Scudo Sports

Sokak köpeklerini neden toplamıyorlar?

Durum
Başlık tartışmaya kapatılmıştır.
Peki biz bunu burada neden konuşuyoruz. Diyelim ki forumdaki herkes bu gerçeği gördü ve kabullendi. O hayvanların yeri sokak değil, her biri sürekli bir insan himayesi altında yaşamak için tasarlanmış hayvanlar. Sonuç ne olacak? Bunun için bir çalışmanız var mı forum olarak? Yoksa yeşillik olsun diye mi konuşuyoruz?
 
Scudo
Konuda forumdaşların geçirdigi gibi her köpegin bir karakteri var.. Dün köpek bol olan bir bölgeden geçerken kendi halinde takılan köpeklerde vardı , grup halinde gezen köpekler genelde saldırmaya meilli oldu.. Yani birbirinden güç alan bir hayvan türü.. Biri havlayınca direk diğerleride havlıyor.. Bir tane daha var.. Taa dagın başında beni gördü inanın 60m irtifadan aşşagı indi beni kovalayacak :D Sonra restrondan biri taş attı "noldu lan kovalıyordun dedi" benim için :D Üzüldüm ama sonra. Taşın atıldıgı sırada zaten beni bırakmıştı..
 
  • Beğen
Tepkiler: doğa_dostu
Her düşünce eyleme geçmez, geçseydi dünya yaşanmaz bir hal alırdı. Lakin bu konuda, bu ve daha pek çok mecrada tartışmalar var. Sokak köpekleri meselesinde giderek artan oranda insan yaşamına tehdit var ve biliyoruz ki eninde sonunda zorla da olsa birileri bazı tedbirler alacak. Bu tedbirler ise hayvanların lehine olmayacak. Bu sebeple bu sokak hayvanlarını seven arkadaşların, mağdurlardan önce bu soruna bir çözüm üretmeleri gerek çünkü baya organizeler ama bu güçlü olduklarını göstermez tabi. Yaşanacak en ufak dramatik bir saldırı olayında sokak köpeklerinin üzerine dönecek olan nefreti ne onlar ne de başkaları durdurabilir. Bu yüzden ateş bacayı sarmadan bu konuya en başında hayvan severlerin yapıcı bir çözüm üretmeleri gerek ki bu çözüm bu hayvanların sokaklara salınması olmamalı ...
 
@MustafaSener Buna kamuoyu oluşturma ve farkındalık olarak bakabilirsiniz. Birçok insan hayvansever!lerin nefretinden sakınmak adına susuyor veya susmak zorunda bırakılıyor. Bu sadece sorunu öteliyor ve maalesef çözümün daha sancılı olmasına zemin hazırlıyor.

Bu konuda ne yapılabilir?

İşe yaramasa da; her durumu, her olayı mutlaka yetkili resmi kurumlara bildirmek gerek. Mevcut yasa çözüme katkı sunmadığı için, filli olarak şikayetler sonuç doğurmayacak belki ama en azından halkta oluşan tepkinin varlığını daha güçlü hissetmelerine neden olacak. Semtinizde sizler gibi rahatsız olanlarla, aynı hayvansever'lerin yaptığı gibi, tek ses olacak biçimde örgütlenebilirsiniz. Ayrıca özellikle sosyal medyada bu mesele üzerine bir araya gelenlere yazı ve yorumlarla destek olabilirsiniz, vs.

Forum da bence artık bu meseleye farklı pencerelerden bakmaya başladı. Önceleri sadece demagoji üzerinden yürüyen tartışmalar, artık biraz olsun gerçeği kavrayan değerlendirmelere kavuştu.
 
Peki biz bunu burada neden konuşuyoruz. Diyelim ki forumdaki herkes bu gerçeği gördü ve kabullendi. O hayvanların yeri sokak değil, her biri sürekli bir insan himayesi altında yaşamak için tasarlanmış hayvanlar. Sonuç ne olacak? Bunun için bir çalışmanız var mı forum olarak? Yoksa yeşillik olsun diye mi konuşuyoruz?

insanların fikirleri değiştiği zaman başka ortamlarda da bu konuyu dile getirir böylece bir farkındalık olur ondan sonra çözüme doğru gidilir.
 
@Otepeyurt

Aynı şeyleri defalarca yazdım, çizdim. Eğer "sokak hayvanları" sorununa şimdiden kalıcı ve sürdürülebilir önlemler alınmaz ve bu hayvanlar sokaklarda yaşamaya mecbur bırakılırsa, önünde sonunda bu hayvanlar toplanıp itlaf edilecekler. Bu denli basit, bu denli, açık ve bu denli rahatsız edici bir sonuç bizleri bekliyor. İlerde okur, yav bu herif de yazmış dersiniz...

