Scudo Sports

Türkiye'nin bisiklet konusunda en geri ülkeler arasında yer alması

@Raşit S

Konya' nın nüfusu kaç, bisikleti günlük hayatta kullanan insan sayısı kaç? 100 kişide 1 kişi çıkarmı? :)


Gesendet von meinem GT-S5300 mit Tapatalk 2
 
Scudo
madem devlet milletin sağlığını bu kadar düşünerek 9.5 liralık sigaradan 8 lira vergi alıyorsa
spor ürünlerinden de vergiyi indirmeli yada hiç olmamalı
hatta
 
@ihtiyar

Sevgili abim, bunun cevabını Konyada bizzat yaşayanlar versin, ben uzun zamandır uzağım. Şöyle bir iddiada bulunayım, Fransada Almanyada istediğin şehri seç, karşılaştıralım.
 
@Sinan Ş

Böyle özel bir konumu örnek verince haklı olursunuz. Ama genelde durum bu değildir. Avrupa ( Yunanistan, Bulgaristan ..gibi ülkeleri saymıyorum.) ülkelerinde nüfus bizden daha yoğundur, şehircilik bizdeki gibi bozuk, kanun dışı yürümediği için edepli gelişmiş, üstüste yoğurmamıştır. Buralarda benim tanıdığım, yaz kış 600 metre irtifa farkıyla 30–40 km. mesafeye gidip gelenler var, ama bunu da genişleyemeyiz. Ama işe bisikletle gidip gelenler için duş alma olanağı, ki iş saati sayan firmalar dahi mevcut, örneğin benim iş yerim. İmalat şefi olan kadın dahi sık sık bisikletle gelir 15 km. mesafeyi.
Bu konuyu aylarca tartışabiliriz, ama varacağımız yer meçhul.
Türkiye' nin geri kalmışlığının, sakat gelişmesinin bir sonucudur demek oldukça basit bir açıklama olur. Tabi ki gerçek payına rağmen.
Bence en kısa açıklaması; Türkiye bisiklete ihtiyaç duymamaktadır, insanıyla, devletiyle, sanayisiyle, kültürüyle...


Gesendet von meinem GT-S5300 mit Tapatalk 2
 
Benim tanıdığım Konya, Kayserili bir arkadaşın dediği gibi parayı buluncaya kadar bisiklete binenlerin şehri değildir. Garajda arabası varsa bir bisikleti mutlaka ama mutlaka vardır. Bir kere çoğu öğrenci okula bisikletle gider, okul önleri parkta yüzlerce bisiklet görürsün.
Bisiklet lobisi Konya nın en etkili lobilerindendir, ancak son zamanlarda küçük mopedlerin sayısı fazla artmış.
 
@Raşit S

Karşılaştırmak mümkün değil, nüfusun yarısı kadın,.... Kaç kadın var bisiklete binen? Ayrıca Konya' da oturmaya gerek yok. Nüfusu 500 bin desek, 400 bini bisiklet kullanma yaşındadır. Varsa hergün 4000 bisiklet kullanıcısı, %1 yapar. % 10 için 40 bin lazım.....

Gesendet von meinem GT-S5300 mit Tapatalk 2
 
Gelişmişlik ne alakası var ya Japonya ya ne dersiniz ilerimi gerimi? Alanya sahil yolunda bir çok milletten bisikletci gördüm Yarışçı ve hobi kullanıcı japon görmedim.herkes bisiklet sürse bisiklet sürecek yerler daralır . yollar boşken[emoji1] keyfini çıkarın
 
Enim oturduğum şehrin nüfusu 200 bin. Sadece talebeler günde bir defa bisiklet kullansa 50 bin yapar. Benim hanım 56 yaşında öğretmen, kayınım 63 yaşında doktor,......saymakla bitmez..eğer Konya' da da durum benzerse özür diler, şapkayı çıkarıp saygıyla eğilirim.

Gesendet von meinem GT-S5300 mit Tapatalk 2
 
@ihtiyar

Sayın abim; ben burada açıkçası size katılmıyorum. Size soruyorum; kaçımız ilk okul da yada orta öğretimde Türkiye'de bir spor yada bir anlayış için eğitildik? Kaçımızın okullarının eğitim mantığı var olduğunu düşünerek o mantıkla yoğurulduk? Sizce ben 1987 yılında ilk okula başladığımda okul bize sadece ders odaklı değilde yeteneklerimize odaklı bir eğitim verseydi ve okullarımıza servisler yerine bisiklet yolları yapılaydı soruyorum size hangi çocuk okuluna bisiklet ile gitmezdi?

