Yarış yorumlarını okuduğumda prolar niye katılıyor diye sitem edildiğini gördüm. Bir gerçek var: Eğer bir yarış düzenliyorsanız ve sonunda iyi bir para ödülü varsa mutlaka bu işten ekmeğini kazananlar da gelir. Kapadokya yarışına bakın. Kapadokya'da iki farklı kulvar vardı. Biri amatörler için yol ve arazi yarışları diğeri de UCI puanlı yarışlar. Her ikisinde de para ödülü yoktu (amaç çocuklara yardım olduğundan). Bu nedenle amatörlerin katıldığı yol ve arazi yarışlarında proları göremedim. Ben kısa parkura katıldım. Kayıt yaptırırken kendi yaş grubumda 42 kişinin olduğunu gördüm. Tanıdığım isimler var mı diye baktığımda sadece İrfan Türetgen'i gördüm. Atilla Atay gibi 80'lerden beri yarışan birisi. Listeyi biraz inceleyince kendi adıma birşeyler yapabileceğimi farkettim. Yarış günü start alanlar benim yaş grubumda 27 kişiydi ve İrfan Türetgen de yoktu. Bu gibi şeyler motivasyona çok etki ediyor. Bu sayede gümüş madalya geldi. Ama iş sadece proların katılıp katılmamasıyla bitmiyor; prolar katılmasa da derece yapabilmenin yolu düzenli çalışmak. Kasım sonunda gece bisiklet antrenmanında kaza yapınca köprücük kemiğim çıktı, kürek kemiğine bağlayan tendonlar koptu. Sonrasında 1-1.5 ay boyunca yürümek bile işkence olunca bolca kilo aldım. Mart ayında Atilla'nın ekibiyle İstanbul-Tekirdağ-Çanakkale turuna katıldığımda hem yerde gezen performans hem de fazla kilolar, karşıdan esen sert rüzgarla ve bol yokuşla birleşince hayatımın en zor turu oldu. Tur sırasında ekipteki herkes Eylül'deki Gran Fondo'yu konuşuyordu, ben de o tarihte bir söz verdim. Kapadokya zamanı gelene kadar düzenli ve bilinçli çalışacağım dedim. Mayıs ve Haziran aylarında Strava'nın 4 haftalık yokuş antrenman programlarını uyguladım. Haftanın 4-5 günü çalışıyordum. Haziran ve Temmuz aylarında tecrübe kazandığım antrenman programımı devam ettirdim. Temmuz sonunda Rize yol yarışına katılıp 8'incilik alınca işlerin yolunda gittiğini anladım. Bu sefer Ağustos sonunda Yalova-İzmir turuna çıktığımda, eskiden yokuşlara gelince "arkadaşlar biraz tempo düşürelim" diyen ben bu sefer önde gidecek kadar iyi duruma gelmiştim. Bir sonraki hafta yani Kapadokya yarışından bir hafta önce Kartepe'ye çıkmayı denedim. Zor da olsa başardığımı görünce bu güvenle Kapadokya'daki parkuru hedeflediğim şekilde bitirdim. Gümüş alabilmemin nedeni doğru zamanda doğru yarışa katılmak doğal olarak ama bunların yanında doğru şekilde hazırlanmak da geliyor. Yoksa benim hiçbir yeteneğim yok bisiklette; boyum ortalamanın çok altında, çok güçsüz biriyim, yaş gelmiş 48'e, 3 yıl önce açık kalp ameliyatı olmuşum ve en kötüsü de yüksek tansiyon hastasıyım. Bunlara rağmen bir başarı gelebiliyorsa forumdaki gençlerin "niye ben yapamıyorum" demek yerine oturup bisiklete değil de kendisine yatırım yapması gerektiğini akıldan çıkarmaması gerekir, tabii başarıyı hedefliyorsa.