Çok mu akıllıyım, falcı mıyım, bilmiş miyim...? Hayır...Sadece ve sadece mevcut uygulamanın; yani hayvanların yakalanıp, kısırlaştırılıp (tabii ne kadarı belli değil), küpelenip, yeniden sokaklara bırakılmaları metodunun sürdürülebilir olmadığını söylüyorum. Peki barınaklarda ömür boyu bakalım? Bu da sürdürülebilir değil. Maalesef değil. Bu, sadece bizim gibi fakir bir ülke için değil, dünyanın en zengin ülkesi için de mümkün değil. Buna ne tesis, ne işgücü, ne para, ne de emek yeter.

Eğer zamanında kendini hayvansever! olarak tanıtan insanlar, 2004'deki yasa tasarısına karşı çıkıp, onun böylesine kadük bir şekilde yaşama geçmesine yol açmasalardı, şimdi sokaklarda böyle milyonlarca hayvanla birlikte yaşamak zorunda kalmayacaktık. O denli çoğaldı ki popülasyonları, artık kontrol edilebilir sınırı çoktan aştılar. Eğer bu denli çoğalmalarına zamanında izin verilmeseydi, belki şimdi çok daha yumuşak önlemleri konuşabiliyor olacaktık ancak maalesef artık o şansımızı yitirdik. İşin kötüsü, hala sokaklarda hayvan varlığını canhıraş savunmaları nedeniyle, bu popülasyon daha da artıyor ve iş iyice çığırından çıkıyor.

Bakın yazıyorum: eğer bir gün gelir, bu hayvanlar sokaklardan topluca alınır ve itlaf edilirlerse, bunun vebali, şimdi sokaklarda hayvan varlığını savunanların üzerinedir...bu kadar net...

Peki ne yapılmalı?

Geçen yıl bütün detayları ile yazdım, anlattım. Başta belki çok can sıkıcı ancak artık Avrupa, Amerika, Japonya gibi ülkelerdeki yöntemleri hayata geçirmemiz gerekiyor. Çok ciddi kurallar, yaptırımlar ile bu yöntemlerin de sürdürülebilirliğinin sağlanması gerekiyor. İnsanları katil! diye yaftalamak yerine, soruna demagojik, vicdan sömürüsü olarak yaklaşmak yerine, bu meseleyi artık çocuklarımıza devretmeden çözmemiz gerekiyor.

Aksi taktirde gerçekten çok sıkıntı yaşayacağız...
 
Bu konuda (ve benzer bir başka konuda) çok yazıp çizmişliğim var...Hatta biraz falcılığa kaçan öngörülerde de bulunmuşum...

Keşke yanılsaymışım...

Sahipsiz sokak köpekleri sorunu gün geçtikçe büyüyor. Sadece bisikletlileri değil, özellikle çocuk ve yaşlıları daha çok etkiliyor. Twitter üzerinde bu konuda çok ciddi ayrışma, kamplaşma ve tartışma yürüyor. Her grup kendi savunusunu canhıraş dikte etme derdinde. Türkiye'de maalesef hayvan hakları/sevgisi, özellikle sokak köpekleri üzerinden çok ciddi bir dejenerasyona maruz bırakılıyor. Bakın diğer hayvanlar değil, sadece "sokak köpekleri" özelinde müthiş bir kayırmacılık var. Bu hayvanların diğer canlılara, insanlara, araçlara, çevreye, doğaya, vb. verdiği zararları dile getirdiğinizde, son derece şirret bir tepkiyle karşılaşıyorsunuz. Binlerce dernek, grup, topluluk türemiş. Çok ciddi bir parasal döngü var bu işte. Gerçekten hayvanseverler ile bu işten nemalananları ayırt etmek neredeyse mümkün değil artık. Diğer yandan meseleyi ajite eden mizantropist düzeyinde insanlar var.

Belediyelerin ise 5199 sayılı yasa nedeniyle hem eli kolu bağlı, hem de bu yasayı bahane edip işin kolayına kaçıyorlar. Hangi şikayeti yaparsanız yapın, yasayı ilgi tutup size kalıplamış yanıtlar veriyorlar. Uygar ve yaşanabilir barınaklar oluşturup, buna bütçe ayırmak yerine, sokaklarda hayvansever dernekleriyle köpeklere mama dağıtıyorlar. Hem popülist alkış alıp, hem de işi ucuza mal ediyorlar.

