. Daha neler var kim bilir! Tecrübeli bir göz neleri görebilir burada kim bilir! Ters kubbe şeklindeki oyuklar, üç-dört tane. Ne amaçla oyulmuş bunlar? İki metre eninde, 3 metre genişliğinde bir çukur. Hemen dibinde tam bir mezar boyutlarında bir çukur daha.

Bir dahaki sefere fotoğraf makinem olmadan çıkmayacağım bu adaya. Basamaklardan inip kanoya biniyorum. Kürek, kürek, kürek… Bir de su sesi.

20 dakikada bizimkilerin yanındayım, biri hamakta, biri ateş başında. Herkes halinden memnun, para hırsı yok, trafik yok, kavga dövüş yok.
Öğle yemeğini yiyip yola çıkmaya karar veriyoruz. Geç kalmamalıyız.

http://1.bp.blogspot.com/-dPPJGJO5nuY/UwzNOUfwoGI/AAAAAAAAAP8/d5lVke4nuGg/s1600/IMG_0070.JPG

Kaşar, domates, zeytin, közlenmiş biber, tulum peyniri, tahin-pekmez, ekmek, çay…

http://3.bp.blogspot.com/-uSH7pQR9jwQ/UwzNOAv0_VI/AAAAAAAAAP4/nb5KoqqJa2s/s1600/IMG_0087.JPG

Hazırlıklar başlıyor. Saat yine ikiyi buldu.

Ayrılık vakti.

http://1.bp.blogspot.com/-dZp-M9P6zAM/UwzNGfz431I/AAAAAAAAAN0/A7G_jUrsiPI/s1600/+.jpg

Önde uzun bir kışın soldurduğu etekler,
Sonra dönen, dönerken inleyen tekerlekler...

http://4.bp.blogspot.com/--f8oZlRsemQ/UwzNRQnF0YI/AAAAAAAAARI/wBZ9abHYNPs/s1600/IMG_0142.JPG

Yolculuk hikayesinde sadece bu üç kişi yok. Yolda konuştuğunuz insanlar da katılıyor hikayeye. Herkesin iletişim yöntemi farklı. Kimi gelip bisikleti tartmaya çalışırken deviriyor, kimiyse hakaret ediyor. Ersin Meriç ve Emin Celebcioğlu ise bu iki grubun dışındalar. Onlar “Deli misiniz?” demiyorlar, “Ayağınıza sağlık!” diyorlar, “Başarılar!” diyorlar. Biz de onları unutmamak için beraber fotoğraf çekiyoruz.

http://4.bp.blogspot.com/-stHW8X-OCtc/UwzNREitoQI/AAAAAAAAAQw/Sf-xdUqsNwU/s1600/IMG_0139.JPG

16 kilometre boyunca yokuş tırmanmak… Bir saniye bile düşünmüyor insan “Neden çıktım bu yola, ne gerek vardı?” diye. Hava kararıyor, köpekler havlıyor. Yol uzadıkça uzuyor:

Nihayetsiz bir ova ağarttı benzimizi.
Yollar bir şerit gibi ufka bağladı bizi.

Hankendi’ye vardığımızda Elazığ’ı görebiliyorduk. Bir çay molası. Benzinlikte iki uzaylı…

Köpekler kovalıyor, biz pedal çeviriyoruz. Hilalkent’ten aşağıya uçarcasına iniyoruz. Bir turun daha sonuna gelmişiz. Kampüse girip bisikletleri bölüme bırakıyoruz. Ellerimizde heybeler, otobüs yokuşu tırmanıyor. Biz gülüyoruz.

Yazının kaynağı:

Kod:
http://www.turcubaba.com/2014/02/uc-bisiklet-bir-kano-gemiyi-karadan.html

http://2.bp.blogspot.com/-LE-343io5Sg/UwzNRypg1bI/AAAAAAAAARA/Vf87yFZQLNs/s1600/IMG_0144.JPG

***

Not: Aradaki dizeler Faruk Nafiz Çamlıbel'in Han Duvarları adlı muhteşem şiirinden.

***

Kano taşıyıcının yapılış aşaması:

Kod:
http://www.turcubaba.com/2013/10/bisikletle-kano-tasmak-bir-yap-denemesi.html
 
Scudo
güldürdün beni yine Yusuf. ben de diyorum bu kano neyin nesi?
keyifli bir tur olmuş. böyle güzel yazılarınla devamını da bekliyorum
 
@MehmetAli07

Abi çok teşekkür ederim bu "gıcır" yorumun için :) Gelecek haftalarda Pertek Kalesi'ni fethetmeyi düşünüyoruz, gizli plan, aramızda kalsın ;)

http://www.kulturportali.gov.tr/photo/b3f75ae0-53a4-45c9-870d-6b3efecd0bf3/600xn
 
Çok güzel bir gezi yazısı. Okumaktan keyif aldım :)
 
Benzer konsepte turlar yapılıyordu, Türkiye de ilk oldunuz sanırım tebrikler. Hazırlık çalışması ve fikir noktasında biraz daha bizi aydınlatabilirsiniz. Römork un tasarımı sanırım size ait. Birde turunuza güneş enerjisi panelini katmışsınız. Nasıl verimlimidir. Teknik olarak nasıl kullanıldığı ve nasıl şarj yaptığı yaptığı hakkından biraz bilgi verirseniz sevinirim.

