Scudo Sports

Sokak köpeklerini neden toplamıyorlar?

Durum
Başlık tartışmaya kapatılmıştır.
@bisikletgundemi


Koskoca mesajımdan yanıt verecek ve beni açığa düşürmeye kalkacak bula bula bunu mu buldun? Yanıt yazarken Prof. Yalçın'ın akademik yayınlarını ve çalışmalarını incelemediğimi mi sanıyorsun? Mesajımın içinde zaten o linki vermişim, görmemişsin bile...

Bak sevgili dostum,

En iyi bildiğiniz şeyi yapıyor, yine meseleyi saptırarak işinize gelenlere yanıt veriyorsunuz. Ben Prof. Ebru Yalçın'ın doktora tezinden veya diğer akademik çalışmalarından bahsetmedim ki.

Verdiğin haber linkine göre, 15 Ocak 2019 Salı günü Habertürk Gazetesi internet sayfasında yayınlanan (ki bu haber başka haber sitelerinde de var) ve denildiğine göre "köpek saldırısına uğrayan 1200 kişiyle yapılan araştırmadan" bahsediyorum. E güzel yayını bulmuşsun ama küçük bir pürüz var. Bu çalışma 7 yıl önce, 2012 yılında yayınlanmış ama sanki yeni bir çalışma gibi sunulmuş. Rakamlarla istediğiniz şeyi söyleme sanatına bilim deniyor :) Özellikle bizim gibi az gelişmiş memleketlerde. Zamanında bizim de kıyısından köşesinden üyesi olduğumuz akademik çevrelerde çokça yapılan, rutin bir işlemdir :)

Yayının tamamını okudum. Peki dostum, bir önceki mesajımda sorduğum bu sahipli köpeklerin ırkı, aidiyet bilgileri, olayların vuku bulma şekli vs. gibi bilgiler var mı makalenin içinde? Isırılanların cinsiyeti, yaşı, nereden ısırıldıkları, olaylar kırsal alanda mı kentsel alanda mı (ki çoğunlukla kırsal alandaki sahipli köpeklerin saldırılarından bahsettiğini görüyoruz) gibi bilgiler var ama ısıranlar hakkında detay yok :)

Bak makalede, Avrupa'daki araştırmaların, ısırma vakalarının çoğunlukla evdeki çocuklara karşı yapıldığını ortaya koyduğunu belirtiyor. Peki bu araştırmada böyle bir karşılaştırma yapılmış mı? İstatistiksel veriler üzerinden (ki yalan söylemenin en bilimsel yoludur :) ) vebal, sahipli hayvanların üzerine yüklenerek sokaklarda yaşayan başıboş köpekler masum gösterilmeye çalışılmış. Ama diğer yandan, Türkiye'nin, şehir köpekleri yüzünden kuduz vakalarının sürdüğü Avrupa'daki tek ülke olduğu da belirtiliyor. Bu ne yaman çelişki?

Yani demem o ki, ister okumuşu, ister okumamışı olsun; hayvan sevicilik eleştiri kabul etmeyen bir akıma dönüşmüş. Ve bu tehlike önünde sonunda hepimizi saracak. Bakalım o zaman Türkiye'deki akademik entelijansiya, meseleyi MÜNFERİT KAZALAR olarak geçiştirebilecek mi?
 
Scudo
@Özcan.
Özcan abi sanırım iki hafta önce Cem abi ile Tirilye turu yapmıştık. Dönüşte Bademli tarafından dönelim, hem gezmek olur hemde trafik az demiştik. Tam 3 sefer ayrı yerlerde sürü halinde köpek saldırısına uğradım. Bayır aşağı büyük aynakolda sprint'e kalktım resmen. O kadar gözü dönmüş halde saldırıp, uzun süre takip ediyorlar ki inanamazsın. Hayvan çok severim, özellikle de köpek. Ama herşey bir yana, ÖNCE İNSAN.
 
@Punctum "Ben burada böyle bir makale göremedim. Acaba hangi hakemli ve saygın bir dergide yayınladı da, bu 1200 kişi üzerinden yaptığı çalışmaya bilimsel bir geçerlilik kazandırdı? Bütün dünya farklı bir şey söylerken, Ebru hanım 1200 kişi üzerinden bu devasa küresel problemin kaynağını keşfetmiş öyle mi? Neymiş problem? Sahipli köpekler :) Bunu hele gitsin de, saygın bir uluslararası konferansta sunsun bakalım, ne tepkiler gelecek :)"

deyip ardından

"Yanıt yazarken Prof. Yalçın'ın akademik yayınlarını ve çalışmalarını incelemediğimi mi sanıyorsun?"

demek tuhaf oluyor. İncelememişsiniz işte. Bir de üstüne dalga geçmişsiniz, "Bunu hele gitsin de, saygın bir uluslararası konferansta sunsun bakalım, ne tepkiler gelecek :)" diye.

Uzatmayacağım. Daha ciddi, saygılı ve titiz olmalısınız. Bu pervasız cüret ve alaycı demagojik üslup size zarar veriyor öncelikle. Sağlıklı bir tartışma için muhatap alınmanız da zorlaşıyor.
 