Yinelemem gerekirse; bu mesele ciddi bir devlet politikası haline getirilip, sokak hayvanları konusunda ciddi önlemler alınmaz ise, çok yakında hiç kimseyi memnun etmeyecek çok daha rahatsız edici çözümleri konuşmaya başlayacağız.

Sokaklarda hayvanları yemek artıkları ile besleyip, vicdan mastürbasyonu yaparak sorunu çözemeyeceğimiz artık çok açık...
Oyle güzel ifade ettiniz ki sorunu, ama ne kadar rasyonel sebepleriniz olursa olsun, istediğiniz kadar kanıt ispat sunun bunun ciddi bir problem olduğuna dair, duymayacaklardır. Çünkü artık bu hayvan sever olma ''karton bardakta kahve taşıyan, iyi yürekli, liberal değerlere sahip, hatta vegan toplumun kalanından etik olarak çok ama çok üstün insanım'' narsizminden kaynaklanıyor. Elbette ve haklı olarak çoğunu samimi bulmuyorum. Kendilerine, zayıf düşen yavruların güçlü köpekler tarafından parçalanması yada düzenli olarak yavru kedilerin öldürülmesinden bahsettiğimde hiçbir doyurucu yanıt alamıyorum, hayvan severlikleri mavi ekran veriyor ve beni sanki uyduruyormuşum gibi durumu ajite etme ile suçluyorlar. Çünkü aslolan onların çizilmiş bu iyi yürekli, yüksek etik değerleri olan post modern üstün insan imajlarına gölge düşmemesi. mMetro durağından inince bir başını okşasın köpeğin, kuruvasanından bir parça verip selfie çeksinler köpeklerle yeter.

Üstteki bir post da şehrin steril olmaması gerektiğinden söz edilmiş, madem öyle başka tehlike arzeden egzotik hayvanlar da salınsın sokaklara ve kontrolsüzce üresinler. Öyle ya , kim iyiyse o kazansın. Sabah işe giderken sansar, tiger, kobra vs. bunlarla da karşılaşalım. Onların yaşam ve üreme, iç güdüleri gereği bize saldırma hakkına saygı duyalım. Bu hayvan sevgisi köpeklerle sınırlı kalmasın!
 
@Punctum çok haklısın. O yüzden çözümü önce onlar için mücadele edenlerin getirmesi gerek. Eğer onlar en başta toplumun da hassasiyetlerini düşünerek bir önlem almazlarsa sonuç onlar için de kötü olur. Ve bu çözümü getirirken de en önce sunu düşünmeliler; köpek popülasyonundaki bu artış sürdürülebilir mi? Tıpkı insan nüfusundaki artış gibi bu dünya 10 milyar insanı kaldırabilir mi? Hiç bir köpeği şu andan itibaren öldürme. Tecrit et, kısırlaştır ve doğal ömrünün sonuna dek bakımını yap. Yapabiliyorsan tüm köpekleri sahiplendir, kayıt altına al ve sahiplenenlerin onları dışarı atamamasını sağla. Köpeğe değil ama onu salan, saldırtan, kontrol edemeyen sahibine cezai müeyyideler uygula ve nüfusları belli bir orana indiğinde sahiplenmek isteyenleri sıraya koy ve uygun olanlara bu köpekleri üret, ver..
Hımm çok zor değil mi? Sokakta sevip okşamak, önüne yemek atmak ve sonra da saldım çayıra mevlam kayıra demek daha kolay tabi. Hiç sorumluluk yok... Fakat ben bir köpeğin saldırısına uğrasam zor bela onu öldürsem de kurtulsam suçlu mu olurum? Köpek mağdur mu olmuş olur? Hayır. Bir kere köpek bu saldırıda bana göre üstün durumda. Tabiatı gereği ben onun gibi bir yırtıcı türünden değilim.
Neyse başta da dediğim gibi hayvan severler en başında makul bir çözüm getirmezse başkaları onlara kendi çözümlerini dayatır.... (Köpek ve kedileri seven sürekli bir hayvan sahiplenmeyi isteyen ama bir türlü o sorumluluğa hazır olamayan biriyim bu arada... :) )
 
Oyle güzel ifade ettiniz ki sorunu, ama ne kadar rasyonel sebepleriniz olursa olsun, istediğiniz kadar kanıt ispat sunun bunun ciddi bir problem olduğuna dair, duymayacaklardır. Çünkü artık bu hayvan sever olma ''karton bardakta kahve taşıyan, iyi yürekli, liberal değerlere sahip, hatta vegan toplumun kalanından etik olarak çok ama çok üstün insanım'' narsizminden kaynaklanıyor. Elbette ve haklı olarak çoğunu samimi bulmuyorum. Kendilerine, zayıf düşen yavruların güçlü köpekler tarafından parçalanması yada düzenli olarak yavru kedilerin öldürülmesinden bahsettiğimde hiçbir doyurucu yanıt alamıyorum, hayvan severlikleri mavi ekran veriyor ve beni sanki uyduruyormuşum gibi durumu ajite etme ile suçluyorlar. Çünkü aslolan onların çizilmiş bu iyi yürekli, yüksek etik değerleri olan post modern üstün insan imajlarına gölge düşmemesi. mMetro durağından inince bir başını okşasın köpeğin, kuruvasanından bir parça verip selfie çeksinler köpeklerle yeter.

