Scudo Sports

Trans Continental Tcr 9

şu yarışa Türkiye'den gerçek bir sporcu katılmadı. devesa sponsor desteği alanlar anca reklam peşindeler.
Şu yarışı bile forumda takip eden üç beş kişi. Bu yüzden kimse sponsor olmak istemez.
 
Scudo
Yani sponsorlardan "devasa" destekler alıp da bu tip yarışmalara katılmayan insanların suçu günahı nedir arkadaşlar yapmayınız. Kendi halinizde veya kendinizce bir yarışma programınız vardır onu takip ederken sponsorlarınız olmuştur veya sponsorlarınız olsun diye uğraşmış didinmiş ve başarmışsınızdır, neticede de o sponsorlar ne yapmanızı isterse çoğunlukla onu yapıyor olmuşsunuzdur. Neden sizin bizim istediğimiz yarışlara katılmadıkları zaman o devasa desteklerin hiç olduğu hissine kapılıyorsunuz ki? Bunlar profesyonel bisiklet sporcuları değil, şahsi kanallarında paylaşım yapan kişiler, insanlar istediğiniz şeyleri yapmıyor diye eleştirmeyin durduk yere.

Ha vardır mesela "ben takipçilerim ne istiyorsa onu yapacağım" iddiasında olan içlerinde, paylaşın linkini hep birlikte gömelim :)

Bu arada içlerinden bazılarının bu "iş" için normalde yapmakta oldukları meslekleri bıraktıklarını göz önünde bulundurunca, aldıkları sponsorluk destekleriyle aynı zamanda geçimlerini de sağlamakta olduklarını unutmayınız rica ediyorum. Hiç kimsenin de ne kadar bir parayla geçimini sağladığını yargılamak bize düşmez afedersiniz..
 
Özellikle bir ara sıklıkla takip ettiğim ismini vermek istemediğim sporcu arkadaşlar, adamlarda otomobil firmasına varana kadar sponsorluk var. Bakıyorsun ortada kayda değer bir başarı çizelgeside Yok ama adamlara sponsorluk yağıyor. Buda demekki sanal ortamda tamamen show yaparak videolarında sponsor ürün reklamcılığı yapıyorlar, yarışlarada yine o ürünlerle çıkıp teşhir edip bir nevi pazarlamacilik oynuyorlar.
merak ettiğimden soruyorum. Türkiye'de devasa sponsorluk verenler ve alanlar kimler? Daha önce böyle bir sponsorluk hiç görmedim. Piyasadan uzağım ama arada takip ediyorum ama sponsorluklardan falan haberim olacak kadar değil.
Devasa sponsuru olan dediği büyük ihtimalle Asla Durma. Nasılsa forumda değil açıkça yazabiliriz, hoş olsa da fark etmez zaten. Bildiğim kadarı ile Fatih Bey daha çok triathlon odaklı bir yarışçı. Arkasındaki devasa sposor olan firmanın birisi Trek, birisi Toyota ve daha niceleri. Alt tarafa youtube ana sayfasındaki görseli ekledim yazıyor orada.

Sponsor alarak vakti ile bu yarışa katılan İki Teker Bir Adam vardı. O da Miami'deki (miami olmayabilir emin olamadım bir an) havacılık okulundan lisansını aldığından bu yana bisiklet ile ilgili 1-2 video çekip bir daha geri dönüş yapmadı. O dönem Accell Bisiklet sponsor olmuş, Carraro 052 Disk modelini Manifesto rengi ile boyatmışlardı. Keza aynı bisiklet ile Trans Atlantic Way 'e katılmıştı. Bu İrlanda ve İskoçya'da geçen yarıştı diye aklımda.

