can onur
Forum Bağımlısı
- Kayıt
- 2 Haziran 2012
- Mesaj
- 1.052
- Tepki
- 3.188
- Yaş
- 50
- Şehir
- Ankara
- İsim
- Can Onur
- Başlangıç
- 1982—83
- Bisiklet
- Cannondale
- Bisiklet türü
- Yol bisikleti
Estafurullah, ağız dalaşı ne kelime
Bizler hayatın keyifli ve güzel yanlarını gören insanlarız, böyle şeyler bizde olmaz asla.
Cannondale'e gelince... 1989 senesinde aldığım, klasik bir Peugeot bisikletim var, yıllarca bununla seyahat ettim. Performans yapmak istiyordum ve Peugeot bunun için müsait olmamaya, hatta beni fazlasıyla da yormaya başlamıştı. Bisikletin orijinalliğini bozmamak için yenilemek de istemedim ve 2 sene önce Cannondale'in Caad10/3 modelini aldım. Marka merakım olduğu için değil; iyi bir bisiklete ihtiyacım olduğu için aldım. Mesleki ekipman, bisiklet ve fotoğraf konularında, ihtiyacım neyse onu almaktan çekinmem. Bu bisikleti sadece düzgün yollarda, iyi havalarda kullanıyorum; hız yapıyorum ve uzun mesafe gidiyorum. Yüklü, çadırlı seyahatlerde ve arazide ise, bit pazarından alıp yenilediğim, 18 kiloluk Bisan kadro bisikletimi kullanıyorum. Bu ağır bisikletle, yüklü halde günde 245 km, 155 km, 166 km vs mesafeler yaparak Ankara'dan Moldova sınırına, İstanbul'dan da Gürcistan'a gittim geçen sene. Bu yaz, yine aynı bisikletle daha uzaklara, daha başka yerlere gideceğim.
Uzun lafın kısası, anlatmak istediğim şu; taytmış, uzun çoraplarmış, formalarmış, bilmem neymiş, hepsi hikaye. Kendi anatominize uygun bir sele, alıştığınız dişli oranlarına sahip bir bisiklet yeter de artar bile. Maksat seyahat etmekse, gerisi teferruat.
Cannondale'e gelince... 1989 senesinde aldığım, klasik bir Peugeot bisikletim var, yıllarca bununla seyahat ettim. Performans yapmak istiyordum ve Peugeot bunun için müsait olmamaya, hatta beni fazlasıyla da yormaya başlamıştı. Bisikletin orijinalliğini bozmamak için yenilemek de istemedim ve 2 sene önce Cannondale'in Caad10/3 modelini aldım. Marka merakım olduğu için değil; iyi bir bisiklete ihtiyacım olduğu için aldım. Mesleki ekipman, bisiklet ve fotoğraf konularında, ihtiyacım neyse onu almaktan çekinmem. Bu bisikleti sadece düzgün yollarda, iyi havalarda kullanıyorum; hız yapıyorum ve uzun mesafe gidiyorum. Yüklü, çadırlı seyahatlerde ve arazide ise, bit pazarından alıp yenilediğim, 18 kiloluk Bisan kadro bisikletimi kullanıyorum. Bu ağır bisikletle, yüklü halde günde 245 km, 155 km, 166 km vs mesafeler yaparak Ankara'dan Moldova sınırına, İstanbul'dan da Gürcistan'a gittim geçen sene. Bu yaz, yine aynı bisikletle daha uzaklara, daha başka yerlere gideceğim.
Uzun lafın kısası, anlatmak istediğim şu; taytmış, uzun çoraplarmış, formalarmış, bilmem neymiş, hepsi hikaye. Kendi anatominize uygun bir sele, alıştığınız dişli oranlarına sahip bir bisiklet yeter de artar bile. Maksat seyahat etmekse, gerisi teferruat.