Trek Crockett 5 Disc

Ä

Sadettin Z. demiş ki:

@mcb


Hayırlı olsun tekrar. SKS Speedrocker çamurluklar ile ilgili deneyiminizi özellikle merak ediyorum. Her nekadar buradaki fiyatları "o paraya öküz alınır" mertebesinde olsa da eğer işini iyi yapıyorsa her tur dönüşü çamur kurbağasına dönmemek için değer.

Hepsini görüntüle...

Teşekkür ederim SKS’den kullandığım ikinci plastik çamurluk ürünü bu açıkçası. Önceki de Speedrocker’a çok benzer bir üründü. Bir öncekini yağmur çamur kullanıp çok memnun kalmıştım. Bunda bağlantı noktası çok olduğundan giderken stabil duruyor. Çamurluk stabil durunca ve lastiğin her yerini kaplayınca haliyle çamur ya da su olmuyor. Bugün bir 7-8km kadar ıslak yolda sürdüm (sabahtan kar yağmıştı). Kupkuru indim bisikletin üstünden. Bisiklet de çamur olmadı. Kullandıkça editlerim yine. En önemli özelliği de tabii kolay çıkarıp takabilmek. Fiyatlar maalesef Euro bazlı olduğundan uçup gitmiş durumda. Ancak Euro olarak dahi giderek artıyor maalesef. Halbuki bisiklet pazarı dünyada çok arttı.

Havayı güzel yakalayınca çıktım bir tura. Bu sefer diz kapaklarımda ağrı hiç olmadı. Sanırım fine tuning işe yaradı. 6mm kadar yükseltmiştik seleyi. Bu kadar küçük oranların bu etkisi inanılmaz, cidden çok şaşırdım. Yine eğik pozisyondayken çok ciddi hız artışı oluyor. Boyun kaslarım biraz daha forma girerse sürekli o pozisyonda gidersem ortalama hızıma çok etkisi olacak gibi. Şehir/Tur bisikletimden alışkanlık olduğundan daha dik kullanmak rahat geliyor hala. Bir de yine eğik pozisyonda tırmanışlar gerçekten çok rahat. Çok dik değilse uzun tırmanışlar dahi keyif veriyor. Diğer bisikletimde hiç keyif aldığım bir tırmanış hatırlamıyorum.



Turda ilk kez çok tırmanış ve çamurlu araziye de girdim. Henüz arazi deneyimim neredeyse sıfır olduğundan hala temkinli ve çok yavaş sürüyorum. Ancak bu bisiklet bana bu ortamlarda da belli hızlarda gidebileceğimin güvenini fazlasıyla veriyor. Turda bir yerde bir çocuğu geçtim. Sonra eleman gaza geldi Allah ne verdiyse basıp beni geçmeye çalıştı. Ben de tatmin olsun diye hızımı 25-26’ya düşürdüm. Geçti beni ama bitti resmen. 2 dk sonra falan kenara çekip soluklandı 😃

Dönerken göle doğru bir iniş var. Hava da güneşli olunca fotoğraf çekeyim dedim. Tam çekerken önümdeki çimenlik alana bir paraşütlü indi. O güzel tesadüfü de fotoğrafladım

Ufak bir güncelleme atayım. Gün geçtikte bisikletime alışıyorum. Öncelikle fine tuning yapınca dizimdeki ağrı tamamen geçti.