Türkiye'de bisiklet sporuna genel anlamda sponsor bulmak başlı başına zorken böyle bir yarış için sponsor olmak çok daha zor olacaktır diye düşünüyorum. Geçmişte çalıştığım Danimarkalı ISS firması bir bisiklet takımına sponsor çalıştığım dönemde İK' ya forma verip veremeyecekleri ile ilgili soru sormuştum bana ilkinde böyle bir takım yok demişlerdi. Daha sonra kendi bastıkları dergiden makaleyi göstermiştim 2 ay sonrasında da sallamasyon bir cevap ile geçiştirmişlerdi ki o dönem en kral santini formalar bile 500-600 liraydı. Hadi beni geç standart bisiklet kullanıcısıyım gerçekten yetenekli her gün aynı saatte antrenman yapıp deli gibi bisiklet binip belirli derecesi olan genç bisikletçiler var onlar bile sponsor bulamıyor ki.
Geçen seneki Cumhurbaşkanlığı yarışında kimdi hatırlamıyorum Türk sporcu lastiği patladığı için yarışa devam edememişti. Bu sene ki yarışta yine göreceğiz kimler harcanıyor. Türkiye'de spor dediğimiz durum Futbol, basketbol, voleybol tüm para bunlara dönüyor.

Konu daha fazla dağılmasın sonuçta burası TCR No:9 başlığı.
 

Dosyalar

  • 1690793644835.png
    1690793644835.png
    347,1 KB · Okunma: 14
şimdi arkadaşlar TCR tarzı yarışmalar çok farklı bir disiplin. sponsorulu arkadaşların çoğunun sürüş tarzına uymuyor. bir açıklık da getirmek isterim , sponsorluk işi ne kadar takip ediliyorsunuz , ne kadar etkileşiminiz var onla alakalı. kimisi bunu performansıyla yapabilirken , kimisi farklı içerik üretmesi ile yapabilir.

sektörde bu yarışa girebilecek çok fazla insan yok. toplasanız max 20-25 kişi çıkar.

dayanıklılık ve mental gücüm yüksek oldugu için bu tarz bir organizasyonda yer almak istiyorum. eylül ekim gibi solo 600km 24 saatlik bir denemem de olacak. bundan önce katılan arkadaşlarla da konuşup onlardan taktikler alıyorum. bakalım. hedef 2025 :)
 
Son düzenleme:
anladığım 1-2 kişi dışında fazla bir sponsorluk söz konusu değil. Zaten kariyerini böyle yarışlar üstüne kuran kimse de yok bildiğim kadarıyla. Diğer arkadaşların da dediği gibi bu bir iş ve kimin ne yapacağını belirleyen çok fazla faktör var.
Hem bu tip yarışlarla yaşayan sporcular bile her yarışa katılmıyor. Daha önce epey iyi dereceler alan Ullrich bu sene pass geçti mesela.
 
  • Beğen
Tepkiler: necmeddin
Yanlış anlaşılmasın kimsenin sponsorluğu, aldığı verdiği umrumda değil, dünyaları kazansınlar oda umrumda değil, üst postaki arkadaşın yazısına istinaden yazdım.
 
Aralarında 3 saatten çok az bir zaman farkıyla ilerliyorlar. Valla sıkı mücadele, helal olsun ya. Abi her baktığımda hayretler içinde kalıyorum süper bişey cidden.
 
Bu işin sponsorla alakası olduğunu düşünmüyorum. Elbette bir sponsor olması olumlu etkileyecektir ancak bizim ülkemizde bu işi yapmayı geçtim hobi olarak yapmak bile çok zor. Yurtdışında elbet bu işi hobi amacıyla yapıp bu tür yarışlara katılan olabilir. Ama baktığımız zaman adamların mesleği BİSİKLETÇİLİK. Bizde ancak işten, dersten ordan burdan kısarak vakit ayrılabilen bir aktivite. Kendimden pay biçmek gerekirse, gönül isterdi bu işi profesyonel olarak yapabileyim mesleğim olsun. Ama neymiş iki tane sınava girecekmisimde iyi bir derece için az uyuyup, az yiyip, az sürerek çok ders caliscakmisim. Umarım demek istediklerimi anlatabilmisimdir.
 