@bisikletgundemi

Yayınları inceledim ama 7 yıl önceki makaleyi dün ortaya çıkarmış gibi sunacağını aklıma getirmedim :) Mesele makalenin varlığı mı yoksa içeriği mi? Ben diyorum ki, bu yayın ile sokak hayvanlarını aklamaya çalışmak, bilimsel tarafsızlığa gölge düşürmektir. Sadece Bursa ve çevresinde ve kısıtlı sayıda denekle ortaya konan bir çalışma, olsa olsa sizin yerel dinamiklerinizi ifade eder. Çok büyük oranda kırsal alandaki sahipli köpeklerin sayısı üzerinden, ısırma vakalarında şehirlerdeki başıboş köpekleri masum göstermeye çalışmak, akademik bir hiledir. Siz ve sizin gibi hayvan seviciler de hemen bu verilerin üzerine üşüşüp, kendinizce bulanık bir mantığa sarılmakta beis görmüyorsunuz. Gerçekten, bu haber küpürünü paylaşmaktaki amacınız neydi? "Bakın aslında saldırı vakalarında sokak köpekleri nicelik olarak ihmal edilebilir, asıl tehlike sahipli köpekler" demek değil miydi?

Sorduğum sorulara ve içeriğe dair hiç bir yazamadan, beni ciddiyetsizlikle ve pervasızlıkla suçlamak tipik bir hayvan sever demagogu olduğunuzu gösteriyor. Muhatap alıp almamanız pek de mühim değil yani...:)
 
  • Beğen
Tepkiler: Adil ÜNALDI
@Punctum

Hâlâ temelsiz ithamlarda bulunmaya ve çamur atmaya devam ediyorsunuz. Çalışmayı okuma zahmetini göstermeye bile tenezzül etmiyorsunuz. Her söylediğinizi çürütmek için bütün zamanımı size harcamamı mı bekliyorsunuz acaba? Şu yukarıdakine br cevap vereyim ama beni her bir safsatanız için ayrı ayrı cevap vermeye zorlamayın, el insaf.

Aşağıdaki tablonun sağ tarafında, ısırılma vakalarının gerçekleştiği ikamet alanlarının kentsel konumu yer alıyor. Köpek ısırma vakalarının %54'ü kırsal (nonurban), %45'i ise kentsel (urban) alanlarda gerçekleşmiş. Yani sizin temelsizce iddia ettiğiniz gibi "çok büyük oranda kırsal alandaki" köpekler değil bunlar. Her iki vakadan biri şehrin içinde, her dört vakadan üçünde ise köpek sahipli.

188045 dosyayı görüntüle

@Punctum

Bursa kent olarak "yerel dinamik" denebilecek bir karakter arz etmiyor. Türkiye'nin dördüncü büyük şehri. Bir metropol. Sanayileşme, kentsel dönüşüm, çarpık yapılaşma, turizm, göç, gelir adaletsizliği gibi, Türkiye'de kentleşmenin seyrini belirleyen temel faktörlerin tümünü kendinde barındırıyor.

Size tavsiyem, kentleşme dinamikleri ile sokak hayvanlarının ahvali arasındaki ilişkiyi de araştırmanız. Sokaklarımızda bizimle yaşayan hayvanların kimler tarafından ve hangi müdahaleler dolayısıyla şehrin çeperlerine sürüldüklerini ve orada aç biilaç sersefil hayat mücadelesi verdiklerini okuyun. Bu konuda da yazıp çizenler var.

Şehir üzerinde düşünmeden, bu kavram üzerinde sağlam bir görüş tutarlılığına varmadan sokak köpekleri ve hayvan hakları alanında söyleyeceğiniz her söz güvenilirlikten uzak kalacaktır. Benim nazarımda hafriyat kamyonları sokak köpeklerinden çok daha saldırgan davranışlar göstermekteler.

Sokak köpeklerini türcülükle malul hayvan-insan dikotomisine ve manşetlerle ajite olmuş duygulara saplanıp kalarak konuşmanın varacağı tek yer, toplu itlaf ya da devlet eliyle sistematik uyutmadır. Hayvan hakaları savunucularının söylemi kendinden menkul, içe dönük, dogmatik bir söylem değildir, bilimsel kaynaklardan ve değerler felsefesinden beslenir. "Siz hayvan seviciler" diye başlayan bütün cümleler muhatabını kaybeder.
 
reiste eyt’liler için türedi demişti bu arkadaşta hayvanseverler için üzerine üşüştü demiş. Biz sinek değiliz ya da bir leş yiyici sırtlan sürüsü.. ben kendi adıma demokratta değilim , vurgal bir adamım sen hayvanseverler için iğneli laflar söylersen ben de kendimi tutamayıp ağız dolusu sövebilirim. Burada bu kadar demogoji yapacağına Ankara’nın elit semtindeki elit komşularınla örgütlen ve ilgili belediyenin kapısına dayan ! Sokak hayvanlarının çoğalması %100 hayvanseverlerin suçu değildir ha hiç mi payı yoktur elbette katkısı vardır yukarıdaki postlarda belirtildiği gibi yazlıkçıların bir hevesle alıp sezon sonu sokağa bıraktığı ya da bir gencin sevgilisine alıp bakamayıp sokağa bıraktığı canlılar gibi.. vs... konuda suçlu aranıyorsa işlerini yapamayan basiretsiz yerel yönetimlerler , kanun koyuculardır. Her canlının yaşam hakkı kutsaldır. Ben kendi adıma yaşam hakkını savunuyorum . Tabiki insanların da muzdarip olduğu konular var ama sorunun kaynağı hayvanseverler değil . Medeni ülkeler bu işi nasıl çözmüş en insani çözümü araştırır bulur ve uygularsın yeter ki sorunu çözmek iste .
 
