mehmetsunu
Kaldato ile sohbeti kestim.
- Kayıt
- 28 Eylül 2011
- Mesaj
- 5.685
- Tepki
- 13.225
- Şehir
- kayseri
- Başlangıç
- 2010—11
- Bisiklet
- Cube
- Bisiklet türü
- Yol bisikleti
pazar günü günübirlik kayseri-ürgüp-avanos turum oldu ve daha önceki gerek günübirlik gerekse konaklamalı turlarıda hesaba katarak şöyle bir çıkarımım oldu.
Bahsettiğim tur güzergahı yoğun bir araç trafiği içermemekle birlikte günübirlik tailcilerin kapadokyaya akın etmesi ile birlikte nerdeyse otoyolu andırıyordu. Tur süresi boyunca aralıksız binlerce aracın saatte 120 km üzerinde giderken çıkardıkları gürültü ve özellikle yokuş yukarı aşırı boyutlara varan egzos gazı salınımına maruz kaldım. Kafamın içinde hala araçların seslerini duyar oluyorum. Yol kalitesi zaten oldukça kötü idi, yer yer asfalt erimişti. Mıcır taşlı yolda emniyet şeridi nerdeyse yok idi. Açıkcası özellikle ağır tonajlı araçların insafına kalmıştık. Sağolsunlar bir çoğu bizi görerek yollarını değiştirdiler. Yoksa beyaz çizgiye çok yakın giden araçların yaratacağı olası faciayı düşünmek bile istemiyorum. Buna rağmen geçişlerinde yarattıkları rüzgar ile özellikle hafif yol bisikletlerini sarstılar. Kalitesiz yakıt, muayeneden geçmemiş araçların varlığı, eski tip araçlar ve bol yokuşlu yollar nedeniyle bolca soluduğumuz egzos gazları ile ne derece spor yaptık ve ne derece sağlıklı bir ortam içinde yolculuk ettik cevabı çok net olan bir diğer soru işareti. Boğazımın yandığını, gözlerimin kızardığını, ciğerlerimin kuruduğunu hissettim. Adeta 21. yüzyıl modern işkencesine maruz kalmıştım. İşkence etseler bundan daha iyisi olmazdı.
Sözün özü batıdaki örneklerinde olduğu gibi araç trafiğinden belirgin bir şekilde yalıtılmış bisiklet yolları olmadığı sürece şehirlerarası yollarda kelle koltukta bisiklet sürmek akıl işi değil. Bunu bisikletin yaşamın her alanında kullanılmasını canı gönülden arzu eden biri olarak söylüyorum. Gerçekten araç trafiği çok yoğun vede spormu yapıyoruz ağır metallerle muhatap olmaktan kaynaklı kanserlemi yüzyüze kalıyoruz belli değil.
Bahsettiğim tur güzergahı yoğun bir araç trafiği içermemekle birlikte günübirlik tailcilerin kapadokyaya akın etmesi ile birlikte nerdeyse otoyolu andırıyordu. Tur süresi boyunca aralıksız binlerce aracın saatte 120 km üzerinde giderken çıkardıkları gürültü ve özellikle yokuş yukarı aşırı boyutlara varan egzos gazı salınımına maruz kaldım. Kafamın içinde hala araçların seslerini duyar oluyorum. Yol kalitesi zaten oldukça kötü idi, yer yer asfalt erimişti. Mıcır taşlı yolda emniyet şeridi nerdeyse yok idi. Açıkcası özellikle ağır tonajlı araçların insafına kalmıştık. Sağolsunlar bir çoğu bizi görerek yollarını değiştirdiler. Yoksa beyaz çizgiye çok yakın giden araçların yaratacağı olası faciayı düşünmek bile istemiyorum. Buna rağmen geçişlerinde yarattıkları rüzgar ile özellikle hafif yol bisikletlerini sarstılar. Kalitesiz yakıt, muayeneden geçmemiş araçların varlığı, eski tip araçlar ve bol yokuşlu yollar nedeniyle bolca soluduğumuz egzos gazları ile ne derece spor yaptık ve ne derece sağlıklı bir ortam içinde yolculuk ettik cevabı çok net olan bir diğer soru işareti. Boğazımın yandığını, gözlerimin kızardığını, ciğerlerimin kuruduğunu hissettim. Adeta 21. yüzyıl modern işkencesine maruz kalmıştım. İşkence etseler bundan daha iyisi olmazdı.
Sözün özü batıdaki örneklerinde olduğu gibi araç trafiğinden belirgin bir şekilde yalıtılmış bisiklet yolları olmadığı sürece şehirlerarası yollarda kelle koltukta bisiklet sürmek akıl işi değil. Bunu bisikletin yaşamın her alanında kullanılmasını canı gönülden arzu eden biri olarak söylüyorum. Gerçekten araç trafiği çok yoğun vede spormu yapıyoruz ağır metallerle muhatap olmaktan kaynaklı kanserlemi yüzyüze kalıyoruz belli değil.


