@ahlaksız
Yapmayın, birde tarafsızım demişsiniz, tarafsızım diyorsunuz ama şehirlerin insanlara ait olduğunu söylüyorsunuz ve köpeklerin şehirlerden soyutlanmasını hapsedilmesini insanlara bırakılmasını savunuyorsunuz. Peki aynı şeyi köyde, ormanlık alanda yaşayan insanlar içinde diyebiliyor musunuz? Orası hayvanların evi kardeşim ne işin var köyde ormanda köyleri boşaltıp şehire geleceksin oralarda diğer hayvanlar yaşayacak bunu diyebiliyor musunuz? Objektif olarak

Bakın zannımca sizin anlamadığınız yer burası işte, kimin nerede yaşayacağını biz tayin etme hakkını kendimizde görüyoruz neden? Bu sorunun cevabını verebiliyor musunuz? Türcülük derken bundan bahsediyorum, bunun adı türcülük olduğu gibi aynı zamanda devlet erkini kullanarak bu hayvanları şehirlerden soyutlamanın adı da tamamıyla Faşizm'dir! Doğayı diğer canlılardan soyutlayıp kendi türüne ait yer haline getirmeye çalışıyorsunuz.
Diyelim ki Böyle yaparak hayvan türlerini insana zarar veriyor gerekçesi ile şehirlerden soyutladık, peki insanları ne yapacaz? İnsan insana zarar vermiyor mu? her gün bir insan birini öldürmüyor mu? Çocuklar tecavüze uğrayıp öldürülmüyor mu? Hayvanları saldırgan oldukları gerekçesi ile şehirlerden soyutladık, peki şiddete en yatkın olan insanı, insanları ne yapacaz.? Onlarıda şu buraya zarar verebilir ön görüleriyle fal bakmalarla şehirlerden soyutlayacak mısınız objektif olarak? İnsan'da da şiddet potansiyeli fazlasıyla var değil mi onları ne yapacaksanız? Hayvan şiddete meyilli olduğu için onu şehirden soyutluyorsan insan da şiddete meyilli onu da objektif olarak soyutlaman lazım o halde hadi buyrun çıkın objektif olarak bu bilmecenin içinden

En başından beri sizin anlamadığınız dünyanın en vahşi ve en barbar canlısının insan olduğudur. Hep bunu savunuyorum önce insanın kendisiyle yüzleşmesi lazım. Bir köpeğin başını okşadığın zaman gelir yanına oturur senle yanından ayrılmaz sana zarar vermez. Ama insanı 40 yıl sırtında taşı 41. yıl yere bırak senden kötüsü yoktur

Gerçi siz bunları, yani insanın ne menem bir tür olduğunu biliyormuşsunuz, ama bildiğiniz halde sizin objektifliğiniz hep insanın rahatına yararına zevkine göre çözümler üretmek ne işse?
Bir felsefe profesörü geldi Bay Keuner'e ve kendi bilgeliğinden söz etti uzun uzun. Bay Keuner onu dinledikten bir süre sonra dedi ki:
"Sen rahat oturamıyor, rahat konuşamıyor, rahat düşünemiyorsun."
Felsefe profesörü öfkelendi ve "Benimle ilgili bir şeyler bilmek istemiyorum, bilmek istediğim anlattıklarımın içeriğiyle ilgiliydi" dedi.
"Anlattıkların içeriksiz şeyler" dedi Bay Keuner, gidişini görüyorum, gidişin dağınık, varacağın erek yok, karanlık konuşuyorsun, konuşman bir aydınlık getirmiyor. Davranışlarını gördüğümde ereğin beni ilgilendirmiyor.
Bertolt Brecht - Bay Keuner'in Öyküleri Sf:11