@bisikletgundemi

Bursa dahil birçok kent ve çeperinde tarımsal araştırmalar yaptım/yaptık. Kent ve kentlilik olgusunun içinin nasıl boşaltıldığına, çarpık gelişme döngüsüne, kent görünümlü varoşlara mahkum edilişimize, vs. tanıklık edecek kadar da uzun ömür yaşadım. Bu yüzden sokak köpekleri özelinde ısrar edilen hatalı politikaları da eleştiriyorum. Bu mesele, onarılması gittikçe çetrefilleşen bir devinime doğru yol alıyor. Hiç bir modern kent, böylesine çözümsüz bir inadı kaldırabilecek güce sahip değil. Siz ve sizin gibi "hayvan sevicilerin" (evet bu tanımlamada ısrarcıyım), zihinsel detoks ayinlerine dönüşen sokak hayvanı tapınmaları, zıt iki kavramdan işine gelmeyeni yadsımaya varıyor, hepimizi kategorileştiriyor. Bence asıl büyük tehlike burada...

Hadi biraz daha somut konuşalım madem...

Şu anda ikamet ettiğimiz mahalleye 2010 yılında taşındık. Taşındığımızda etrafta gezen 20-30 köpek var iken, şu anda bu sayı 300-400'lere, belki fazlasına ulaştı. Karşımızda devasa ve bakir ODTÜ arazisi var. Taşındığımızda oğluma aldığım yeni bisikletiyle birlikte bu alanda sürüşler yapabiliyorduk. Şimdi bu araziye değil bisiklet ile, zırhlı araç ile girmeye korkarsınız. Hani sizlerin pek sevdiği, "köpeklerin insanlar tarafından tecavüze uğrama olasılığının, insanların köpekler tarafından saldırıya uğrama olasılığından yüksek olduğu" argümanı var ya...sizi bir gün bizim mahallede ağırlayalım...gece veya akşam karanlığında değil, günün istediğiniz saatinde sizi buraya bırakalım. Hem önermenizi de uygulamalı test edip, hepimizi utandırmış olursunuz...:) Yani demem o ki, 7 yıllık bir çalışmanın sınırlı doneleri ile bu problemi günümüz şartlarında tartışmaya devam etmeyiniz. Aradan geçen zamanda, sorun kar topu misali düşey hareketine devam ediyor...

MAKALENİN TAMAMINI SATIR SATIR OKUDUM. Daha önce de sordum ama yine yanıt vermeden etrafında dolaşmayı seçiyorsunuz. Bahsedilen yayının "Data Collection" (Veri Toplama) bölümünde de açıkça belirtildiği gibi, araştırmaya konu hayvan popülasyonuna ait cins, yaş, cinsiyet, vb. değişkenler bilinmediği için araştırmaya dahil edilmemiş. Ben de diyorum ki, elinizde bu veriler olmadan saldırı vakalarındaki sahipli/sahipsiz ayrımının hiç bir geçerliliği yoktur. Evet, sonuçta bir araştırmadır, belli verileri de bizlere sunmuştur ama buna ilahi ve eleştirilemez, mutlak doğru ve tüm ülkeyi temsil eder bir metin olarak iman etmemiz de beklenemez. Prof. Yalçın öyle buyurdu diye, şehirlerde sokak ortasında parçalanan insan olgusu buharlaşıp yok olmuyor maalesef. Bu tür çıkarımlar ancak sizin gibi hayvan sevicilerin problemli argümanlarına kalkan olarak kullanılır. Sizin de en başından, haberi paylaştığınızdan beri yaptığınız bu zaten. Türkiye'de hala, sokak hayvanlarının neden olduğu kuduz vakalarına neden engel olunamadığını da açıklamak istersiniz belki...Ebru hanım sadece sözünü edip geçiştirmiş de...

Yazarken aklıma düştü...geçtiğimiz günlerde bisiklet grubumuz ile Temelli dönüşünde, depo/atölye benzeri bir yerin tel örgü kapısı açıkken, içeriden devasa ve simsiyah bir Rottweiler çıkarak peşimize düştü. Trafik ve muhtemelen arkadan bağırarak koşan sahibi yüzünden bize ulaşamadı ama ulaşsaydı ona sunacağım mamayla pek ilgilenmeyeceği de belliydi :) Şimdi bu köpek beni ısırsaydı, sahipli köpek sınıfına girerek istatistiksel bir veri olarak tabloda yer alacaktı ama benim mahallemdeki 400 köpek tarafından ısırılma olasılığım, şehir dışında tesadüfen açık kapıdan çıkan sahipli Rottweiler tarafından ısırılma olasılığından yüksek. Kısaca her şey tablodaki rakamlardan ibaret değil...