Bu bence ihtiyaç duymadığından değil. Bizim basık ve baskın duygu düşünce ve eğitim sistemimizden kaynaklanıyor. Biz bu ülkede eğitim de fırsat eşitliği vermediğimiz için ne cevherler yok oluyor ne cevher olamayacak insanlar bir şey oluyorlar. Demek istediğim bisiklet konusu da aynı. Okula bisiklet yolumu yaptılar da biz sürmedik küçükken? Olsaydı nasıl uçarak giderdim. Hem eğitim kurumu için, hemde giderken yaşadığım macera ile büyük hayallerin peşinden giderdim...
 
@ihtiyar

Murat Abi, Konya nüfusu milyon üzerinde olan bir büyükşehir. Durum size benzemiyor, daha ileri. :) 70 yaşındaki dedem, 65 yaşındaki ninemi arka sepete oturtur pazara gider.

Ancak sizde olmayan bir dezavantajımız var, nüfusun dış göçlerle bozulması, orjinal Konyalı nüfusunun azalması ve de iş dünyasının değişmesi. Ben bir iş adamıyım, sabah bisikletimle işe gider gelirdim lakin zaman değişti, sakinlik kayboldu, gün içinde gitmem gereken müşterilerim, almam gereken malzemeler var ve hızlı olmalıyım rekabet için. Araba zorunlu.

Ayrıca tramway alt yapısı sağlam olduğu için belki çoğu kişi artık bisiklet yerine tramwaya biniyordur.

Türkiyenin herhangi bir şehrinde imam vaazde "kızlarınızı bisiklete bindirmeyin, bekareti bozulur" diyebilirken, Konya da bunu söyleyemez, cevabını alır anında.
 
@Deniz ÇINAR

Sevgili Deniz, bu aciklamalarinizla benim söyledigimi destekliyorsunuz. Benim ifade tarzim belki Türkcemin eksikliginden yanlis anlasiliyor olabilir, ama sizde söylüyorsunuz, ne ailelerin, nede egitim sisteminin, ne de toplumun bisiklete gerek duymadigini. Gereklilik ve ihtiyac kelimelerinin ayirimi neresinde.. ? Sizler bisiklet ile ilgilendiginiz icin üzerinize alinmayin, ama ülkenin geneli bisiklet yerine ev sahibi araba sahibi mal mülk sahini olmaya calisiyor, bisikleti topluma maletmeye calisan, maleden insanlarin sayisi meydanda.....
 
bisikletin türk tarihindeki yerine bakar isek 1600 yıllık türklerin tarihinde nerede bir bisiklet olayının kitleselleştiğini görebiliriz, öncelikle osmanlı tarihine bakacağız tabi, osmanlı bisiklete nasıl baktı bunun hakkında belgeler ile konuşmak lazım ,osmanlı toplumuna ilk bisikleti kimler getirdi bisiklet bir avrupa icadıdır,1850 'lerde sadece selanik -izmir ve istanbulda bisiklet yarışlarına ilgi var imiş.izlenmekte imiş, tabi gazetelerden ,ancak istanbulun bu bisiklet sporu ile tanışması 1889 yılı başlarında olmuş,Thomas Stones adında bir amerikalı istanbula gelmiş oradan ankaraya oradan erzuruma bisiklet ile gitmiş sene 1889 ....Tercüman-ı Hakikat gazetesinde sene 19 mayıs 1894 'de bisiklete binmenin faydaları anlatıldığı halde kitleden bi hareket söz konusu ne kadar oldu bu tartışılır,atıf kaptana göre türkiyede ilk bisiklet yarışı izmir bornovada 15 mayıs 1895 de yapılmış,18 ağustos 1895 'de istanbulda bir yarış düzenlenmiş.

kaynakça,,


(link)
 
Çeşit olarak da çok az bisiklet var.Şahsen hiç ismini duymadığım bisiklet markaları var :eek:
İnternet olmasa hiç haberim olmaz o markalardan....
 
dostum ihtiyar yaşadığım erenköy semtinde bisiklete binen yok yani demirbaş olarak sadece ben varım yani amatör bisiklet sporcusu olarak böyle bir hobiye sahip olan erenköy sakinlerini görmek ister idim, burada esnaf artık bana yav diyor bu adam her gün bisiklete biniyor ne iş demeye başladı ,ama esnaftan hareket yok ,yani yav kardeş bizde binelim demiyorlar, istanbul esnafı ve de halkı aynen statiktir dinamik değildir, merak ise hiç yoktur, eylem ise hiç yoktur, eylemsizlikten boğulan istanbul halkı çözümü selede nasıl bulacak hikaye tabi, bu kadıköy yakasında bir ailede 4 araba olur ise ben buna kızarım ,350 milyonluk araca binen bi adamın altında 800 liralık demir yığını olur ise ben bu adamı fisana sürerim
bu toplumun zenginlerinde bisiklet kültürümü varmış nerede ben görmedim ,adamlar merakta etmiyor fakir zati parası yok nasıl alacak ama ne fakirler var cebinden çıkartıp 4500 liraya karbon alır o da benim işte bu açıdan ben bu ülkedeki zenginlerden altımdaki karbon ile daha zenginim
 