Üstteki bir post da şehrin steril olmaması gerektiğinden söz edilmiş, madem öyle başka tehlike arzeden egzotik hayvanlar da salınsın sokaklara ve kontrolsüzce üresinler. Öyle ya , kim iyiyse o kazansın. Sabah işe giderken sansar, tiger, kobra vs. bunlarla da karşılaşalım. Onların yaşam ve üreme, iç güdüleri gereği bize saldırma hakkına saygı duyalım. Bu hayvan sevgisi köpeklerle sınırlı kalmasın!

Beni anlayan, en azından doğru anlayan birilerini okumak gerçekten keyifli...demek ki, sığ demagojik retoriklerden başkaca akıl yürütme de mümkünmüş...teşekkürler.

Ortada çok enteresan bir paradoks dolaşıyor. Birkaç yerde ifade ettim. Batılı değerlerle barışık, ancak batının kabul etmediği bir olguyu dayatan bir hayvansever! profili izliyoruz. Mesela, sınırları açsa, koşa koşa iltica edecekleri Avrupa'da :) , hiç bir kamu alanına mama dökemeyeceklerini birinin bu hayvanseverlere anlatması lazım dedim. Tabii linç edildim...Bana göre bu profil, müthiş eksiklik çektiği bir aidiyet duygusu ile kendini bir gruba dahil etme motivasyonu üzerinden hayvanseverliğe! soyunuyor. Hem kabul görüyor, hem sosyalleşiyor, hem de vicdanını rahatlatıyor. Çünkü bu denli muhafazakar, bu denli kapalı, bu denli eleştirilmez, bu denli tutucu, bu denli içe dönük olup da, batılı söylemi kabullenmesi mümkün değil. Kesinlikle bir doktora tezini hak ediyor...

Steril şehirler meselesi ayrı bir facia. Daha kötüsü, mesela, "sokak köpeklerinin yaşam alanlarını işgal ettiğimiz" iddiası :) Bu kadar cahilce, ama bir o kadar kalıplaşmış bir hayvansever! argümanıdır. Dünya sadece bizim değilmiş de, onlara yaşayacak yer bırakmamışız da, insanlar daha kötüymüş de, o zaman insanları toplayıp barınaklara tıkalımmış da, vs. gibi (ha bir de tecavüzcü metaforu var ki en sevdiğim), bir sürü sosyolojik gerçekliği olmayan safsatalarla cephelerini sıkılaştırıyorlar. Bu forumda bile, "köpekler olmasa sapıklar size tecavüz ederlerdi, kıymetini bilin hayvanların" diyeni gördü bu gözler yahu :)

Gerçekten mücadele etmesi zor bir tipoloji ve sosyal sorunla karşı karşıyayız ancak ben farkındalığın yavaş yavaş artığını gözlemleyip, rahatlıyorum.

Bakalım ilk kim sataşacak, merak ediyorum :)
@Punctum çok haklısın. O yüzden çözümü önce onlar için mücadele edenlerin getirmesi gerek. Eğer onlar en başta toplumun da hassasiyetlerini düşünerek bir önlem almazlarsa sonuç onlar için de kötü olur. Ve bu çözümü getirirken de en önce sunu düşünmeliler; köpek popülasyonundaki bu artış sürdürülebilir mi? Tıpkı insan nüfusundaki artış gibi bu dünya 10 milyar insanı kaldırabilir mi? Hiç bir köpeği şu andan itibaren öldürme. Tecrit et, kısırlaştır ve doğal ömrünün sonuna dek bakımını yap. Yapabiliyorsan tüm köpekleri sahiplendir, kayıt altına al ve sahiplenenlerin onları dışarı atamamasını sağla. Köpeğe değil ama onu salan, saldırtan, kontrol edemeyen sahibine cezai müeyyideler uygula ve nüfusları belli bir orana indiğinde sahiplenmek isteyenleri sıraya koy ve uygun olanlara bu köpekleri üret, ver..
Hımm çok zor değil mi? Sokakta sevip okşamak, önüne yemek atmak ve sonra da saldım çayıra mevlam kayıra demek daha kolay tabi. Hiç sorumluluk yok... Fakat ben bir köpeğin saldırısına uğrasam zor bela onu öldürsem de kurtulsam suçlu mu olurum? Köpek mağdur mu olmuş olur? Hayır. Bir kere köpek bu saldırıda bana göre üstün durumda. Tabiatı gereği ben onun gibi bir yırtıcı türünden değilim.
Neyse başta da dediğim gibi hayvan severler en başında makul bir çözüm getirmezse başkaları onlara kendi çözümlerini dayatır.... (Köpek ve kedileri seven sürekli bir hayvan sahiplenmeyi isteyen ama bir türlü o sorumluluğa hazır olamayan biriyim bu arada... :) )