Siz hayvan seviciler eleştiriden muaf olmadığınızı kabullendiğiniz gün, bütün cümleler muhatabına ulaşacaktır emin olun...

@ippon

Sen beni tam okumamışsın reis :) Düzeyi sokak ağzına indirirsen karşılığını da veririm ama mesele bundan bağımsız...

Bak koyu işaretlediğim sözlerini kaç kere yazdım ama karşılığı "Eee medeni dediğiniz ülkeler sokak hayvanlarını uyutuyor. Bunu mu talep ediyorsun vicdansız" minvalinde geliyor...ayrıca sokaklardaki başıboş hayvan popülasyonu, sadece anlık heveslerle edinilen hayvanlardan teşekkül etmiyor. Bu da siz hayvan sevicilerin pek sevdiği argümanlardan. Sokak hayvanları kontrolsüzce ürüyor, ürüyor...arada cins hayvan ara ki bulasın...ama size katıldığım ve hiç bir başvurumdan doyurucu yanıt alamadığım bir yönetim basiretsizliği aşikar. Memlekette her şeyde olduğu gibi, hayvan hakları konusunda da kantarın topuzunu kaçırmışız. Kim, nerede, nasıl, ne zaman sorumluluk üstlenecek belli değil...

Konuyu elitizm'e bağlar demagojinin dibine vurursan, muhatabınla tartışacak yüzün kalmaz söyleyeyim...tanımadığınız insanları itham etmeyi de nedense pek seviyorsunuz yahu...
 
  • Beğen
Tepkiler: Kemal Koyunlu
@Punctum

Bu istatistik çalışması hastane kayıtları üzerinden yürütülmüş. Hayvanın sahipli olup olmadığı veri olarak biliniyorsa bu ayrım bir şekilde geçerlidir. Hayvanların diğer özelliklerinin, sahipli-sahipsiz ayrımını yapmaya engel teşkil edeceğini düşünmek için ne gibi bir kriterimiz var? Hangi yaşta ya da cinste köpeğin daha saldırgan olup olmadığını merak ediyorsak anlamlıdır elbette ama "bize şehirlerin ortasında saldıran" köpekler sahipsiz başıboş köpekler mi, yoksa sahibi olan, bir kısmı da eğitilmiş ve mekân koruma görevi verilmiş köpekler mi, bunun cevabının yaşla ve cinsiyetle ilgisi yok.

Ben tartışmaya hayvansever olarak değil, hayvan hakları konusundaki az buçuk bilgimle o hakların savunucusu olarak katılıyorum. Daha önce de yazmıştım, hayvanseverlik ile hayvan hakları savunuculuğu özdeş değiller, birbirini desteklerler ama özdeş değiller. Siz de muhatabınızı hayvanseverlerden değil, hayvan hakları savunucuları arasından seçin ki, duygularınızla değil düşünceleriniz ve bilimsel verilerinizle bu konuyu enine boyuna konuşma imkânı bulasınız. Yoksa ısırılmış çocuk haberlerine bakıp bakıp sokak köpeklerinden kurtulmanın tek yolunun itlaf ve uyutma olduğunu düşünmeye başlarsınız. İki üç de video, kanlı yaralı vücut resimleri eklerseniz külliyen haklı olursunuz.

Tartıştığımız makalenin yayımlandığı dergide konuyla ilgili epeyce makale var, köpeklerin cinsi de dahil başka kriterlerin kullanıldığı. Aradığınız bazı cevapları muhtemelen oralarda bulacaksınız. Ama bu makalenin söylediğini yanlışlamak için itirazlarınız maalesef geçersiz. Bakın mesela trafik cinayetlerine dair raporlarda da ölüm verileri iki kaynaktan gelir: Olay yerinden ve olay sonrası hastane kayıtlarından. Olay yerinde ölen insan sayısı kadar olay sonrası hastanelerde ölüm gerçekleşmektedir trafikte çarpışma vakalarında. Çarpışmanın nerede gerçekleştiğini de öğreniriz bu raporlardan, yerleşim yerinde mi yoksa yerleşim dışı alanlarda mı, söylenir orada. Bu verilere bakıp yorum yaparız trafiğe dair. Yine trafikte çocuk ölümlerine dair eldeki son raporun tarihi 2013'tür, orada 700'den fazla çocuğun trafikte öldürüldüğünü görürüz, yani toplam ölümlerin yüzde onu çocuktur. Sonraki yıllara ait verilere, bildiğim kadarıyla, ulaşılamıyor. Bundan fazlasını öğrenmek için ilgili makamlara resmi başvuruda bulunup bu verilere neden ihtiyacınız olduğunu, nerede ve ne amaçla kullanacağınız anlatmak ve verileri yorumlarken kurumun itibarına halel getirmeyeceğinize dair söz veren bir form imzalamak zorundasınız.

