Scudo Sports

tayland(kuzey)-laos-kambocya-tayland(guney)

@evrimyigit
Türkiye'de basılı bir tane bile dergi yok... Ne kadar kötü bir durum...

Kendi çabalarımızla bir tane dijital dergi çıkartabiliyoruz yalnızca. İnşallah birgün basılı yayına geçebiliriz ümidi ile.

Geçmiş yıllarda Yeşil Bisiklet adı altında çıkan dergi sadece 4-5 sayı kadar çıkmış. Bizi korkutanda bu. Bugün basıp dergiyi yarın kapansın istemiyoruz. Bu nedenle biz bisiklet sevdalılarına büyük görev düşüyor. OKUMAK...

Paylaşımın için çok teşekkürler Sevgili Evrim Abicim...

İnşallah herşey yolunda gider ve gezmeye devam edersin... Yolun açık olsun...

Sevgiler...
 
Scudo
13 08 09
samut songkharam - bangkok
90km
sadece 3.5 saatte ofise vardim. ortalama hizim ilk iki saat 30km civarindaydi. bu nekadar sinirli oldugumu aciklamaya yeter. hic durmadan yemek bile yemeden ofise bisikletim ile birlikte gittim.

ilk baslarda oldukc sakindim. 8gun once bu ofise geldigimi ve biletimi uzatmak icin ne kadar odemem gerektigini ogrenmek istedigimi soyledim.
bir dukkana gidip birsey alacaksaniz fiyatini sormak yeterli olur. size 10sn icinde fiyatini soylerler. bu kadar basit bir islem icin 8 gun beklemenin biraz fazla oldugunu ve cevap vermelerini istedigimi soyledim.
cevap bekliyoruz dediler.
hala sakinim.

ucagimin bu hafta sonu kalktigini ve ancak bugun ve yarin odemegi yapabilecegimi hafta sonu parayi transfer edemegecegimi hatirlattim. ve eger bir cevap alamazlarsa, daha fazla beklemek gerekirse bilet icin bir ceza odemek gerekecekmi soylemelerini istedim. cunku ucagiim kalkmis olacakti.

cevap basit 'tabikide'

burada tepem atti. galiba 150 euro olan bu ceza arti uzatma parasi yeni bir bilet fiyati ile ayni.

hayatimda hic bukadar bagirdigimi, sinirlendigimi hatirlamiyorum. hemen telefon ile aramalarini ve baha gun icinde cevap vermelerini soyledim. kendisine kaclira kazandigini sordum. bunun kolay olup olmadigini sordum ve birileri hicbirsey yapmadigi icin sedece bekledigi icin para kaybetmek isteyip istemegecegini sordum. 400lira para kaybetmenin hicde iyi olmadigini ve su anda bir cevap istedigimi soyledim.
bunun uzerine biletimi bir ay kadar uzatmanin iyi bir cozum olacagini soylediler bu sayede biraz vakit kazanip cevap beklemege devam edebilirmisiz.
bende biraz daha yukse sesle ve sinirli, 10 gundur burada kodumun biletini uzatmak icin bekledigimi ve bir on gun daha 30 gun daha beklemenin yeterli oldugunu dusunmedigimi soyledim. 10 gun once bana bir sorun olmadigini zamanimizin oldugunu soylediklerini hatirlattim tekrar bir ay sonra bana ayni seyi soylegebilirlerdi.
bana istanbuldaki obi turizme mail attiklarini ve cevap beklediklerini soylediler. hemen tel ile aramalarini soyledim. (ingilizce kufur etmek turkceden daha kolay geliyor bana telefonun basina o meshur ingilizce kufurude ekledim). telefonu soyle bir kaldirip masaya vurdum.
ve bu durumun onlarin sucu oldugunu maillerine cevap alamiyorlarsa kendi problemleri oldugunu soyledim.
Bu arada dun obi turizme mail atmistim. buradaki uzun yazisma surecinde hic bir zaman ilk mailime cevap alamamistim. Lutfen maillerime cevap verin baslikli ikinci mailimde kendileri lutfedip bana cevap vermislerdi. Hatta son donemlerde biraz set bir lisan kullanmadikca soyle is hayatina uygun bir mail yazinca kesinlikle cevap vermemege baslamislardi.

Telefon hala calisiyordu. birkac telefon konusmasi yaptilar. bugun bana haber vereceklerini soylediler. kacinci defa benim telefon numarami aldilar.

yarin biraz daha sinirli olacagimi hissediyorum.
burada hersey keyifli olmuyor anlayacaginiz gibi.

dun buradaki ofise attigim son mailde (3 mail boyunca bana cevap vermegince) yarin ofise ugrayacagimi ve gercektende sinirli olacagimi soylemistim kendilerine. Bu uyari biraz hazirlik icin sans tanimistir umarim turkmenistan havayollari ofisinde calisanlara.
 