Son düzenleme yönetici tarafından yapıldı:
@Deniz ÇINAR

tüm ülkeler eğitim sistemlerini kendi ülkesi için işe yarayacak insan gücünü şekillendirmek üzere tasarlar. bizde ise durum 1946 dan beri şöyle. 2. dünya savaşında galip çıkan devletler, "bu ne iştir böyle, hitleri mussolinisi bu faşist liderle mi uğraşacak dünya, biz her yerde bu diktatör bozuntularına bundan sonra izin vermeyelim, verdiklerimiz de bizim ipimizde oynasın" demişler. o zaman ise Türkiye Cumhuriyeti'nde tek parti ve İsmet İnönü'nün keyfi yönetimi söz konusu. İsmet Paşa'yı alıyor bir telaş. O zamanın galip devletleri, Türkiye bir diktatör tarafından yönetiliyor biz bu ülkede bu adamı alırız derlerse ne olacak? gidecek herşey gümbürtüye. nasıl ki, her iktidar adayı ülkemizde seçimlerden önce "milletvekili dokunulmazlıklarını kaldıracağız" diye oy dilenir ve iktidar sürasinde bu dokunulmazlıklara bir türlü dokanamaz o hesap, İsmet Paşa'da madem 1938 den beri tek adamsın ikinci dünya savaşının sonundaki bu duruma kadar yapaydın ya çok partili hayata geçmeyi. hadi onu geçtim, savaş süresince, hitlerin silah fabrikalarina türkiyeden alenen krom sat, sonra savaşın biteceği yıl almanyaya savaş aç. işte bu durumda, aman natoya girelim aman batıyı küstürmeyelim diye başlıyor amerikaya şirin gözükmeye. amerikalı uzmanlara gelin bakın bizi adam edin ya da bakın ne kadar düzgünüz gelin yerinde görün diye yalvarır yollu yeşil ışığı yakıyor.

bilin bakalım, amerikalı dostlarımız, ilk olarak gönderdikleri uzmanlar hangi kuruluşumuza uzman geliyor? Evet, bildiniz, milli eğitim bakanlığına. bizim milli eğitimimiz, o seneden sonra artık bizim değil. dikkat edin, son 10 yılda, sınav sistemleri değişiyor, sorular çalındı deniyor, imam hatipler ilkokul seviyesine indi inecek neredeyse, sebebi bu yıllar mı? değil. balığın kokmaya başladığı yıllar 1946-1947 yılları.

beden eğitimi derslerinde biz askeri yürüyüş eğitimi alırdık. biraz turnike ile basket atma ve benzeri. sonra serbest zaman herkes futbol oynardı. resim derslerinde, hani ressam hangi akımı başlatmış, resimde renkler ne anlamagelir, resim yapma teknikleri öğretilmedi bize, boyalarla beyaz kağıdı çalakalem boyadık geçtik. müzik dersinde bir besteci acısını nasıl notaya dökmüş anlatılmadı. bir vivaldinin 4 mevsiminde nerde yaprakların döküldüğü sonbahar rüzgarlarını seçebilir dinlerken. yaz sonu miskinliğini nasıl dökmüş vivaldi notalara bilenimiz çok azdır. blok flüt çaldırıp nefret ettirmek üzere planlanmış müzik dersleri adeta.

sözün son özü, okullarımızın tamamı çöp yetiştiriyor. bilinçli aileler çocuklarını yönlendirip adam ediyorsa ediyor; geri kalan ise çöp.
 
@ihtiyar

Murat Abi Raşit abinin de dediği gibi Konya nüfusu ilçelerle beraber 2 milyon, sadece merkezi en son 1 milyon 200 bin civarındaydı ve bence Türkiye'de en çok bisikletin kullanıldığı şehir Konyadır. Mesela şu an ramazan ayındayız ve Konya'da oruç tutmayan insan pek yoktur diyebiliriz, buna rağmen şimdi kendim bir test yaptım. Saat 2 buçuk güneş altında termometre 39 derece gösteriyor camdan dışarıya baktım ne kadar süre içerisinde bir bisikletli bulacağım diye evin önüne şöyle bir baktım ve bisikletli bulma sürem 5 saniye sürdü, bi 20 saniye sonra bir bisikletli daha gördüm ki evim öyle işlek bir yerde değildir :) Konya'da 75-80 yaşında bisiklete binen yaşlı görmeniz hiç de zor değildir gidecekleri yere 11 km/h ile giderler orası ayrı :D Son yıllarda belediyenin kurduğu kiralık bisiklet sistemi ile bisiklet kullanan kadın sayısında da artış var. Antrenmana çıktığım zamanlar 3-4 kişilik gruplar halinde gezi yapan en az 3-4 grup genç arkadaşlar görürüm. Fakat amatör-sporcu olarak bisiklet süren kişi sayısı azdır. Bisikletler de öyle kaliteli bisikletler değildir çoğu market bisikleti diye tabir edilen bisiklet türlerinden fakat son senelerde artık market bisikletleri yerini daha iyi marka model bisikletlere bırakıyor.
 