Memlekette ahval ve şerait bu iken, iğneyle kuyu kazarcasına yapılan çalışmaları hiç de makul görünmeyen itirazlarla ve pervasızca ithamlarla kötülemeye ve yanlışlamaya çabalamak çözümü aramanın göstergesi değil. Çözümü ne hayvanseverler ne de hayvanlardan nefret edenler sağlayacak. Hiçbir hayvan hakları savunucusu size, hayvanların insanlara saldırmadığını, saldırı vakalarının yaşanmadığını, sokak köpeklerinin popülasyonunda bir artış olmadığını falan söylemez. Saldırıyı tanımlar, kaynağını ve sebeplerini araştırır, sorunu verilerle inceleyip metodolojik bir yaklaşım ve yorumlama çerçevesi belirler, sorunların giderilmesi yönünde ortak çalışmalar yapacakları muhatapları arar, yetkili ve etkili kişi ve kurumlara önerilerde bulunur, gerekirse politik baskı yapar, hak savunuculuğu söylemini güçlendirmek ve yaymak için de aktivist çalışmalar yürütür. Hayvan "sevgisi" ile "doğrudan" ilgili değildir bunlar. Hayvan sevdiğini söyleyip hayvan sahiplenmeye heves eden ama sorumsuzluğu dolayısıyla üç gün sonra sokağa bırakmakta bir beis görmeyen insanlarla ağız dalaşına girerek bulamazsınız çözümü. Siz hayvan seviciler diyerek veryansın etmenin sorunun çözümüne hiçbir katkısı yok. Hayvan hakları savunucularıyla yapın "kavga"nızı, onu da bilimsel zeminde ve mantık kurallarını ihlal etmeden.

Ve lütfen beni daha fazla yormayın. İddialarınızın bazılarının doğru olmadığını uzun uzun gösterdim, haklısınız hata yapmışım haddimi aşmışım ayıp etmişim diyerek tevazu gösterecek yerde başka bahaneler üretmeyi sürdürüyorsunuz ama en azından üslubunuzun yumuşadığını görüyorum. "tepinmişsiniz" noktasından buraya kadar geldiniz, olumlu bir işaret bu. Hem artık kimse okumuyor bu yazdıklarımızı, biz bize konuşuyoruz, bir mola alalım :)
 
@bisikletgundemi

Sadece bir gazete küpürünü forumun ortasına bırakıp fitili ateşledikten sonra, şöyle yazmışım kişisel çekince olarak;

"Sahipli köpek olarak kastedilen ve insanları ısırdığı iddia edilen köpek cinsleri hangileridir? Türkiye'de 5199 sayılı Hayvanları Koruma Kanunu'nun 14. maddesi gereği, "Pitbull Terrier, Japanese Tosa gibi tehlike arz eden hayvanları üretmek; sahiplendirilmesini, ülkemize girişini, satışını ve reklamını yapmak; takas etmek, sergilemek ve hediye etmek" yasaktır. Buna rağmen bu ve buna benzer saldırgan köpek cinslerini besleyen ve bu nedenle masum insanların zarar görmesine neden olan insanlar mevcut? Araştırmadaki sahipli köpeklerden kasıt bu cinsler midir? Normal koşullarda evde beslenen cins köpekler saldırgan değildir ve günde sadece birkaç kez, o da sahiplerinin kontrolünde ve tasma ile dolaştırılırlar. Bu köpekler mi insanları ısırmışlar? Bu nasıl olmuş? Sahiplerinin elinden mi kaçmışlar, yoksa köpekleri insanlara sahipleri mi saldırtmış? Ayrıca yine biliyoruz ki, sakin huylu ve saldırgan olmayan cins köpekler dahi, genelde sahiplerini kıskandıklarından, evdeki diğer bireylere ve özellikle çocuklara zarar verebilmektedirler. Yoksa sahipli köpek ısırığından kast edilen bu tür vakalar mıdır?"

Sahipli/sahipsiz ayrımında problemli olan bu yazdıklarım. Sahipli köpeklerin -eğer asgari özen ve dikkat gösteriliyorsa- şehir ortasında insanlara saldırma olasılığı, başıboş sokak köpeklerine göre çok daha düşük. Çünkü eğer sahipleri vurdumduymaz ve sorumsuz değilse, bu hayvanlar tasma ile veya korudukları alandan çıkamaz şekilde bulundurulurlar. Ki eğer yine bulundurulması kanunen yasak olan ve doğası gereği saldırgan olan köpek cinsleri değil ise. Bu durumda sorumlu ve problemli olan zaten köpek değil, sahibidir. Burada hem fikir miyiz? Ha Ebru hanım, "biz Türkiye koşulları için araştırma üretiyoruz, çünkü bizdeki hayvan sahipleri sorumsuz, kendi koşullarınıza uyarlamayın" gibi bir sonucu paylaşsaydı bunu anlayışla karşılamak mümkün idi. Ama saldırı vakalarının vuku bulma sürecindeki detayları paylaşmadan, sadece sahipli/sahipsiz ayrımı yaparak sonuca ulaşmak, yine tekrar ediyorum, bilimsel hile yapmaktır.

