dvrmtinker
Üye
- Kayıt
- 23 Nisan 2010
- Mesaj
- 1
- Tepki
- 12
- Şehir
- katmandu
Hazırmısınız?
Triatlon sezonu açılıyor.
Triatlon federasyonunun internet sitesinde açıkladığı yıllık programa göre bu sezon birçok yarış yapılacak.
Hazır olmanıza pek de gerek yok...
Programdaki yarışlardan bazıları şimdiden iptal oldu bile ((link).
Nedenimi? Açıklaması uzun biraz.
"Tüm dünyada triatlon yükselişe geçmişken, neden Türkiye'de yerlerde sürünüyor?" sorusuna verilecek cevabı düşünelim biraz.
Türkiye'de bu sporu yapanların hiç birisinin yaş grubu kategorisinden daha ileriye geçemediği gerçeğini biz bile farketmişken, federasyon neden farkedemedi? Bunun cevabını verebileceğimi sanmıyorum. Bu cümleyi sporcuları yargılamak veya kırmak amacıyla sarfetmedim. Profesyonellik ve amatörlük arasındaki farkı açıklamak istiyorum kısaca...
Profesyonellerin teknik elemanları vardır. Yarış öncesinde tekerim patladı, mayom yırtıldı gibi işlerle uğraşmazlar. Sadece yarışa konsantre olurlar. Parkur gezmek için 2,5 saat otel lobisinde otobüsün gelmesini de beklemezler. Onlar antrenman yaparken otobüs onları bekler. Yemek saatleri sizin uygun gördüğünüz saatte değildir. Belirli saatte kalkar belirli saatte koşar belirli saatte yemek yerler. Tüm hayatları planlıdır. Öğünlerinin kalorileri hesaplanır. Ekstra antrenman yaparlarsa ona göre besin alırlar.
Amatörler bu işi zevk için yapsalar da, profesyoneller gibi bir çok şeye özen gösterirler. Profesyoneller bu işten para kazanır. Avrupa'da en az 1500 euro maaş alanlar, maaşın yetersizliğinden şikayet ederler.
En önemlisi, profesyoneller işten yada okuldan arta kalan zamanında antrenman yapmazlar; spordan arta kalan zamanında okula/işe giderler.
Milli takım kampları yarıştan 3 gün önce turistik eğlence şeklinde geçmez. Triatlon gibi sürekliliği olması gereken bir spor dalında kamp tüm bir yıl boyunca sürer. Olimpiyatlar gibi üst seviye performans göstermeniz gereken bir hedefiniz varsa en az 3 yıllık bir hazırlık dönemi gerekir. Buda 3 yıllık antrenman programı, 3 yıllık bir adanmışlık demektir. Türkiye'de 3 yıllık antrenman programı hazırlayabilecek insan sayısı bir elin parmaklarını geçmez şu zamanda.
Milli takımda elit kategoride yarışan sporcuların bir kısmı üniversitede öğrenci geri kalanı ise mesleği olan çalışıp hayatını kazanan insanlar. Yani, profesyonel sporcu değiller. Bu çocuklar kendilerine karşı sorumlular ve hayatlarını kazanmak zorundalar. Bu şartlar altında çalışan sporcuların neden milli takım kampına gelmediğinin hesabını sormak ise Triatlon federasyonunun görevimidir? O zaman sormak istiyoruz; bu sporda geleceği en parlak sporcusunun adını bile bilmeyen federasyon yetkililerinin ne işi var aranızda?
Bundan 10 küsur yıl önce üniversiteler arası dünya şampiyonasına giden Türk milli takımı wetsuit olmaksızın 15 derece suda yarışıp gazetelere manşet olurken, 2012 Olimpiyatlarına gitmeyi planlayan Türk Milli Takımı neden halen wetsuit olmaksızın yarışıyor sorusunun cevabını bulduğumuz zaman tüm sorularımızın cevabını bulmuş olacağız. Belkide haklısınız... Wetsuit kişisel bir malzeme. O zaman neden tüm yabancı takımlar tek model mayo ile yarışırken Türk takımında herkez ayrı telden çalıyor?
Kendine ait dubası, bisiklet askısı olmadığı için her yarışta belediyelere şart koşan federasyon halen birşeyleri yanlış yapmaktadır. Hiç bir belediye, şu anki ekonomik şartlarda böyle bir maddi yükün altına girmez bana kalırsa.
Zavallı amatör sporlara devletin çok az bütçe ayırdığı masalını küçük çocuklara anlatın artık. Federasyonlar özerkleşeli kaç sene oldu? Bu kadar zamanda halen sponsor sistemini uluslararası yarışlardan başka yerde görmüyoruz.