Memlekette hala amatörlerin katılabileceği yarışlar bile az. Gravel bisikletler çok fazla artmaya başladı ama ben patika çamur arazide çok yarış görmeyi bekledim ama çıkmadı ne yazık ki .
 
bu tip yarışların da çoğunda ezici çoğunluk amatörler. Çok çok az bisikletçi kelimenin tam anlamıyla profesyonel.
Şu anki liderler ve benzer performanstaki başkaları da yılda 1000-1500 saat (haftada 25-35 saat) sürmelerine rağmen ek işler yapıyorlar. Bu işler part-time, freelance vb oluyor genelde. Veya yine sporla alakalı işler.
World-Tour seviyesi altında tamamen bisiklete adanmış hayatları sadece aileden parası olanlarda görüyoruz.
 
bu tip yarışların da çoğunda ezici çoğunluk amatörler. Çok çok az bisikletçi kelimenin tam anlamıyla profesyonel.
Şu anki liderler ve benzer performanstaki başkaları da yılda 1000-1500 saat (haftada 25-35 saat) sürmelerine rağmen ek işler yapıyorlar. Bu işler part-time, freelance vb oluyor genelde. Veya yine sporla alakalı işler.
World-Tour seviyesi altında tamamen bisiklete adanmış hayatları sadece aileden parası olanlarda görüyoruz.
Zaten aklı olan profesyonelin böyle bir yarışa katılıp bütün antrenman programının içine edip kendini perişan etmesi pek olası değil. Ben de düşünmüyor değilim bu yarışa katılmayı, yani öndeki 2 manyak haricinde de efsane performanslar var tabi ama normal insan sürüşüyle de cut off'a takılmadan inanılmaz keyifli bir macera yaşanabilir gibi görünüyor. 2 haftalık bi yaz tatili alıp yiyip içip yatmaktan başka bişey yapana kadar bu yarışa katılırım daha iyi valla.

"Bunu bi de yenge hanıma sorsana delikanlı" diyecekler için önden bilgilendirme, SORAMAM, o yüzden öyle bişey demeyin lütfen :)
 
Zaten aklı olan profesyonelin böyle bir yarışa katılıp bütün antrenman programının içine edip kendini perişan etmesi pek olası değil.
Aslında böyle manyak pro da var.
Lachlan Morton, 2020'de EF takımıyla Giro koşmuş bir pro.

sonra 2021'de, Eski Fransa Turu ruhu diyerek, şu anki pro-bisiklet sporu için absürd denecek bir deneyime girişti. 2021 Fransa turu etabını, baştan sona tek başına sürdü. Pro-peletonun otobüs, uçak ile geçtiği ulaşım noktalarını da bisikletle sürdü. Gece çimenlikte uyudu, cafede durup mola verip yemeğini yedi ve kalkıp rotaya devam etti. hatta terlikle bisiklet sürdüğü anlar bile vardı. Tabi bunun gibi "deli" bulmak çok zor.

Resmi sitesi de şurası;
(link)
 
yarışın sonuna geldik artık.

1690866997138.png

Christoph Strasser önde bitirecek gibi.

Buradaki arkadaşların çoğu amatör denmiş ama bu adamlar çogu pro seviyede. özellikle kafaya oynayanlar.

bakınız.

(link)

(link) gibi gibi.
 
Buradaki arkadaşların çoğu amatör denmiş ama bu adamlar çogu pro seviyede. özellikle kafaya oynayanlar.
tanımlar karıştırılıyor. Amatör-profesyonel ayrımının performansla ilgisi yok. Elbette genel olarak profesyonellerin çok daha güçlü olması beklenir.
Profesyonel demek bir kontrat ile bisiklet sürme karşılığında para kazananan kişi demek. Bisiklet sürerek para kazanan ama profesyonel olmayan çok kişi var. Bir firma ürettiği ayakkabısını giyene yılda 10.000$ verdiğinde bu o bisikletçiyi profesyonel yapmıyor. Ultra dünyasında para kazanma bu şekilde oluyor ama iyi kazanan birkaç kişi hariç gerisi ayrıca yarı zamanlı da olsa çalışmak zorunda.
Yine de ultra yarışların en tepesindekilerin performansının bırakın profesyonel ligleri amatör yarışların bile tepe grubuna yetişmediğini görmek gerek. Ne Strasser ne Ullrich büyük amatör yarışlarda etkili olacak seviyede değiller. Mesela Ötztaler radmarathon veya grand fondo serileri vb.
Tabii istisnai durumlar var. Yukarıda bahsedildiği gibi birçok profesyonel bu ultra yarışlara ilgi duymaya başladı.
Örneğin,
Lachlan Morton, 2020'de EF takımıyla Giro koşmuş bir pro.