Ben bu detayı atlayarak, sadece bir gazete haberi ( ki orada da yanlış var, makaleye göre 1200 değil, 1715 mağdur var) üzerinden sokak köpeklerinin neden olduğu saldırıların mazur gösterilmesine ve ciddi yaşamsal tehlikeye yol açan olayların "kaza" olarak nitelendirilmesine karşı çıktım. Sizin bunu normal karşılıyor olmanız, benim "haklısınız hata yapmışım haddimi aşmışım ayıp etmişim diyerek tevazu göstermeme" neden yol açacak anlamadım. Hayvan hakları savunucularının, hayvan severlerden (sevicilerden) daha kibirli olduğunu mu anlamalıyım? :)
 
Çok uzuyor ama son kez olsun niyetiyle yazayım:

1) Vaka verilerinde köpeğin sahipli olup olmadığı kayıtlı, sahiplenmenin hukuki statüsü değil. Bu veri de muhtemelen, hastaneye başvuranlardan ya da olay yeri incelemesinden ediniliyor. Köpeğin sahibinden belge ibrazı falan talep edildiğini sanmıyorum. Sahiplenme sürecinin yasal olup olmadığının, sahipliğin içeriğinin köpeğin sahipli ya da sahipsiz olarak sınıflanmasına ne etkisi var, hâlâ anlamış değilim. Art niyetli kişilerin yasal olmayan yollardan sahiplenip bir şekilde kontrolünde bulundurduğu köpekleri sahipsiz mi kabul etmeliyiz, sırf yasal değil diye? Yaygın şikâyet ve haber konusu mesele başıboş sokak köpekleri iken, şimdi sahipliliğin hukukiliğine odaklanınca ne değişmiş olacak tartışmamızda?

2) Kızmayın ama yine dikkatsizce okumuşsunuz. Makale sadece köpekleri değil, hayvanlar tarafından ısırılma vakalarını inceliyor ve 1715 vakadan 1167'sinde "fail" köpek.

3) Kanlı yaralı vücut resimleri değil bir bilim insanının araştırma sonuçlarını paylaşmışım haber olarak, bunun neresi fitil ateşlemek? Bir akademisyenle yapılan bir röportajın neresinde fitil saklı olabilir?

4) "Sahipli köpeklerin -eğer asgari özen ve dikkat gösteriliyorsa- şehir ortasında insanlara saldırma olasılığı, başıboş sokak köpeklerine göre çok daha düşük." olmadığını söyleyen bir görüş var. Sokak köpeklerinin daha çok ve kolay sosyalleştiği öncülünden hareketle. Belli bir bölgedeki sokak köpekleri arasında da bir hiyerarşi mevcut ve "aile" özelliği gösteriyorlarmış. Daha önce birkaç link paylaşmıştım okuma önerisi olarak, onlardan birinde anlatılıyor.

Bırakalım artık lütfen.
 
@bisikletgundemi

Yazdıklarımı anlamamak veya sadece köşesinden alıntılayarak yanıt vermeye çalışmak sizi yormuyor anlaşılan...

Sevgili dostum,

1) Sorunlu söylem, köpeğin sahipliğinin hukuki statüsü değil. Daha doğrusu tek başına o değil. Ama madem sahipliğin içeriğinin sınıflandırmaya etkisini anlamaya çalışıyorsun, merakını gidereyim. Yasal olmayan yollardan edinilen ve edinildikten sonra saldırı vakalarına karışan köpekler denek olarak araştırmaya dahil edildiğinde, anormal bir durum normalize edilmiş ve genele uyarlanmış oluyor. Kötü örnek, örnek gösterilmez. Sorunu esastan değil, şeklen irdelemeye neden olur ki, güvenilirliği zedeler.

Ayrıca bak yine aynı şeyi yapıyor, sahipli köpek atfına yaptığım eleştiriye tek pencereden yanıt veriyor, sadece hukuki statüyü hedefe koyuyorsun. Diyorum ki, sahipli köpeklerden kasıt, bu tür sorunlu hayvanlar veya sorunlu sahiplerin neden olduğu vakalar mıdır, yoksa mesela buna evde kıskançlık nedeniyle evin çocuğuna yapılan saldırılar da dahil midir? Yine diyorum ki, evde beslenen sakin huylu köpeklerin insanlara saldırma olasılığı, sokakta başıboş gezen köpekten çok daha azdır. Mesele sahipli köpeklerin hukuki statüsü değil, sahipli köpeklerin neden olduğu ısırma vakalarının detaylarına ulaşamıyor olmamız. Bilinmeyen veriler üzerinden sadece sahipli/sahipsiz ayrımı yapamazsınız diyorum. Yaparsanız da, bu araştırma sokak köpeklerini aklayan ve gerçekleri alt üst eden melankolik bir metne dönüşür diyorum. Nesini anlamıyorsun bunun?

2. Burada mağdur sayısından bahsediyorum. Sadece köpek cinsinden vaka sayısı derseniz sayı 1167 evet. Peki benim bu dikkatsizliğimin 1167 mağdura faydası dokunacak mı?

3. Akademisyen 7 yıl önce yapılan bölgesel bir çalışmanın sonuçlarını, günümüz şartlarında genele uyarlayarak değerlendiriyor. Ayrıca sokak hayvanı saldırılarını "kaza" olarak basite indirgiyor ve önemsizleştiriyor. Tam da hayvan sevicilerin hoşlanacağı dili kullanıyor. Ve siz de bu araştırma sonuçlarını paylaşarak, sokak köpeklerini masum gösterme çabasına girişiyorsunuz. Fitilin ucunda barutu da siz eklemişsiniz...:)

4. Valla hocam o görüşleri bilemiyorum ama ben sokağımda yaşayan köpekleri çok iyi tanıyorum. Hatta sizi uygun zamanınızda bu görüşleri yerinde test etmeniz için davet de ediyorum. Belki sizi de aileye kabul ederler :)

Son kez yazıyorum diyerek yine yanıt verme zahmetinde bulunmazsınız umarım. Artık "beğen" butonuna basan bile kalmadı. İnsanların gözü korktu yazışmalardan.

