Scudo Sports

Türkiye’den pedalların götürdüğü yere kadar

Kayıt
17 Haziran 2020
Mesaj
79
Tepki
1.359
Şehir
Amsterdam
İsim
Nevzat
Başlangıç
2003—04
Bisiklet
Merida
Bisiklet türü
Şehir - Tur
Bazen hayatı gerçekten hissetmek için bir sırt çantasına birkaç parça kıyafet koyup yola çıkmak gerekiyor. Ben de öyle yaptım. 29 yaşındayım, adım Nevzat. İstanbul’dan başladım bu yolculuğa. Edirne’ye kadar trenle geldim, sonrası sadece ben, bisikletim ve önümde uzayıp giden yollar… Şu ana kadar Bulgaristan, Makedonya, Kosova’yı geçtim. Şu an Prizren’deyim. Hedefim Hırvatistan. Belki de yol beni İtalya’ya kadar götürür, kim bilir?

IMG_6127.jpeg

Yanımda sadece bir içlik, iki şort, üç tişört, bir yağmurluk, bir mont ve bir polar ceket var. Bu kadar azla yaşamak, aslında neye gerçekten ihtiyaç duyduğunu anlamanı sağlıyor. Yemek konusunda da plan yok; bazen köy bakkalından alınan ekmek, bazen yol üstünde denk gelen bir lokanta… bazen içten bir davetle paylaşılan bir sofra.

IMG_6165.jpeg



Konaklama da çeşit çeşit. Bazen doğanın içinde çadırımda, bazen bir hostelin sıcaklığına sığınıyorum. Ama en unutulmazları, tanımadığım ama kalbini açan insanların evinde oluyor. Couchsurfing sayesinde tanıştığım güzel insanlar, bana bu yolculuğun sadece yollarla değil, kalplerle de ilgili olduğunu hatırlatıyor.
IMG_6003.jpeg




Ve hayatımda ilk kez, bir Paskalya’ya katıldım… Makedonya’da hiç tanımadığım bir ailenin evinde kutladık. Gece kiliseye gittik, ardından sofralar kuruldu, şarkılar söylendi. O gece yabancı değildim; o evde, o sofrada, o kalplerde yerim vardı. Sanırım bu yolculuğun bana verdiği en büyük şey, insanlara duyduğum güveni ve ait olma hissini yeniden bulmak oldu.
IMG_5902.jpeg




Tabii yol hep düz gitmiyor. Üsküp’te bisikletimin arka rublesi kırıldı. Şehrin dışındaydım. Yavaş yavaş, yürüyerek döndüm şehre. Yorucuydu ama içimdeki o tanıdık ses “Devam et” dedi. Dinledim.
IMG_6192.jpeg




Yağmura yakalanmak bu yolun kuralı gibi… Dün mesela, Priştine’den geçerken sırılsıklam oldum. Ama yoldan vazgeçmek yok. Çünkü her damla, her yokuş, her düşüş bana bir şey katıyor. Ve evet, bazı yokuşlar o kadar dik ki, bisikletimi elimle taşımak zorunda kalıyorum. Ama sonra… sonra zirveden aşağıya bakınca her şey anlam kazanıyor.

IMG_6006.jpeg



Günde bazen 80, bazen 100, bazen 150 kilometre pedal çeviriyorum. Yollar her zaman pürüzsüz değil. Köy yolları, bozuk asfaltlar, çamurlu patikalar… ama o bozuklukların içinde bir samimiyet var, bir gerçeklik var.
IMG_5958.jpeg
IMG_5878.jpeg

IMG_5795.jpeg
Bu yolculuk bir varışla değil, yolun kendisiyle anlamlı. Her pedalda biraz daha özgür, biraz daha hafif hissediyorum. Her yeni yüzle, her yeni anıyla biraz daha büyüyorum.

IMG_6173.jpeg

IMG_5900.jpeg

Ve şimdi…
IMG_5908.jpeg

Buradan birlikte Hırvatistan’a varır mıyız?