Bundan 4-5 sene öncesinde; yapılan yarışlarda Halk triatlonu da düzenlenirdi. Kısa mesafelerde koşan lisanssız sporcular teşvik edilirdi. Sporu sevdirmekti amaç... Hatırlarsanız; o zamanlarda lisanslı sporcu sayısıda, yarışlara katılımda daha fazlaydı. Zaten federasyonların esas amacıda bu olmalı bana göre... Sporu geniş kitlelere tanıtmak ve sevdirmek.
Gerçekler ortada: Türk Triatlon Federasyonu Avrupa'daki herhangi bir kasaba klübü olmaktan daha ileriye geçememiştir ve bu kafayla giderse de geçemeyecektir.
Kendi ülkesinde yapılan bir yarışta tüm sporcularının diskalifiye olması; sporcuların utancı değil federasyonun utancıdır.
Hangi aklı selim insan bisiklet etabında tur yeme ihtimali bulunduğu halde parkurdaki tur mesafesini kısaltarak sporcularının elenmesine önayak olur? Herkezin aklındaki soru bu olsa gerek.
Bu noktada yazılması ve eklenmesi gereken bir çok şey var. Bu kadar eleştrinin üzerine biraz da yapıcı olmak gerek bence...
Son yarışta anlaşıldığı üzere; yüzme etabında sudan iyi çıkamazsanız bisiklete binmenize gerek kalmıyor. Bu yaz yüzme kampı yapılsın Türkiye'nin bir köşesinde. İyi bir yüzme antrenörü eşliğinde... Yaşını başını aşmış sporcular için değil, geleceğin sporcuları için...
Birşey daha öğrendik bu yarışta. Sponsor bulmak aslında o karda zor değil sanırım. Federasyon yarışlar için bulduğu sponsorları, milli sporcularını desteklemekte kullansa daha iyi olur bize göre.
Ayrıca bir nokta var belirtmek gerekiyor. Türkiye'de farklı yaş kategorilerinde oldukça iyi derecelere sahip sporcular var. Elit kategorisine sıkıştırmaya çalışmak yerine, yaş grubunda da ülkemizi temsil edecek insanlar... Onlarında desteklenmesi gerek bir noktada. Amatör ruhla çalışan bu sporcuların aslında kendilerini kanıtladığını ve gelecekte daha başarılı olacaklarını umuyoruz.
Çok emek isteyen bir spor dalı triatlon... Tebrik etmek gerek zamanından, parasından fedakarlıkta bulunarak bu uğurda çaba gösteren tüm sporcuları… Federasyonun da farkına varması gerek artık, sporcularının harcadığı çabanın bir kısmını bile harcasa, çok şeyler değişir bu sporda!
DEVRİM TİNKER
Triatlon sezonu açılıyor.
Triatlon federasyonunun internet sitesinde açıkladığı yıllık programa göre bu sezon birçok yarış yapılacak.
Hazır olmanıza pek de gerek yok...
Programdaki yarışlardan bazıları şimdiden iptal oldu bile ((link).
Nedenimi? Açıklaması uzun biraz.
"Tüm dünyada triatlon yükselişe geçmişken, neden Türkiye'de yerlerde sürünüyor?" sorusuna verilecek cevabı düşünelim biraz.
Türkiye'de bu sporu yapanların hiç birisinin yaş grubu kategorisinden daha ileriye geçemediği gerçeğini biz bile farketmişken, federasyon neden farkedemedi? Bunun cevabını verebileceğimi sanmıyorum. Bu cümleyi sporcuları yargılamak veya kırmak amacıyla sarfetmedim. Profesyonellik ve amatörlük arasındaki farkı açıklamak istiyorum kısaca...
Profesyonellerin teknik elemanları vardır. Yarış öncesinde tekerim patladı, mayom yırtıldı gibi işlerle uğraşmazlar. Sadece yarışa konsantre olurlar. Parkur gezmek için 2,5 saat otel lobisinde otobüsün gelmesini de beklemezler. Onlar antrenman yaparken otobüs onları bekler. Yemek saatleri sizin uygun gördüğünüz saatte değildir. Belirli saatte kalkar belirli saatte koşar belirli saatte yemek yerler. Tüm hayatları planlıdır. Öğünlerinin kalorileri hesaplanır. Ekstra antrenman yaparlarsa ona göre besin alırlar.
Amatörler bu işi zevk için yapsalar da, profesyoneller gibi bir çok şeye özen gösterirler. Profesyoneller bu işten para kazanır. Avrupa'da en az 1500 euro maaş alanlar, maaşın yetersizliğinden şikayet ederler.
En önemlisi, profesyoneller işten yada okuldan arta kalan zamanında antrenman yapmazlar; spordan arta kalan zamanında okula/işe giderler.