Beni muhatap kabul etmemeniz dileğiyle...
 
"Sokak köpeklerini masum gösterme çabası" söylemi insan vahşetini aklamanın ve insan türünü masum göstermeye çalışmanın bir gayretidir.

Sokak köpeklerini masum göstermeymiş lafa bak yahu. Yani şu hayvanlar bu kadar nerenize batıyor arkadaş neden bu kadar düşmansınız? Neymiş sokakta köpek ısırıyormuş köpekler masum değilmiş, hee oldu insanlar zaten dünyanın ne kadar anasını ağlatsada yeraltındaki solucandan uçan kuş'a kadar katletse de hep masumdur hep mağdurdur dimi? Siz ne menem ne makbul bir canlısınız öyle yahu dünyayı evreni kendi sahibiniz sanıp kimin yaşayıp yaşayamayacağına karar veriyorsunuz kimsiniz yahu nesiniz? Şu evrende virgül bile değilsiniz nedir bu kibriniz, kendinizi yüce, kutsal, görme ukalalığınız. "Köpekleri masum göstermeymiş." Bu söylem tüm sokak köpeklerini kriminalize edip, onlara karşı şiddeti meşrulaştıran hastalıklı bir zihniyetin ürünüdür, bırakın sokak köpeklerini, hayvanları önce gidin kendinizi tedavi ettirin!
 
  • Beğen
Tepkiler: BveP
Bu konuda kimseyle polemiğe girmek istemiyorum.
Hayvanları, özellikle de köpekleri çok seven birinsan olarak, sokaklarda köpekler başı boş dolaşmamalı. Bu canlılar hele ki açsa ve sürü halini almışsa ölümcül tehlike demek. Tüm köpekler, hali vakti yerinde insanların yaşadığı semtlerdeki sokağa atılmış golden'lar kadar uysal olmuyor maalesef.
Sokaklarda başı boş dolaşan köpekler toplanmalı, geniş alanlara kurulmuş barınaklarda iyi şartlarda bakılmalıdır. Köpeklerin sokaklarda yaşamasını savunan arkadaşlar bir zahmet evinize alıp, besleyiniz. Bazıları 60-70 kiloluk olan, saldırsa insanı parçalayacak canlıların sokaklarda dolaşmasını nasıl savunabiliyorsunuz bunu hiç anlamıyorum.
Sokaklardaki tüm köpeklerin kontrolü, beslenmesi ve aşılanması neredeyse imkansız. Özellikle toplu şekilde yaşayan köpekler sürü halinde yaşayan avcılar olduklarını hatırlıyorlar ve avlanmaya başlıyorlar. Çiftliklerde gece salık bırakılan köpekler denk getirdiği küçük hayvanları affetmez.
Keşke hayat hayallerimizdeki gibi sevgi dolu ve şefkatli olsa ama realitede öyle değil maalesef.
 
@Haggard1963

Hem polemiğe girmek istemiyorsunuz, hemde köpeklerin sokaklarda yaşamasını savunan insanlara alın o zaman evinizde bakın ayarını vermeye kalkıyorsunuz, ne kadar güzel :) İyi ki köpekeleri seviyorsunuz, ya sevmeseydiniz hayvanların barınaklarda özgürlüğünü kısıtlamak yerine kim bilir neler yapardınız? Benim çocukluğum köpeklerin bolca olduğu mahallelerde geçti bu güne kadar en ufak bir saldırıya, ısırılmaya maruz kalmadım. Oturduğum mahallelerde de duymadım. Lakin şuan sokağın herhangi bir yerinde bir insan başka bir insana niye yan baktın diyerek veya omuz atarak saldırmışsa, yada hööyyt diyince kaçacak delik arayan insanlar 5-6 kişi haline geldiğinde kendini kentin sahibi sanıp etrafa sert sert bakışlar atıp yüksek sesle küfürlü konuşup insanlara saldıracak yer arayıp saldırıyorsa elbette insana saldıran köpeklerde olmuştur. Köpeklerin toplu halde olduğunda tehdit oluşturduğunu söyleyen kişiler bir zahmet sosyolog Gustave Le Bon'un Kitleler Psikolojisi kitabını alıp satır satır okusun. İnsanlar 5-6 kişi bir araya geldiğinde o köpeklerden kat be kat daha tehlikeli hale geliyor! O zaman sokakda 5-6 kişi gezen insan görüldüğünde o insanlarda suçlu ilan edilip toplumdan soyutlansın olur mu? Hepimiz doğada yaşayan canlılarız şiddeti salt hayvanlara yükleyip kendini bu şiddetten izole edip hayvanları kriminalize edip bir yerlere kapatmaya kalkıyorsan kendinle çelişkiye düşüyorsun demektir. Zaten insanın kendisi çelişkiler içindedir, insanın doğası, yaşam biçimi, adına kültür dediği gelenekleri vs vs neredeyse çelişkiler üzerine kuruludur. Lakin insan kendinde hiçbir zaman kusur bulmaz, birisine kızdığında bile kendi insan türüne leke sürdürmez hemen kızdığı kişiye hayvanların adını "domuz, it-köpek, hayvan" diye hakaret ve küfüre araç yapar. Birde köpekler küçük hayvanlara saldırırmış lütfen bir zahmet vejeteryan olmayan hiç kimse hayvanları düşünüyormuş gibi bu konulara girmeye kalkmasın. Önce avcılık denen katillik bir suç olarak mahkum edilsin! İnsanlar hayvanlar üzerinde her türlü tahakkümü kendinde hak görür gider yakalar kafese tıkar satar para kazanır, gider keser etini satar para kazanır, gider hamal olarak kullanır eşeklere, atlara yük taşıtır, köpekleri güvenlik amaçlı alır kullanır, kullanamadığını veya işine yaramadığını ise kendine tehdit olarak görüp toplumdan soyutlanmasını ister sonra da ama ben hayvanları seviyorum deme iki yüzlülüğünü gösterir. oy ki oy, şu hayvanlar şu insan türüne bir soykırım yapıp yer yüzünden silse vallahi yine de alacağı bitmez biz insanlardan kimse hayvan sevgisizliğini, düşmanlığını köpek ısırması üzerinden kamufle etmeye kalkmasın. Bırakın hayvanları rahat insan şiddetine çarebulun dünyanın en büyük sorunu yer yüzünü yaşanmaz hale getiren tek şey insan şiddetidir insan şiddetinin zulmünün yanında köpek ısırmalarının esamesi okunmaz, geçin bu işleri.
 