Daha geçen hafta sonu yaşadığım örnek...

Yöneticisi olduğum sitede bir kadın, site etrafında hayvanseverler! tarafından beslenen bir köpek tarafından ısırıldı. Ki ısırılan da, bu köpekleri pek severdi. Besleyenlerden birine durumu söyleyince tepki aynen şu oldu: "bunlar benim şahsi köpeklerim değil ki, biz sadece besliyoruz!". Nasıl bir pişkinlik, nasıl bir sorumluluktan sıyrılma aymazlığı değil mi? Bunların %90'ı böyle ama işte bunu söyleyince de her türlü hakareti işitiyorsunuz.

Ama artık ifşa aşamasına geçiyorum. Bundan sonra hayvanseverlik! kisvesi altında popülizm üretmek kolay olmayacak.
 
Son düzenleme:
Yeni rotalarımı her zaman en az bir kişiyle keşfederim. Bir gün şehirlerarası tur veya bilmediğim ama şüphelendiğim rotalara tek gitmeye karar verebilirim. Özellikle yollar köy yolları veya dağ yollarıysa yanıma alabileceğim her aleti alırım. Elektroşok, biber gazı ve gerekirse bıçak. "Hayvana zarar verilmez" tribine girmenin anlamı yok. Bisikletle doğa gezileri yapan bir insan durduk yere gidip köpeğin suratına gaz sıkmaz. Durduk yere köpeği korkutmaz ve son raddeye kadar asla zarar vermek istemez. Hayatınız boyunca bir çok köpek saldırısından klasik yöntemlerle kurtulabilirsiniz ama bu, bir gün gerçek bir saldırıya uğrayabileceğiniz gerçeğini değiştirmez. Böyle " hayvanlara zarar veriyorsunuz" diye konuşup insanlara suç atanlar o gün geldiğinde bacaklarından bir parça verip yollarına devam mı edecekler merak ediyorum.
Parçalamaya ve et koparmaya yönelik bir çene yapınız ve büyük sivri dişleriniz, jilet gibi keskin pençeleriniz yoksa mutlaka bu tür riskleri göz önünde bulundurup olası durumlarda kendinizi koruyabileceğiniz aletler bulundurun. Unutmayın ki bu hayvan seviciler, sizi bir hayvan parçalasa dahi sizi görmez ve tanımazlar.
Her canlı kendini bir şekilde savunmak zorundadır. İnsanlar da bunu çeşitli aletlerle yaparlar. Gözü dönmüş bir köpeğin veya sürünün karşısında öylece dikilmenin, konuşmanın, çömelmenin(!) her zaman sizi kurtaramayacağını unutmayın. 1000 köpek peşinizi bırakmış olsa da 1001. köpeğin bırakacağının garantisi yok. Canlıları düşünen tek kişi kendisiymiş gibi, buna aklı yeten tek kişi kendisiymiş gibi bu tarz aletleri taşımayın diyenlere kulak asmayın. Ömür boyu yaptığınız hiçbir turda ihtiyaç duymamış olabilirsiniz, bu da bir sonraki turunuzda ihtiyaç duymayacağınızı göstermez. Üstelik bisiklet üzerinde, böyle şehir dışındaki bölgelerde bulunan tek tehdit köpek değil. Gerçekçi olun. Bu tartışmanın o kadar köpek vahşetine rağmen hala devam etmesi de hayret verici. Ormanda köpeklerce parçalanan bisikletçi başlığı altında haberler okumaya hevesli kişiler var gibi. Köpeğe zarar gelmesin de varsın bisikletçiler parçalanıp öldürülsün. Birileri prim kasacak diye hayatınızı riske etmeyin.