sonra 2021'de, Eski Fransa Turu ruhu diyerek, şu anki pro-bisiklet sporu için absürd denecek bir deneyime girişti. 2021 Fransa turu etabını, baştan sona tek başına sürdü. Pro-peletonun otobüs, uçak ile geçtiği ulaşım noktalarını da bisikletle sürdü. Gece çimenlikte uyudu, cafede durup mola verip yemeğini yedi ve kalkıp rotaya devam etti. hatta terlikle bisiklet sürdüğü anlar bile vardı. Tabi bunun gibi "deli" bulmak çok zor.

bunun sebebi de yine sponsorluklar ve para. Morton ve onun gibi pack filler olan yüzlerce profesyonel var. Performansları çok yüksek ama dişe dokunur bir pro yarış kazanma şansları yok. Ama böyle "popüler" aktivitelere girişirseler bu ciddi anlamda etkileşim ve reklam getiriyor. Hatta Giro'da etap kazanacağına gidip Big sugar ya da Leadville gibi bir yarışı kazan daha çok etkileşim alıyorsun.
Şu iki proya bakalım:
Ali (FTP 6.3 w/kg):
Giro 145.
Vuelta dnf (ilk 15 etap lideri için it gibi çalışıp yorgunluktan bıraktı).
Paris-Roubaix 84.

Veli (FTP 5.9 w/kg):
Unbound 1.
Leadville 2.
uydurma bir tek başına ultra event: 1,5 milyon izlenme, 1 milyon paylaşım, 120.000 yorum

Hangisine sponsor olursun? Ali'nin varlığından kimsenin haberi yok iken Veli'in Instagramda 2 milyon takipçisi var. Ali'ye iyi para veren takımlar bunu destekleyecek takım liderleri varsa yapıyorlar. Güçlü bir sprinter, GC'ci vb varsa 5 isimsiz kahraman bu lider için çalışıyor ve yarış kazanıldığında gelen paralar rütbeye göre ödeniyor. Sepp Kuss, Kelderman, Benoot gibi sporcular kendileri birşey kazanmasa da ciddi paralar hakediyor. Mesela bu isimleri yazarken google'da aradım zira Kuss haricinde diğer JVM domestiklerinin isimlerini hatırlamıyordum :)
EF Education gibi sprint veya GC kazanacak çok bir lideri olmayan takımlar haliyle bu alternatif etkileşim kanallarına giriyorlar. Bu daha da artacak, 5-10 sene önceye göre büyük amatör yarışlarda ciddi bir eski veya hala yarışan world-tour pro katılımı var.
 
EF Education gibi sprint veya GC kazanacak çok bir lideri olmayan takımlar haliyle bu alternatif etkileşim kanallarına giriyorlar. Bu daha da artacak, 5-10 sene önceye göre büyük amatör yarışlarda ciddi bir eski veya hala yarışan world-tour pro katılımı var.
Bu durumun bazı kötü sonuçları da olacaktır, özellikle bizim gibiler için. Daha yüksek profilli sporcuların katıldığı, daha reklamlı organizasyonlar daha fazla kuralların gelmesi anlamına geliyor ki bu da bu kurallara uyabilecek kısıtlı topluluklar yaratabilir. Bunun yanında da daha amatör organizasyonlar için UCI, vb. federasyonlar, kurumlar işin içine dahil olup olayın bütün "hardcore" keyfini silip süpürebilir. O yüzden profesyonel profesyonel gibi takılsın, amatör amatör gibi takılsın birbirinin işine burnunu sokmasın kimse :)

Bu arada birinci bu akşam-gece falan bitişe gelecek gibi görünüyor. Çok çılgın değerler, 22-23km/s ortalamayla geliyor..
 
evet christoph yarışı kazandı.

TCR şöyle paylşamış.
Christoph Strasser (001), Geraardsbergen'den Selanik'e yıldırım hızında 8 gün, 16 saat ve 30 dakikada dokuzuncu Kıtalararası Yarışı kazandı. Kendine güvenme ve fırsat eşitliği ruhuyla yarışan Transcontinental'i iki kez kazanan sürücü, baştan sona baskın bir performans sergiledi.