Milli takım kampları yarıştan 3 gün önce turistik eğlence şeklinde geçmez. Triatlon gibi sürekliliği olması gereken bir spor dalında kamp tüm bir yıl boyunca sürer. Olimpiyatlar gibi üst seviye performans göstermeniz gereken bir hedefiniz varsa en az 3 yıllık bir hazırlık dönemi gerekir. Buda 3 yıllık antrenman programı, 3 yıllık bir adanmışlık demektir. Türkiye'de 3 yıllık antrenman programı hazırlayabilecek insan sayısı bir elin parmaklarını geçmez şu zamanda.
Milli takımda elit kategoride yarışan sporcuların bir kısmı üniversitede öğrenci geri kalanı ise mesleği olan çalışıp hayatını kazanan insanlar. Yani, profesyonel sporcu değiller. Bu çocuklar kendilerine karşı sorumlular ve hayatlarını kazanmak zorundalar. Bu şartlar altında çalışan sporcuların neden milli takım kampına gelmediğinin hesabını sormak ise Triatlon federasyonunun görevimidir? O zaman sormak istiyoruz; bu sporda geleceği en parlak sporcusunun adını bile bilmeyen federasyon yetkililerinin ne işi var aranızda?
Bundan 10 küsur yıl önce üniversiteler arası dünya şampiyonasına giden Türk milli takımı wetsuit olmaksızın 15 derece suda yarışıp gazetelere manşet olurken, 2012 Olimpiyatlarına gitmeyi planlayan Türk Milli Takımı neden halen wetsuit olmaksızın yarışıyor sorusunun cevabını bulduğumuz zaman tüm sorularımızın cevabını bulmuş olacağız. Belkide haklısınız... Wetsuit kişisel bir malzeme. O zaman neden tüm yabancı takımlar tek model mayo ile yarışırken Türk takımında herkez ayrı telden çalıyor?
Kendine ait dubası, bisiklet askısı olmadığı için her yarışta belediyelere şart koşan federasyon halen birşeyleri yanlış yapmaktadır. Hiç bir belediye, şu anki ekonomik şartlarda böyle bir maddi yükün altına girmez bana kalırsa.
Zavallı amatör sporlara devletin çok az bütçe ayırdığı masalını küçük çocuklara anlatın artık. Federasyonlar özerkleşeli kaç sene oldu? Bu kadar zamanda halen sponsor sistemini uluslararası yarışlardan başka yerde görmüyoruz.
Bundan 4-5 sene öncesinde; yapılan yarışlarda Halk triatlonu da düzenlenirdi. Kısa mesafelerde koşan lisanssız sporcular teşvik edilirdi. Sporu sevdirmekti amaç... Hatırlarsanız; o zamanlarda lisanslı sporcu sayısıda, yarışlara katılımda daha fazlaydı. Zaten federasyonların esas amacıda bu olmalı bana göre... Sporu geniş kitlelere tanıtmak ve sevdirmek.
Gerçekler ortada: Türk Triatlon Federasyonu Avrupa'daki herhangi bir kasaba klübü olmaktan daha ileriye geçememiştir ve bu kafayla giderse de geçemeyecektir.
Kendi ülkesinde yapılan bir yarışta tüm sporcularının diskalifiye olması; sporcuların utancı değil federasyonun utancıdır.
Hangi aklı selim insan bisiklet etabında tur yeme ihtimali bulunduğu halde parkurdaki tur mesafesini kısaltarak sporcularının elenmesine önayak olur? Herkezin aklındaki soru bu olsa gerek.
Bu noktada yazılması ve eklenmesi gereken bir çok şey var. Bu kadar eleştrinin üzerine biraz da yapıcı olmak gerek bence...
Son yarışta anlaşıldığı üzere; yüzme etabında sudan iyi çıkamazsanız bisiklete binmenize gerek kalmıyor. Bu yaz yüzme kampı yapılsın Türkiye'nin bir köşesinde. İyi bir yüzme antrenörü eşliğinde... Yaşını başını aşmış sporcular için değil, geleceğin sporcuları için...
Birşey daha öğrendik bu yarışta. Sponsor bulmak aslında o karda zor değil sanırım. Federasyon yarışlar için bulduğu sponsorları, milli sporcularını desteklemekte kullansa daha iyi olur bize göre.
Ayrıca bir nokta var belirtmek gerekiyor. Türkiye'de farklı yaş kategorilerinde oldukça iyi derecelere sahip sporcular var. Elit kategorisine sıkıştırmaya çalışmak yerine, yaş grubunda da ülkemizi temsil edecek insanlar... Onlarında desteklenmesi gerek bir noktada. Amatör ruhla çalışan bu sporcuların aslında kendilerini kanıtladığını ve gelecekte daha başarılı olacaklarını umuyoruz.
Çok emek isteyen bir spor dalı triatlon... Tebrik etmek gerek zamanından, parasından fedakarlıkta bulunarak bu uğurda çaba gösteren tüm sporcuları… Federasyonun da farkına varması gerek artık, sporcularının harcadığı çabanın bir kısmını bile harcasa, çok şeyler değişir bu sporda!
DEVRİM TİNKER