Ekleme: Alta gelecek yorum: "Hayvanları öldürün dedi!"
Samimi şekilde son söz olarak ekleme ihtiyacı hissediyorum. Bu güne kadar hiçbir canlıya zarar vermedim. Kendi hayatım söz konusu olmadıkça asla böyle bir şey yapmam. Evimin çevresinde sevdiğim ve arada yiyecek verdiğim köpekler var. Genel olarak en sevdiğim hayvanlar da köpeklerdir. Ama sokakta ve başıboş, sahipsiz köpek olmamalı. Üstelik bunu kendim için değil, öncelikle sokağın ve doğanın olumsuz koşullarında yaşamak zorunda olan köpeklerin iyiliğini düşünerek söylüyorum. Benim üzerimden prim kasmayınız. Sizin yorumlarınıza cevap vermeyeceğim. Yazılacak her şeyi yazdım zaten.

2.Ekleme: Yorum yönetim tarafından bu konuya taşınmış. Köpek saldırısına karşı elektroşok cihazı isimli konuya yazılmıştı..
 
Son düzenleme:
Bir yanlışı daha düzeltelim madem...

Başıboş sokak köpekleri ile ilgili yaptığınız her başvuruya, her şikayete, belediyeler aşağı yukarı şöyle yanıt veriyorlar;

Ekran Alıntısı.PNG

Biraz daha iş bilenleri ise şöyle;

Ekran Alıntısı 2.JPG

Peki, gerçekten 5199 Sayılı Yasa ile başıboş sokak köpeklerine böylesine bir dokunulmazlık, böylesine bir ayrıcalık tanındığı doğru mudur? Belediyelerin veya ilgili diğer kurumların; hayvansever! derneklerine, mama lobilerine, mahalle abi/ablalarına karşı gerçekten eli kolu bağlı mıdır? Yoksa bu kolaycılık onların da işine mi gelmektedir?

Bakalım...

Sürekli olarak pohpohlanan "rehabilite et, aldığın yere bırak" hükmü, 5199 Sayılı Hayvanları Koruma Kanununda madde 6/4'de düzenlenmiş olup, bu madde kamu düzenini ve/veya genel halk sağlığını tehdit eden hayvanları değil, olağan bir durumu, yani sahipsiz ve güçten düşmüş tüm hayvanları kapsamaktadır. Söz konusu fıkra aynen şöyledir;

"Sahipsiz veya güçten düşmüş hayvanların en hızlı şekilde yerel yönetimlerce kurulan veya izin verilen hayvan bakımevlerine götürülmesi zorunludur. Bu hayvanların öncelikle söz konusu merkezlerde oluşturulacak müşahede yerlerinde tutulması sağlanır. Müşahede yerlerinde kısırlaştırılan, aşılanan ve rehabilite edilen hayvanların kaydedildikten sonra öncelikle alındıkları ortama bırakılmaları esastır."

Kamu düzenini ve genel halk sağlığını tehdit eden hayvanlarla ilgili düzenleme ise söz konusu kanunun madde 6/1 de yer almaktadır. Fıkra aynen şöyledir;

"Sahipsiz ya da güçten düşmüş hayvanların, 3285 sayılı Hayvan Sağlığı Zabıtası Kanununda öngörülen durumlar dışında öldürülmeleri yasaktır."

(link)


Ancak burada atıf yapılan 3285 Sayılı Kanun, 5996 Sayılı Veteriner Hizmetleri, Bitki Sağlığı, Gıda ve Yem Kanunu madde 47/3 ile mülga edilmiştir (yürürlükten kaldırılmıştır). Fıkra aynen şöyledir;

"(3) 8/5/1986 tarihli ve 3285 sayılı Hayvan Sağlığı ve Zabıtası Kanunu yürürlükten kaldırılmıştır."

Peki, hayvanları öldürme (ötenazi) yasağının istisnası var mıdır? Evet vardır ve 5996 Sayılı Kanunun "hayvan refahı" başlıklı 9. maddesinde (9/3, c) yeniden tanımlanmıştır. İlgili fıkra bütün halde aynen şöyledir;

"(3) Hayvanlara ötenazi yapmak yasaktır. Ancak,

a) Hayvanlara acı ve ıstırap çektiren veya iyileşme durumu bulunmayan hastalık durumlarında,
b) Akut bulaşıcı bir hayvan hastalığının önlenmesi ya da eradikasyonu amacıyla veya insan sağlığı için risk oluşturan durumlarda,
c) Davranışları insan ve hayvanların hayatı ve sağlığı için tehlike teşkil eden ve olumsuz davranışları kontrol edilemeyen durumlarda,

veteriner hekim tarafından ötenazi yapılmasına karar verilebilir. Ötenazi işlemi veteriner hekim tarafından veya veteriner hekim gözetiminde yapılır."