@Hamza Hakkı
Bunlara sözüm yok. Konya' nin bisiklet egilimi oldu bitti vardi. Benim gencligimde de öyleydi, ama koyulan kistas cok yüksek. Avrupada Fransa ve Almanya gibi ülkelerin her sehri ile boy ölcüsmesi iddiasi abartili... Bana kac saniyede bisikletli görme ölcegi yerine, sayi olarak veya yüzde olarak degerler verin. Deyin ki 2 milyonluk sehirde her gün 200 bin bisiklet kullanan var deyin. Ben de anlayayim ki %10 bisiklet kullaniyor..
 
@ihtiyar

Abi Fransa'nın ya da başka bir Avrupa ülkesi ile kıyaslama yapamam % olarak da bir değer veremem ama gerçekten binen sayısı çok tahmin yürütecek olursak tahminim 100.000 kişi aktif olarak bisiklet kullanıyordur. Benim çevremde akrabalarım, arkadaşlarım, komşularım bisiklet olmayan ev sayısı yoktur diyebiliriz. Ama aktif olarak kullanan kişi sayısı çok değil yani bu işi yaşam tarzı olarak benimseyen kişi sayısı az.
 
Önce bir fıkra:
Bir arap ülkesinde öğle namazından sonra cemaat camide hocanın etrafında toplanmış sohbet etmekte, ondan dini konularda feyz almaktadır. Birden caminin kapısı ardına kadar açılır, elinde kocaman pala olan bir adam "aranızdan bir müslüman benle gelsin" diye seslenir. Cemaat bir iri kıyım adama bakar, bir de elindeki koca bıçağa. Herkes siner ama gözler 80'li yaşlarındaki bir adamcağıza çevrilir. Öyle ya yaşadığı kadar yaşamış ihtiyarcık. Palalı adam, "tamam gel ihtiyar sen benle" der ve adamı cemaatin arasından alıp dışarı çıkarır.
İçerde herkes endişe ile beklemektedir, feda ettikleri görmüş geçirmiş ihtiyarın başına gelecekleri düşünerek.
Daha beş dakika geçmeden caminin kapısı bu defa daha bir gümbürtüyle açılır. Az önceki palalı adam, ama bu defa palasından kanlar damlayarak içeri girer. "İçinizde başka müslüman yok mu?", diye bağırır bu defa da.
Artık herkes titremektedir, çünkü cemaatte artık yaşı geçmiş kurban yoktur o ihtiyar da gittikten sonra. Bütün cemaat bu kez hocaya döner. Öyle ya, içlerinde en müslüman olsa olsa hocadır. O sessizlik içinde gözlerin kendisine döndüğünü gören hoca bağırır: "Ey cemaat, ne bakıp durursunuz suratıma. Şurada alt tarafı iki rekat namaz kıldırdık diye hemen müslüman mı olduk sanırsınız?"
Aslında caminin dışında olup bitenler içerdekilerin sandığından biraz farklıdır. İri yarı adam, güçlü bir boğayı kesmek için kendine yardım edecek bir kişi bulmak umuduyla camiye girmiştir. Oradan yanına aldığı ihtiyarla hayvanı kesmeye kalktığında hayvan debelenmiş ve tam boğazı kesilirken ihtiyarı kenara savurmuştur. İri yarı adam da elinde hayvanın boynuna vurulduğu için kan içinde kalmış palasıyla yeniden camiye koşmuş ve yardım edecek bir kişi daha bulmak umuduyla yeniden kapıya yüklenmiştir.
Kıssadan Hisse: Birkaçımız burada hasbel kader pedal çeviriyoruz diye 80 milyonluk Türkiye'yi bisiklet ülkesi sanmayalım lütfen.
"Kıskanmayalım ne olur, çalışırsak bizim de olur"
Yanına bir de "Yolların Fatihi" yazdık mı noktayı da koymuş oluruz.
Tüm pedaldaşlarıma serin rüzgarlar dileklerimle...
 
Geri