Belki de yol bizi İtalya’ya kadar götürür.


Kim bilir?
 
Scudo
Harika.Yolun açık olsun.İyi keşifler….
 
  • Muhteşem
Tepkiler: nevzatcinar
Anlatım çok keyifli, fotoğraflar çok keyifli, rota da çok keyiflidir eminim. Cesaretinizden dolayı tebrik ederim. Sağlık ve sıhhatle bitirmenizi dilerim.
 
Çok teşekkürler arkadaşlar .Şu an Kosova’dayım, bisikletimle dağ yollarını keşfediyorum. Makedonya’dan sonra Priştine ardından Prizden şimdide Yukova adında bir köydeyim .Burdan Arnavutluk’a pedal çevireceğim . Bu rotalarda pedal çevirmek, hem fiziksel hem ruhsal bir deneyim. Manzara nefes kesici; yol boyunca Arnavut köyleri, taş evler ve yeşille kaplı dağlar eşlik ediyor.


Yollar genellikle asfalt ama kırsalda stabilize ve toprak bölümler de var, MTB için biçilmiş kaftan.Benim yol bisikletiyle biraz zor olabiliyor .


Yerel halk inanılmaz misafirperver, her kapıyı çalabiliyorsunuz.


Kosova küçük ama sürmesi büyük keyif. Dağ havası, bol rampa, bol manzara sevenlere kesinlikle tavsiye ederim.

Birkaç fotoğraf daha ekleyip bugün yoluma devam edeceğim 🇽🇰
IMG_6386.jpegIMG_6387.jpegIMG_6383.jpegIMG_6323.jpegIMG_6367.jpegIMG_6374.jpeg
 
Mutlu Pedallar 🙏🎉💪
 
  • Muhteşem
Tepkiler: nevzatcinar
Arnavutluk’ta üçüncü günüm. Bisikletimle dağların derinliklerindeyim. Her tırmanış, sanki bir oyunda seviyeyi geçmek gibi—ve ben o oyunun savaşçısıyım. Dağlar öylesine zorlu ki, eğer bir arabayla çıksaydım, eminim şimdiye çoktan bozulmuş olurdu. Ama bisikletimle yol alıyorum, kendi gücümle. Ve bu bana tarifsiz bir özgürlük hissi veriyor.

Burada neredeyse hiçbir yerde banka kartı geçmiyor. Nakit taşıman şart, aksi halde bir köyde ya da dağın eteğinde, elin kolun bağlı kalabiliyorsun. Bunu yaşayarak öğrendim. Yağmur ise neredeyse her gün yağıyor. Öyle çok ıslandım ki artık yağmur beni durdurmuyor bile. Sadece yağıyor, ben ise pedallamaya devam ediyorum.

Dün gece bir kilisede uyudum. Bu gece de orada kalacağım. Ama burası sıradan bir kilise değil; devasa bir yapı, içinde onlarca oda var. Adeta bir otel gibi. Dili tam olarak bilmiyorum ama insanlarla anlaşıyorum. Paylaşmadığım yüzlerce güzel fotoğraf, biriken onlarca özel anı var. Rakımları bilmiyorum artık, sadece pedallıyorum… Yalnızca ben ve bisikletim.

Ve tüm bunların içinde, iliklerime kadar bir özgürlük hissediyorum. Her anı, her zorluğu, her yağmur damlasını hissediyorum. Bu yolculukta bana yardımcı olan ya da olmaya çalışan herkese ayrıca teşekkür ederim. Gerçekten unutulmaz bir macera yaşıyorum.

IMG_6669.jpegIMG_6558.jpegIMG_6551.jpegIMG_6545.jpegIMG_6495.jpegIMG_6492.jpegIMG_6484.jpegIMG_6594.jpegIMG_6637.jpegIMG_6608.jpeg
 
Özlemişiz böyle hikâyeleri, yolunuz hep açık olsun.
 
