Bir yanlışı daha düzeltelim madem...
Başıboş sokak köpekleri ile ilgili yaptığınız her başvuruya, her şikayete, belediyeler aşağı yukarı şöyle yanıt veriyorlar;
Biraz daha iş bilenleri ise şöyle;
Peki, gerçekten 5199 Sayılı Yasa ile başıboş sokak köpeklerine böylesine bir dokunulmazlık, böylesine bir ayrıcalık tanındığı doğru mudur? Belediyelerin veya ilgili diğer kurumların; hayvansever! derneklerine, mama lobilerine, mahalle abi/ablalarına karşı gerçekten eli kolu bağlı mıdır? Yoksa bu kolaycılık onların da işine mi gelmektedir?
Bakalım...
Sürekli olarak pohpohlanan "rehabilite et, aldığın yere bırak" hükmü, 5199 Sayılı Hayvanları Koruma Kanununda madde 6/4'de düzenlenmiş olup, bu madde kamu düzenini ve/veya genel halk sağlığını tehdit eden hayvanları değil, olağan bir durumu,
yani sahipsiz ve güçten düşmüş tüm hayvanları kapsamaktadır. Söz konusu fıkra aynen şöyledir;
"Sahipsiz veya güçten düşmüş hayvanların en hızlı şekilde yerel yönetimlerce kurulan veya izin verilen hayvan bakımevlerine götürülmesi zorunludur. Bu hayvanların öncelikle söz konusu merkezlerde oluşturulacak müşahede yerlerinde tutulması sağlanır. Müşahede yerlerinde kısırlaştırılan, aşılanan ve rehabilite edilen hayvanların kaydedildikten sonra öncelikle alındıkları ortama bırakılmaları esastır."
Kamu düzenini ve genel halk sağlığını tehdit eden hayvanlarla ilgili düzenleme ise söz konusu kanunun madde 6/1 de yer almaktadır. Fıkra aynen şöyledir;
"Sahipsiz ya da güçten düşmüş hayvanların, 3285 sayılı Hayvan Sağlığı Zabıtası Kanununda öngörülen durumlar dışında öldürülmeleri yasaktır."
(link)
Ancak burada atıf yapılan 3285 Sayılı Kanun, 5996 Sayılı Veteriner Hizmetleri, Bitki Sağlığı, Gıda ve Yem Kanunu madde 47/3 ile
mülga edilmiştir (yürürlükten kaldırılmıştır). Fıkra aynen şöyledir;
"(3) 8/5/1986 tarihli ve 3285 sayılı Hayvan Sağlığı ve Zabıtası Kanunu yürürlükten kaldırılmıştır."
Peki, hayvanları öldürme (ötenazi) yasağının istisnası var mıdır? Evet vardır ve 5996 Sayılı Kanunun "hayvan refahı" başlıklı 9. maddesinde (9/3, c) yeniden tanımlanmıştır. İlgili fıkra bütün halde aynen şöyledir;
"(3) Hayvanlara ötenazi yapmak yasaktır. Ancak,
a) Hayvanlara acı ve ıstırap çektiren veya iyileşme durumu bulunmayan hastalık durumlarında,
b) Akut bulaşıcı bir hayvan hastalığının önlenmesi ya da eradikasyonu amacıyla veya insan sağlığı için risk oluşturan durumlarda,
c) Davranışları insan ve hayvanların hayatı ve sağlığı için tehlike teşkil eden ve olumsuz davranışları kontrol edilemeyen durumlarda,
veteriner hekim tarafından ötenazi yapılmasına karar verilebilir. Ötenazi işlemi veteriner hekim tarafından veya veteriner hekim gözetiminde yapılır."
(link)
Kanunlar eş normlardır ve 5199 Sayılı Kanunun, 5996 Sayılı Kanuna dolaylı atıfı apaçık ortadadır. Dolayısı ile saldırganlığı, tehlikesi, zararı açık seçik görünen başıboş sokak köpeklerine karşı, 5996 Sayılı Kanunun 9. maddesinin 3. fıkrasının c bendi hükümlerinin uygulanabilirliği, tartışmadan muaftır. Bu durum halka karşı bir lütuf değil, tam aksine yasal bir zorunluluktur.
Başıboş sokak köpeklerinden zarar gören kişiler, belediyelerden ve ilgili diğer kamu idarelerinden bu açık hüküm uyarınca itlaf talep edebilir, taleplerinin karşılanmaması halinde ise idari yargı mercilerine başvuruda bulunabilirler.
Peki, bünyelerinde mutlaka bir-iki hukukçu barındıran koca koca belediyeler bu mevzuatı bilmezler mi? Neden sadece 5199 Sayılı Kanunu ilgi tutarlar da, 5996 Sayılı Kanun yokmuş gibi davranırlar? Ben yazayım, siz içinden seçin...;
a) Hukuku bilmezler,
b) İş bilmezler,
c) İşlerine gelmez,
ç) Yaşanabilir barınaklar kurup masraf edeceklerine, sokaklara bizim vergilerimizle aldıkları mamaları dökmek kolaylarına gelir,
d) Hayvansever! derneklerin şirretinden korkarlar,
e) Popülist ve ucuz çözümlerle halka şirin görünme kaygısı,
f) Popülist ve ucuz çözümlerle oy talebi,
g) Hayvansever belediye etiketiyle seçmen kitlesi arttırma yöntemi,
h) Hepsi.
NOT: isteyen şık ekleyebilir...