Şehir içinde böyle bir şey kullanmak büyük keyifmiş. Yokuş çıkmak gerçekten keyif oldu. Her geçen gün yokuşları daha kolay ve daha hızlı çıkmaya başladım. Hafif yapısı, araziye elverişli olması hemen her yere korkusuzca girmeme neden oluyor. Kendimi hiç yormadan 20km/h üzeri ortalamalarda sürüş yapıyorum. Eskisi gibi çok yokuş var mı yok mu diye bakmadan istediğim yere sürüyorum. Özellikle işe git gel için de çok uygun diye düşünüyorum. Hem yormuyor hem taşımak çok kolay. Toplu taşımaya inip binerken çok büyük avantaj bu. Yine yokuşlu yerlerde çok kolay kullanılır. Tek sıkıntısı ise bence çamurluk ve bagajın tak çıkar olarak kullanılabilir olması. Bagaj olmadığından market alışverişi çok zor. Yine çantan varsa sırtında taşıman gerekiyor. Bunun dışında çok keyifli. Arada eşimin e-Bike’ını da kullanıyorum. Şehir içinde araç gibi kullanılabilecek özellikte e-Bike’lar ancak toplu taşıma, bisikleti sırtlanma imkansıza yakın. Onun dışında o da çok keyifli. İleride sanıyorum şehir bisikletimi elektrikliye döndüreceğim. Bagaja ihtiyacım olunca e-Bike, onun dışında bu bisikletle gideceğim. Çantaya, bagaja ihtiyacı olmayanlar için muhteşem bir seçenek bence bunlar. İstanbul’da yaşarken de keşke böyle bir şey alsaymışım diye düşünmedim değil.

Merhabalar,

son aylarım ev değişikliği ve işte pozisyon değişikliği nedeniyle çok yoğun geçti. Bu nedenle bisiklettem de uzak kaldım. Her şey rayına oturunca yavaştan bisiklete binmeye başladım yine. İlk olarak etrafı keşfetmeye başladım. Yeni rotalar beni hep cezbediyor Şimdiye kadar buralarda daha yokuşlu rotalar var diyebilirim. 60km’ye kadar turlar yaptım.

Bu sezon için Vaude’den bir bisiklet tişörtüyle bir iç pedli tayt aldım. Aslında şimdiye kadar 60-70km’ye kadar tayta pek ihtiyaç duymadım ama daha uzun yollar için hazırlık yapmış oldum. Taytı bir kere giyip 30km bir tur yaptım ama pek anlamadım faydasını şimdilik. Bir de gel dolgulu bir kısa eldiven aldım. Sonrasında bir güzel yıkama yaptım. Lastikleri arabalarda kullanılan lastik parlatıcı ile parlattım. Yeni sezona hazırım 😃



Bir arkadaşım da Gravel ya da Cyclecross bakmaya başladı. Bu bağlamda ben de fiyatlara, modellere baktım. Ülkeden ülkeye fiyatlamalar aşırı değişiyor. Türkiye’de Scott bana çok mantıklı geliyordu fiyat / performans olarak. Specialized, KTM, Cannondale vs. de iyiydi. Trek ise hep uçuk geliyordu. Bu nedenle aslında forumdaki Trek antipatisini de anlıyorum çünkü F/P oranı fiyatlardan ötürü düşük kalıyor. Burada etrafta pek Scott görmüyordum. Oysa giyim ürünlerini ise ekstra fazla görüyorum. Fiyatlara bakınca nedenini anladım Trek burada yukarıda saydığım markalara göre çok da farklı fiyatlarda değil. Diğer bisikletim şehir/tur bisikleti de olsa Scott marka olduğu için rahatlıkla kalite kıyası yapabilirim. Trek bana komponent ve his olarak daha kaliteli geldi. Buradaki fiyatların bu kadar yakın olmasını garipsedim. Bu nedenle de kendi seçimimden bir kere daha memnun oldum.

Lastiği kesin değiştiririm diyordum ancak bir süre daha devam etme kararı aldım çünkü devam ettikçe sevdim. Kaliteli bir lastik olduğu bariz. Tek sıkıntım dişli olması. Daha düz bir desen ve daha kalın bir lastikle daha konforlu ve daha hızlı gidebilirim diyedüşünüyorum. Sanırım biraz daha eskitip sonra Schwalbe G-One Speed modeline geçeceğim. 2mm kalınlaşıp neredeyse desensiz olacak. Schwalbe'de şu an stokta olmayan lastiklerin teslimatı tam bir kaos. Diğer bisikletime beklediğim lastik 4 aydır gelecek mesela. Bu arada yeni sitedeki bisiklet parkımız muazzam!




Son olarak bunların yanına bakımdaki Scott Sub Retro'm gelecek. Onun da lastik hariç her şeyi tamam. Lastik hala gelemedi maalesef. Yeni halini çok merak ediyorum kendisinin.