Aman Evrim kardeş ofiste yeterince sinirlenip oradakilere bunu göster ama dışarı çıkınca hiç bir şey olmamış gibi yaşamaya devam et sakın ha moralini bozma sağlıklı bir gezi yapabilmen için yüksek moralli ve sakin olman lazım. Bu konuyla ilgili bizim Türkiyeden yapabileceğimiz bir şeyler varsa hazırım. Senin için Obi turizmide Türkmenistan havayollarınıda arayabilirim istersen bi katkısı olucaksa. Bütün işlerinin rayına girmesi dileğiyle en güzel ve sağlıklı günler seninle olsun
 
Merak etmeyin Evrim dostları,
Kendisi ile gorustum.Buyuk ihtimal sorun yaşamıyacaktır.Sanırım cozumleyince bilgi verecek.Olmazsa bisikletlere atlar gideriz Taylanta:D

Ne kadarlık yer.
 
Sevgili Evrim..
Bu günlerde terslikler yaşıyor olmana çok üzüldüm..Duyarsızlık ve vurdumduymazlık dünyanın her yerinde aynı demek ki..
Diğer yandan Tayland'ta bütün yollarda bisiklet şeridi olması, kendi dillerinde iki bisiklet dergisi yayımlanıyor olması da çok hoş.
Bir İngiliz dağcı dosttan en yüksek tepesi 500 kotlarında olan İngiltere'de, 50 civarında haftalık ve aylık dağcılık dergisi yayımlandığını Aladağlarda bir rotayı tırmanırken öğrendiğimde ne kadar çok şaşırdığımı hatırlıyorum..Ülkemizde Alpinizme uygun pek çok dağ varken düzenli tek bir dergimizin olmayışına çok üzülmüştüm.. Yıl 92-93'tü sanırım.. Hala da yok.Pek bir şey değişmiyor ne yazık kii..Bisiklette de farklı değil durum.
Sana her şeyin yolunda gittiği keyifli turlar diliyorum..İyi bak kendine...
 
su anda biletimi 10 eylule kadar uzatma karari aldim. kesin bir karar olmasada yaklasi bir aylik bir surede taylandin guzelliklerinis biraz daha gormege calisacagim.
bu uzatma tarihi benim ekstra para odemeden yapabilecegim en uzun sureli uzatma tarihi oluyor. (umarim biraz daha para odemem gerkmez).
bu kararda bir parca karadenizin guzelliklerini gorebilecek olmanin ve gurcistanda gercektende keyifli bir gurcu sarabi icebilecek olmanin etkisi buyuk.
bir sure daha turuma devam etmek istiyorum.
yabanci bir ulkede olmasi benim icin cok onemli degil. turkiyede o kadar guzel turlar (bir o kadarda zor turlar yapiliyor ki, cogu turk bisikletcinin dunyanin herhangibir yerinde turlamamasi icin bir herhangibir sebeb yok) yapilabilirki buralardan sonra biraz forumu karistirip ozledigim yerlere geri donmek biraz farkli bir gozle bakmak bana keyifli gorunuyor.
su anda oldukca yorgun ve kararsiz issediyorum. bu soyledigim seyler belkide degisecek. ama bisiklet turum icin planlamadigim bu durumun (birazda benim cahillligimden kaynaklanan bu durum -ki hernekadar herseyi bilmek zorunda hissetmesemde ve gerekli bilgilerin bana aktarilmamasini ve basindan beri 6 ay olarak hesapladigim bu turun kisa sonlanisi ile ilgili birazda olsa suclayabilecegim insanlar bulunmasini ragmen) benim planlarim ile ilgili cok fazla olumsuzluga sebeb vermesine izin vermesine izin vermegecegim. kazandigim ve biriktirdigim parayi bisiklet uzerinde farkli kultur ve cografyalari gormek icin harcamayi dusunuyordum. bu durumda da gorunen o ki bu tur bitmege yakin. planladigimdan iki ay oncede olsa.
bazi kararlar her zaman benim icin onemlidir. bunlardan biriside hic bir zaman degerinden fazla bir parayi bir sey icin odemem. cunku bu para icin bizler herzaman calisiyoruz (ve cogu dunya vatandasinda daha fazla calisip daha az para kazanmamiz biraz uzucude olsa gercek). bunca zamandir kazanip biriktirdigim bu paranin bir takim aksakliklar veya iletisimsizlikler yuzunden bosu bosuna harcanmasi benim icin kabul edilebilir degil.

simdilik uzun suredir soylemek istedigim fakat kararsizliklar yuzunden erteledigim seyleri sizlerle paylasmak isterim.

ben ilk bisikletimi 2008 mayis ayinda aldim. ikinci el bir trek 3900. bir yildan biraz daha fazla bir surec. bir bisikletcimiyim? cevabini henuz bende bilmiyorum.
fakat bu surecte buradan bu forumdan o kadar cok sey ogrendim ki. sevgili Ahmet Mumcunun ve Cem Terzinin turlarini inceledikce bunlarin gerekten de gerceklesip gerceklesemegecegini merak ettim. Ahmet Mumcu bu olagan ustu destegi ise bu turun geceklesmesindeki tek somut nedendir. Sevgili Sarihan cifti ( ve tabii ki digerleri) icin durum biraz farkli onlarin adini (digerlerinin) ilk cumlemde anmadigim icin ozur diliyorum cunku bu cografyaya yapilan turlara karsi farkli bir ilgim vardi. Belkide kardesimin (daha once buralari gezme sansi bulmustu) bana anlatmis oldugu seylerden dolayi bu cografyada yapilan turlari herzaman daha bir istahla okuyup incelemistim. Ve denedim. Oldu.

