Tebrikler Kadir Bey,
Gezi anlatanlara ''yediğin, içtiğin senin olsun, bize gördüklerini anlat'' derler. Ama siz hepsini birden paylaşmışsınız, çorbasından kahvesine: Afiyet olsun! Yağmurun yıkayıp belirginleştidiği yeşil, Neva nehrinin adeta duyulan şırıltısı, binaların o masum köy evi görüntüleri...Doğanın cömert davrandığı bir yer. Ama insanların gözü dönünce hiç bir şeyi görmüyor. Yüzyılların verdiğini bir çırpıda yok ediveriyor savaşla...
Lafı biraz daha uzatıp bir ikileme de dikkat çekmek istiyorum. Bizler genelde gezmek için turistik yolculuk yapıyoruz. Dolayısı ile de gittiğimiz yerler turizme açılmış, tesislendirilmiş oluyor. Çoğu kez de bu tesislendirme yüzünden orada var olan doğal ve tarihi doku yok oluyor. Bu konuda hassas davranan kimi yönetimler mevcudu mümkün olduğunca koruyorlar.
Siz gördüğünüz yerleri Bursa'ya benzetmişsiniz. Geçenlerde TV de Bursa ile ilgili bir program vardı. Ben hayretle izledim. En son 40 yıl kadar önce gitmiştim ve şimdi Bursa'yı tanıyamadım. Yamaçlardan tırmanmış bir beton yığınıydı gördüğüm. Okul kitaplarımızda okuduğumuz ''Yeşil Bursa'' yavaş yavaş yok oluyor.
Neşeyle başladığım bir yazıyı gene iç karartıcı bir hale getirmeyi başardım. Kusura bakmayın...