  • Muhteşem
Tepkiler: nevzatcinar
Keyfin daim, yolun açık olsun...
 
  • Muhteşem
Tepkiler: nevzatcinar
Dün Arnavutluk’tan ayrıldım ve Karadağ’a giriş yaptım. Sınırdan geçer geçmez yolların dar ve biraz kirli olduğunu fark ettim. Özellikle ilk kilometrelerde bu biraz zorluydu. Ama şehre yaklaştıkça çevre düzenlendi, yollar temizlendi ve doğa güzelleşti. Şu an Podgorica’dayım. Büyük bir parkın içinde kamp kurdum burada kamp kurmak hiç kolay olmadı 🤣. Şehir beklediğimden büyük ve canlı.Dün çadırımı bırakıp bisikletimle akşam turu attım.
IMG_6825.jpeg
Karadağ’da para birimi olarak Euro kullanılıyor. Dün markette yaptığım ilk alışverişte fiyatların gerçekten yüksek olduğunu fark ettim. Hatta bana göre market fiyatları konusunda bazı ürünlerde Amsterdam bile buradan daha ucuz kalıyor ki oraya neredeyse her üç ayda bir giderim. Özellikle temel ihtiyaç ürünleri şaşırtıcı derecede pahalı.
Dün yaklaşık 80 km pedal çevirdim. Pek bi zor olmadı ki çünkü genelde iniş ve düzlük şeklinde bir rota vardı.
IMG_6832.jpeg
Bu sabah çadırımı,eşyalarımı toparladım, yeniden yola koyuldum. Şu anda bir bisikletçi dükkanının açılmasını bekliyorum; bisikletimi kontrol ettirmem lazım, çünkü önümde daha uzun yollar var.
Şehir yeni yeni canlanıyor, kuş sesleri ve hafif esen rüzgar gece beni yalnız bırakmadı .Ağaçların arasından süzülen yumuşak ışık, Podgorica’nın beklediğimden daha yeşil olduğunu gösterdi. Büyük parklar, uzaktan görünen dağlar ve yol kenarındaki minik dereler, bu yolculuğu daha da özel kılıyor.
Bisikletin üstünde, sabahın ilk saatlerinde yolda olmak, özgürlüğü iliklerime kadar hissettiriyor. Her adım, her kilometre yeni bir macera, yeni bir anı.
IMG_6841.jpeg
Ve en güzeli; her şey tam olması gerektiği gibi…
Bugün rotam Budva’ya doğru.
IMG_6858.jpeg
Yeni yollar, yeni manzaralar ve kim bilir daha kaç yeni hikâye beni bekliyor…

IMG_6849.jpeg
 
IMG_6917.jpegDün Budva’ya vardım. Sabah Podgorica’dan çıkıp dağ yoluna girdim ama hayatımda bu kadar zorlandığım bir rota çok az olmuştur. O kadar dik ve uzun tırmanışlar vardı ki çoğu yerde bisikleti elimde taşımak zorunda kaldım. Yol boyunca neredeyse hiç yerleşim yoktu. Tek başıma, sessizliğin içinde pedallamak hem huzurluydu hem de biraz ürkütücüydü. Özellikle ormanlık alanlarda bir ayı çıkacak diye içim içimi yedi. Neyse ki korktuğum olmadı ama bayağı gerildim.
IMG_6901.jpeg

Budva’ya ulaştığımda ise resmen nefes aldım. Sahilde güzel bir yere çadır kurdum, denize girdim, biraz olsun kendime geldim. Kamp yaptığım yerde tanıştığım Avusturyalı bir çift vardı, sabah beni kahveye davet ettiler. Sıcak kahve ve birlikte hazırladıkları kahvaltı gerçekten çok iyi geldi. Böyle karşılaşmalar insanın yolculukla kurduğu bağı daha da güçlendiriyor.