Bu foruma tesekkur etmek icin biraz gec kalmis olsamda bu forum olmasaydi bu tur icin biraz daha (biraz cok daha) beklemem gerekebilirdi. Tesekkurler. Bir yilda o kadar cok sey ogren me sansim olduki, ne kadar guclu bir forum oldugunun umarim yakinda farkina varacaktir.

Bir sey daha eklemek gerekirse, para turkiyede buyuk bir problem. bu sorunu bende yasiyorum. fakat biliyorum ki tr de bircok bisikletcinin hayali cok iyi bir bisiklete sahip olmak. Biraz bu hayalden uzaklasmak gerek. Iyi bir bisiklet mi? Yoksa iyi bir cografya mi, tur mu yada gezmek-gormek mi? Ne derseniz.
cevap herzeman iyi bir bisiklet olacaktir.
Bu tura harcadigim para ile maalesef xtr donanimli bir bisiklet almam bile mumkun degil. genede bu zamana kadar harcadigim paradan o kadar keyif aldim, gordugum yasafigim seyler ve anlatmaya calistiklarim. umarim paylastiklarim sizler icinde benim kadar keyifli olmustur.

Probleme donersek tek rahatsiz oldugum konu bizler paramizi ne icin harcayacagimizi bilmiyoruz. fox bir masa ile ucak bileti xt sonanim ile 2 ay, carbon bir kadro ile 1 ay daha buralarda turlamak mumkunken neden bisiletlerimizin nasil oldugu bizim icin bu kadar onemli? (klavyede soru isaretinin nerede oldugunu bugun ogrenebildim)
Bir arkadasim -beni bisiklet ile tanistiran- bana bisikletlerin yetiskinlerin oyuncaklari oldugunu soylemisti. Galiba gercektende biraz oyle. bisikletlerimizi biraz daha gelistirmek bizim icin okadar onemli ki kendimizi gelistirmek cogu zaman ikinci planda kaliyor. Bunun sebebi biraz tuketme aliskanligimizda.

bu sebeble burada yasadiklarimi gorduklerimi ve harcadigim paralari anlatmaya calistim. tahmin edildiginden daha kolay ve gerceklesebilir oldugunu kanitlamak istidim. kolay diyorum cunku tr gordugum bisikeltciler o kadar gucluler ki buradaki yollar daglar onalar icin cocuk oyuncagi olacaktir. umarim bundan sonrasi icin biraz faydasi olur. buralarda birgun yeni isimleri gormek mumkun olur. ve umarim burada bir gun bir turk bisikletci ile karsilarsirim.


turum bitti mi? henuz degil.

fakat bu dusunduklerimi paylasmak icin tam zamani.


son bir sey. fakat lutfen yanlis anlama olmasin. tum bu yasananlar. hava yollari turkiyedeki ofis vs. ile ilgili.
universitede ilk senende inkilap tarihi hocam bir sey soylemisti. basit 'alin turpu vurun turke gene yaziktir o turpa'. bu soz osmanlinin son zamanlarinda meshur bir sozmus. (dogruluk payi hakkinda bir bilgim yol maalesef). Bu kelimenim kotu tarafi su; bir ulus kendi irkindan rahatsiz olmaya, 'o' nu kendi vatandasi gibi gormemege, ikinci sinif muamelesi yapmaya basladigi zaman o ulusun (bu bir imparatorluk bile olsa) son donemlerinin geldiginin gostergesidir. zaman zaman kafamda bu turplari hissediyorum. Cevap alamadigim mailler, is hayati turkiyedeki hayatim... uzar gider fakat bizler birbirimiz icin okadar buyuk problemler olusturmaya basladik ki turp ile ilgili bu tekerlemeyi tekrar soylemege baslayacakmiyiz merak ediyorum. umarim olmaz
sevgiler
 
son mesajim ile alakasiz fakat bu da bir gozlem, paylasilmasinda faydasi olacak bir gozlem.

burada insanlar birbirine benziyorlar. cinlilerin birbirine benzediklerini biliyorsunuz. buradaki insanlar da cinlilerle komsu. hepsi birbirinin aynisi. gercektende oyle mi? degil.

ilk defa askerde fark ettigim bir durumdu. sivil kiyafetleri cikarip uniformalara burununce her asker birbirinin aynisi gibi olur. bunu askerligini yapmis bir cok kisi bilir. bu durum fazla surmez. bir sure sonra askerdeki arkadasinizi 100m uzaktan tanimaya baslarsiniz. uniforma bizi aynilastirmaya yetmez. davranislar, tarz, yuruyus, karakter bizi farkli kilar.
buradaki durumda benzer. insanlar ilk baslarda birbirlerinin aynisi gibi gorunsalerde bir sure sonra birbirlerinden o kdar farkli gorunmeye basliyorlarki.