Saat 14.30'da Selanik antik kentindeki Ege kıyısı boyunca uzanan son Kontrol Noktasına yuvarlanan Christoph, günde ortalama 450 km'nin üzerinde yaklaşık 4000 km yol kat ettikten sonra son brevet kartı damgasını aldı. Denizden elmasların parıldadığı muhteşem Yunan güneşi altında konuşan Christoph, bitkin de olsa galibiyetinden dolayı çok mutluydu:

“Çok gururluyum, çok boş. Yolda neyim varsa verdim. Sonunda gerçekten çok zordu… Her şeyi sindirmem gerekiyor ama hiçbir şey olmadığı ve kötü şansım olmadığı için çok müteşekkirim. Geçen yılki gibi hata yapmadım, formdaydım ve hazırlıkta yapabileceğim tek şey bu… Geçen yıl, bu yıl için bir ısınma turu gibi görünüyor!

Ancak, yarışın son saatleri dramasız değildi. 147 km uzunluğundaki son Parcours'ta kaza yapan Christoph, takipçisini saat 03.00 CEST civarında kaybederek Robin Gemperle'nin (003) avantajını kullanmasına izin verdi. Karanlıkta onu alırken, belli ki stresin, yorgunluğun ve eyer yaralarının gerginliğini hissederek dinlenmeye zorlandı. Yine de teslim olmadı, tozlu Yunan çakıllarını ve Orta Makedonya'nın tepelerini zafere taşımak için kullandı.

Finish'te elidne karpuzla Robin'le yaptığı düelloyu şöyle anlattı: “Yarışta, sınırlarımı zorlamak heyecan vericiydi; savaşın heyecanı ve Robin ile meydan okuma. Birbirimizi motive ettiğimizi düşünüyorum; diğerinin derine indiğini gördüğünde elinden gelenin en iyisini yapmak istersin ve tam tersi olur.”

Yarışın büyük bir bölümünde - 100km ile sadece 3km arasındaki yo-yoing farkı - onu kovalayan Robin, Transcontinental'i ikinci sırada bitiren biri için en mücadeleci performanslardan birini göstererek her gün heyecan ve beklenti yarattı. Ayrıca ultra mesafeli yarışlarda gelişmiş bir kavrayış sergiledi, taktiksel olarak ancak İsviçre'den gelen genç adamdan görmeyi sevdiğimiz aynı tutkuyla sürdü.


1690953977189.png

1690954075727.png
 
10. edisyon önümüzdeki ay başlıyor galiba, kayıt listesinden gördüğüm kadarıyla da bi 7-8 kadar Türk yarışmacı var bu sene. Bitiş de İstanbul olacak. Katılmak istediğim güzel bi mücadele bu gerçekten ya, umarım günün birinde yapabilecek gücüm olur, her anlamda :)
 
10. edisyon önümüzdeki ay başlıyor galiba, kayıt listesinden gördüğüm kadarıyla da bi 7-8 kadar Türk yarışmacı var bu sene. Bitiş de İstanbul olacak. Katılmak istediğim güzel bi mücadele bu gerçekten ya, umarım günün birinde yapabilecek gücüm olur, her anlamda :)

Bu sene akademiden (MÜ SBF) mezun olan öğrencim Ahmet Karaoğlan da yarışçılardan biri :hhhhhh:
 
Geçen gün Netflix'te Icare adlı yapımı izlerken doğrudan aklıma bu yarış geldi. Acaba bu yarışta var mı bununla ilgili bir denetim?
 
  • Beğen
Tepkiler: TeamO2.cc
Geçen gün Netflix'te Icare adlı yapımı izlerken doğrudan aklıma bu yarış geldi. Acaba bu yarışta var mı bununla ilgili bir denetim?

Doping kontrolü yok, yarışı bitirenleri İstanbul'da görmüştüm, 1. olanda yorgunluk belirtisi yoktu, gözler fıldır fıldır :) Maden suyu ile bitmez o yarış
 
Geri