  • Beğen
Tepkiler: BveP
Ramazanda 10 saat aç susuz kaldı diye yanına yaklaşılmayan adamlar şu başlıkta aç kalan köpekler agresif oluyor diyor. O köpekler aç kalıyorsa, insana karşı böylesine şiddete meyilli bir hale geldiyse bunda senin de suçun var benim de. Çocuk yavru köpeğe gözümün önünde kaç tane taş attı, annesi de yanındaydı. O köpek insana karşı agresif olmayacak da ne olacak? Köepkleri değil de o anneyi alıp barınağa kapatmak gerek aslında. Köpekleri toplayalım sokaktan. İyi toplayalım. Ne yapalım sonra onları peki? Belediye barınak yapsın, iyi şartlar altında baksın. E bir kez olsun belediyene başvurdun mu barınak yapın köpekler için diye? Mahallende insanları örgütledin mi bu hayvanlar sokaklarda böyle sefil yaşamasın bir şeyler yapalım, belediyeye baskı kuralım diye? Ne güzel dünya ya, önce hayvanları evcilleştir, bütün avlanma becerilerini körelt, kendine muhtaç et, ardından da bunları toplayın götürün kardeşim biz bunlara bakmak zorunda mıyız. İnsan ırkının bu kibri, her şey üzerinde hak iddia edebiliyor oluşu cidden mide bulandırıcı.
 
Klavye başından duyar kasmaktan başka bi'şey değil bu. "Bakın ne kadar çevreye ve hayvana duyarlıyız. Aman ne kadar da entelektüel insanlarız." Kaç taneniz yaralı veya aç bir köpek gördüğünde antrenmanı ve grubun diğer kalanını geride bırakıp o hayvanla ilgilendi, araç bulup alıp veterinere götürdü? Mola verildiğinde sokak köpeği sevmekle olmuyor bu işler! Madem bu kadar meraklısınız alın evinizde bakın veya çözüm üretim. Burada duyar kasmakla çok sevdiğiniz köpecikleriniz kurtulmuyor. Ben kalfımın yarısını ile hayvanı beslemek zorunda değilim.
 
  • Beğen
Tepkiler: Özcan ve CeRKeZ
Bir şey olmaz adrenalin iyidir,belkide onlarda bizi istemiyorlar bölgelerinde
 
Ankaralı arkadaşların ve hayvanseverlerin dikkatine,

Bugün Eymir gölüne yaptığımız grup sürüşü sırasında İmrahor vadisi boyunca (İmrahor caddesi ve 9.cd) 10 civarı köpekten oluşan 5-6 köpek sürüsü gördüm, ve vadi boyunca 100 köpek görmüşümdür vadinin yamaçlarında. Gruptan 1 kişiyi ısırdılar ve bizi kovaladılar. Birçok köpek de yanlarından geçerken bize havladı. Gruptaki bir kişide elektroşok cihazı vardı fakat birçoğu korkmadı sesinden.

Belediyeye (alo153) bildirdim durumu.

Bu kadar çok köpek ne arıyor nasıl besleniyor burada diye düşünüp araştırdım. Birkaç yıl önce kurulan Patiköy diye bir hayvan besleme merkezi varmış, 400-500 civarı köpeğe bakılıyormuş.


Gidecek olan arkadaşların bilgisine. Eymir e gideceksiniz bu yoldan en azından yalnız gitmenizi önermem.
 
@yenhesa

Ben de önlem için şok cihazı alacaktım sanırım oda bir işe yaramayacak.
 
  • Beğen
Tepkiler: yenhesa
Durum
Başlık tartışmaya kapatılmıştır.
Geri