bir ornek burada bazi thai leri bir an cok eski bir arkadasima benzetiyorum. bu benzetme bir sok etkisinde. bir anda turkiyeden bir arkadasinizi burada gordugunuzde yasayacaginiz soka yakin bir sok etkisi ile dikkatlice bu yeni insana bakiyorum ve o kisinin o eski arkadas olmadigini kavriyorum.

galiba bizler insanlari hatirlarken onlari tanirken dis gorunumlerini ikinci planda birakiyoruz. davranislar, karakterler, dusunme tarzi, kullandiklari kelimeler, olaylar karsisinda izledikleri yollar bizim arkadaslarimizi tanima yollari oluyor. tum bunlar sayesinde bizler arkadaslarimizi taniyoruz.

buradaki insanlar farkli mi? oldukca farklilar. fakat bir turkce kelimenin (kavramin) thai dilinde bir karsiliginin olusu gibi, insanlarinda burada benzerlerini, karsiliklarini daha dogrusu cevirilerini bulmak mumkun. bir dostunun, cok iyi tanidigin bir insanin burada bir anda karsina cikmasi (alakasiz tayland li bir vatandas olarak) buradaki 3 aydan sonra bile sizi sasirtacaktir.
sevgiler
 
@evrimyigit

Ah be Evrim'cigim.

Nerden alirsin gidis donus biletini. Aslinda tek gidis bilet almak gerekirdi ozgurlugu daha iyi tadabilmen icin. Bakarsin basladigin noktadan degil de baska bir yerden donmek isteyebilirsin.
Bir de Turk'uz iste, Turkmenistan havayollari deyince daha bir guveniyoruz anlamsiz olarak. Ancak senin probleminin Tayland halkiyla bir ilgisi yok, tamamen gozlerini para burumus kapitalist sistemin ucak firmalari sana sorun yaratmislar, bir de buna Turkiye'deki kayitsiz, ilgisiz Obi calisanlari katki yapmislar.
Gitmeden once sorsaydin, Ukranya havayollarini veya Gulf Air'i tavsiye edebilirdim. Gecen sene o hava alaninin, kargasa dolayisiyle uluslar arasi trafige 2 hafta kapandigi zamanda bana cok kolaylik gostermislerdi.
Gecen sene benim de basima boyle bir olay gelmisti ama hayat yine de tadini cikarmaya deger. Bak onunde daha bir ayin var. Japonya'li bir arkadasim senelik 7 gun izinleri oldugunu bunu da iki veya uce bolup aldiklarini eger 7 gunu birden alan olursa firmada herkesin, Ya ne oluyor uzun yolculuga cikiyorsun herhalde diye merakla sorduklarini anlatmisti :).
Bak senin onunde bir Japon'un 4 yilda alabilecegi bir sure var:)
Bir de olaylara Asya felsefesi ile bak bir is olmuyorsa fazla zorlama vardir bir alameti. Belki ilerde hic istenmeyen olaylar boylece kendiliginden onlenmis olur.

Selamlar
 
@Ahmet Mumcu

Ah be kendi kendime soyleyip durdugum fakat aciklamaya cekindigim soz. Nerden alirsin gidis donus biletini.
Neden aldim donus biletini.

bugun biletimi 8 eylul tarihine ertelettim. artik yoluma kaldigim yerden devam edebilecegim. 1 haftadir bangkokta beklemekle cok fazla zaman kaybetmisim.
20 gun adalari ve guney taylandi gormek icin yeterli olacaktir.

bugunku gelismeler, daha dogrusu bazi seylerin netlesmesi keyfimi yerine getirdi. yarin yolculuguma 2 kat daha hizli devam edecegim.
turkiyeye donunce bir karadeniz turu ve ardindan da ne zamandir yapmak istedigim gurcistan turu icin biraz para saklamis olacagim.

Turkiyeden bahsedince ozlemege basladigimi hissediyorum. fakat donunce calismak zorunda olmak, bu uzun aradan ve keyifli cografyalardan sonra bir ofiste bilgisayar basinda olmak o kadar zor geliyorki.

simdilik keyfim oldukca yerinde. eger bir aksilik olursa biraz daha kalmak istersem yeni bir bilet yada biletimi uzatmak icin param kalacak gibi.

tayland da sevgiler.
 
Doğru sözlere ne denirki aynen hislerime tercüman olmuşsun Evrim kardeş işlerini yoluna koymana sevindim. İnşallah tur dönüşü Antalyayayda uğrarsın görüşürüz bol şans. Sağlığına dikkat et. Selamlar
 
[


son bir sey. fakat lutfen yanlis anlama olmasin. tum bu yasananlar. hava yollari turkiyedeki ofis vs. ile ilgili.
universitede ilk senende inkilap tarihi hocam bir sey soylemisti. basit 'alin turpu vurun turke gene yaziktir o turpa'. bu soz osmanlinin son zamanlarinda meshur bir sozmus. (dogruluk payi hakkinda bir bilgim yol maalesef). Bu kelimenim kotu tarafi su; bir ulus kendi irkindan rahatsiz olmaya, 'o' nu kendi vatandasi gibi gormemege, ikinci sinif muamelesi yapmaya basladigi zaman o ulusun (bu bir imparatorluk bile olsa) son donemlerinin geldiginin gostergesidir. zaman zaman kafamda bu turplari hissediyorum. Cevap alamadigim mailler, is hayati turkiyedeki hayatim... uzar gider fakat bizler birbirimiz icin okadar buyuk problemler olusturmaya basladik ki turp ile ilgili bu tekerlemeyi tekrar soylemege baslayacakmiyiz merak ediyorum. umarim olmaz
sevgiler



Bu konuda dusuncemizin yogunlasması için ayrıca dikkatinize sunuyorum.
 