IMG_6895.jpeg
Şehir beklediğimden daha canlı. Bugün şansıma bir karnaval varmış burada, ona da katılacağım. Güzel bir tesadüf oldu. İnsanları sıcak, ortam güvenli. Yorgunluk hâlâ üzerimde ama artık alıştım diyebilirim; bu yorgunluk, yolun doğal bir parçası oldu benim için.

IMG_6882.jpeg
Yarın rotam Kotor’a doğru. Yine bol tırmanışlı bir gün olacak gibi. Ama manzaralar ve anılar buna değiyor.

IMG_6870.jpeg
Şimdilik benden bu kadar.

IMG_6863.jpeg
Yolda olan herkese selamlar! Pedallar dönmeye devam etsin.
IMG_6887.jpegIMG_6942.jpeg

IMG_6985.jpegIMG_6977.jpegIMG_6971.jpegIMG_6966.jpegIMG_6911.jpeg
 
Gönlümde yatan şeyi yapmışsınız. kendim gibi mutlu oldum sizin adınıza.👏

Prizren benim anne vatanım. Akrabalarımız var orada. yerleşim halkın büyük çoğunluğu türktür. Yabancılık çekmemizsinizdir şehir içinde. takipteyiz 🇹🇷
 
  • Muhteşem
Tepkiler: nevzatcinar
Gönlümde yatan şeyi yapmışsınız. kendim gibi mutlu oldum sizin adınıza.👏

Prizren benim anne vatanım. Akrabalarımız var orada. yerleşim halkın büyük çoğunluğu türktür. Yabancılık çekmemizsinizdir şehir içinde. takipteyiz 🇹🇷
Merhabalar çok teşekkür ederim . Herkes Türkiye’den geldiğimi duyunca o kadar yardımcı olmaya çalıştı ki anlatamam . Çoğu kişi Türkçe biliyordu bölgede zaten. Yol harika insanlarla tanışmamı sağladı 🙏
 
🇲🇪 Selamlar herkese tekrardan. Dün Budva’dan ayrıldım. Rotam Hırvatistan… ama önce kısa bir feribot yolculuğu.
IMG_7066.jpeg
Aslında Kotor üzerinden geçecektim, ama yolda öğrendiğim bir bilgi fikrimi değiştirdi:
Tivat’tan geçen kısa bir feribot hattı varmış, yayalar için tamamen ücretsiz.
Bu fırsatı kaçırmak istemedim, rotayı değiştirdim.
Adriyatik kıyısından ilerlemek ayrı bir huzurdu — deniz bir yanda, dağlar diğer yanda…
Yollar temiz, iniş çıkış az, pedal çevirmek neredeyse keyfe dönüştü.
IMG_7037.jpeg
Akşam saatlerinde vardım Herceg Novi’ye.
Kamp alanı ararken Couchsurfing üzerinden tanıştığım biri evini açtı.
Yolda olmanın en güzel tarafı da bu: Plansız ama çok gerçek anlar birikiyor.
IMG_7040.jpeg
Herceg Novi, Karadağ’ın en batısında, Hırvatistan sınırına sadece birkaç kilometre uzaklıkta.
Tarihi kale kalıntıları, çiçekli taş sokakları ve her köşeden görülen deniz manzarasıyla tam bir Akdeniz kasabası.
Osmanlı’dan kalma izler de hâlâ hissediliyor — burası küçük ama yaşanmışlık dolu.
IMG_7046.jpeg
1 ve 2 Mayıs’ın resmi tatil olması nedeniyle tüm büyük marketler kapalıydı.
Bir iki fırın ve büfeyle idare ettim. Zordu ama yolculuk insana sade yaşamayı öğretiyor.
Dün birkaç koyda mola verip denize girdim. Su soğuktu ama o yorgunluğun üstüne ilaç gibi geldi.
IMG_7055.jpeg
Yol bana hep şunu hatırlatıyor:
Haritaya bakarak plan yapabilirsin, ama en güzel rotalar bazen kulağına fısıldanır.
IMG_7053.jpeg
Şimdi önümde sadece 6 km var. Hırvatistan ardından Dubrovnik’teyim..
IMG_7073.jpeg
 
Hocam yaptığınız geziyi görünce, 2016 yılında klasik haftasonu motosiklet gezisi diye motosikletle yola çıkıp kendimi italyada bulduğum zaman aklıma geldi. Hazır schengenim de vardı ve hayatımdaki ilk yurtdışına çıkışımdı.
 
