Bana göre başlıktaki sorunun tek cevabı var. O da sözde hayvansever derneklerin ve toplulukların kendilerine olan para akışının kesilmesini istememeleri. Ne hikmetse birçoğunun hayvanları koruma anlayışı veteriner giderlerini karşılamaktan ve oraya buraya göstermelik mama dağıtımı yapmaktan ibaret. Ben hiçbir zaman ''sokaktaki hayvanların daha mutlu ve hijyenik ortamda yaşamalarını sağlamak için barınakları geliştireceğiz'' diyerek kampanya düzenleyen, bağış toplayan bir dernek vs. görmedim. Aksine, var olan belediye barınaklarını bakımsız, soğuk ve kötü göstererek, sokaktaki hayvanlar buralara götürülürse ölüme terkedilecek zırvalarıyla insanların vicdanlarına oynuyorlar ve göz boyuyorlar. Bu yüzden de hangi partiye ait belediye olursa olsun sokak hayvanlarını toplamayı dile getirdiği anda bu dernekler ve kendilerine inandırdıkları insanlar tarafından katillikle suçlanıyor. Tabii ki şu anda devlete ait barınakların batı ülkelerindeki barınaklarla kıyaslanacak düzeyde olmadığı ortada. Ancak istenirse olamayacak diye bir şey yok. Fakat önce en büyük engellerden biri olan sözde hayvanseverlere ait bu derneklere el atılması gerek. Sonrasında ise işin kültür yanıyla ilgilenmek kalıyor. Bizler yüzyıllardan beri sokak hayvanlarıyla yaşamaya alışmış bir milletiz. Ancak yaşadığımız çağda şehirleşmenin gelmiş olduğu nokta sokak hayvanlarıyla birlikte yaşamamızı giderek zorlaştırıyor.
Hay bin yaşa dostum...benim sayfalardır geveleyip durduklarımı pat diye yazmışsın...
Özeti tüm açıklığı ile budur arkadaşlar...
iyiniyetli, vicdanlı, gerçekten samimi hayvanseverleri tenzih ederek söyleyeyim, bu işte gerçekten "mama" var

Hem köpeklere, hem besleyenlere

Sanıyorum 2000-3000 arası dernek, topluluk, organizasyon var. Bir de bunlar mahalle mahalle, semt semt, "abla,abi" şeklinde bir örgütlenme yapısını oluşturmuşlar. Farklı iletişim kanalları ama özellikle twitter üzerinde çok etkililer. Tam bir tarikat görünümündeler. Twitter izleyenler mutlaka fark etmiştir, her allahın günü mama, ilaç, veteriner parası vs. adı altında para topluyorlar. Ve evet, bu toplama biçimi yasal değil. Hiç bir kayıt, vergi, hesap olmadan toplanan ve nereye gittiği belli olmayan paralar. Bazıları ihtiyaç olmasa dahi, eski fotoğrafları, videoları kullanarak para topluyor. Ama işin ilginç yanı, tüm bu kampanyalar sadece "sokak köpeklerine" yönelik olarak sürdürülüyor. Belki arada bir iki kedi için de yardım talep ediliyor ancak asıl hedef sokak köpekleri. Çünkü en görünür ve en kolay ajitasyon kaynakları "sokak köpekleri"!
Eray Bey'in söylediği gibi, barınak koşullarının iyileştirmesine yönelik en küçük aktivasyonları yok. Tam tersine "barınaklar ölüm kampı" propagandası ile, köpeklerin bu barınaklarda tutulmalarına kesin karşı çıkıyorlar. Belediyeler üzerinde müthiş bir baskıları var. Barınakları basıyorlar, kavga çıkarıyorlar, görevlileri tehdit ediyorlar, fiziksel şiddet uyguluyorlar, onlara alenen hakaret etme cesareti buluyorlar (küçük bir örneğini geçen sayfalarda paylaştım). Çünkü asıl amaçları uygar, modern, sağlıklı, sürdürülebilir, korunaklı, yaşanabilir hayvan barınakları değil, sokaktaki maddi çıkarlarının devamını sağlayabilmek. Bu nedenle bu zavallı hayvanları sokakta asalak gibi yaşamak zorunda bırakarak; hem çevreye zarar vermelerini hem de tehlikelere açık hale gelmelerinin vebalini taşıyorlar.
Ama işte bu düzene yaptığınız en küçük eleştiri; "hayvansevmez", "tecavüzcü", "ahlaksız", "namussuz", "katil" vb. hakaret ve yaftalama olarak size geri dönüyor. Yıllar içinde bu düzeni sağlamak için ciddi uğraş vermişler, şimdi kolay kolay bozulmasını istemiyorlar çünkü...
Ha bu arada ölen çocukları, yaşlıları; yaralanan, sakat kalan insanları; zarar gören araçları; telef olan diğer hayvanları; berbat çevre görünümünü; hayvan pisliği içinde caddeleri; köpek havlaması nedeniyle geceleri uyuyamayan insanları, korkuyla yaşayan bir toplumu ise görev zararı olarak yazıyorlar...siz ne derseniz deyin, klişeleşmiş yanıtları ceplerinde hazır bekletiyorlar...
Ama artık insanlar da bu berbat durumun sürdürülebilir olmadığını, öyle veya böyle anlamaya başladı. Artık toplumun her kesimi sokak köpeklerinin verdiği zararın farkına varmaya başladı/başlayacak. Çünkü bu problem sinir uçlarımıza kadar dokunmaya başladı. Bakın 2 mesaj yukarda daha yeni yaşanan bir vakadan bahsettim. Kendisini ısırana kadar köpeklere muafiyet peşinde koşan komşumuz, şimdi benden beter eleştiriler getirmeye başladı

Türkiye'nin çağdaş yüzü sayılan İzmir'de, sözüm ona yine çağdaş bir uygulamanın reklamını yapan belediye başkanına köpekler saldırdı. Demek ki, sadece yolları boyayarak çağdaş yaşamı memlekete adapte etmek yeterli olmuyormuş. Öncelikle bunun zihinsel dönüşümünün asgari gereklerini yerine getireceksiniz ki, reklam yapayım derken madara olmayasınız.
Sağlıcakla...