Birileri durumdan memnun değil. Peki tam olarak nedir memnun olmadıkları?
Herkes en iyiyi, hatta sadece iyiyi hedefleyecek diye bir beklenti olamaz. Elbet böyle yapımlar da olacak. Elbet her isteyen böyle bir film yapma hakkına sahiptir. Ve yine elbet her isteyen böyle bir filmi izleme ve beğenme hakkına sahiptir. Bunda kızılacak ne var! Şahan Gökbakar çok iyi filmler ortaya koyacak kapasiteye sahip değilse, yine de birşeyler yapmayı denemeli mi? Yoksa gidip benim gibi ofislerde mi çürümeli? Bir şirkette ambar memuru olsaydı bu vatana millete daha büyük bir hizmet vermiş olur muydu?

Elbet Şahan'ın yaptığı aslında "denemek" değildir. O sadece kolayına, ucuzuna kaçmıştır, yoksa iyiyi denememiştir. Yine de buna da hakkı var. Kötü de olsa pek çoğumuzun yapamadığını yapmıştır.
Peki niye kızılıyor bu kadar? Aslında Şahan'a kızılmıyor, Recep İvedik'e de kızılmıyor. Bazı kişilerin izlemesine ve beğenmesine de kızılmıyor. Olay bundan ibaret olsaydı hiçkimse kızmazdı. Yazarlar, eleştirmenler, diğer sinemacılar, yönetmenler, oyuncular vs... Olay bundan ibaret olsaydı hiçbiri bu konuda kelam etme gereği duymazdı. Ama şimdi herkes yerden yere vuruyor. Neden?
Çünkü maalesef olay bundan ibaret değil. Kızgınlık böyle bayağı bir filmin kendisine değil, gişe rekorları kırmasınadır. İşte bu çok fena bir durum. Sadece birileri izliyor olsaydı sorun yoktu. Ama çok değerli yapımların adını bile bilmeyen insanlar maalesef böyle bir filme(?) koşuyor. Hem de gişe rekorları kırdırırcasına. Halkımızın durumunun bu olması üzücü. Birileri işte buna üzülüyor, buna kızıyor.
Nitelikli birşeyler var da biz mi izlemedik?
Tiyatroya herkes nasıl gitsin?
Kitap alacak para mı var millette?
... vs vs
Kusura bakmayın, bunların hepsi bahane.
Her ilde ilçede kütüphane var, adım atmayız.
İlçemize tiyatro gelir, haberimiz olmaz. Hadi tiyatroya verecek para yok diyelim; TV'de tiyatro programları var, haberimiz yok. Yemekteyiz programından sıra gelmez. Kaldı ki Devlet Tiyatroları gibi işini mükemmel yapan bir kurum var bu ülkede, biletleri 6 YTL.
Gelelim sinemaya...
2008'in en iyi filmi hangisi deyince insanların aklına üç film geliyor: Issız Adam, Arog, Recep İvedik.
Hayır efendim, yanılıyorsunuz, hiçbiri değil. 2008'in en iyi filmi Nuri Bilge Ceylan'ın Üç Maymun isimli başyapıtıdır. Cannes'da ödül aldı, Oskar'a yaklaştı. Kaçımız izledik?
https://www.bisikletforum.com/showthread.php?t=25992
Reha Erdem'in Beş Vakit filmi yurtdışında pek çok ödül aldı. İngiltere'de yılın en iyi beşinci filmi seçildi. Haberimiz var mı?
https://www.bisikletforum.com/showthread.php?t=33690
diğer bir filmi:
https://www.bisikletforum.com/showthread.php?t=33772
Bunlardan haberinin olmaması senin suçun mu? Evet, biraz da senin suçun. Bana da vahiyle gelmiyor bunlar sonuçta

İlgilenirsen öğreniyorsun.
Bu kadar basit olmadığının ben de farkındayım elbet. Senin "iyi" ile ilgilenmen, entellektüel yönden gelişmen istenmiyor. Kusura bakma, cahil kalman isteniyor.
Futbol ile yıllarca oyalanabiliyor olman; ince düşünceden eser taşımayan yapımlara bayılman; haber izliyorum zannedip magazine veya reality showa kapılman; belgesel izliyorum zannedip vahşet görüntüleri ile saldırgan içgüdülerini doyurman; en büyük kültürel etkinlik olarak kahvede kağıt oynaman... Bunlar birilerinin çok hoşuna gidiyor. Böyle olunca kolay yönetiliyorsun. Cehaletinin üstüne bazı hassasiyetlerini de (milliyetçiliğin gibi) sömürüyorlar, hepimizi köle yapıp arkadan götürüyorlar da götürüyorlar...
Yuh be, nerden nerye getirdim konuyu!

Bir yere götürdüğüm yok. Konu özünde tam olarak budur!
Ben Şahan'a kızmam, istediği gibi film yapsın.
İzleyene de kızmam, isteyen izlesin. Ama bundan ibaret olmasın mümkünse. "Popüler" olandan sonra biraz da "değerli" olanlara göz atsın, farkı görsün. Tiyatrodan keyif alan, kitap okuyan bir insanın Recep İvedik'e tahammül etmesi mümkün değildir. 15. dk'da ortamı terk eder, nitekim öyle yaptı.