  • Muhteşem
Tepkiler: nevzatcinar
Dün Hırvatistan’a giriş yaptım. Rotam çok uzun değildi ama güneş gerçekten fazlasıyla yordu.
IMG_7096.jpeg
Kaldığım yerden sınıra yaklaşık 6 km’lik kısa bir yol vardı, ardından toplamda 55 km pedal çevirdim.
Rota düz sayılırdı ama sıcak hava performansımı baya etkiledi.
IMG_7099.jpeg
Zaman zaman yolun sol tarafında Adriyatik’in maviliği göz kırpıyordu, o manzara insana moral veriyor.
IMG_7129.jpegIMG_7114.jpegIMG_7134.jpeg
Ama denize girme planım, Dubrovnik’e varınca Old Town’un büyüsüne kapılmamla ertelendi.
IMG_7141.jpeg
Tarihi sokaklarda o kadar uzun zaman geçirdim ki, deniz ikinci plana düştü.
IMG_7151.jpegIMG_7147.jpegIMG_7160.jpeg
Akşam, kamp kuracak bir yer ararken bir kilisenin önünden geçtim. İçeriden gelen sesler üzerine durup konuşmaya karar verdim.
IMG_7165.jpegIMG_7168.jpegIMG_7175.jpeg
Güvenli bir alan aradığımı söyledim. Beklemediğim bir sıcaklıkla karşılandım.

IMG_7194.jpeg
Bana bir oda verdiler, aç olup olmadığımı defalarca sordular.
Beraber yemek yedik, sohbet ettik. Sıcak bir duşla birlikte vücudum da ruhum da yenilendi.
Şimdi biraz dinlenme zamanı.
Yarın umarım şehri daha sakin bir şekilde gezebilir, denize de ulaşabilirim.

Yol yavaş ama dolu dolu akıyor…
 
IMG_7209.jpegIMG_7224.jpeg🇧🇦 Hırvatistan’dan ayrıldıktan sonra Bosna Hersek sınırını geçmemle birlikte yolun bana küçük bir sürprizi oldu: Bisikletle bu kadar yol geldim, ilk kez lastiğim patladı… Hem de tam sınırın öbür tarafında.
Ellerim bir taraftan yağlı bir taraftan yorgun fakat kalpte sabır. Uğraştım, didindim, bir şekilde yola geri döndüm.