@evrimyigit

Fotograf her seyi anlatıyor.fazla soze ne gerek....

Bisiklet forum uyelerinin hafızalarını tazelemek için bu harika fotografı sizlere sunmak istedim.70000 km. yol yapan bir bisikletcinin bisikleti.Azmin zaferi...
 
Uzun zamandır forumdan uzaktım. Haliyle gezginlerimizi de pek takip edemedik. Yukarıdaki foto yüzümü gülümsetti ve bir kaç kelam etmek istedim bunun üzerine. Azla yetinen, bazı şeyleri yapmak için doyumsuzluklar içinde boğulmayan insanlara hayranım. Çünkü ben de böyle bir hayatı yaşamak istiyorum. Saf ve temiz bir Dünya düzeni ve geleceği için doyumsuzluğumuza gem vurmamız gerektiğini düşünen insanlardanım. Yukarıdaki amca için diyebileceğim tek şey, ne güzel insanmışsın sen amca.

Bilahare yazılara dalacağım, sağolasın Evrim. Sağlıcakla kal.
 
Kesinlikle haklısınız.Bisikletle yol yapacak olduğumuz zaman hemen o parça yetmez bu parça arıza verebilir diyip üst modeline çıkmak .Oysaki adamlar bizim köşeden dönüp gelmeye korkacağımız bisikletlerle yola çıkıyor.NE olacak bu tüketim hastalığımızın sonu???
Yolun açıkolsun Evrim Abi
 
Sevgili Evrim,
Harika yolculuğun için tebrik ederim.
senin ve ahmetin yaptıkları, ne gereği var oralara gitmenin tarzında fikirler ürettiren ülkelerde gerçekleştiği için, bizim için bile önümüzdeki bazı kalıpları ve engelleri yıkmamıza yardımcı oldu.

Bana uyuşturucu tarlaları ve rambo filmlerini hatırlatan coğrafyalarda Ahmet ten sonra sen de bisikletinle güzel günler geçirdin. ( son bilet olayını katmıyorum )

Gördüm ki , turun adına ve yerine bakınca bazılarının bana pakistan konusunda yaptıklarını bende biliçaltımda hala taşıyorum.

Hani, ülkemi kalmadı gidecek tarzı bir fısıltı da olsa bu, aklıma bu geldiği için üzülüyorum.

Bilinçüstüm ( bu da her ne demekse :)) ) elbette böyle düşünmüyor. Çünkü benzer bir durumla 2 yıl önce çok karşılaştım. Ne pakistan mı ??? ne İran mı ???
hemde eşinle bereber ??? !!! kaçırırlar , öldürürler , taliban vs vs. laflarını o kadar çok duyduk ki.

halbuki , yazarak anlatamayacağım o şey sizi çağırdığında , orada olmaktan başka çareniz yoktur. gidilecektir. anlamı, gizemi, efsunu, güzellikleri , şanssızlıkları ile yaşanması ŞART olan bir şey vardır. ancak yaşanında biraz diner ve sakinleşir sonra yine çıkmak üzere.


Bunun için senin gibi her kuruşun hesabını yapar, benim gibi aylarca kredi öder, ahmet gibi 6 ay biriktirip 6 ay harcar ve belki de sonunda birisi "aaa senin televizyonun yok mu evinde neden ?" dediğinde, gururla "çünkü ben tv de değil kendim giderek görüyorum" diyebilme şansına sahip olursunuz.

Seni doğu çağırdı, gittin ne güzel.

Beni hindistan çağırmıştı , gidebildim ne mutlu.

bedeli az mı oldu , tabi ki hayır. ancak keşke üniversiteye gitmek yerine, avdeki şu gereksiz ıvır zıvıra para vermek yerine yıllar önce başlasaydık gezilerimize.

Pedallarına sağlık.

Sevgi ve selamlarımla.
 
Sevgili Evrim
Seni ilgiyle izlememin nedenlerine cevap niteliğinde olmuş son yazdıkların. Benim de yıllardan beri düşündüğüm, kafamı kurcalayan konulardı bunlar.

Bisiklet çocukluk aşkım benim. Delikanlılık yıllarımdaki sevdam da dağlar.. Öyle büyük bir tutkuyla dolaştım ki Türkiye’nin dağlarını..Şimdi de aynı aşkla yapmaya çalışıyorum bisiklet turlarımı..