(link)
 
resmen turu yaşadım, kaleminize ve pedalınıza sağlık.:)
 
Gerçekten çok keyifli bir tur olduğu belli. Çok ta güzel bir tur yazısı olmuş. Okumaktan çok zevk aldım. Paylaşım için teşekkür ederiz. Yeni turlar yeni maceralar yeni yazılarla paylaşımlarınıza devam edersiniz umarım. Saygılar.
 
  • Beğen
Tepkiler: ufuk şimşek
@F.Yıldırım

Biz de yazarken aynı keyfi aldık, teşekkürler :)

@S.Paker

müthiş yorum, çok teşekkürler :)

@Yiğit Türkben

Ah İzmir'de olsaydık, beraber yapsaydık turu :)

@aliburak

Çok teşekkürler, devamı gelecek :)

@ömer karan

Çok teşekkür ederim Ömer, Doğu Anadolu'da gezecek o kadar çok yer var ki, gezip yazsak okumaktan sıkılırsınız :)

@mehmetsunu

Merhaba Mehmet, seni en sona bıraktım, uzun bir cevap yazacağım çünkü :)

Yazının en altında römorkun yapılışını -az fotoğrafla da olsa- anlatan yazının linki mevcut. Aylardır evde bekliyordu, korkarak kullandım ama utandırmadı :) Bu tur aslında daha uzun turlar için bir provaydı. Bu durumda bile bu kadar zevkli olduysa, daha uzununun vereceği keyfi düşünemiyorum açıkçası :)
Gelelim güneş hücresine. Dealextreme'den 33 $ ödeyerek ve tabii ki işe yaramaz diye korkarak almıştım. Ama o kadar tatmin edici bir cihazmış ki, yol boyunca AA pil sıkıntısı çekmedik. Aslında bunun hakkında başlı başına bir inceleme yazsam iyi olacak. Pilleri şarj etmek için şöyle bir ek cihaz kullanıyorum, çünkü panelde dişi usb çıkışı var:

(link)

Kısacası, sürekli pil bitirip çöpe atmaktansa toplamda 80-90 lira verip bu sınırsız güçten faydalanmak hem maddi hem de manevi olarak çok kazançlı.
Tekrar çok teşekkürler güzel yorumlarınız için :)
 
Hiç sıkılmadan, okudukça okuyası geliyor insanın, biraz kıskançlık biraz da özenti duyuyor istemeden de olsa :) (Kırmızı çadırın sahibi çok dağınık biri olsa gerek :D)
 
Vay vay vay,hocam önce eline sonra ayağına sağlık. Ne zamandır forumda çok az tur ve kamp yazısı vardı. Öyle bir yazmışsın ki bu tur ve yazıdan bir bölüm Serdar Kılıç belgeselı çıkar. Yüreğinize sağlık. Son olarak Sefa beyin bisikletini çok beğendim, iletirsiniz bir zahmet :)
 
@Soner Közen

Güzel yorumlarınız için teşekkürler. Havalar güzel olunca kendimizi vuruyoruz yollara, Serdar Kılıç'ı biraz daha izlersek zaten hepimiz dağ adamı olacağız :) Sefa'nın bisikletine gelince, yıkayıp çamurundan arındırsa daha güzel bir bisiklet olacak ama biraz üşengeç kendileri :D

Şu hale bakın, bisikletin ağırlığının %10'u çamur!
 
Bizi bu hallere düşüren o adamdan Allah razı olsun :)

Bisiklete gelince, evet temizlenmesi şart ama bu hali bile yeter. Maşası, fren kolları, boynuzları, kadro rengi ama en çok da o tatlı,renkli stickerı.
 
http://24.media.tumblr.com/553f20be7f016cabb53e4ae9a89e65ef/tumblr_mu9c1hRj1r1re1sn2o2_500.jpg
 
Çok güzel ve başarılı bir tur olmuş emeklerinize sağlık.
 
Gezi de, anlatim da on numara... Imrenmedim desem yalan olur. Ayaklariniza saglik.
 
Nice turlara...:)

Çok güzel olmuş...
 
Tebrikler, okumak bile çok keyifli. Tur anlatılmaz yaşanır der gibi olmuş sanki. Emeğinize sağlık.
 
Geri