IMG_7255.jpeg
Yorgundum ama tuhaf bir huzur da vardı içimde. Belki de “yolda olmak” biraz da budur: Her şeyin planlı gitmediği anlarda kendine yeniden güvenebilmek.
IMG_7236.jpeg
O gece Nomi adlı bir sahil kasabasında, denize nazır bir çadır kurdum.
Pazar günü tüm marketler kapalı olacağı için Cumartesi akşamı atıştırmalıklarla, bir iki börekle idare ettim.
Sessiz bir kıyıda, dalgaların sesiyle uyumak… elektriğin yokluğu bile bir nimet gibi geldi o an.
IMG_7276.jpeg
Ertesi sabah erken kalktım. Hava serin, deniz davetkârdı.
Üzerimdeki tozu, yorgunluğu o suda bıraktım sanki.
Sonra düştüm yola — rotam Mostar’dı.
IMG_7256.jpegIMG_7264.jpeg
Ama bu yol beni öyle rotalardan geçirdi ki…
Çevrimdışı haritam (maps.me) beni asfalt değil, tarla yollarına yönlendirdi.
Bir yerde bisikleti omuzlayarak yürümek zorunda kaldım, başka bir noktada kapalı bir yoldan dönmek zorunda kaldım.
Ana yollar çok dardı, rampalar ise acımasız. Pedal çevirmek değil, resmen bisikletle tırmanmaktı.
IMG_7271.jpegIMG_7291.jpeg
Ve gün batarken vardım Mostar’a.
Şu anda bir hostelde kalıyorum. Altı kişilik oda ama içeride sadece iki kişiyiz.
Belki de en ucuz yeri seçmenin güzel yanlarından biri bu: Sessizlik, alan, zaman.
IMG_7292.jpeg
Mostar…
Bir şehir gibi değil, bir zaman dilimi gibi.
Taş sokaklarında yürürken, köprüsünde durup nehre bakarken sanki geçmişle göz göze geliyorsun.
Bazı sokakları hayranlıkla, bazılarını iç sıkıntısıyla geçiyorsun.
Ama bu şehir seni yabancı gibi görmüyor. Sessizce kabul ediyor, seni de hikâyesine katıyor.
IMG_7296.jpegIMG_7300.jpegIMG_7306.jpeg
Yolculuk devam ediyor.
Nereye gideceğimi hâlâ bilmiyorum.
Ama her pedal, bir adım daha içime..
 
İki yıl önce emekli astsubay ve çağdaş dervişan İsmet abi ile yaptığımız turu tersten gerçekleştirmiştim. Yola çıkmışsan gözünde büyüttüğün şeyler küçülüyor. Biz saraybosna selanik arasını 3 haftada sürmüştük. Bu tur boyunca çok az vahşi kamp attık. Çoğunlukla cami ve kampinglerde konakladık. Bizler açısından çok hoş bir deneyim olmuştu. Balkan coğrafyası aslında bizim yaşamayı arzu ettiğimiz bir coğrafya. Hiç yabancılık çekmedik doğrusu. Bisikletin uluslararası bir güven pasaportu var. Bisikletle turlayan turculara saygı duyuyor ve yardımcı oluyorlar. Bosna hersekte bir cami hocası 75 mark vermeye kalkmıştı, bizim paraya ihtiyacımız yok burada arı duru yaşayan sizleri tanımaya geldik diyerek geri çevirmiştik. Bu mevsim harika bir iklimi var yağışlı olsa da. Biz pek yağmura yakalanmadık. Doğrusu balkanları geç keşfetmenin hüznü içerisindeyim. Bu sene başı bu kez aynı rotayı araba ile geçtik. Fırsat buldukça gitmek lazım.
 
Son düzenleme:
İki yıl önce emekli astsubay ve çağdaş dervişan İsmet abi ile yaptığımız turu tersten gerçekleştirmişsin. Yola çıkmışsan gözünde büyüttüğün şeyler küçülüyor. Biz saraybosna selanik arasını 3 haftada sürmüştük. Bu tur boyunca çok az vahşi kamp attık. Çoğunlukla cami ve kampinglerde konakladık. Bizler açısından çok hoş bir deneyim olmuştu. Balkan coğrafyası aslında bizim yaşamayı arzu ettiğimiz bir coğrafya. Hiç yabancılık çekmedik doğrusu. Bisikletin uluslararası bir güven pasaportu var. Bisikletle turlayan turculara saygı duyuyor ve yardımcı oluyorlar. Bosna hersekte bir cami hocası 75 mark vermeye kalkmıştı, bizim paraya ihtiyacımız yok burada arı duru yaşayan sizleri tanımaya geldik diyerek geri çevirmiştik. Bu mevsim harika bir iklimi var yağışlı olsa da. Biz pek yağmura yakalanmadık. Doğrusu balkanları geç keşfetmenin hüznü içerisindeyim. Bu sene başı bu kez aynı rotayı araba ile geçtik. Fırsat buldukça gitmek lazım.
Bir kez Kosova’da benzer durum başıma geldi. Gece kamp atacak çadır yeri ararken bir camiye sığındım . Oradaki köy ahalisi zorla bana para vermeye kalktı kabul etmedim . Kaç defa açlık durumumu sordular. Çok güzel insanlarla karşılaştım. Maalesef rota olarak bazı yerlerde yolların darlığından çok zorlandığımda oldu fakat her haliyle güzel. Doğrusunu söylemem gerekirse tekrar kesinlikle buraya geleceğim..
 