“Seni Doğu çağırdı gittin.Ne güzel. Beni Hindistan çağırdı gidebildim ne mutlu” diye ifade etmiş Sevgili Soner bu duyguyu.. İşte 20 yıldır yüreğimde hissettiğim bu çağrılara kulak vererek gittim dağlara. İçimdeki bu sese kulak verdiğimden Türkiye’de bisiklet turları yapmaya çalışıyorum büyük bir sevdayla..
Birey olmak, kendi sınırlarını zorlamak, kendinle yarışmak, doğayı, yaşadığımız dünyayı keşfe çıkmak, tüm öğretilenlerden uzak ve alışkanlıklarımızın dışında bir tercih yapmak sürüden olmamayı gerektirir.
Sürünün bakışı belli çünkü. Kaç yaşında adamsın, ne işin var dağlarda??
Bu yaşta bu bisiklet turları da neyin nesi?
Ne İran’a mı?,Pakistan’a mı??? Kaçırırlar, öldürürler vs vs.
Kaç kez bu zırvalıkları duyduk yaşamımızda?..

Türk erkeği maço mu? diye tartışılıyordu tv’de bir programda. Bir kadın yazar “Yaa ne maçosu.Keşke maço olabilse, Türk erkeği ana kuzusu..” demişti. “Ana kuzusu ve tek başına ayakta bile duramaz. Bu nedenle bizden kovboy da çıkmaz”, gezgin de çıkmaz” demişti. Haksız da sayılmaz hani. Senin gibi, Soner gibi, Ahmet gibi, Cem gibi sayıları parmakla sayılacak insanların oranı milyonda bir bu ülkede.

Bir tespit olarak yazıyorum bunları.. Bu ülkede sığ, düşünmeyen, tartışmayan, sorgulamayan ve tek tip insan yetiştirmeye odaklı bir eğitim sistemi egemen oldu son otuz yılda. Ruhlarını ve özgürlüklerini egemen sistemlere teslim etmiş, lüks tüketimi gelişme diye algılayan insanlarla dolu bu ülke..
Türkiye’deki bisikletçiler hakkındaki genel anlamdaki gözlemlerine de katılıyorum. Pahalı ve marka bisiklet edinmeyi her şey sanıyor pek çok genç. İstisnalar da var elbet..
Sanıyorlar ki o pahalı bisikletlere sahip olunca hiçbir sorun kalmayacak. Oysa bu güzel turları gerçekleştirmek için öyle pahalı bisikletlere değil, sağlam bir yüreğe ihtiyaç var. Bunu kavradıklarında o pahalı bisikletler depolardaki yerlerini çoktan almış oluyor..Sadece bisiklette yaşanmıyor bu sorun. Bakalım çevremize. Çok pahalı arazi araçlarıyla hem de doğaya hiç gitmeden, tekerleklerine hiç çamur değmeyen bu arazi araçlarıyla otobanlarda fink atılmıyor mu?
Yıllar önce bir bisiklet turumuzda yemek molası için Göcek’e uğramıştık. Yemekteyken biz, tam karşımızdaki yat limanından çıkan biri bisikletlerimizi ve üzerlerindeki yükü inceliyordu. Nereden gelip,nereye gittiğimizi falan sordu. İzmir’den Antalya’ya deyince şaşırdı. Birlikte turladığım arkadaşımın iyi bir bisikleti vardı. Benimki vasattı. (hâlâ da aynı bisikletle turluyorum ya) ama bisikletiniz çok güzel dedi adam. Böyle bisikletle gidersiniz elbet. Üzüldüm bu bakış açısına. Adamın az önce indiği yatı gösterdim.Senin mi bu yat dedim?. Evet dedi adam. Nerelere gidiyorsun diye sordum? Bir yere gitmediğini ve üç yıldır Göcek marinada demirli olduğunu söyledi yatının. Oysa dünya turu yapan “Uzaklar” adlı tekne adamın yatının yanında bir sandal ,ya da küvet gibi kalıyordu…
Anlattım bunları adama.Hüsyin Ürkmez dostumun Ayvansaray yapımı bir balıkçı sandalıyla İstanbul'dan İskenderun'a kürek çekerek gittiğini de anlattım. “Haklısın” dedi, “Korkularıma ve tembelliğime mazeret geliştiriyorum”.Umarım Göcek koyundan çıkıp açılmıştır kendi ufuklarına..

Sevgili Evrim..
Bu turların maddi boyutlarını da çok güzel anlatmışsın. Hep karşılaştığımız bir diğer soru da şu değil mi? Siz çok mu zenginsiniz? Çok mu zenginsiniz ki böyle uğraşlara maddi kaynak ayırabiliyorsunuz.?

Bu tür hobileri olan , hatta bu hobilerini yaşam biçimine dönüştüren insanlar tabii ki çok zenginler.Zenginler ama bu zenginlik onların anlayabileceği bir zenginlik değil elbet. Kimi insan birkaç milyarlık saat takar koluna, bir başkası o parayla beş ayrı rotada beş ayrı tur yapar. Bu bir tercih sorunu aslında…

Ahmet, Sarıhanlı çifti, Cem, sen ve birkaç dost bize bunu kanıtladınız her seferinde. Hepiniz yaşama açılan birer pencere olup aydınlattınız yüreğimizi..Hepinize sonsuz teşekkürler..
 