(link)


Kanunlar eş normlardır ve 5199 Sayılı Kanunun, 5996 Sayılı Kanuna dolaylı atıfı apaçık ortadadır. Dolayısı ile saldırganlığı, tehlikesi, zararı açık seçik görünen başıboş sokak köpeklerine karşı, 5996 Sayılı Kanunun 9. maddesinin 3. fıkrasının c bendi hükümlerinin uygulanabilirliği, tartışmadan muaftır. Bu durum halka karşı bir lütuf değil, tam aksine yasal bir zorunluluktur.

Başıboş sokak köpeklerinden zarar gören kişiler, belediyelerden ve ilgili diğer kamu idarelerinden bu açık hüküm uyarınca itlaf talep edebilir, taleplerinin karşılanmaması halinde ise idari yargı mercilerine başvuruda bulunabilirler.

Peki, bünyelerinde mutlaka bir-iki hukukçu barındıran koca koca belediyeler bu mevzuatı bilmezler mi? Neden sadece 5199 Sayılı Kanunu ilgi tutarlar da, 5996 Sayılı Kanun yokmuş gibi davranırlar? Ben yazayım, siz içinden seçin...;

a) Hukuku bilmezler,
b) İş bilmezler,
c) İşlerine gelmez,
ç) Yaşanabilir barınaklar kurup masraf edeceklerine, sokaklara bizim vergilerimizle aldıkları mamaları dökmek kolaylarına gelir,
d) Hayvansever! derneklerin şirretinden korkarlar,
e) Popülist ve ucuz çözümlerle halka şirin görünme kaygısı,
f) Popülist ve ucuz çözümlerle oy talebi,
g) Hayvansever belediye etiketiyle seçmen kitlesi arttırma yöntemi,
h) Hepsi.

NOT: isteyen şık ekleyebilir...
 
Bizim buralarda domuz avlamaya başladılar. Geçen yıl kasım ayı gibi oldu bu olay . Hayvanlar aç , sahipsiz ve terkedilmişler. Şu hayvan severlerden birazda bizim buralara gelse diyorum. Bir yere kadar sırt çantasında ekmek dağıtıyorum. Korkuyor muyum ? Hayır ama tedbiri elden bırakmıyorum.

Benim yerimde ,çocuk, yaşlı veyahut köpeklerden korkan birisi değil bisiklet arabayla gitmeye korkar. Fakat evrim geçirdikleri bir gerçek. Dağda ,ormanda,ovalarda ve kırsalda yaşıyorlar. Peki bu hayvanlar ne yiyorlar eminim ne bulurlarsa veya avlanıyorlar. Gözlerine bakınca kızgınlıklarını görebiliyorsun. Kızdığın zaman pusuyorlar. Tehdit varmı kesinlikle tehdit var. Her sürüşüm maceralı geçiyor. Hayvanlara kızıyormuyum hayır itliğini yapıyor. Ne merhametten ödün verilmeli , nede varolan bu tehdit yok sayılmalı.

Ölçü her zaman insani olmalı. Burdaki tüm arkadaşlar aynı tehditten bahsediyorlar. Kesinlikle haklılar. Bizler insan olarak gerekli adımları atmazsak daha sonra korkarım ki insanlık dışı şeyler olacak.
 
Hayvanseverleri çin konsolosluğu önüne de bekleriz malum hazır 'köpek festivali' de başlamış.
 
Ya "İnsanlar şehir kurup köpeğin yaşam alanını işgal etti, orası aslında köpeklerin yaşam alanıydı" diyenleri anlamıyorum. Yahu ben şehirde doğdum, şehirde büyüdüm tüm hayatım şehirde geçti yani o şehir doğumumdan beri benim yaşam alanım orayı sonradan gelip işgal falan etmedim şimdi benim suçum ne ?
 
Çok fazlalar, yani hepsini topla, kısırlaştır, barınakta ölünceye kadar besle..O kadar yeni tesis, ekipman, yiyecek, personel. Toplayıcı araçların yaktığı dizelin, lastiğin bile maliyeti var..TR de işsizlik olmuş %25 (reel)..Kasalar boşki devlet ibanla yardım topluyor, trafik, maske cezalarından medet umuyor..Hastane gibi yap işlet devret vs de uygulanamaz..Lafın özü kendimizi kandırmayalım..Bu işin maddi çözümü şuan ülkede mevcut değil..Yakın zamanda da olamaz... Bir yandan da çoğalıyorlar...