🇹🇷🇧🇬🇲🇰🇽🇰🇦🇱🇲🇪🇭🇷🇧🇦Selamlar herkese ,artık Türkiye’ye döndüm. Arkamda binlerce kilometre, bilmediğim 7 ülke, 1800 kilometrelik bir bisiklet yolculuğu ve bir ay boyunca iç içe geçtiğim onlarca hikâye kaldı. Ama gerçekten dönen yalnızca bedenim. Kalbimin bir kısmı yolda, bir kısmı tanımadığım ama sanki yıllardır tanıyormuşum gibi hissettiren insanların gülümsemelerinde kaldı.
IMG_7381.jpeg
Her sabah başka bir ülkede uyandım. Kiminde sokaklar sessizdi, kiminde sabah ezanıyla gözlerimi açtım, kiminde kilise çanları eşlik etti kahvaltıma. Bazen bir çadırda uyandım, ayaklarım donmuştu. Bazen küçük bir hostelin duvarları sardı beni. Ama en unutamadıklarım, hiç tanımadığım insanların kapılarını, sofralarını, bazen kalplerini açtıkları anlardı.
Orada ev yoktu belki, ama hep bir “yerin var” hissi vardı.
IMG_7390.jpeg
Yağmurda ıslandım, rüzgârla boğuştum. Yokuşlarda ter içinde kaldım, geceleri yıldızların altına kıvrıldım. Ama içimde hep aynı duygu vardı: “İyi ki yoldayım.”
IMG_7403.jpeg
Bazen yolda yürürken biriyle göz göze geldim, sadece gülümsedik. Bazen çocuklar koştu yanıma, hangi dili konuştuğumuzu bilmeden oyun oynadık. Bazen bir bankta otururken yanıma biri geldi, hiçbir şey sormadan sadece bir şeyler anlattı. Ve ben o anlarda, dünyanın en saf gerçekliğine dokunduğumu hissettim.
IMG_7401.jpeg
Yolda öğrendim ki; bir insanla aynı dili konuşmak şart değil, aynı kalbi paylaşmak yeterli.
Bazen bir ekmeği, bazen sadece sessizliği, bazen yol yorgunluğunu paylaştım.
Ama en çok da içtenliği paylaştım. Ve insan olmanın güzelliğini…
IMG_7446.jpeg
Bu yolculuk boyunca haritalar değil, insanlar rehberimdi.
Sıcacık bir selam, bir tabak yemek, bir battaniye, bir kahkaha…
Ve şimdi, geriye dönüp baktığımda şunu biliyorum:
Bu bir ayda sadece yolları değil, kendimi de geçtim.
IMG_7450.jpeg
Eve döndüm.
Ama artık o eski ev bana biraz daha farklı geliyor. Çünkü artık evin sadece duvarlardan ibaret olmadığını biliyorum.
Ev; bazen bir çadır, bazen bir gülümseme, bazen yabancı bir şehirde duyduğun tanıdık bir kelimedir.
Ev; yolda öğrendiğin, yolda paylaştığın, yolda büyüttüğündür.
IMG_7452.jpeg
Artık biliyorum; dünya büyük değil, biz onu uzak sanıyoruz.
Ve insanlar sandığımızdan çok daha güzel.IMG_7455.jpegIMG_7462.jpeg
 

Dosyalar

  • IMG_7455.jpeg
    IMG_7455.jpeg
    135,3 KB · Okunma: 5
Geri