Uzun zaman oldu yazamadim.
Bangkoktan sonra hersey o kadar keyifli gidiyorki. Anlatmak ve bilgileri aktarmak istiyorum Fakat bugun bircok aksilik yasadim. biriside not defterimi yanima almamam oldu. Genede tarih ve masraflar ile ilgili bilgilerimi veremesemde aklimda oldugu kadar yazmaya calisacagim.
bangkokta birkac gun kaldiktan sonra yola cikiyorum. daha once kaldigim samut sonkram i gecip bir sonraki yerlesime ulasmak istiyorum. dogru bir karar almisim ki samut songkramdan sonra yollar o kadar keyifli kasabalar o kadar sakin ki buralara bir an once ulasmak bana iyi geldi.
ilk yerlesim yeri phetchaburi. bangkokka 130km uzaklikta. buraya gelirgelmez ilk dikkatimi ceken sey maymunlar. yolu karsidan karsiya gecmeye calisam onlarca maymum, ve pazar yerinin tepesinde direklerde cadirlarda yuzlerce maymun. daha bisikletimi birakip otel bulmedan maymunlari seyre daliyorum. bir yandan da yerel bir jazz grubu prova yapiyor onlari dinliyorum.
buldugum otel burada nehirin dibinde cok keyifli bir yer. sadece 120 baht.
burada tanistigim fransiz ve hollandali iki cocukla biraz bira icip jazz dinlemeye konser alanina gidiyoruz. vardigimizda muzik coktan bitmis. bizde yandaki basket oyununu seyrediyoruz. bize gosterilen ilgi oyuna gosterilen ilgiden daha fazla oluyor.
otele donup biraz birseyler yiyip satranc ve kagit oyunu oynayip odalarimiza cekiliyoruz.
burada birkac gun kalmak gibi bir fikir hemen aklima takiliyor fakat sabah kendimi iyi hissedip yoluma devam edecegim.

ertesi gun Cha-am'i gecip hua hin e geliyorum sadece 73km. burasi sevimli pataya denebilecek biryer. sakin kalmak isterseniz cok sakin yerler var. baska ne isterseniz o da var.
cha am ise burada ogrencilerin ve bangkok halkinin hafta sonu tatilinde tercih ettikleri sahil kenti. ben sehiri gectigimde ortalik bayaa sakindi.
cha am da yemek yerken yaklasik 30 kadar bisikletci onumden geciyorlar. hepsinde yol bisikleti var. arkadan bir kac ufak grup ve ardindan motosikletli bir grup geciyor. bir yaris olma ihtimali var. toplamda 60 kadar bisikleti goruyorum.

hua hin de yer bulmak icin haritami karistirirken beni goren bir ingiliz bisikletci yanima gelip beni aradigim yere goturuyor. buradaki bisiklet magazasini gosterip calisan kadinin bangkoktan ne istersem bir gunde getirebilecegini soyluyor. ayrica burada hua hinde 4 yol bisikleti yarisi birkac tanede dag bisikleti yarisi oldugundan bassediyor.
kadigim yr harika. trye gelince fotolari yuklegecegim. otel okyanusun uzerinde kaziklar ustunde ki odalardan olusuyor. aksam 3e kadar manzarayi seyretmege doyamadim. sabah kalkinca ise cekilmis olan deniz, kumsala oturmus olan kayiklar bambaska bir manzara sunuyor.
aksam cok fazla gece hayatina takilmak istemiyorum. ve tanistigim ahmet isimli nereli oldugunu anlamadigim ve burada yasayan (buyuk ihtimal uyusturucu saticisi yada benzer bir is yapiyor) bir afrikali musluman ve ismini hatirlamadigim burada yasayan bir alman ile muhabbete daliyoruz. mekanimiz bakkal. biraz muhabbetin ardinda alman olan bana guneydeki guzel sakin yerleri anlatiyor. bende haritami getirmek not almak istiyorum. ahmet te bana motorunu veriyor. gorunuse gore ahmet motorunun calinmasinda hic endise etmiyor, bir sure sonra anlayacagim ki ahmet buranin nufuslu kisilerinden birisi ki zaten kimse ahmetin e yamuk yapmaga cesaaret edemez.
harita ile donup muhabbete kaldigimiz yerden devam ediyoruz. alman olanin gosterdigi yerler beni heycanlandirmaya yetiyor. cok sakin ve guzel yerler beni bekliyor.
aksam beni gulduren fakat sacma bir espriyide sizlerle paylasmak isterim. ahmetten. bana yasimi soruyor. bende 30 oldugunu soyluyorum. ben onun yasini sorunca dirty two diye cevap veriyor. nedense bir kac bira ardinda komik gelmisti bu espri.
almana donersek onun anlattiklari daha kayda deger. fazla espri yok fakat budist kulturunu biraz anlayabilmis gibi.
burada 15yil kadar yasamis. bana buradaki sosyal durumun cok onemli oldugundan bahsediyor. ne gibi oldugunu soyle acikliyor.
birisi sizden buyuk ise ne derse desin kabul etmek zorundasiniz. sacmalasa bile soylediklerionin sacma oldugunu soyleyemezsiniz. yani yas hersey.
hepsi bu degil.
3 cesit selamlama var. ellerinizi avuc iclerini birlestirip verilen bu selamda 3 nokta var.
birincisi parmak uclarini cene seviyesinde tutmak, ikincisi burun seviyesinde tutmak, ucuncusu alinda tutmak.
bira karisikta olsa durum su, cene seviyesinde tutmam birisi sizden asagi seviyede ise yapilir. burun seviyesi selami birisi sizin ile esit ise yapilir. alin seviyesinde ki selamlama ise sadece budist rahiplerine yapilir.
ikinci durum su.
asla ama asla cocuklari bu sekilde selamlamayin. onlar sizi selamlarsa sadece basinizi sallayin o kadar. birisi sizden kucuk ise siz onu selamlayinca oda sizi selamlamak zorunda. bu zorunluluk. fakat biri sizden buyuk ise siz onu selamlayinda o ister sizi selamlar isterse sizi selamlamaz. eger bir budist rahibini selamlarsaniz. Bunu alin seviyesi selami ile yapabilirsiniz sadece, budist rahip size ve diger kimseye karsilik vermez. cunku o en ust seviyededir.
alman tum bu bilgileri aktardiktan sonra (benim hosuma gitti bunlari ogrenmek) en iyisini hicbirzaman bu sekilde selam vermemek oldugunu soyluyor.
aksam keyifli bir yemek alip (plastik posetin icindeki yemekler burada moda) otelimde deniz manzarasinin keyfini cikararak tikiniyorum.
yatis saatim gece 3 kalkis saatim pek erken degil.
 