Bakın buraya not düşüyorum, dileyen kızabilir...Bunu cani olduğum, istediğim için de söylemiyorum hayvanları seviyorum, Mars adında bir köpeğim (köyde kaldı, kayınpederimle 😒) ve Riley adında bir kedim var.

Böyle giderse -ki gidiyor- , 5 seneye kalmaz uyutma tek çözüm olur...

Fareleri öldürdük, devam ediyoruz, sinekleri, keneleri, domuz kurt ayı..Tehlike hissettiğimizde hep türümüz önce geldi..Yine gelir..Doğa anlamında bir fare ile köpek arasında hiç fark yok..Olay bize ne kadar zarar verdiği ile ilgili sadece..

Kedi bu işten galip çıkacak..
 
Tüm canlılara, özellikle de köpeklere karşı çok hassas olduğum için konuya çok uzun zamandır girmiyordum.

Yaklaşık 20 sayfa girdi birikmiş; çoğunu okuyacak vaktim olmadı fakat şunu da belirtmem gerekiyor:

Kötü (saldırgan) köpek yoktur; köpeği o hâle sokmuş kötü sahip (çevre) vardır.

Yakında köpeklerle ilgili kısa bir video ile çoğunuzun bildiği bazı bilgileri tazelemeyi planlıyorum; orada sorularınızı ve sizin yöntemlerinizi de okumak isterim :)
 
@sccetin Yani biri o hayvanı o hale sokdu diye ceremesini biz bisikletciler ve çoluğumuz ,çocuğumuzmu çekecek bumu yani.
 
özellikle de köpeklere karşı çok hassas olduğum için

Bizlerde öyleyiz, ama giriyoruz..😁

Daha beteri mizantropist cephede yer alıyor...

231482 dosyayı görüntüle

Bu yüzden konumuz aslında hayvanseverlik, hayvan hakları, vs. değil. Modern yaşam bireyselleşmesini özümseyememiş, sosyopatik bir arızayla karşı karşıyayız. Bunlardan çok örnek var...

Öncelikle bu travmayı aşmadan, hayvan sevgisini konuşmamız biraz abes değil mi?
Kötü (saldırgan) köpek yoktur; köpeği o hâle sokmuş kötü sahip (çevre) vardır.

Sizin düşüncenizde bunun hafifletilmiş hali..İnsan onları bu hale getiriyor ve cezamızı çekiyoruz..
İneklerin koyunların tavukların öldürülme sebebi ne peki, cezamızı neden veremiyorlar bir türlü?🤔
 
Kötü (saldırgan) köpek yoktur; köpeği o hâle sokmuş kötü sahip (çevre) vardır.

Saldırgan köpek vardır, hem de uysal bazı cinsleri hariç, hepsi saldırgandır. Köpeğin saldırması için mutlaka eğitimli veya eğitimsiz olması şart değildir. Koruma, avlanma, korku, güç gösterisi, alan hakimiyeti, sürü liderliği, vb. nedenlerle genetik kodlarına işlenmiştir. Dediğiniz belki, özel olarak yetiştirilen, yine özel bazı ırklara has bir özellik olabilir. O durumda dahi, bu hayvanların güdülerine her daim güvenilmemesi gerekir. Çok iyi yetiştirilmiş, doğduğundan beri aile ortamında büyümüş bazı cins köpekler, kıskançlık duyguları ile örneğin aileye yeni katılan bebeklere saldırabiliyor, hatta öldürebiliyorlar. Bunun örnekleri çokça var. Köpekleri olumlamak adına gerçeklerle yüz yüze gelmekten korkmayalım.

Ki, her şeyden öte, bizim bahsettiğimiz şehirlerde, kırsalda yaşayan "başıboş sokak köpekleri". Bu hayvanları hayvanseverlerin! talep ettiği biçimde sokaklarda yaşamaya mecbur ettiğimiz sürece, zaten bahsedilen kontrollü ortamdan uzaklaşıyoruz demektir. Çünkü sokaklar, köpekler için hem her türlü tehlikeye hem de her türlü manipülasyona açık ortamlardır. Kontrol edemezsiniz.

Dolayısı ile zaten yazdığınızla, klasik hayvansever! argümanını çürütmüş oluyorsunuz. Madem kötü çevre köpeği saldırgan yapıyor, o halde köpeğe kontrol edilebilir kapalı ve izlenebilir alanlar kazandıralım hep birlikte. Ama işte buna ısrarla karşı çıkıyor hayvanseverler! Nedenlerini okumadığınız son 20 sayfada bulacaksınız. Lütfen okuduktan sonra yanıt verin...
 
Durum
Başlık tartışmaya kapatılmıştır.
Geri