Milli takımın yenilmesine sevinilmesini anlayabiliyorum. Bu maalesef her hücremize sirayet ettirilen ayrımcılığın, kutuplaştırma politikalarının ve kirli siyasetin doğal bir sonucu.
2000'de Galatasaray UEFA kupasını aldığında onlarla birlikte sokaklara dökülmüş sıkı bir Fenerbahçe taraftarı olarak, 2002 dünya kupasındaki maçları beklerken uyku tutmayan gecelerden, 2008 Avrupa Şampiyonasındaki o büyük coşkudan, "aa bugün milli maç mı varmış, kimle oynuyoruz?" noktasına bir günde gelinmediğini düşünüyorum. Bu heyecansızlığı ve kaybedilmiş birliktelik duygusunu sadece futbolda değil, hayatın pek çok alanında görebilirsiniz.
Bugün milli maçı açtığımda acayip bir hamasetin ekrandan taştığını görüyorum. Burak topu almış sol kanattan orta sahayı geçmiş, spiker sanki kaleciyle karşı karşıya kalmış gibi bağırış çağırış içinde. Merih kendi kalesine gol atmış, spiker "olsun sen bu vatan için çok şey yaptın" Yahu alt tarafı bir spor karşılaşması bu, kendi kalesine gol atmak da bu mücadelenin içinde olan gayet normal bir durum. Niye bu kadar olağan bir durumu vatan hainliği derecesine indirip, üzülme sen vatanın için çok şey yaptın gibi tesellilere giriliyor ki? Ney yapmış ayrıca, cepheye mermi mi taşımış? yaptığı şeyi ülkesi için karşılıksız mı yapmış? İşte bu söylemler, aslında siyasetin de sporu nasıl sardığının bir örneği zaten.
Bu kirli siyasetin bir parçası olan, "Biz süperiz, dünya lideriyiz ama bizi çekemeyenler var, bize engel olmak istiyorlar" paranoyasının sürekli pompalanmasının da bir sonucu bugün olanlar. Sürekli bir şişinme, kendini dev aynasında görme hali gerçeklerden de kopmamızı sağlıyor. Bugün "bu takım Galler'e nasıl yenilebilir, büyük utanç" deniyor ama fifa ülkeler sıralamasına bakıldığında Galler 13, Türkiye ise 29. sırada. Acaba biz kendimizi fazla abartıyor olabilir miyiz?
Takımlarımız şampiyonlar ligi ya da uefa'ya gidiyor, kuralar çekiliyor, kuradan örneğin Benfica çıkıyor, gazetelerde başlık "Lokum gibi kura" Arkadaş sanki gün aşırı avrupa liglerinin kafa takımlarını tokatlıyormuşsun gibi neyin lokumu, kaç maç yaptın da kaçında eledin bu takımı da "kolay yea ehere mehere" deyip küçümsüyorsun. Sonra kolumuzun altına topu sıkıştırıp eve gönderdiklerinde de hayal kırıklığı vs.
Bu bakış açısı objektif bir değerlendirme yapmamıza da engel oluyor. Sürekli bir şişinme ve ahlar vahlar arasında hatayı hep şanssızlığa, kötü kadro seçimine, o gün futbolcuların çok vasat performans sergilemesine falan bağlayıp yenilginin asıl sebebi olan yapısal sorunlar halının altına süpürülüyor. E tabii böylesi daha kolay, kim uğraşacak yapısal sorunları çözmeye. Yeni kadro, yeni şans, haydi pamuk eller cebe.