sabah kalkinca biraz okyanusu seyre daliyorum. burasi icin 250 baht varmistim. ama gecektende cok keyifli bir yer. bisikletimi hazirlarken karsi odamda da bir motosikletci, ingiliz bir sosyolog motorunu yolculuga hazirliyor. beraber uzun yolculuklarimiza hazirlaniyoruz. bu esnada daha once viyetmnami gezmis bir bisikletci ile sohbete devam ediyorum.
yola ciktigimda saat 10:10
adini birturlu ezberleyemedigim fakat mutlaka gorulmesi gereken bir sehire variyorum. adi prachuap khiri khan. mukemmel bir yer. okyanus, plaj, adalar, tepe, muymunlar, tapinaklar ve piril piril bir hava. taylandda simdiye kadar gordugum en guzel yerlerden birisi. nefis bir balikci kasabasi.
aksam odama cekilip biraz erken yatmak istiyorum ama uyku tutmuyor. saat 11 gibi bir kizin cigligi ile yerimden firliyorum./ motor kazasi.
asagiya osdigimde iki kisi iki kiz yerde baygin yatiyor. ambulans 3-4 dakika icinde geliyor. etraftaki kalabalik bu sure icinde pekbirsey yapmiyor. hatta ilginc olan kalabalik bu kazadan mutlu olmus bile olabbilir. kimsede bir uzulme belirtisi yok. insanlar sakin sohbetlerine devam edip ombulansi ve polisi bekliyor.
mae sai de burma sinirindaki kuzey sehirinde tepede bir tapinakda bir grup insanla tanismistim. beni gorunce cok mutlu olmuslardi. baya keyifli olan bu gurup cenaze icin orada toplanmis. birisinin annesi diyer yaslica olaninda karisi (tek kisi olmus iki kisi tegil) olmus. bukadar keyifli bir cenaze gormemistim. beraber fotograf cekilip yoluma devam etmistim.
aklima gelmisken biz galiba bazi seyleri cok gencken ogreniyoruz. mesala bazi olaylar karsisinda cenaze gibi aglamak feryat koparmak gibi. birisi olunce uzulmek, kendini yerden yere vurmak burada insanlarin bildigi birsey degil. bizimle ayni olaylari yasayan kisilerin cok farkli davranis gostermesi garip. cenazeler ilginc bir karsilastirma.
ertesi gun erken kalksamda yagmuru bekliyorum.
 
off yanlis yazmisim bugun 10:10 da yolacikiyorum
devam etmek gerekirse burada nefis bir enerji icecegi var. gelip denemekte fayda var. lipovita-D. veee japon mali.

ilk defa bangkoka sinirle donerken denemistim. 100km 3,5saatte ve sadece sabah bir corba ictim.
buraya gelirkende ilk gun 130km hicbirsey yemedim sadece lipovitan.
ertesi gun sadece bir corba 73km
ertesi gun yemek yok 100km civari.
bugun ise yola cikis 10:10 varis 19:20 dokuz saat yemek yok ve 189km.
9 saatte sayisiz, wc molasi, su 7/11 momlasi ve bir lastik patlamasina ragmen 189km yapmak super benim icin.
bu icecegin icerisinde birseyler var ama ne oldugunu anlayamadim. sadece 100 gr mi bir anda sizi yeni dogmus gibi yapmaya yetiyor. bugun bu icecegi son kullanisim olacak. bundan sonra buraya kadar bir daha denemedim.
bu gun sonunda vardigim yer chumphon. eh fena degil. sehirin etrafinda cok guzel bir sahil seridi var. mumkunse buralarda kalmak daha keyifli.
ertesi gun aksam vapuru ile kok tao ya gececegim. bu sehir kok tao ya gitmek istegenler icin bir durak niteliginde. o yuzdende biraz kalabalik.
 
Geri